SALÂVAT HAKKINDAKİ AYETLER VE HADİS-İ ŞERİFLER

#1 von Kurban , 11.08.2011 17:21

“Şüphe yok ki Allah ve melekleri Peygamber’e salât (rahmet) ederler. Ey inananlar, siz de ona salât edin ve tam teslimiyetle ona selâm verin.

(Ahzap Sûresi: 56)

Hz. Peygamber (s.a.a)"e ve Ehl-i Beyti (a.s)"a salât ve selâm göndermeyi emrediyor ve bunu yalnızca onlara mahsus kılıyor, onlardan başkalarına değil. Böylece ümmetin, onların rehberlik liyakatlerini kavrayabilmeleri için, onların makam ve değerlerini çok ince ve zarif bir şekilde ortaya koyuyor.

Fahr-i Razî, Tefsir-i Kebir"inde bu mübarek ayetin tefsiriyle ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.a)’den şu hadisi nakeldiyor: “Hz. Peygamber (s.a.a)"den: “Ya Resulallah! Sana ne şekilde salâvat getirelim?” diye soruldu. Hazret, bana şöyle salâvat getirin buyurdu: “Allah’ım, Muhammed’e ve Muhammed’in Ehl-i Beyti’ne salât (rahmet) et, nasıl ki İbrahim’e ve İbrahim’in Ehl-i Beyt’ine salât ettin; Muhammed’e ve Muhammed’in Ehl-i Beyt’ine bereket ver, nasıl ki İbrahim’e ve İbrahim’in Ehl-i Beyt’ine bereket verdin. Şüphesiz, sen beğenilmişsin, yücesin.”

Fahr-i Razî, bu hadisi nakletmeden önce söz konusu ayeti tefsir ederken şunları söylüyor:

“Bu ayet, Şafiî’nin sözüne delildir; zira emir farza delalet eder. O halde Hz. Peygamber (s.a.a)’e salâvat getirmek farzdır. Teşehhüdün dışında salâvat getirmenin farz olmadığına göre, Şafiî’nin de dediği gibi teşehhütte salâvat getirmek farzdır."[1]

Daha sonra şöyle devam ediyor:

“Eğer "Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlarsa, artık bizim salâvat getirmemize ne gerek var?” diye sorulursa, deriz ki: “Hz. Peygamber"e salâvat getirmek, onun salâvata ihtiyacı olduğu için değildir. Yoksa Allah’ın salâtından sonra meleklerin salâvatına da ihtiyacı kalmazdı. Salâvat, Peygamber"e karşı bizden taraf bir tazim ve saygıdır. Bu vesile ile sevap kazanabiliyoruz. İşte bunun içindir ki, Hz. Peygamber (s.a.a) buyuruyor: “Kim bana bir defa salâvat getirirse, Allah da ona on defa salât eder.”

Suyutî de, ed-Dürü’ül-Mensur adlı tefsirinde şöyle yazıyor:

“Abdurrezzak, İbn-i Ebî Şeybe, Ahmed, Abd b. Hamid, Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî, İbn-i Mace ve İbn-i Merdeveyh, Ka’b bin Umre’den şöyle nakletmişlerdir: “Bir gün adamın biri, Hz. Peygamber"e: “Ya Resulallah! Sana selâm vermenin usulünü öğrendik, bize sana salâvat getirmenin şeklini de öğretir misin?” diye arzetti. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “De ki: Allah’ım, Muhammed"e ve Muhammed’in Ehl-i Beyti’ne salât (rahmet) et, nasıl ki İbrahim"e ve İbrahim"in soyuna salât ettin. Gerçekten sen övgü ve izzet sahibisin.”

Suyutî, bu rivayetten başka on sekiz hadis daha nakletmiştir ki hepsi, Hz. Peygamber (s.a.a)’in Ehl-i Beyti’nin de salâvatlarda o Hazretle birlikte zikredilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu hadisleri, muhaddisler, İbn-i Abbas, Talha, Ebu Said Hudrî, Ebu Hureyre, Ebu Mes’ud Ensarî, İbn-i Mes’ud, Ka’b bin Umre ve Ali (a.s) gibi sahabilerden nakletmişlerdir.

Aynı kaynakta yine şöyle deniliyor:

“Ahmed ve Tirmizî, Hasan b. Ali (a.s)’dan nakletmişler ki, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

“Cimri, benim ismim yanında anıldığı zaman, bana salâvat getirmeyen kimsedir.”[2]

Bunlardan başka İslâm fakihleri, namazın teşehhüdünde Muhammed’e ve onun Âli’ne (Ehl-i Beyti’ne) salâvat getirmeyi ve Peygamber"in isminin yanında Ehl-i Beyti’nin de isminin anılmasını farz bilmişlerdir.[3]

Bu ayetin mana ve tefsiri üzerinde düşünen herkes, bu hükmün, yani salâtın farz edilmesinin, Hz. Peygamber"in Ehl-i Beyti’ne ta’zim ve saygıyı ifade ettiğini anlar. O Ehl-i Beyt ki, Allah onlardan bütün kötülükleri uzaklaştırarak onları tertemiz kılmıştır ki, ümmet onlara uyup, onların yolundan hareket ederek fitne ve ihtilaflardan korunabilsin.

Evet; kendilerine salâvat getirmeden namazın sahih olmayacağı bu yüce zatlar, ümmetin imamlarıdırlar. Eğer onların yolu doğru yol olmasaydı, onlara uymak hata olsaydı, söz ve amelleri sağlam olmasaydı, Allah-u Tebarek ve Teala, asla Müslümanlara, onları sevmeyi ve her namazda onlara salâvat getirmeyi emretmezdi. Her gün beş vakit farz namazlarda, Peygamber (s.a.a.)"in yanında Ehl-i Beyt (a.s)"a da salâvat getirmenin farz olması, kıyamet gününe kadar Müslümanların dikkatini Ehl-i Beyt (a.s)’ın Allah"ın indindeki yüce makamlarına çekmek ve onlara uymanın, onların yolunda hareket etmenin gerekliliğini anlatmak için değil de ne içindir?!
------------------------------------------------
[1]- Ayet-i kerimedeki “Peygamber’e salâvat getirin” emrine işaret ediliyor. “Usul-ü Fıkıh” bilginleri, emrin farza delâlet edip etmediği hususunda şunları söylüyorlar: “Kur’an’da ve hadislerde kullanılan emirler, müstehabba delâlet ettiğine dair bir delil olmadığı takdirde, emrolunan şeyin farz olduğunu ifade ederler.”

[2]- Allame Tabatabaî, el-Mizan Tefsiri.

[3]- Şia’nın büyük fakihlerinden ve Hicrî 7. yüzyılın büyük şahsiyetlerinden olan Muhakkık Hillî (r.a), “Şerail’ul-İslâm” adlı kitabında, namazın farzlarını saydığında şöyle diyor: “Namazın farzlarından yedincisi, “Teşehhüd”dür. Teşehhüd okumak iki rekatlı namazlarda bir defa, üç ve dört rekatlı namazlarda ise iki defa farzdır. Eğer bile bile teşehhüdü okumazsa, namazı batıl olur. Teşehhüdde de beş şey farzdır: Teşehhüdü okuyacak kadar oturmak, Allah’ın birliğine ve Peygamber’in risaletine tanıklık etmek ve Peygamber’e ve Peygamber’in Ehl-i Betine salâvat getirmek.” Bkz. Şerail’ul-İslâm, c. 1, kitab-ı salât.

SALÂVAT HAKKINDAKİ HADİS-İ ŞERİFLER

1-“Kim bana salâvat okumayı unutursa, ona cennetin yolu unutturulur” (Beyhakî)
2- Amr İbnu Rabi'a radiyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bana salâvat okuyan bir mü'min yoktur ki ona melekler rahmet duasi etmemiş olsun. Bu, bana salâvat okuduğu müddetçe devam eder. Öyleyse kul bunu, ister az ister çok yapsın!"
3- İbnu Abbas radiyallahu anhuma anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim bana salâvat okumayı unutursa, cennetin yolunu terketmiş olur."
4- Ravi: İbnu Mes'ud: Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır." (Yine Tirmizî'de Hz. Ali (ra)'den kaydedilen bir rivâyette şöyle denir: "Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Gerçek cimri, yanında zikrim geçtiği halde bana salâvat okumayandır.")

Tirmizî, Salât 357, (484), Da'avat 110, (3540)
5- Nesâî nin bir rivâyetinde soyle denmistir: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la namaz kilinca: "Selâm Allah'in uzerine, selâm Cibril ve Mikail uzerine olsun" derdik. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"Selâm Allah'in uzerine olsun demeyin. Zira Allah selâm'in kendisidir. Ancak soyle deyin: "Tahiyyat. . . Allah içindir. ."

Buhârî, Ezan 148,150, el-Amel fi's-Salât 4, Istizan 3, 28, Da'avat 17, Tevhid 5; Muslim, Salât 55-61, (402-403); Ebû Davud, Salât 182, (968-969); Tirmizî, Salât 215, (289); Nesâî, Iftitah 189, (2, 237).
6- Ebû'd-Derda anlatiyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Cum'a günü bana salâvatı çok okuyun. Çünkü o gün okunan salâvatlar meşhuddur, melekler ona şahidlik ederler. Bana salâvat okuyan hiç kimse yoktur ki, o daha okumasını bitirmeden salâvatı bana ulaştırılmamış olsun." Bunun üzerine dedim ki: "Siz öldükten sonra da mı?" "Evet buyurdular, öldükten sonra da. Zira Cenab-ı Hak hazretleri toprağa, peygamberlerin cesedini çürütmeyi haram etmiştir. Allah'ın Peygamber’i her zaman diridir, rızka mazhardır."

7- “Bana salâtınız sizin için zekattır.”

(Ahmet Davudoğlu, Tibyan Tefsiri, c.3, s.460, Akpınar Yayınevi)

8- “Yanında ben zikrolunduğum zaman üzerime salât etmiyen kişinin burnu yere sürtülsün.” (Tirmizî, daavat, 100; Müsned, 2, 254)

9- “Kim bana bir kere salât ederse; Allah Teala ona on salât eder, on günahını siler, on kat derecesini artırır.”

(Es-siracü’l-Münir, Beyhakî)

10-“Kim bana bir salâvat getirirse Allah Teala bu yüzden o kimseye on misli mağfiret eder.” (Müslim, Salât, 70)

11- Ravi: Enes: Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Kim bana (bir kere) salât okursa Allah da ona on salât okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir." (Yine Nesâî'de Ebû Talha (ra)'dan gelen bir rivâyet şöyle: "Bir gün Rasulullah (sav), yüzünde bir sevinç olduğu halde geldi. Kendisine: "Yüzünüzde bir sevinç görüyoruz!" dedik. "Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: "Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: "Sana salâvat okuyan herkese benim on rahmette bulunmam, selâm okuyan herkese de benim on selâm okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?")
Nesâî, Sehv 55, (3, 50)

12- “Yanında ben zikrolunduğum zaman bana salât etmiyen ateşe girer.”
(Ahmet Davudoğlu, Tibyan Tefsiri, c.3, s.460, Akpınar Yayınevi)

13- “Allah Teâlâ benim için iki melek görevlendirmiştir. Ben bir müslümanın yanında anıldım da bana salâvat getirdi mi, mutlaka o iki melek ona 'Allah seni bağışlasın' derler. Allah Teâlâ ve diğer melekleri de o iki meleğe cevap olarak 'Amin' derler. Bir müslümanın yanında adım zikrolunduğunda da bana salâvat getirmedi mi, mutlaka o iki melek: 'Allah seni bağışlamasın' derler. Yüce Allah ve öteki melekleri de o iki meleğe cevaben 'Amin' derler.” (Hak Dini Kur’an Dili, Elmalılı Hamdi Yazır)

14- “Kıyamet gününde bana halkın en yakın olanları ve şefaatime hak kazananları, bana en çok salâvat getirenleridir.” (Tirmizî, vitr, 21)
15- Ravi: Evs İbnu Evs: “Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Cum'a, en hayırlı günlerinizden biridir. Hz. Adem aleyhisselâm(ıntoprağı) o gün yaratıldı, o gün kabzedildi. (Kıyamette Sur'a) o gün üflenecek, sayha da o günde olacak. Öyleyse o gün bana salâvatı çok okuyun. Zira salâvatlarınız bana arzedilir." Orada bulunanlar: "Salâvatlarımız size nasıl arzedilir? Siz çürümüş olacaksınız!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm: "Allah Teala Hazretleri, Arz'a peygamberlerin cesetlerini yemeyi haram kıldı" buyurdular.”

Ebû Davud, Salât 207, (1047); Nesâî, Cum'a 5, (3, 91,92)

16- Ravi: İbnu Mes'ud: Rasulullah (sav) buyurdular ki: "Yeryüzünde Allah'ın seyyah melekleri vardır. Onlar ümmetimin selâmını (anında) bana tebliğ ederler."

Kaynak: Nesâî, Sehv 46, (3, 43)

17- Ravi: Ebû Mes'ud el Bedri: Biz Sa'd İbnu Ubade'nin meclisinde otururken Rasulullah (sav) yanımıza geldi. Kendisine, Beşir İbnu Sa'd: "Ey Allah'ın Resulü! Bize Allah Teala Hazretleri, sana salât okumamızı emretti. Sana nasıl salât okuyabiliriz?" diye sordu. Efendimiz şu cevab verdi: "Şöyle söyleyin "Allahümme salli ala Muhammed’in ve ala al-i Muhammed, kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammed’in ve ala al-i Muhammed’in kema barekte ala al-i İbrahime inneke hamidun mecid (Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in aline rahmet kıl tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi. Muhammed'i ve Muhammed'in alini mübarek kıl. Tıpkı İbrahim'in alini mübarek kıldığın gibi." (Rasulullah ilaveten şunu söyledi): "Selâm da bildiğiniz gibi olacak" [Tirmizî dışındaki Kütüb-i Sitte kitaplarında, Ebû Humeyd es-Saidi (ra)'den gelen bir rivâyet şöyle: "Ashab sordu: "Ey Allah'ın Resulü sana nasıl salât okuyalım?" Rasulullah (sav): "Şöyle söyleyin," dedi: "Allahümme salli ala Muhammed’in ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema salleyte ala İbrahime ve barik ala Muhammed’in ve ala ezvacihi ve zürriyyetihi kema barekte ala İbrahime inneke hamidun mecid (Allah’ım! Muhammed'i zevcelerine ve zürriyetine rahmet kıl, tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi, Muhammed'i zevcelerini ve zürriyetini mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye layıksın? şerefi yücesin)." Ka'b İbnu Ucre'den gelen bir rivâyet de şöyle: "Rasulullah (sav) yanımıza gelmişti: "Ey Allah'ın Resulü," dedik, "sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik. Ama, sana nasıl salât okuyacağız (bilmiyoruz)?" "Şöyle söyleyin!" dedi: "Allahümme salli ala Muhammed'in ve ala al-i Muhammed’in kema salleyte ala İbrahime inneke hamidun mecid, Allahümme barik ala Muhammed’in ve ala al-i Muhammed, kema barekte ala ali İbrahime inneke hamidun mecid.">

Buhârî, Da'avat 33, Enbiya 8; Müslim, Salât 65, 66, 69 (406, 407); Muvatta, Kasru's-Salât 66, 67,

18- “Şüphesiz ki, benim üzerime salâvat getiren kimsenin selâmını almak için Allah bana ruhumu iade eder.” (Ebû Davud, Menasik, 96)

19- “Dua eden kimse Peygamber (a.s.)’a salât etmedikçe duası perdelenir, dergâh-ı icabete vasıl olmaz.” (Taberânî, İbn. Mes’ud’dan)

20- “Sizden biriniz Allah’tan bir dilekte bulunduğu zaman evvela O’na, şanına lâyık tarzda hamd-ü sena etsin. Sonra Peygamber (a.s.)’a salâvat getirsin. Çünkü, bu sûretle arzusuna daha kolay kavuşur.” (Taberânî, İbn. Mes’ud’dan)

21- “Cebrail ile karşılaştığımda bana şöyle dedi: Sana müjde ederim, Allah diyor ki: Kim sana selâm verirse ben ona selâm veririm. Kim sana salât getirirse ben ona salât getiririm.(Hâkim, Beyhâki)

22- Hangi bir zümre bir mecliste oturup da Allah’ı anmadan, bana da salât getirmeden dağılırsa üstlerine Allah’tan bir hasret çöker. Dilerse onları azablardan yarlığar.(Ebû Dav

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 11.08.2011 | Top

   

Ilmi Arastirma Vakfi/ Müslüman Evrimcilerin Cevaplamaları Gereken Konular
EVLENMENİN FAZİLETİ

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz