KIRK SÜAL VE ELLI DÖRT FARZ 2

#1 von Kurban , 03.01.2015 21:27

KIRK SÜAL VE ELLI DÖRT FARZ

Kirk Süal
Asiler;
- Ya Muhammed! Davud Peygamberin kendisine gelen sayfalardan haberver,
dediler.Hazet_i Fahr-i Kainat buyurdu.
Onun sebebi su idi;Davud Peygamber hatunu,kendisi ile bir sart etmisti.;Eger
hatundan Allahin izni ile bir oglan cocugu olursa,Davud memleketini ona
verecekti.O Hatun dan da bir oglu oldu.
Adini Süleyman koydu ama,Davud Peygamberin Süleymandan baska dokuz
oglu daha vardi.
Iste bu sebepten müskil duruma düsmüstü.
Hak Teala ona,Adem Peygamberin Cennetden getirdigi mührü ve ayrica
Sayfalar gödererek vahiy ile konustu.Cümle mahlükati o mühre müsahhar kildi.
O sayfalarda dameseleler vardi.Cebrail (a.s.) gelip Davud’a;
-Ogullarina bu sorulari sor.hangisi bu meselelerin cevabni verirse, onu yerine gecirip
mührü ona teslim edesin.Zira senin ecelin yaklasmistir,dedi.
Bunun üzerine Davud Peygamber ogullarini topladi ve meseleleri onlar’a sordu.Süleyman’dan baska hic biri sorulara cevap veremedi.
Sorulan Sorulara Süleyman’in verdi cevaplar söyleydi:
-Birincisi;Adem oglunda noksan ve yaramaz olan nedir?
Cevap:Nefis’dir.
Ikincisi:O ne acidir ki, dünyada ondan aci bir se yoktur?
Cevap:Fakirliktir.
Ücüncüsü:Ondan lezzetli olmayan,en sirin sey nadir?
Cevap:Zenginlik’tir.
Dördüncüsü:Ne yaramazdir ki,ondan yaramazi yoktur?
Cevap:Simartilmis Kadin’dir.
Besincisi:Ademden uzak oldugu zaman,insan’i selamete kavusturan
nadir?
Cevap:Dünya’dir.
Altincisi:Dünyada göklerden yüksek ne vardir?
Cevap:Adaletli Sültan’dir.
Yedincisi:Dünyada tasdan kati ne vardir?
Cevap:Fakirlige kanaat edenlerin kalbi’dir.Bu kadar zorluga katlanmakla
Dayaniklilik ta tasdan daha saglam oldugunu anlamaliyiz.
Sekizinci:Dünyada atesden daha yakici ne vardir?
Cevap:Dünya hirsi’dir.
Dokuzuncusu:Dünyada erkek mi,yoksa kadin mi coktur?
Cevap:Kadin coktur.
Zira kadinin emrinde olan erkeklerde kadin hükmünde’dir.
Onuncusu:Dünyada ölü mü cokdur,diri mi?
Cevap:Ölü cokdur.Zira dirilerde yakinda ölecekler’dir.
On birincisi:Mamur yer mi coktur,virane yer mi?
Cevap:Viran yerler cokdur.
Iste Süleyman(a.s)babasinin sorularina böyle cevaplar verdi.
Davud(a.s)’da Hak Teala’nin emri ile,emanet ve mülkünü Süleyman’a
teslim etti.
Yirmi Yedinci Süal:
Müsrikler;
Ya Muahmmed! Süleyman Peygamberin kabrinden haber ver,dediler.
Hazret-i Fahr-i Kainat buyurdu ki;
1 Süleyman Peygamberin kabri hemen tahti üzerindedir.
Asli sudur ki;Süleyman Peygamber Beyt-ül Mükaddes Mescididni yapmayi emretti.Adi gecen mescidi tamamlamaya yaklasinca,Süleyman Peygamber oraya geldi,asasina dayanip ustalarini seyretmeye basladi.
Iste o zaman Hak Teala Azra’ile emretti;
Durdugu yerde Süleymanin canini alin.Azra’il o anda hemen canini aldi.
Fakat cesed yee düsmedi.Cümle azalari ,sanki hayatta imis gibi,durup ustalara bakiyordu.Hic kimse Süleymanin öldügünü bilmedi.Periler Ademiler günlerce,aylarca bu sekilde calistilar.
Sonunda bir agac kurdu,Süleymanin asasinin icine girdi ve onu yedi.Asa da kirilip yere düsdü.Bunun üzerine anladilar ki,Süleyman dünya dan göc etmistir.
Yedinci deniz de bir cezire ve bu cezire de bir dag ve bu dagda da bir magara vardir.
Devler ve Periler Süleyman Peygamberi tahtinin üzerine koyduktansonra,götürüp
O magaraya koydular.Simdi orada dir.
YIRMI SEKIZINCI SUAL
Müsrikler,
Ya Muhammed!
Ölmeyip de semaya cikan peygamberlerden aber ver,dediler.
Server-i Enbiya(s.a.v)efendimiz cevap verdler;
-Ölmeyipde semaya cikan peygamberlerden birincisi Adem Peygamberdir.
Hak Teala Peygamberi yarattiktan sonra,onun icin beyaz miskten bir de at yaratti.Adem Peygamber iste o at ile göklere cikip Cennete girdi.ikincisi Idris Peygamber,ücüncüsü Isa Peygamber,dördüncüsü ben Muhammed Mustafa(a.s)ki,son peygamberim.
Mirac gecesi Hak Teala Meleklere emretti,beni götürüp Cennet-i ve Cehennemi
Seyrettirdi ve ondan sonra da yere indirdiler. Besincisi Musa Peygamberin eceli yaklastigi zaman,Hak Teala Musa’ya Harun’u yanina alarak o yere gitti.Orada ulu bir agacin üzerinde,
dünya da mevcüd olan bütün yemisleri, o agacin üzerinde gördüler.Ayni zamanda o agacin gölgesinde bir de taht gördüler.
Harun;
-Ey birader!Bir parca su tahta yatayim,dedi.
Hazret-i Musa;
-Ne olacak, yat!,dedi.Harun tahtta cikti ve yatti;
Iste o zaman Hak Teala Azrail’e;
Harun’un ruhunu al!,diye emretti.Melekler o tatti alip semalara cikardilar.
Yalniz kalan Msa,aglayarak geri döndü.Onun yalniz olarak geri döndügünü gören Israil
Ogullari,Harundan haber sordular.
Musa;
-Harun öldü.Melekler onun cesedini alip semaya cikardilar,dedi.
Fakat onlar;
Harunu sen öldürdün! Göklerde ölünür mü?diyerek itham iddialarda bulundular.
Musa Peygamber cok üzüldü.
Hak Tealaya boynunu büktü,yalvardi.niyaz eyledi.Bunun üzerine Hak Tealadan nida geldi;
-Ya Musa! Isaril ogullarina haber ver ki,falan sahraya ciksinlar.
Israil ogullari o sahraya cikip durdular.Birden bire sema dan bir tahtin indigini ve bu tahtin
Üzerinde de Harunun yattigini gördüler.
Musa;
1 Ya Harun! Seni kim öldürdü?Diye Haruna sordular.
Harun cevap verdi.Beni kimse öldürmedi.Kendi eelim ile öldüm,dedi.Harunun bu cevabini isiten Israil ogullari,Musa peygamberin günahsiz ve Harunun Hak Tealanin emri ile alemini degistirmis oldugunu anlayip Musa’dan özür dilediler.Daha sonra o taht,Harun(a.s)ile birlikte göge gitti.Iste ölmeyip semaya giden peygamberler bunlardir.
2
_YIRMI DOKUZUNCU SÜAL
Müsrikler devamla sordular;
Ya Muhammed! Simdi yerde ve semada olan peygamberlerden haber ver?,dediler.
Efendimiz cevap verdiler;
Hayatta dört peygamber vardir.
Bunlardan ikisi semada,ikisi yer yüzündedir.Semada olanlar;Idris ile Isa Peygamberler,
Yer yüzünde olanlar ise Hizir ile Ilyas’dir.
Idris Peygamberin kissasi söyledir.;
Bir gün Idris Peygamber Kabe-i muazzama’da ibadet ederken,havanin cok sicak olmasindan huzursuz olup;
Ya Ilahi! Günes’e hizmet etmek cok güc olmali.O Günese hizmet eden melege kuvvet ihsan eyle,diye dua’da bulundu.
Hak Teala Idris Peygamberin duasini kabul buyurarak,günes’e hizmet eden melegin kuvvetini artirdi.O melekde Hak Teala’ya sükür etti.Hak Teala buyurdu ki;
Ey Melek! Senin kuvvetinin artmasini,Idris peygamber benden niyaz eyledi.Ben de onun duasini kabul eyledim.
Bunun üzerine o melek Iris Peygamberi icden sevdi ve Allah_ü Teala’dan,Idris Peygamberi
Ziyaret etmek icin izin istedi. Cenab-i Hak, o melege ruhsat verdi.
Melek, Idris Peygambere ziyarete geldigi zaman Idris ona;
Ey melek! Beni semalara cikarip,göklerin degisik hallerini seyrettirmen mümkinmidir?,diye sordu.
Melek;
Mevlaadan izin olmadikca elimden bir sey gelmez.Dua et,Hak Teala emrederse gezdireyim,dedi.
Idris Peygamber dua edip duasi Dergah-i Hak da kabul oldu ve melek idris (a.s)’i alip semalara götürdü.Yedi kat gökleri ,Sirati ve Cehennemi seyrettikten sonra o melek kendisini
Yer yüzüne indirmek üzere iken, Hak Teala’nin emri ile idris Peygamberin ruhu alindi.
Bu hali gören melek;
Ya Rab! Ben Idris Peygamberi kavminden sag ve salim alip götürdüm.Simdi onun kavmi bana beddua ederler.
Lütuf ve kereminden dua ederir ve yalvaririm ki,onu tekrar hayata ihsan buyur da mekanina ileteyim.
HakTeala melegin duasii kabu buyurup, Idris Peygambere ruhunu tekrar ihsan eyledi ve Idris gözünü acinca;
Bir miktar gidip Cenneti gezeyim,sonra gidelim,dedi.Cennete girdi ve disari cikmadi.
O Melek;
Gel ya Idris!Disari cikalim,Seni yerine götüreyim.Zira kavmin senin icin üzüntü cekerler,dedi.
Idris ise;
Ölüm acisini tattim.SIrati ve cehennemi gördüm,Cennete de girdim.Beni Cennet den cikartmak Ceneb-i Hakkin sanindan degildir.Ben yerimi buldum.Yerim burasidir.Cikmam geri, dedi.O zaman o Melene ilah-i hitab geldi;
-Idris kulumun sözü dogrudur.,ayril!
Bunun üzerine o melek de ;













Emir senin’dir ya Ilahi!diyerek hizmetine girdi..
Isa Peygamberin semaya cikmasinin sebebi de baskadir;
Bir gün inkarcilar,Isa peygamberi tutup bagladilar.Ona;
Sen ölüyü diri,Amayi gördüren isa degilmisin?Eger gercek olsaydin,bizim elimizde yakalanmis olmazdin,deyip öldürmeye kasdettiler.
Iki agaci birbirine civiledikten sonra Isayi da o agaca carmiha gererek,saglam
Bir evde hapis ettiler.Evinde kapisini saglamlastirip,kilitleyerek gittiler.
Hak Teala Cebraile emir etti,Isa yi o gece kurtarip dördüncü kat semaya cikardilar.
Sabahleyin inkarcilar, Isayi carmihta helak etmek icin geldiler. O Kafirlerin harazade bir beyleri vardi ve iki adamlari vardi.Kapiyi acdi ve yalniz basina iceri girdi.Niyeti Isa peygambere ilkönce kendisinin azap etmesi,ondan sonra da digerlerinin eline teslim etmekti.
Böylece onu sehid etmeyi düsünüyordu.Fakat Isa Peygamberi carmihta blamadi, ssirdi.
Odadan disari cikti ve “kacmis” diye haber verdi.Hak Teala o melunu isa süretinde digerlerine gösterdi.
Onu Isa zanneden kafirler,Isa carmihtan kurtulmus,disari cikiyor zannederek basina üsüsüp, kimi tas ile, kimi de sopa ile dövdüler.Bu gün mutlu bir gün deyip birbirleri ile kucaklastilar.Ondan sonra mehterlerini aradilar,bulamadilar.Daha sonra dövüp cermiha gerdikleri adamin kendi adamlari olduklarini anladilar.
Bu yanlisligi,Isa(a.s)in ümmetinden gizlediler.Onlara Isa'nin öldügünü bildirdiler.
O Ümmet de Isa icin yas tutmaya ve Isa peygamberin kabri diyerek o melunun kabrini ziyaret etmeye basladilar.
Fakat Isa (a.s)zamaninda Meryem adinda bir kadin vardi ki,bir derde mübtela olmustu.
Bir gün Isa ,o kadinin kapisinin önünden gecip gidiyordu.O kadina haber verdiler.Isa'nin ardindan yetisti,iki elini üzerine sürdi,mesh eyledi.Hemen o saat sihhatine kavustu.
Bu sebepten kadin,Isa peygamberin hak peygamber olduguna iman etti.Fakat yedi gün sonra vefat etti.Hak Teala Isa peygambere emreyledi;yer yüzünde herkes kendi kavmine haber versin ki,sad olsunlar.Her biri dünyanin bir vilayetine gitsin,halife olarak halki dine davet etsin,ilim ögretsin.Ve Allahin dinine teslim olsunlar.
Cünki Isa Peygamber Hak Teala'nin emri ile yere indi.Meger o yer ,yüksek bir dagin kulesi idi.
O dag Isa Peygamberin nuru ile nurlandi.Meger o gece Meryem,kabrin üzerinde aglamaktaydi.
Ansizin o dagin Isa Peygamberin nuru ile nurlandigini gördü.O dagdan yana yürüdü.Orada Isa Peygamberi görüp ayagina düstü.Hak Teala'ya sükürler etti.
Isa (a.s)
-Ya Meryem gam cekme ki, Hak Teala beni düsmanlarin seklinden sakladi.Onlar ben zannederek kendi adamlarini öldürdüler.Sen git,benim dostlarima müjdeler eyle gelsinler ki,
emirlerimi yerine getirsinler,dedi.
Bu haberi alan Meryem,dagdan inerek,Isa'nin ümmetine müjdeledi.
Hepside sevinerek Hakka sükür ettiler.Kafirlerden gizlice hepsi Isa'nin yanina vardilar.
Onun ayagina düstüler,mübarek cemalini görüp sevinc gözyaslari döktüler.
Isa bunlara nasihat eyledi ve her birini bir vilayete halife tayin etti.Bunlar da gidip halki dine davet edecek,seriat(dinin)kurallarini ögretecek,dini ilimleri yayacaklardi.
Bu sirada melekler gelerek Isa Peygamberi alip sema'ya cikardilar.Isa Peygamber
ahir zamanda dünyaya inse gerektir.Isa Peygamber yer yüzüne indikten sonra hayatin sekli cok degisecek.
Kurt koyun ile gezecek,su icecek.Yani adalet yerini bulacak Hz. Isa benim ümmetimin büyüklerinin kizi ile evlenecek.Kirk yil ömür sürüp sonra eceli ile dünyayi terk edecek.
Benim ümmetimin dini üzere namaz kilip ibadet edecek.Vefatinda da yanima defnetseler gerek.
Bundan sonra ehl-i Beyt'den bir kimse halife olup Hak yolunda tercüman olsa gerektir.
Yer yüzünde olan Peygamberlerden biri Hizir,digeri Ilyas'dir.
Yalniz Hizir,Zülkarneyn'nin akrabalarindan'dir.Ab-i Hayat;Hayat suyu icin bütün dünyayi gezdi,hatta zülmetlere girdi.
Ama,Ab-i Hayat Hizira nasib oldu.Bununla beraber aciz ve bicatre kalmislara da derman olarak
yetisecek,yardimlarda bulunacaktir.
Ilyas Peygamber de yer yüzünde olup,yilda bir kerre Hac zamaninda Mekke'de bulusurlar.Ne zaman ki, kafirler Ilyas Peygamberi öldürmeyi kastettiler,O kacarak bir yil daglar da saklandi,neticede aciz kaldi,sikildi sehre geldi.Bir kadinin evinde oturup ibadet etti.O kadincigin bir oglu vardi,fakat bu cocuk bir derde mübtela olmustu.Hazret-i Ilyas dua etti.Hak Teala bu cocugu iyilestirdi ve ona sihhat verdi.Bu arada Yesa adinda bir kimse daha vardi.Yesadaima Ilyas(a.s)'a hizmet ederdi,ve onunla gezerdi.Kafirlerden son derece incinir ve onlara kizardi.
Ilyas bir gün elini duaya kaldirip Hak Teala'ya niyaz etti;
-Ya Ilahi!Beni bu kafirlerin ellerinden kurtar, diye duada bulundu.
O anda Ilyasa hitab-i Izzet geldi.
-Ya Ilyas! Duani kabul ettim.
Filan Saharaya git,önüne bir merkep gwelir,ona bin ve kafirlerin serrinden emin ol,buyurdu.
Bunun üzerine Hazret-i Ilyas, hemen o sahraya gitti . Ardindan Yesayi da oraya cagirdi.
Yesa :
- Ey Allah in elcisi! Buna ne buyurursun?, dedi.
Merkep uzaklara gitmisti. Hazret-i Ilyas bu soruya cevap vermeye muktedir olamadi.
Yaninda bir kilimi vardi, bunu Yesa´ya birakti.
Yesa´yi kendi yerine gecirerek halife yapmakti. Seccadenin manasi bu idi.
Nitekim Yesa´da öyle yapti. Ilyas´da bu hareketi ile hilafet eylemsini ona ismarlamis oldu.
Sonra Yesa´aya peygamberlik verildi. Nitekim Kuran-i Kerim, bu hususu söyle buyurur;

"Ve Elyese'i ve Zülkifl'i de Yad et ve hepsi de hayirlilardandir."(Sad S,48)
Hak Teala Ilyas Peygambere melekler huyunu verdi ki,ta kiyamete kadar ölmeyip yeryüzünde
melekler gibi ibadet etsin ve denizde kalanlain imdadina yetisip Hak Teala'ninizni ile yardimci olsun.Yer de ve sema da ölmeyip sag olan Peygamberler bunlardir.
OTUZUNCU SÜAL

Müsrikler sorularini sormaya devam ettiler ve;
-Ya Muhammmed ! Atasi 40 yasinda ve oglu 120 yasinda olan kimdir, haber ver,
dediler.

Server-i Enbiya s.a.v Efendimiz söyle cevap buyurdular;

O kimse, Üzeyir Peygamberdir. Oglu ile hikayesi söyledir; Üzeyir Peygamber,
Israil ogullari arasinda bulunmakta idi. O zamanda Israil ogullari yolunu cok sasirmisti.
Alimlerinin nasihatlerini kabul etmeyip peygamberlerini öldürmüs ve Seytan´i
kendilerine rehber edinmislerdi. Hak Teala bunlara gazap edip üzerlerine Buht´n
Nasir´i göndermisti. Askeri ile bunlarin üzerine gelerek padisahlarini ateste yakti,
coklarinikilictan gecirip,bazilarini da esir etti. Mescid-i Aksa icinde bin Tevrat okuyan
alim ve fazillari öldürttü. Mescidin icin necaset ile doldurdu. Kudüsü, sam vilayetine
götürdü.

Üzeyir Peygamber de bu esirlerin icinde idi. Kendisi ile beraber ogullari da esir
bulunuyordu. Babil´de uzun müddet esir olarak onlara hizmet etti. Kendisi
cinanmert bir insandi. Daha sonra Buhtu´n - Nasir, Üzeyir serbest birakti.
Yaninda esegi de vardi. Esegi binerek gece-gündüz merkebisürdükten sonra
Sam´a geldi. Sam köylerinden bir köye gitti. Harap olmustu, ama agaclarinin
yemislerinde kusur yoktu. Eseginden indi ve onu bir agaca bagladi. Üzüm
ve incirlerinden bir miktar topladi ve bir agacin gölgesinde oturup onlarin yedi.
Biraz yedikten sonra "Acaba buralari nasil imar oldu?" diye uzun uzun düsündü.
"Hak Teala ban su ilmi ögretse de , bütün ölmüleri diriltsem ve ben de su köyün ölmüs
halkini yeniden hayata döndürsem,onlarda bu köyü yeniden hayata döndürmüs,
onlarda bu köyü yeniden imar etseler" diye bir müddet böyle düsündü. Sonra basini
topraga koyarak uyudu. Bu anda Hak Teala Azrail´e emretti ve hemen Üzeyir´in
ve eseginin ruhunu aldi.
Niketim bu hususta Cenab-i Hak Kuran-i Kerim´de söyle buyurur;

Yahut o kimse gibisini görmedin mi ki, bir karyeye ugratmisti.O karyenin tavanlari
cökmüs, onlarin üzerine duvalari yikilmisti. Allah´u Teala bu kareyeyi bu ölümden
sonra nasil ihya edecek diyordu".(Bakara Süresi,259)

Hak Teala Üzeyir´in cesedini, esegini ve yemisini halkin gözünden sakladi.
Üzeyir öldükten sonra Hak Teala, Buhtu´n - Nasir´i da helak eyledi. Sebebi de
söyle oldu ;

Bir padisah vardi ki, büyük ordulari ile Buht´n Nasir´in üzerine yürüdü.
Savasarak Fars ve Babil vilayetlerini ele gecirdi.300.000 kisilik büyük bir ordu gönderdi.
Buhtu´n- Nasir´i tutarak helakeyledi.
Sam vilayetlerini imar etti. Hak Teala 100 yil sonra Üzeyir´e ruhunu bagisladi ve onu
tekrar hayat döndürdü. Üzeyir uykudan uyanir gibi uyandi. Gözünü acip görgü ki,
o köyler imar olmus.Hayretlere düstü. Kendi kendine;

Sübhanellah!Bu kadar kisa bir zaman koca viraneler nasil mamur olmus!"diye sordu.
Hayal midir?" dedi.Sonra esegini baglanmis oldugu agaca bakti, eseginin kemiklerinin
burada üst üste yigilmis durdugunu gördü, üzüldü. Gittti o kemikleri defin etmek icin
bir araya topladi. Kemikler kendi kendilerine birlesti ve damarlar birbirine baglandi.
Eseginin cesedi tamam oldu. Bir melek gelerek esegin burnuna üfürdü. Esek de hayat
buldu. Kalktigi gibi bagirdi. O anda Hak Teala ´nin emri ile Cebrail gelerek;
-Ya Üzeyir! Ne kadar zamandir burada yatiyorsun?, diye sordu.
Üzeyir günese bakip;
-Bir günü kadar ola gerektir,dedi.
Cebrail;
-Ya Üzeyir ! Sen yüzyildan beri burada ölü olarak yatmaktaydin. Simdi Hak Teala
sana hayat verdi, dedi.
Bunun üzeine Üzeyir, uyumadan evvel toplanmis oldugu üzüm ve incire bakti.
Onlar, pek az evvel toplanmis gibi taze duruyorlar. Hemen secdeye kapandi;

"innellahe ala külli sey´in kadir " diye dua ettti .
Sonra esegine bnerek Sam´a girdi. Sehri imar edilmis gördü.Ama tanidik hic kimseyi
göremedi. Kendi zamaninin halki, hemen alemini degistirmisti. Dogruca kendi evine
gitti.Burada iki gözü ama bir kadincagiz vardi. O kadina :

-Ya ana !Burasi Üzeyir´in evimidir?, diye sordu. Kadin cevap verdi.
-Sen Üzeyir´I nereden biliyorsun. Cünkü o, bundan 100 sene evvel kaybolmustu.
Bunun üzerine Üzeyir anlatti ;
-Ya kadin! Ben Üzeyir´im. 100 sene evvel ölmüs idim.Hak Teala kemal-i kereminden
ruhumu bagisladi ve bana hayat verdi.

Kadin ;
-Üzeyir, peygamber duasi kabul olanlardan idi. Sen gercek Üzeyir isen dua et ki, benim gözlerim acilsin. Seni göreyim ve taniyayim, dedi.

Bunun üzerine Üzeyi Peygamber dua etti ve mübarek eli ile kadinin görmez olan gözlerini sivazladi. Hak Teala ´nin izni ile kadincagizin görmez olan gözleri acildi, tekrar günes
isigina kavustu .
Derhal onun ayagina kapandi;
-Ya Nebiyallah! Beni tanimadin mi?
Ben filan kulun hanimiyim, dedi.
Üzeyir;
-Hic bizim aile halkimizdan hayatta kalan varmidir?,diye sordu .
Bundan sonra kadin gidip halka bu haberi dagitti ve dedi ki;

Üzeyir, dirilmis. Simdi gedi.
Bu haberi alan Sam halki bölük bölük Üzeyir´in evine akin etmeye basladi. Gelenler
gördüler ki, Üzeyir´ in simasi taptaze, civanemert ve kemalinde hic yipranma olmamis.
Onun zamaninda kalanlarin hepsi ihtiyarlamislardi. Hak Teala´nin kemal-i kudretinden
hayrette ettiler. Bu sirada haber, Üzeyir´in ogluna da eristirildi ve oglu kalkip geldi.
Beli bükülmüs ve 120 yasina gelmis baba - ogul kucaklasip öpüstüler.
Babasinin ayagina kapanan oglu , gözyaslarini tutamayarak Hak Teala´ya sükür etti
ve basina gelenleri babasina bir bir anlatti. Geri kalan ömürlerini beraber gecirdiler vesselam.

OTUZ BIRINCI SUAL

-Ya Muhammed! Dünyaya gelmeden anasinin karninda konusanlardan haber ver,dediler.
Server-i Enbiya (sav) Efendimiz cevap buyurdular;
-Bunlarin biri Isa Peygamberdir ve hikayesi söyledir;

Isa Peygamber anasinin karninda iken, ne zaman Meryem´in kalbi daralsa, onun karnindan
acik ve güzel lisani ile konusur , Meryem ´in kalbi ferahlardi.
Meryem isi ile mesgul olurken, yine onun karnindan acik ve güzel lisani ile yüksek sesle Incil okurdu.
Bir de Cüreyh isminde bir rahip vardi. Duasi kabul olanlardan idi. Bir gün hususi ibadet-
hanesinde ibadet ile mesgul iken ansi;
-Ya Cüreyh!, diye cagirdi.
Cüreyh , duasini yarida kesmemek icin cevap vermedi.Buna kizan annesi;
-Göreyim seni ki, bir belaya müptela olasin, diye beddua etti.
Onun duasi kabul oldu. Zira bir coban bir kadin ile zina etmis, bu zinadan da kadin
hamile kalmisti.O kadini tutup;
-Cocuk kimdendir?,diye sordular.
Kadin da ;
-Cüreyh ´in yanina vardim , bana tamah edip fesat eyledi ve beni hamile birakti , diye cevap
verdi.Kadini zamanin hükümdarinin yanina getirdiler, yine ayni cevap verdi. Melikin
emri üzerine Cüreyh ´e hakaret ederek getirdiler. Melik sordu;
- Bu ne istir ki, sen bu isi isledin?
Cüreyh;
-Allah korusun , iftiradir ya Melik! Destur ver, beni bir kerecik anamin yanina götürsünler.
Ondan sonra ne emredersen bas üstüne , diye cevap verdi.
Müsaade aldiktan sonra, anasinin yanina vardi ve ona ;
-Ben sana dua ile mesgul oldugum icin cevap veremedim, senin bedduani aldim ve simdi
de bir belaya ugradim.
Ümidim, benden hosnut olman ve beni affetmendir, diyerek ayagina kapandi.
Anasi Cüreyh´e hayir dua etti.Cüreyh döndü ,Melikin yanina gelip;
-Ey Melik ! Elini o kadinin karnina koy ve o kadinin karnindaki cocuga ; senin baban
kimdir? diye sor , dedi.
Melik onun diledigini yapti.Kadinin karnindaki cocuk acik ve güzel lisani ile
- Benim babam, filan yerde bir coban´dir .Zahit günahsizdir, diye cevap verdi.
Bunu isiten Melik, Cüreyh ´e izzetler etti.
Bundan maksat budur; Ana ve babanin hayir duasi evlat üzerine makbuldür.
Ta kiyamet gününde Cehennem azabindan emin olsa bile , rizalarina gözetip gönüllerini
hosnut etmelidir.


OTUZ IKINCI SUAL

-Ya Muhammed! Simdi de bize Cerciyes Peygamberden haber ver, dediler.
Hazret-i Fahri Kainat cevap buyurdular;
-Bir zamanlar Musul sehrinde Daziyane isminde zalim, puta tapan bir padisah vardi.
ve halki , zorla bu puta taptirirdi.
Bir gün Seytan o putun icine girerek Daziyane ile konustu ve;
-Sen benim hizmetimde bulunursun,ama benim emirlerimi yerine getirmezsen,dedi.
Melik;
-Ben senin kulunum. Gücümün ve kudretimin yettigi kadar , gece - gündüz önünde
diz cöküp hizmet ve ibadet etmekteyim, diye cevap verdi.
Seytan;
-Ben sana bu kadar memleketler verdim. Sen de cümle kullarimi bana taptirasin.
Her kim emrini yerine getirmezse , evlerinde yakasin , diye emretti.

Daziyane isimli Melik,o putun önünde basini yere koyup secde etti. Emrin bas üstüne!
deyip disari cikarak kendi vezirlerine ;
-Hükmümde bulunan vilayetlerin sancak beylerine emirler gönderin ki, vilayetlerindeki
bütün insanlari sürüp Musul´a getirsinler.
Ondan sonra da 10 kere 100.000 yük odun toplayip hazir edin,diye emir verdi.
Toplanan odunlarla , Cehennemi andiran büyük bir ates yakildi. Sonra o putu altin
ve gümüslerle süsleyerek meydana getirdiler. Zalim Melik ayak üstü durarak;
-Her kim bu puta secde ederse azat olacak, secde etmezse manciniklarla atese
atilacak,dedi.Secde edenler etti, etmeyenleri manciniga koyup atese attilar.
Bu hikaye burada dursun, gelelim Cerciyes hikayesine;
O tarihlerde Cerciyes adinda Hakperest , alim bir zat vardi.Ayni zamanda ticaretle ugrasan
zengin biri idi.
Bir gün o tüccar , zalim padisahin yanina varip ona armaganlar vermeyi,hemde padisahin
yaninda makbul olup izzet bulmayive böylece de kendisine yapilabilecek olan zulümlerden
korunmayi düsündü. Bu düsünce ile cesitli hediyeler toplayarak Musul sehrinde geldi.

Orada padisahi gördü ki, büyük ates yaktirmis, cihanin halkini toplamis puta taptiriyor,
tapmayanlari da o büyük atese attiriyor.
Bu hali gören Cerciyes´in yüregi sizladi. Bu kafirleri puta tapmakta men edeyim.
Eger beni sehit ederlerse , hic olmazsa Hak Teala benden hosnut olup kendi fazlindan
bana rahmet ve keramet verir, diye düsündü.
Bu düsünces ile inancini kuvvetlendirdikten sonra bütün malini dervislere verdi,
bir parca mali kalmadi. Ondan sonra padisahin yanina vardi ona;
-Ey zalim, yolunu sasirmis! Allah´tan korkmadan isledigin bu fesat nedir? Nicin
Allah´in kullarini ateste yakarsin? Bir tas parcasini mabut edinmissin ki,ne hayra yarar,
ne de serre. Allah´tan gelecek belayi, sizden ve kendinden uzaklastirmaya dahi kadir
kulluguna , acizligini anla da imana gel. Ve bu kadar alemleri yoktan ver eden , yerlerin ve göklerin sahibi olan Allah´a inan. Cümle mahluklari yaratan Odur. Yine O, yaratmis oldugu
mahlukata azap etmeye ve helak etmeye kadirdir.Gel,seytana uyma ! Allahin kullarini
fesada verme . Kimini puta taptirip , kimini de atese atipyakma, dedi.

Bu sözleri Cerciyes´ten isiten melun gazaba gelerek:
Tutun sunu!, diye emretti.

Cerciyes´i tutup getirdiler. Melunun emri ile bir agaca baglayip demir tarak ile etini taradilar.
Mübarek vücudu parca parca oldu. Fakat o, yüksek sesle Hak Teala´ya Hamd-ü sena
etmeye deyam etti.
Hak Teala onu o beladan sakladi, bir erismedi. Bir melege emretti. O melek Cennetten yemek ve su getirerek o tasi Cerciyes´in üzerinden indirdi. Ve Cennet yemegin yedirip suyunu icirdi.Elini ve ayagini cözdü , sabaha kadar onunla sohbet etti. Cerciyes´i zindandan
cikardi, melek de geldigi yere semaya gitti.
Cerciyes tekrar zalim padisahin yanina gitti ve onu tekrar dine davet etti;
O sordu;
-Seni zindandan kim cikardi?
Cerciyes;
-Beni zindandan cikaran , seni ve cümle mahluklari yoktan var eden ulu padisahtir, diye cevap verdi.Bu sözü isiten Melik,tekrar gazaba geldi ve adamlarina emrederek Cerciyesi bir tahtaya civiletti.Etini parca parca ettirip aslanlara attirdi.Fakato aslanlar onun etini yemediler.
Aksam oldugu zaman Hak Tealaona tekrar hayat verip diri kildi.Yanina bir Melek gelerek
sabaha kadar sohbet etti.Sabah olunca yine kalkti,zalim padisahin yanina gitti.Karsisina durup;
- Ey yolunu sasiran!
Gel bu yaramaz islerden vazgec.Alemleri yaratan Allahaà iman et!,dedi.
Zalim Melik tekrar gazaba gelerek;
- Meydana bir ates yakin.Bunu da bir kazanin icine koyun ve eriyip yok olana kadar kaynatin.Ta ki kurtulana kadar,diye emretti.
Meydanda bir ates yakip Cerciyesi de bir kazan icine koyduktan sonra kaynattilar.
Fakat o anda Musul sehrinde öyle bir zelzele oldu ki,yer yere gecti sandilar.Evler yikildi
ve bir cok insan telef oldu.
Hak Teala,lütfundan Cerciyese yine hayat verdi.Sabah olunca yine o melun dinsizin sarayina varip,yemek yemekte olan meliki Hak dine davet etti.Melik;
- Ya Cerciyes!Eger gercek Peygamber isen Allah'indan niyaz eyle ki,bu agac canak ve bu kürsü evvelki halleri gibi taze agaclar olsunlar,dedi.
Cerciyes;
- Ben Allah'tan böyle bir küstahlik istemeye utanirim.Fakat sizin süphenizi gidermek icin arzuhal edeyim,diyerek ellerini kaldirip Hak Teala'ya duada bulundu;
Hak Teala'nin keremi ile o agac canak ve kürsi hemen taze bir agac olup yemisler verdi.
Bunu gören Melikin yanindaki bazi kimseler imana geldiler.Melik;
-Ey Cerciye!
Allahina dua et de,benim zamanimda ölmüs olan insanlari diri kilsin.Onlar,senin gercek Hak,
bizimkinin de batil oldugunu söylerse,o zaman sözünü tutup dinine girecegim,dedi.
-Cerciyes;
-Ya Melun!Bana ölülerini göster,dedikten sonra kalkip hep beraber,o kavmin kabristanina geldiler.
-Cerciye yüzünü semaya cevirerek;-Allahim!Bu kafirlerin muradi hazretinde malumdur.
Bunlarin muradini ver,diye dua etti.
Henüz duasi tamam olmadan o kabirler tamamen yarildi.Dokuz erkek,besi kadin, ücü de cocuk olmak üzere toplam 17 kisi,ceneze kabirlerinden baslarini cikarip gözlerini zalim Melike cevirerek;
-Ey MelikSen gayet sihirbaz bir alimsin!,dedi.ve onun Peygamber olduguna inanmadi,bunca olanlaradan hicbir ibret almadi.Vezirlerine;
Bunun dermani nedir?,diye sordu.
Vezirler;
-Falan yerde ama bir kadin ve onun kütürüm bir oglu vardir.
Bunu oraya hapsedelim ki,kimse ona ekmek ve su vermesin,acliktan ölsün,dediler.
Bunun üzerine Cerciyes´i o eve hapsettiler. Üc günden sonra Cerciyeso kadina;
-Evinde yiyecek bir seyler var mi?,diye sordu.
Kadin da ;
-Melkin emri,bize yemek ve su vermeyipac ve susuz olarak halak edecekler, diye cevap verdiler .
Cerciyesi;
-Ya kadin! Gözüne ve ogluna dua edeyim. sifa bulursaniz, iman eder misiniz?,diye
sordu.
Kadin;
-Evet iman ederiz, diye cevap verdi. Cerciyes dua etti, Hak Teala lütfü ile kadinin gözleri
acildi ve oglunun ayaklari sihhate kavustu. Ikisi de Müslüman oldular. Cerciyes orada
kurmus bir agac gördü. Dua etti, o agac derhal yaparak ve yemis verdi. Bu mucizeyi
görenler hemen imana geldiler.
Bir gün Melik , kadinin evinin bulundugu sokaktan geciyordu. Evvelce kuru olan o agaci görüp sasirdi ve sordu.
Oradakiler durumu anlattilar. Melik, yeniden gazaba gelerek Cerciyes ´i disari cikartti, bu
sefer yere civiletti.
Cerciyes´e o kadar iskence ettiler ki, mübarek vücudu parca parca oldu. Ondan sonra cesedini yaktilar ve külünü semaya savurdular.
Daha sonra Melik sarayina geldi , sabahlara kadar zevk-i sefa ile mesgul oldu . Gece
oldu, Hak Teala kemal-i kereminden Cerciyes´e yeniden hayat verdi.
Cerciyes kalkip yine Melikin sarayina geldi. Melik onu görüncü cok sasirdi.
Cerciyes ;
-Ey Melik Sasirmis ! Ben Cerciyes´im.Ibret gözü ile bana bak ki, beni bu kadar cezalar
ile öldürüp külümü semaya savurdun.Fakat Hak Teala bana yine hayat verdi ve sana gönderdi.Gel, yaramaz isten vazgec. Allah´in kahir ve gazabindan kork!,dedi.
Melik;
- Ya Cerciyes ! Benim seninle bir isim kaldi. Eger kabul edersen, sözünü tutup dinine
girecegim,dedi.

Cerciyes´de ;
-Kabul ettim, diye cevap verdi. Ama maksadi delil idi.

Melik;
-Arzum sudur ki, bu gece benimle sarayda kalacaksin. Yarin sabah da benim ölü putum
secde edeceksin. Ondan sonra ben de senin dininegirecegim,dedi. O,Cerciyes´in puta
tapacagini zannediyordu. Cerciyes puta secde edecek diye her yere haber yayildi . Cerciyes
o gece sabaha kadar sarayda dua ve ibadat ettigini gören Melikin hanimi hemen imana geldi
ve kalbi Allah sevgisi ile nurlandi.
Hemen o gece Melik´e;
-Onun dininin Hak, bizimkinin ise batil oldugunu inaniyorum. Sen de imana ge, dedi.
Haniminin bu sözlerini isiten Melik,derhal onu dört parcaya ayirtti.Omerhume, sahadet
mertebesini bulup Allahin rahmetine kavustu.
Daha sonra Melik emretti , o putu alip ziynetlerle süsleyerek, tahtirevan üzerinde meydana
getirdiler.Melik;
-Ey Cerciyes! Ahdine vefat et!, dedi.
Bunun üzerine Cerciyes, o putun yanina vardi; mübarek ayagi ile vurdu. Oput yüz üstü düstü
, parca parca oldu ve icinden dev bir seytan cikti.Kacmak istedi. Cerciyes de devi azat etti ,
Melik;
-Ya Cerciyes! Bize itimadin kalmadi, bunca yillik mabudumu sihir edip, onu parca parca
ettin, dedi.
Cerciyes gördü ki,o melunun imana gelmeye niyet yok, o zaman ellerini havaya kaldirdi
ve;
-Ya Ilahi! Bu kafir yolunu saasirmis senin kullugunu kabul etmez. Bunu helak eyle, diye dua etti. Bunun üzerine semadan ansizinbir ates belirid ve o kavmin cümlesini helak eyledi. Iste
Adeoglundan olup da dört kere ölüp dirilen insan, Cerciyes(as)´dir.

OTUZ ÜCÜNCÜ SUAL

Kafirler;
- Ya Muhammed! Daima yürümekte olan kabirden, yani Yunus Peygamberin kabrinden
haber ver , dediler.
Server-i Enbiya (sav) Efendimiz cevap buyurdular;
- O kabir balik idi. Bu balik icinde Yunus Peygamber bulunmaktaydi. Hak Teala
Yunus Peygamdere hitap ettigi zaman,
bu baliga da;
-Yunus yut! Diye vahiy etti. Obalik Hak Teala´nin emriyle Yunusu yuttu . Ondan sonra
Hak Teala ´dan yine hitab-i izze geldi,
-Ya balik! Yunus , benim güzide peygamberimdir . Onu sana azap etmen icin vermedim,
ama belki senin karnini ona zindan ettim. O sana emanettir, zarar verip incitme. Bir gün
gelir, onu senden isterim, buyurdu.
Bu hitabi isiten balik, kirk gün agzini acip yummadi. Ne yedi, ne icti . Yunus Peygamber
baligin karninda kaldi. Obaligin karni kibleye döndü. Yunus Peygamber ibadetle mesgul
oldu. Hak Teala , o baligin karnini sirca gibi eyledi. Yunus Peygamber buradan denizde olan acayip ve garip seyleri seyreder ve hem de deniz mahluklarinin tespihlerini isitirdi.
Kendisi de tespih ve zikir ettigi zamanlar, deniz canavarlari gelip o baligi ziyaret ederlerdi.
Yunus Peygamberin tespih ve zikir sesleri semalara eristi.
Melekler Hak Teakla´ya;
-Ya Ilahi! Denizin dibinden tespih sesleri geliyor ,dediler.
Hak Teala ´da;
-Evet meleklerim ! O ses Yunsumun sesidir.Onu balik karnina hapis ettim, diye cevapta
bulundular.
Bu cevabi isiten melekler , el acip Hak Teala´dan duada, sefaatte bulundular.
Hak Teala, meleklerinduasini kabul ederek o baliga;
-Yunus´u cikar!, diye vahiy etti.
Obalik da hemen deniz kenarina gidip Yunus Peygamberi disari cikardi.

OTUZ DÖRDÜNCÜ SUAL
-Ya Muhammed! ZülkifilPeygamberden haber ver ,dediler.
Hazret-iFahri Kainat cevap buyurdu;

Zülkifil üc kardes olup, atalari padisah idi. Diger ikisi Israil ogullarindan ibadetle mesgul
olanzahit kisilerdi.Bunlardan biri fesatci, biri de zalimdi.Bir gün atalari öldü ve padisahlik bosta kaldi.O iki zahit padisahligikabul etmediler. O vilayelerin halki,zaruri olarak o zalimi tahat cikardilar.Zalimbir cok sene padisahlikyapti. Elindencok zulüm ve cok kötü
isler cikti.

Bir gün Zülkifil, padisah olan kardesinin yanina gitti ve;
-Ey biader! Sen nicin tövbe edip, Hak Teala´nin kullugunu bilip Ona bel baglamaz ve Ona ibadet etmez de batilisler islersin? Nefsin seni zalimlerden kilmis. Allah´in gazabindan kork!,
dedi.

Padisah olan kardes;
-Ey birader! Dogru söylüyorsun. söylemis oldugun gibi ,dünyada zulüm ve kötülüklerden
islemedik sey birakmadim.Korkmadim ki, benim kötü islerim yüzünden Hak Teala benim tövbemi kabul etmez, deyince Zülkifil ona söyle cevap verdi;

-Ya birader! Günahim coktur diye Hak Teala ´nin rahmetinden ümit kesmek kafirlere
mahsustur. Yakinen bilesin ki,Hak Teala kullari icin rauf rahimdir. Kulunun ne türlü günahi
olsa, Hak Teala ´nin rahmetinden bir zerre miktari degildir.

Padisah bu haberi isitince;

-Ey birade! Yürü falan zahide gidip halimi ona anlat. O da senin dedigin gibi derse , gel bana
haberver ki, varip onun yaninda tövbe edeyim,dedi.

Zülkifil vardi, o zahide durumu anlatti ve zahidin cevabini alarak ger döndü.
Zahidin dediklerini padisah kardesine anlatarak;

-Ey birader!Günah isleyip hemen pisman olmak ta , tövbe etmek demektir. Günah ne kadar
cok olursa olsun pisman olan kul, tövbe etmis demektir,dedi.
Padisah Olan kardes;
-Ey birader dogru söylüyorsun,söylemis oldugun gibi,dünyada zülum ve kötülüklerden islemedik sey birakmadim.Korkmadim ki,benim kötü islerim yüzünden Hak Teala benim tevbemi kabul etmez,deyince Zülkifl ona söyle cevap verdi.
Ya birader!Günahim coktur diye Hak Teala'nin rahmetinden ümit kesmek kafirlere mahsusdur.Yakinen bilesin ki,Hak Teala kullari icin rauf,rahim'dir.
Kulunun her türlü günahi olsa,Hak Teala'nin rahmetinden bir zerre miktari degildir.
Padisah bu haberi isitince;
-Ey birader!Yürü falan zahide gidip halimi ona anlat.Oda senin dedigin gibi derse,gel bana haber ver ki,varip onun yaninda tevbe edeyim,dedi.
Zülkifl vardi,o zahide durumu anlatti ve zahidin cevabini alarak geri döndü.Zahidin dediklerini geri dönerek kardesine anlatti;
-Ey Kardesim!Günah isleyip hemen pisman olmakta,tevbe etmek demektir,dedi.
Zülkifl den bu cevabi alan kardesi,Padisah,ne kadar mali varsa hepsini dervislere hediye edip,tac ve tahtini terkederek o zahidin yanina gitti.Sidik ile tevbe etti.Daha sonra zahidin yanin da ibadetle mesgul oldu.Aksam olunca zahidin ve kendisinin önüne iki tabak yemek geldi.Bu sirada zahid;
-Ey Emir!Hak Teala senin tevbeni kabul etti,dedi.Emir;
-Delil nedir?,dedi.
ZAhid;
-Bu yemekler Cennetten gelmistir.Hergün bana bir tabak gelirdi,bugün iki tabak geldi.
Yani senin nasibinde Cennetten geldi.Bu sebepten bildim ki,Hak Teala senin tevbeni kabul etti,diye cevap verdi.
Bu haberi isiten emir,yüzünü yere koyup secdelere kapanarak,Hak Teala'nin ihsanina sükürler etti.Daha sonra beraberce yemeklerini yediler ve ibadetle mesgul oldular.
Bir kac gün böylece ibadetle mesgul oldular.Bir gün Emir Zaide sordu;
-Aceba HakTeala'nin kullari arasinda sizden daha efdal kimse varmidir?
Zahit;
-Falan yerde bir Zahid dasha vardir ki,onun makami benimkinden daha yüksektir,diye cevap verdi.Emir bu haberi isitince ayakta durup zahitten müsaade alarak veda etti.Emir öteki Zahidin yanina varip selam verdi.
Ulu bir agacin altinda ibadetle mesgul olan zahit,Emirin selamini aldiktan sonra ona oturmasini söyledi.Hal ve hatirini sordu.Emir bütün olanlari anlattiktan sonra,beraberce ibadet ile mesgul oldular.Aksam oldugu zaman o agac ta iki nar bitti.Zahit o narlarin birini alip Emir'e verdi ve
birini kendisi yedi.Daha sonra ona dönerek;
Ya Emir!Sana müjdeler olsun ki,Hak Teala senin tevbeni kabul eylemis.Bu agacta her gün,benim nasibim olarak bir tane nar biterdi.Bugün iki tane bitti ki,bunlarin biri senin nasibindir.Bunlar Hak Teala tarafindan gönderilmistir,dedi.
Her biri kendi nasibini yedi.Bir cok günler beraberce ibadetle mesgul oldular.bir gün emir,zahide sordu;
-Ya Zahid!Aceba Hak Teala'nin efdal kullari arasinda senden daha makbul kulu varmidir?
Zahid;
-Evet,falan dagda bir zahid vardir ki,onun mertebesi benden yücedir,dedi.
Emir;
-Ey Zahit;Beni duandan unutma ve yüce himmetini benden uzak tutma,Senin himmetin ve kerametinden Hak Teala benim sönmüs isigimi senlendirdi,deyip veda etti.
O daga dogru yola cikti,daga yaklasinca bir mihrab önünde ak sakalli,nurani bir sahsin ibadet ettigini gördü.Nura dalmis pir,namazini bitirdikten sonra,emir ona dogru ilerledi ve selam verdi.Zahid Emir'in selamini aldi ve yaninda ona yer gösterdi.Hal ve hatirini sordu.Emir ona durumunu anlatti.Sonra ibadetle mesgul oldular.
Aksam oldugu zaman zahidin ve Emir'in cevresinde yesil otlar bitti ve yanlarindaki kayadan berrak bir su akmaya basladi.Zahid;
-Benim kuvvetim bu ottur.Eger bu ota sen de kanaat edersen,benimle beraberkalabilirsin,diyerek o ottan bir deste kopardi,Emiri'in önüne koydu.
Emir o ottan yedi ve lezzetini seker den daha sirin,kokusunu miskden cok daha güzel oldugunu anladi.
Bundan sonra uzun zaman Zahit ile Emir beraber kalarak ibadetle mesgul oldular.Sonra Emir'e eristi, o vakit zahide dedi ki;-Senden bir talebim var,umarim ki kabul edersin.
Zahit;Talebin nedir?
Emir;
-Benim yanimda üzeri yazili bir kagit vardir.Ben hayata gözlerimi kapattiktan sonra,beni defin ederken bu kagidi da benimle beraber mezara koyun.,dedi ve Emir,zahidin önünde ruhunu teslim etti.Zahit onun üzerindekileri cikardi.Koynunda üzeriyazili kagidi buldu.Söyle yaziliydi;
"Ey Allahim! Cümle kullarinin aarasinda benden daha günahkar ve aciz kulun yoktur.
Yüzüm karasiyla dergahina geliyorum.Ey Kerim,Ey Rahim!Senin kereminden baskaca ümidim yoktur.Kendi kereminden beni affedip rahmet eyleyesin."
Zahid bunu okuyup agladi.Emir'i yikarken onun yani basinda Emir icin,Cennet elbiselerinden
kefen hazirlanmis oldugunu gördü ve bunlarla Emir'i kefenledi.Bir kabrin de hazirlanmis oldugunu görüp,yazili kagit parcasi ile beraber hazirlanmis kabrine defin etti.
Allah rahmet eylesin.
OTUZ BESINCI SÜAL
-Ya Muhammed! Bize Ashab-i Rest'ten bahset,dediler.
Efendimiz söyle buyurdu;
-Onlar Antakyali idiler.
Hikayeleri söyledir;
Hak Teala Isa'ya Peygamberlik verdi ve halki dine davet etmesini emretti.Isa Peygamber de hertarafa adamlar gönderdi ki,Ashab-i Rest'i imana davet etsinler.
Isa Peygamberin adamlari Antakya'ya gittiler,sehre vardilar.Evvela Meliki sordular.
Melikin ismi Katahan'di.Isa Peygamberin emri üzerine dine davet ettiler.Melik gazaba gelerek her birerine beser yüz sopa vurdurttu.Ondan sonra hapsettirdi.
Isa Peygamber,Sem'unu Antakya'ya gönderdi.Ona;
-Git,dostlarima yardim eyle ve onlari kurtar,dedi.
Sem'un Antakya'ya gitti.Melikin adamlari ile dostluk kurdu.Kendisi,Antakya ya geldiginde
Melikin yanina götürdüler.Karsi karsiya geldiklerinde Sem'unun cemali,olgunlugu,hal ve tavirlari Melike cok hos geldi.Ona ihsanlarda bulunup yakinlarinin arasina koydu.Bir müddet sonra sevgi ve muhabbetleri birbirlerine karsi cok artti,dostluklari saglam bir hale geldi.
Iste bundan sonra Semun Melike;
-Ey Padisahim!Bize haber geldi ki,bundan bir müddet evvel iki adam buraya gelmis ve peygamberlik davasinda bulunmus dogru mu?,dedi.
Melik hemen cevap verdi;
-Evet dogrudur.
-Peki,hic onlardan dinlerinin nasil bir din oldugunu sordunuz mu?
-Hayir,öfkemden böyle bir sey sormadim.
Eger müsade ederseniz buyur,getirsinlerbir kerre onlar ile konusalim.
Melek emreyledi,elcileri getirdiler.Sem'un onlara sordu;
Siz kimlersiniz,sizi buaraya kim gönderdi,nereden geldiniz ve dininiz nasil?
Onlar cevap verdiler.;
Bizi buraya Allahin hak peygamberi gönderdi,dinimizi anlatmak icin.
Sem'un sordu,bu dediginiz sifatlar nedir?
Onlar su cevabi verdi;
Cümle mahlükatin rizkini veren Alla'ü Teala diledigini yapar.
Bahsettiginiz Peygamberin delili(mucizesi)nedir?,diye sordu.
-Ölüyü diri kilip,körü gözlü kilar.Kurumus agaclara hayat verir.Onlari taze fidan kilar ve yemisler verdirir.
Peki söylediginiz burada hazir mi,aranizda?dedi.
-Hayir,fakat biz onun elcileriyiz.Bizim duamiz onun duasi demektir,dediler.
Bunun üzerine Sem'un,Melike dönerek;
-Ya Melik!Emir buyur,bir ama getirsinler,Melikin emrini yerine getirdiler.Anadan dogma bir kör bulup,getirdiler ve onlarinkarsisina cikardilar.
Söz Semun'da idi.Isa Peygamberlerin elcilerine;
-Haydi!Kudretinizi gösterin su amayi gözlü kilin,dedi.
Onlar,ellerini kaldirip dua ettiler.
Allah'in izni ile gözleri acildi ve etrafi görerek sevinc göz yaslari döktüler.
Bunun üzerine Semun Melik'e dönerek dedi ki;-Padisahim!Ömrün uzun olsun.Tapilan bu putlarda acaba hicbir kudret varmidir ki,körlerin gözlerini acabilsin?
Olmadigina süphe yoktur. Madem ki öyledir , nicin bunlari mabut edinmissiniz?

Melik su cevabi verdi;
-Padisahim! Ömrün uzun olsun. Tapilan bu putlarda acaba hicbir kudret varmidir ki,
körlerin gözlerini acabilsin? Olmadigina süphe yoktur. Madem ki öyledir , nicin bunlari
mabut edinmissiniz?

Melik su ceabi verdi;
-Putlarimizi su asil isi yapamazlar.Onlar ne isitir ve ne de görürler.
Sonra elcilere döndü;
-Eger sözünüz gercek ise, ölüyü de diriltin görelim, dedi.
Elciler dua ettiler. Hep beraber kabristana gittiler .Basinda durduklari bir kabir acildi,
bir ölü basini uzatip kabirden disariya bakti ve Melik´e hitap etti;
-Ey Melik! Onlarin sözüne inan. Onlarin Allah´i ve dini haktir.
Benim halime bak gör ki, yedi gündür dünyadan ayrilip ahiret´e gittim. Hak Teala´yi birakip batil dine taptigim icin türlü azaplar cekmekteyim.Su anda semalarin kapisi acildi, bütün melekler bu üc elcinin güzel yüzünü seyretmektedirler.
Melik sordu;
-Ya ölü! Üc elci dedin. Bunlarin ikisi karsimizda bulunmakta. Ya birisi nerededir?
Ölü;
-Onlarin ikisi karsinizda, biri de yaninizdadir,diye cevap verdi.
Bunun üzerine Melik, Semun´a dönerek.;
-Sen de bunlardan misin?,diye sordu.
Semun;
-Evet, ben de onlardanim. Yani ücümüz de Resullerdeniz , diye cevap verdi.
Hak Teala ´nin izni ile gösterilen bütün kerametler, o sehir halkina hic tesir etmedi,
onlardan hicbir imana gelmedi.
Yalniz Habibi Neccar imana geldi ve padisahin önünde, üc elcinin karsisinda Allah´a
iman edip Hak dinine girdi. Bunu gören Melik sordu;
-Ya Habibi ! Dininden ciktin mi?
Habib;
-Batil dinden cikip Hak dinine girdim, diye cevap verdi.
Melik;
-Ya Habibi! Dinine dön, yoksa seni parca parca ettiririm, diyerek onu korkuttu.
Habibi;
-Ne edersen et! Ben imana geldim. Artik geri dönüp kafir olamam, dedi.
Bunun üzerine gazaba gelen Melik, emrederek onu parca parca ettirdi.Habib-i Neccar´in
her parcasi sehrin bir kapisindan asildi ve ondan sonra , o üc Resul de Melik tarafindan
sehit kapisina biraktirildi.
Bu büyük olaylardan sonra Hak Teala , o kavme gazap ederek hepsini birden helak eyledi.
Iste Eshab-i Rest , bu üc Resuldür.

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010


   

HUTBE: İSLAM VE TAĞUT-1.KISIM Aziz ve Asil Müminler!
KIRK SÜ'AL VE ELLI DÖRT FARZ

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz