Hz Mehdi(Ehli Sünnete Göre)

#1 von Hmck ( Gast ) , 08.05.2020 06:29

II. EHL-I SÜNNETTE MEHDI INANCI

Yukarida da isaret ettigimiz gibi biz bu çalismamizda Sia'daki Mehdi inanci üzerinde durmayacagiz. Zira Siilerin bekledigi Mehdi müstakil bir çalismayi gerektirecek kadar genis muhtevalidir. Bu yazida meseleyi, Ehl-i Sünnetin temel iki kaynagi olan Kur'an ve hadis asisindan incelemeye çalisacagiz.

A. Kur'an-i Kerim'de Mehdi meselesi

Ahirzamanda beklenen bir sahsiyetin ünvani olarak ,,Mehdi" meselesi Kur'an'da geçmemektedir. Ancak birçok islahatidan bahsedilmektedir. Baska bir ifadeyle, sembolize ettigi düsünce itibariyle Kur'an'da geçmedigini söylemek mümkün degildir. Insanlari fitnelerden kurtaran, karanlik dönemlerde nur götüren sahislar ve gruplar mevzubahis edilmistir.33 H-D-Y kökünden birçok kelime geçtigi halde, ayni kökten olan ,,Mehdi" kelimesi degil de34 anlam itibariyle ayni olan ,,Muhtedi" kelimesi Kur'an-i Kerim'de üç yerde geçmektedir: ,,Allah'in kendisine hidayet ettigi kimse mühtedi (hidayete ermis)dir."35

Mehdinin mefhum olarak Kur'an'da zikredildigini savunan bir kisim muasir yazarlar ,,Her milletin bir hadisi (yol göstereni) vardir"36 mealindeki ayeti delil getirmektedirler. Diger bir delil ise misak ayetidir:

,,Hani Allah Peygamberlerden ,Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiginde ona mutlaka inanip yardim edeceksiniz' diye söz almis, ,kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?' dediginde ,Kabul ettik' cevabini vermisler. Bunun üzerine Allah:

,O halde sahit olun, Ben de sizinle birlikte sahitlik edenlerdenim' demisti. Artik bundan sonra her kim dönerse, iste onlar yoldan çikmislarin ta kendileridir." Muasif bazi alimlere göre ayet Mehdi'ye isaret etmektedir.37 Sia ise ,,O kiyamete bir alömettir"38 ayetinin Isa'ya degil, Mehdi'ye isaret ettigini söylemislerdir.39

B. Hadislerde Mehdi Meselesi.

1. Varligi

Mehdi hakkindaki rivayetler bir degil, birçok sahsi gösterir mahiyettedir. Yukarida da ifade ettigimiz gibi Ömer b. Abdülaziz gibi zatlara, bir kisim hadislerin isaretinden hareketle, Mehdi denilmistir. Hadislerde Mehdinin sayica çoklugundan bahsedilmez, ancak her asirda bir müceddidin gelmesinden söz edilir. Mehdi ile ilgili tabirler mücerred mefhumlar oldugundan, o mefhumlara layik her asirda pek çok manevi sahsiyet1er yikabilir.40 Bu manada Isa b. Meryem'in de bir çesit Mehdi olabilecegi ifade edilmistir.41 Çok Mehdiler olsa da onlar gerçek Mehdi'den ayridirlar. Beklenen Mehdi, bütün Mehdilerin imami ve sonuncusu kabul edilir.42

Mehdi hakkindaki hadislere gelince; Kütüb-i Sitte'den Ebu Davud, Tirmizi ve Ibn Mace gibi hadis mecmualarinda Mehdi sarihan zikredilmektedir. Yemenli meshur alim el-Sevkani, Mehdi hakkindaki hadislerin sayisinin elliyi buldugunu söylcr. Bunlari sahih, hasen ve zayif seklinde üç kisma ayirir. Ona göre bunlarin toplami mütevatir derecesindedir. Siddik Hasan Han ise bu konuda zayif hadisler de dahil olmak tizere 33 hadis zikreder.43

Buhari ve Müslim'de sarih olarak geçmemekle birlikte ,,Imam" ,,Halife" ve ,,Kahtani" tabirleriyle ahirzamandaki bir ,,kurtarici"dan söz edilmektedir. Bu kurtarici Buhari'de ,,Imam" tabiriyle ifade edi1mistir. ,,Imanimiz sizden oldugu halde Ibn Meryem nâzil oldugu zaman haliniz nasil olur?"44 mealindeki hadisi serheden Ibn Hacer el-Askalani, son dönem alimlerinden e1-Kesmiri ve Abdullah Haccac gibi zatlar bu hadisten zikredilen ,,Imam"dan maksadin Mehdi oldugunu ifade etmislerdir.45 Hatta Ibn Hacer, Hz. Isa'nin ahirzamanda bu ümmetten bir adamin arkasinda namaz kilmasinin, Mehdinin zuhurundan bahseden sahih görüslere delil teskil ettigini söylemektedir. Yorumun devaminda Imam-i Safii'dcn, Mehdi'nin bu ümmetten oldugu, Hz. Isa'nin onun arkasinda namaz kilacagi hakkindaki haberlerin mütevatir oldugu hususunda bir nakil yapmaktadir.46 Metur kelamci Sa'duddin et-Teftazani de ,,Imam" tabirinden Mehdi'yi anliyor.47 Yine Buhari ve Müslim'de Kahtani denilen bir zattan bahsedilmektedir. Rivayetcilere göre ,,Insannlari asasiyla toplayan Kahtani çikmadiksa kiyamet kopmayacaktir."48 Müslim'de geçen hadiste ise ahirzamandaki bir bolluk ve refah dönemine isaret edilmekte ve saymaksizin mal dagitan ,,halife"'den bahsedilmektedir.49 Bazilari, Hz. Ömer b. Abdülaziz dönemindeki bolluga bakarak bu hadisi ona tevil etmislerdir. Ancak ,,üm-metimin âhirinde" tabiri bu bollugun ümmetin sonunda da olacagini göstermektedir. Bu üç hadisin adi ne olursa olsun ahirzamandaki islahatçilardan bahsettiginde süphe yoktur. Bunun disinda Mehdi ile ilgili hadisler ise Ebu Davud, Tirmizi, Ibn Mace ve Ahmed b. Hanbel'in Müsned'i gibi hadis kaynaklarinda geçmektedir. Mehdi meselesine çok ehemmiyet verdigi anlasilan Ebu Davud, Sünen'inde bu konuya ayri bir kitap tahsis etmistir.(Bk. 4/86, 30 no'lu kitap D. el-Fikr, Thk: Sidki Cemil el-Attar).

Ümmü Seleme'nin rivayetine göre Hz. Peygamber ,,Mehdi benim zürriyetimden, kizim Fatima'nin evlatlarindandir" buyurmustur.50

Ebu Davud'un kaydettigi baska bir rivayete göre ,,Dünyanin tek günlük bir ömrü bile kalmis olsa, Allah O günü uzatip benden bir kimseyi O günde gönderecek" diger bir rivayette ,,... Ehl-i beytimden birini ki, O zatin ismi benim ismime uyar, babasinin ismi de babamin ismine uyar. Bu zat yeryüzünü, eskiden cevr ve zulümle dolmasinin aksine, adalet ve hakkaniyetle doldurur."51 buyurulmustur.

Diger bir rivayette Mehdi'nin soyuna, sekline ve icraatina söyle isaret edilmektedir: ,,Mehdi bizdendir. Alni açik, burnu incedir. Zulümle dolmus yeryüzünü adaletle dolduracaktir."52

Hz. Ali'dcn gelen bir rivayete göre Allah Mehdi'ye kisa bir süre içinde, hatta bir gecede bilgi ve anlayis nasib edecek, onu irsad edecektir. Rivayete göre Resülullah söyle buyurmustur: ,,Mehdi bizdendir, Allah onu bir gecede irsad eder " 53

Rivayet edildigine göre bir gün Hz. Ali, oglu Hasan'a bakti ve ,,Bu oglum, Resulullah'in tesniye buyurdugu üzere seyyiddir. Bunun neslinden Peygamherimizin adini tasiyan bin çikacak. Ahlâki yönüyle Resülullah'a benzeyecek, sekli itibariyle ona benzemeyecektir" dedi ve sonra da yeryüzünü adaletle dolduracagina dair meseleyi anlatti.54 Kütüb-i Sitte'dcn bazi kaynaklarda yer alan bu hadisler ümmetse kabul görmüstür. Senetlerine hadisi mevzu kilacak bir itiraz vaki degildir. Buna karsilik bazi zayif rivayetler de tesbit edilmistir. Bir kisim rivaycilere yalanci ravilerin karistigi hadis tahlilcileri tarafindan ortaya konmustur. Mesela Hz. Hüseyin'den rivayet edilen bir hadiste Peygambcr Efendimiz (sav) Hz. Fatima'ya: ,,Sana müjde Mehdi senden olacaktir" hadisinin senedinde bir yalanci ravi bulunmaktadir.55 Hadisin zayif oldugu ortaya konmustur.

Hz. Ali'den anlatildigina göre adamin biri kendisine Mehdi'yi sordu. Hz. Ali ise ,,O ahirzamanda çikacaktir. Kisinin ,,Allah" dedigi isin ölüme mahkam edilecegi bir zamanda gelecektir" diye cevap vermistir. Devaminda ,,Allah, onun etrafinda hiçbir seyden korkmayan ve hiçbir menfaat için sevinmeyen bir topluluk meydana getirecektir"56 sözü, hadis degil, Hz. Ali'nin sözü olarak geçmektedir. Hadis alimleri arasinda tartisilan hususlardan biri de ,,Isa'dan baska Mehdi yoktur" seklinde Ibn Mace'de rivayet edilen hadistir.57 lbn Kesir bu hadisin dogru olabilecegini söylemektedir. Ona göre hakiki Mehdi'nin yaninda Isa b. Meryem'in de Mehdi olmasi mümkündür. Bu husus Isa'dan baska Mehdilerin de bulunmasini engellemez.58 Ibn Hacer el-Heytemi ise hadisin zayif olduguna hükmetmektedir.59 Et-Teftazani ise hadiste geçen ,,Mehdi" kelimesini sözlük manasi itibariyle ele alarak, ,,Deccal'i öldürmeye irsad olunacak Isa'dan baska yoktur" sekilnde bir yorumun uzak olmadigini belirtmektedir.60 Avnu'l-Ma'bud müellifi hadisin zafiyetine isaret eder.61 Bazi yorumcular Isa'dan baska kamil manada bir Mehdi yoktur, seklinde yorumlamislardir. Zira Isa (as) bir peygamber oldugundan Mehdi'den daha mükemmeldir.62 Ibn Haldun da hadisi zayif ve muztarib görmektedir.63

,,Mehdi'yi inkar eden kafir olur" seklinde hadis olarak rivayet edilen bu sözün salih olmadigi ve rivayet silsilesinde müttehem ve zayif raviler bulundugundan hadis alimleri tarafmdan kabul görmemisir.64 Ibn Haldun da bu hadisi ,,isnad yönünden en garib hadis" olarak degerlendirmekte ve Enes'e (ra) nisbetini süpheli görmektedir.65

Soyu

Mehdi'nin soyu konusunda en saglam delil kabul edilen Ebu Davud'ta kaydedilen rivayettir. Buna göre Mehdi ,,Fatima'nin evlatlarindandir" ve ,,Hasan'in soyundandir."66 Her ne kadar bazilari Mehdi'nin Hz. Abbas'in soyundan gelecegini söylemislerse de, bunun hadislere ters düsecegi ifade edilmistir. ,,Zira Hz. Pey-gamberin soyundan gelmesi hususundaki hadisler daha çok ve daha sahihtir. Hatta bazi hadis hafizlar: Meh-di'nin Peygamberimizin neslinden olmasi hususunun tevatür derecesine vardigini söylemislerdir."67 Ibn Hacer el-Heytemi, hadislere dayanarak onun Hz. Hasan'in soyundan olacagini, isminin Muhammed, babasinin isminin Abdullah olacagini, alni açik, burnu ince, dis1eri seyrek olup yedi sene hükümdarlik yapacagini anlatir.68 Siddik Hasan Han da Mehdi'nin Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan geldigini ifade eden hadislerin daha saglam, tercihe daha layik oldugunu söyler.69 Bu ifadelerden anlasildigina göre Mehdi Ehl-i Beytten olacaktir. Hz. Peygamber'in sünnetine uyan ve yolunda gidenler de bu tabire dahil edilebilir. Zira birçok hadiste ,,leyse minaa" (bizden degildir), derken, nesebini degil, sünnetini kastettigi bilinmektedir.

3. Isim ve Kimligi

Mehdi'nin ismi meselesi de hadis kaynaklarinda ifade edilmistir. Ebu Davud'da kaydedilen rivayete göre ismi Resülullah'in ismine, babasinin ismi de Resulullah'in babasinin ismine uygunluk arzeder.70 Kimligi ve alametleri konusunda çok seyler söylenmektedir. Ibn Hacer altmisiki alametini zikreder. Burnunun yapisindan, basindaki sarigin sekline kadar en detayli bilgiler verilmektedir. Dogum yeri Medine'dir, rengi esmerdir. Konusmaktan sIkildigi zaman sag elini sol baldirina vurur, seklinde muhtemelen belli bazi sahsiyetlere uydurmak maksadiyla Mehdi'nin sekil ve semaili genisçe anlatilmistir.71 Muasir bazi yazarlara göre Mehdi'nin kendisi de Mehdi oldugunu önceden bilemeyecektir. Allah istedigi salih kullarini, onun Mehdi olduguna muttali kilar.72

4. Fazileti

Mehdi'nin faziletine dair söyle bir rivayet nakledilir: ,,Abdulmuttalib'in evlatlari olan bizler, Cennet ehlinin efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi."73 Bu hadis fazilet meselesinin esas kaynagini teskil etmistir. Buna benzer rivayetlerde onun meziyetlerini gören Tavus-u Yemeni: ,,Keske onun zamanina yetiseydim" demistir.74 Ibn Hacer bu hususdaki bir tahlilinde, onun faziletli kilinmasinin sebebi olarak, zamanindaki agir fitneleri göstermektedir. ,,Zamanindaki fitnelerin zorlugu sebebiyle onun meziyetleri çoktur" der.75 Bazilari onu, fazilet bakimindan Dört Halife'den daha önde görmüslerse de, Ibn Hacer, el-Heytemi ve es-Sefarini gibi zatlar, onun Dört Halife ve Sahabeden sonra geldigi hususunda icma oldugunu söylemislerdir.76 Hz. Isa'nin onun arkasinda namaz kilacagina dair rivayetlere dayanarak bazilari onun bir Peygambere imamlik yapacak kadar faziletli olusuna dikkat çekmislerdir.77

5. Çikis yeri ve zamani

Bir kiyamet alameti olmasi hasebiyle Mehdî'nin çikacagi yer ve zaman konusunda kesin bir sey söylemek mümkün degildir. Her dönemde islahatçi sahsiyetler bulunabilir ve bunlar bir çesit Mehdî vazifesini görürler. Ibn Hacer'in kaydettigine göre Mehdî'nin çikisindan önce öyle fitneler olacak ki insanlar harami helal sayacaklardir.78 Neseî'de kaydedilen bir hadise göre Mehdî'nin çikis vakti ümmetin orta dönemidir: "Baslangicinda ben, sonunda Isa, ortasinda Mehdî bulunan bir ümmet nasil helak olur."79 Buradaki "orta" tabiri, "sondan az önce, yani Isa'nin nüzulünden önce" seklinde yorumlanmaktadir. Zira Isa (as) onun zamaninda nüzul edecektir.80 Mehdî'nin çikacagi yer konusunda kesin bir sey söylenmemektedir. Yalniz dogudan siyah bayraklilarin çikacagi zaman, Mehdî onlarin arasinda olacagindan dolayi katilmayi emreden hadîste dogudan çikacagi bildirilir.81 Kurtubî, onun Kuzey Afrika'dan çikacagini söylemektedir. Bu konuda naklettigi rivayetin ise, asli ve esasi yoktur.82 Kurtubî (v.671/1272), Gimata Nusayrilerinin ilk yillarinda, bu devletin Ispanya'nin Müslümanlara kalmis yegane parçasi oldugu zamanda ölmüstür. Macdonald'a göre Kurtubî'nin, Mehdî'nin Kuzey Afrika'dan çikacagini söylemesi, o dönemde bir islahatçi ve Mehdî ihtiyacindan kaynaklanmistir.83

Diger taraftan Mehdî'nin zuhurunun yaklastigini gösteren bazi kozmik alametlerede isaret edilir. Bunlara göre Mehdî'nin çikacagi senenin Ramazan ayinin ilk gecesinde ay tutulmasi, onbesinde ise günes tutulmasi olacaktir. Ihtilaflar ve zelzelelerin çok olmasi da onun çikis alametlerinden sayilmistir.84 Ibn Hacer'in kaydettigi bir diger alamet ise "Insan cigerini yiyen kadinin çocugu olan Süfyanî'nin Sam minberine oturnasidir."85 Süfyanîve Mehdî arasindaki siddetli bir mücadeleden bahsetmekte, sonunda Süfyanî'nin maglup olacagini bildirmektedir.86 Ibn Hacer el-Heytemî'nin kaydettigine göre Mehdî'nin mücadelesi kansiz olacaktir. Aynen su ifadeyi kullanmaktadir: "Ona bey'at edenler, rükün ve makam arasinda (Hicaz'da) bey'at ederler. Uyuyani uyandirmaz, asla kan dökmezler."87

Mehdî'nin hakimiyeti, Hz. Süleyman ve Zülkarneyn'in hakimiyetine benzetilir. Onun döneminde baris içinde yasanacak, kurt kuzu yan yana otlayacak, çocuklar yilan ve akreplerle oynayacak, kimse kimseye zarar vermeyecek. Ibn Hacer'in verdigi bu bilgiler Isa'nin nüzülü vaktiyle ilgili Eski Ahit'te geçen bilgilere büyük ölçüde paralellik arzediyor.88 Müslim'de geçen hadîsi serife isareten Mehdî zamaninda çok büyük bir bolluktan söz edilmektedir. Öyle ki kim Mehdî'den ne isterse ona verilecektir.89

Muhyiddini Arabî, Mehdî'nin dönemini anlatirken, yeryüzünde zulüm yayginlastigi zaman Allah bir halifesini gönderir. O yeryüzünü adaletle doldurur. Hata etmeksizin Resulullah'in izinde gider. Onun hatalarini düzelten ve görünmeyen bir melegi vardir. O zayifi kuvvetlendirir, misafire ikram eder, söyledigini yapar, bildigini söyler, gördügünü bilir. Allah onu bir gecede irsad eder. Zulüm ve ehlini ortadan kaldirir, dini ikame eder, Islam'a ruh üfürür Zelîl iken aziz kilar, ölü iken diriltir. Onun zamaninda adam aksam cahil, cimri ve korkak iken sabah en alim, en cömert ve en cesur hale gelir.90 Mehdî'nin çikis vakti gelip gelmedigi hususunda konuyla ilgili eser yazan Suriyeli alim Resid er-Rasid, "Kalbimde yakin var ki bugün onun zuhur vaktidir. Hatta birçok salih insan her sene Mehdî ile karsilasmak üzere hacca giderler. Zira rükün ve makam arasinda ona bey'at edilecektir"91 der.

Hadîsleri Degerlendirme

Farkli yanlarina ragmen hadîslerin ortak yönleri söyle ifade edilebilir: a) Mehdî, Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan gelecek, b) îsmi Peygamber Efendimiz (sav)'in ismine uygun olacak, c) Dünyayi adaletle dolduracaktir.

Konuyla ilgili hadîslerin, Malik, Buharî ve Müslim'de yer almayisini bir za'fiyet isareti olarak degerlendiren92 muasir yazarlardan Mevdudî, Mehdî ile ilgili hadîslerin ravilerinin pek çogunun siiler oldugunu belirtmekle birlikte, hadîslerin bir kismini dogru kabul etmektedir. Mehdî'nin alamet ve isaretlerini genis bir sekilde anlatan hadîslerin uydurma oldugu görüsündedir. Ona göre Resülullah prensip olarak çok detaylara girmemistir.93 Abbasîler döneminde hilafetlerini desteklemek amaciyla hadîs uydurulmus olabilecegine dikkati çekmektedir. Özellikle Abbasîlerin bir alameti olan "siyah bayraklilar"in desteklenmesi hakkindaki hadisleri uydurma görmektedir.94 Ahmed Emin ise bu hususu Mehdî hadîslerinin tamamini reddetmeye gerekçe sayar. Ona göre hadisler Emevî ve Abbasîler dönemindeki taht kavgasindan dolayi uydurulmus rivayetlerdir.95 Irakli alim Muhsin Abdulhamid'in tenkit ettigi husus ise Siilerin bekledigi Mehdî ile ilgili hadislerdir.96

Ancak hadis uzmanlari zayif rivayetlerin varhgini kabul ederlerse de, hadis literatüründe Mehdî meselesinin gerek isim ve gerekse mefhum olarak varligini inkar etmenin mümkün olmadigi kanaatindedirler. Zira ashabin en taninmis kisileri rivayet eder. Hz. Ali, Ibn Abbas, Ibn Ömer, Talha, Ibn Mes'ud, Ebu Hureyre, Enes b. Malik, Ümmü Seleme, Ebu Said el-Hudrî, Ümmü Habibe, Sevban, Kurre b. lyas, Abdullah b. el-Haris b. el-Cez' ve Ali el-Hilalî gibi raviler bulunmaktadir. Ebu Davud, Tirmizî, îbn Mace, Bezzar, Hakim, Taberanî gibi meshur hadîs imamlari tarafindan tahriç edilmistir. Hadîslerde bir ibham görülüyorsa da bu hadîslerin zayifligindan degil, nübüvvet dilinin vecizligindendir.97 Böylesine söhret kazanmis ve ümmet tarafindan kabul görmüs olmasindandir ki Kettanî gibi zatlar bunlarin mütevatiru'l ma'na oldugunu söylemislerdir.98

Mehdî hadîslerine ciddî tenkidin Müslüman tarihçi ve sosyolog îbn Haldun'dan (733/1332) geldigi birçok müellif tarafindan dile getirilmektedir. Hatta Ibn Haldun'un konuyla ilgili hadîsleri zayif gördügünden, Mehdî meselesini inkar ettigini söylemislerdir." Gerçekten Mehdî meselesiyle detayli bir sekilde ilgilenen alimlerden birinin îbn Haldun oldugunu görüyoruz. Gelecekte vuku, bulacak olaylarinin gaybî meseleler oldugunu, Allah'in vahiy veya rüya yoluyla bildirmedikçe beserin gaybî meseleleri bilemeyecegini söyler.ioo Mehdî meselesinin, asirlar boyunca Müslümanlar arasinda meshur oldugunu, dini te'yid ve adaleti tesis edecek birisinin gelmesinin gerekli olduguna inanildigini objektif bir ifadeyle dile getiriyor.101 Bu konudaki hadîsleri tahlil eder, sened ve ricali açisindan degerlendirir ve sonuç olarak su hükmü ortaya koyar: "Görülüyor ki, pek azi müstesna, bu hadîslerin hepsi de tenkid edilmekten hali kalmamistir."102 Bu ifadelerden hareketle Ibn Haldun'un Mehdî meselesini inkar ettigi hükmünü çikarmak mümkün degildir. Ibn Haldun, mutasavvifenin oldukça detayli anlatilan Mehdî anlayislarini tenkit etmektedir. Ona göre tasavvufçularin Mehdî hakkindaki görüsleri Siilikten alinmistir.103

Görüldügü gibi Mehdî hadîsleri konusunda en titiz davranan îbn Haldun dahi kökten reddetmemis, "Pek azi müstesna" diyerek ihtiyatli bir tabir kullanmistir. Bu tabirinden, Mehdî konusunda az da olsa sahih hadîslerin var oldugu anlasilir. Dolayisiyla hadîsleri ceffe'l kalem inkar etmenin yanlis olacagi, aralarinda zayiflarin bulunmasi ise hepsinin inkarini gerektirmeyecegi kanaatindeyim. Bir sepette bulunan elmalardan birkaç tanesi çürükse hepsinin çürüklügüne hükmetmenin dogru olmadigi asikardir. (Bir mevzuda bu kadar çok hadîsin bulunmasi velev bir kismi zayif olsun o meselenin ciddi bir aslinin olmasini gerektirir. Y. Ü.).

III. YAPILAN YORUMLAR

Zikrettigimiz hadîslerden hareketle Ehli Sünnette bir Mehdî inanci bulundugunu söyleyebiliriz. Hadîslerden istihraç ederek Ehli Sünnet ulemasi da bazi yorum ve tasvirlerde bulunmuslardir. Kiyamet alametleri ve ahiret ahvaliyle ilgili eserleriyle de taninan tarihçi ve muhaddis Ibn Kesir (774/1372), Ehli Sünnet ile Siilerin bekledigi Mehdî'nin farkliligina isaret ederek söyle demektedir: "Mehdî, ahirzamanda ortaya çikacak Rasid Halifelerden ve kamil manada hidayete ulasmis imamlardan biridir. O Rafizîlerin Sammera'dan çikacagini bekledigi Mehdî degildir. Onlarin Mehdîlerinin bir hakikati yoktur. Iddialarina göre o, Muhammed b. Hasan el-Askerî'dir. Bes yasinda ikcn bir evin bodrumuna girip gizlenmistir. Bizim anlattigimiz Mehdî ve Resülullah'tan varid olan hadîslerde zikredilmistir. Ahirzamanda gelecektir. Hz. Isa'nin nüzülünden önce zuhur edecegini tahmin ediyorum. Nitekim hadîsler de buna delalet eder."104 Mekkeli alim Ibn Hacer el-Heytemî (v. 973/1564) Mehdî meselesiyle ilgili eserini Sürinî Mehdî akidesini ortaya koymak için te'lif etmistir. Yalanci Mehdîlerden söz etmistir. Onun bu eseri ayni zamanda bir fetvadir. Eserini yazmaya sevkeden hadise kendi döneminde (onuncu asir) bir taifenin kirk sene evvel ölen liderlerinin Mehdî oldugunu ve tekrar dirilip Mehdî olarak gelecegine inanmalari olmustur. Siilerin buna benzer Mehdî inançlarini çürütmek amaciyla te'lif etmistir.105

"Allah her yüz sene basinda dini tecdid edecek bir müceddid gönderir"106 mealindeki hadîsi serife atifta bulunan bazi yazarlara göre "periyodik olarak gelen îman müceddidleri"ne de Mehdî denilmistir.107 Ehli Sünnet mensuplari için Mehdî Hz. Peygamberin (sav) son halifesidir.108

Ehl-i Sünnette Mehdîlik bir inanç esasi olarak kabul edilmis degildir. Ilk akaid kitaplarinda Mehdî meselesinden bahsedilmemektedir. Zira bir akaid konusu olarak düsünülmemistir. Imami A'zam'in el-Fikhu'l Ekber'inde, Maturidî ve Es'arî'nin,109 eserlerinde bu hususa temas edilmemektedir. Kelam alimleri Mehdîligi imametle ilgili bir mesele kabul etmislerdir. Imamet konusu da daha sonraki dönemlerde kelam kitaplarinda yer almistir.110 Meshur kelam alimi Teftazanî, Mehdî meselesini, imamet bahsinin bir ek konusu olarak göstermektedir. Hatta Isa'nin nüzülünü de bu konuya dahil etmistir.111

Bunlarin yaninda Bakîllanî, Cüveynî, Elîcî, Nesefî, Mehdî isminde gelecek bir zattan bahsetmemislerdir. Gazzalî'nin de Mehdî'den bahsettigine rastlamiyoruz. Macdonald'in Serhü'l Akaid'inde bahsetmedigini söyledigi Teftazanî, Mehdî meselesinden detayli sayilabilecek kadar bahsetmistir. Sa'deddin et-Teftazanî, Resülullah (sav)'in soyundan gelen Mehdî ile ilgili sahih hadîslerin varid oldugunu söyler.112

Ibn Haldun ise sosyolojik bir tesbitte bulunmaktadir. "Bir sahis bir güce, bir millete dayanmayip, sadece ehli beyte nisbetiyle ortaya çikarsa muvaffak olamayacagi sosyolojik bir gerçektir. Muvaffak olabilmesi için bir millet gücü gerekir ki ona destek olup, basa geçirinceye kadar onu müdafaa etsin."113 Tek basina bir sahsin böylesi büyük islahati gerçeklestiremeyecegine isaret etmektedir.

Ibn Haldun'un bu tesbitinden sonra muasir alimlerden Mevdudî'nin bir yorumuna yer vermek istiyorum. Ona göre Mehdî adi ile dinde özel bir makam gibi Mehdîye de îman etmenin sart oldugunu düsünmek tamamen yanlistir. Mehdî hakkindaki fikrini ise söyle ifade ediyor: "Mehdî ne zaman gelirse gelsin, o, zamanin bilgisini, kültürünü, ahvalini, zorunlu seylerini çok iyi bilecek ve zamanina uygun tedbirleri alacak, dönemindeki fennî ve ilmî buluslardan, aletlerden faydalanacak, onlari en iyi sekilde kullanacaktir." Hemen ifade edeyim ki bu fikrinden dolayi Mevdudî tenkide ugramis, hadîslere ters düsmekle itham edilmistir.114

Goldziher günümüzde Mehdîlik iddialariyla ortaya çikan sahislardan söz ederken "Onlar çogunlukla, Islam ülkelerinde artmaya baslayan Avrupa devletlerinin nüfuzuna karsi koymak üzere çalisiyorlar" diyor.115 Mehdîlik düsüncesini Ehli Sünnet ve Sia ayirimini yapmaksizin hurafe olarak telakkî eden Batici fikirleriyle meshur Ahmed Emin, bunun Allah'in kainata koydugu kanunlarla bagdasmayacagini söyler. Insanlarin akil ve bilgi açisindan ilerlemeleriyle, akla ters düsen bu fikrin kalintilari da sona erecektir. Insanlar yeryüzünde adaleti, beklenen Mehdî ile degil, güçleri ve akillariyla gerçeklestirecektir.116 Abdulkerim el-Hatip ve Abdullah es-Semman da Mehdî mes'elesini tamamen reddetmektedirler. Bu konudaki hadîslerin uydurma oldugunu söylerler.117

Bu kati rasyonel fikre mukabil muasir alimlerden olan Bediüzzaman'in görüslerine yer vermek istiyorum. Tesbit edebildigim kadariyla Bediüzzaman'in Mehdî düsüncesi Ibn Haldun'un sosyolojik tahliline uygunluk arzetmektedir. Abdulkerim el-Hatip ve Abdullah es-Semman gibileri bu yorumu görmüs olsalardi, Mehdî meselesini kökten reddetmezlerdi, kanaatindeyim. Bediüzzaman, Mehdî konusunda olaganüstü bir sahis beklentisi içinde degildir. Herseyin kevnî kanunlar çerçevesinde cereyan edecegine inanir. Bu bakimdan nasslarin zahirine, akla uygun olsun olmasin, yapisip kalan kati tutumlu ilim adamlarindan degildir. Mesela "muslih", "mürsidi ekmel", "müceddid", "halife-i zisan" gibi tabirleri de Mehdî kategorisi içinde mütalaa etmektedir. Fitne zamanlarinda bir "Islahatçi"nin bulunmasini "Allah'in kainata koydugu kanun" açisindan zarurî görmektedir. Bediüzzaman'a göre ahirzamanin en büyük fesadina karsi, Cenabi Allah en büyük bir müceddid ve mürsid olan bir Zati Nuranîyi gönderecek ve o zat da Ehl-i Beyti Nebevîden olacaktir.118 Bir sahis ne kadar kuvvetli olursa olsun büyük bir islahati tek basina yapamaz. Ibn Haldun'un sosyolojik bir tesbit olarak söyledigi "bir kuvvete dayanmasi" meselesini vuzuha kavusturmaktadir. Ona göre Mehdî'nin beserî güç kaynagi, Ali Beyti Nebevî, yani Resülullah'in soyundan gelen insanlardir. Bu neslin oldukça güçlü olduklarina isaretle söyle devam ediyor: "Eski zamandan beri bütün ehli hakikatin basinda onlar vardi. Ehli kemalin namdar reisleri yine onlardi. Simdi de kemiyyeten (sayisal olarak) milyonlan geçen bir nesli mübarektir." Meydana gelen büyük hadiseler, o büyük cemaatin içindeki kudsî kuvveti harekete geçirecektir. "Elbette, o kuvveti azimedeki bir hamiyeti aliyye feveran edecek ve Hz. Mehdî basina geçip, tarîki hak ve hakîkata sevkedecektir. Böyle olmak ve böyle olmasini beklemek, bu kistan sonra baharin gelmesi gibi, adetullahtan ve rahmeti ilahiyyeden bekleriz ve beklemekte hakliyiz."119 Mehdî'nin üç mühim vazifeyi gerçeklestirecegini söylemektedir: a) Maddecilik fikrini tam susturmak, b) Islam seairini ihya, c) Bütün îman ehlinin yardimiyla ve ittihadi Islam'in destegiyle bütün alimler ve velilerin, bilhassa, her asirda Hz. Peygamber (sav)'in soyundan gelen oldukça çok ve güçlü bulunan seyyidlerin iltihakiyla büyük vazifesini yapmaya çalisir.120

Mehdî, herseyi mucizevarî bir sekilde kiliçla düzelten bir sahis degildir. Bediüzzaman, Mehdî'yi normal bir insan, büyük bir islahatçi olarak görmekte ve etrafindaki nuranî cemiyetinden bahsetmektedir. Resülullah (sav)'in Sünnetini ihya edecegini, Süfyan'a karsi mücadelesinin de manevî olacagini söylüyor.121 Böylesine esbab dairesinde hareket eden bir zatin muvaffak olmasi kudreti Ilahiyye noktasindan da mümkündür. Bir dakikada yer ve gök arasini bulutlarla doldurup, bosaltan, bir saniyede denizin firtinalarini teskin eden, bahar içinde bir saatte yaz mevsimini, yazda bir saatte kis firtinasini icad eden Allah (cc), Mehdî ile de Islam aleminin karanliklarini dagitabilir.122 Her ne kadar rivayet edilen hadîsler ahad ise de Fezaili a'mal (ibadetlerin sevaplari) ve hadisati Islamiyyede (gelecekte Müslümanlarin basina gelecek hadiseler) bunlar hüccettirler. Imamlar bunlarin bu hususlardaki delaletlerini kabul etmislerdir.123

Islam toplumunda daima dogru yolda olan bir grubun bulunacagi hadîsi serifte anlatilmaktadir:

"Ümmetimden kiyamete kadar hak üzere devam eden bir taife bulunacaktir."124 Buna dayanarak Mehdî'nin bir sahis olamayacagini söyleyen Muhsin Abdulhamid, Resülullah'in haber verdigi bu grubun dinî mevzulari tazeleyecegini, din yolunda mücadele edecegini, adaleti yayacagini, dosdogru ölçülere sarilacagini, zulümle mücadele edecegini ve yeryüzüne Islam'i yerlestirecegini belirtmektedir. Onlar dünyada yasarlar, gayb alemindeki seylerle (gizlenmis imamla) ugrasmazlar. Bu, Allah'in kainattaki Sünnetine, Islam'in ruhuna ve amelî talimatlarina mutabiktir. Cenabi Allah her devirde hakikî Mehdîleri, yüzlerce islahatçiyi yaratabilir, vaktiyle de böyle yapmistir. Bundan sonra da elbette böyle olacaktir. Insanlarin vazifelerini birakip, Kur'ani Kerîm'in hakikatlarindan kaçip hayalî bir Mehdî beklemeleri yanlistir.125 Mehdîligi sosyal bir hareket olarak degerlendiren, kötü durumda bulunan cemiyetler için bir ümit isigi, müsbet bir unsur seklinde anlayan alimler de vardir.126

SONUÇ

Hemen hemen bütün dinler ve kültürlerin sahip oldugu bir "kurtarici" fikri Islam'da da vardir. Ehli Sünnet inancinda muhtelif isimlerin bulunmasina ragmen, "Mehdî" ismi söhret kazanmistir. Yukarida isaret ettigimiz gibi her yüzyilda bir gelen müceddidlerden bahsedilir. Bu islahat hareketi sosyal bir hadisedir. Sosyal sartlarin bir neticesidir. Nerede fitne ve tahribat varsa, orada ona karsi bir hayir ve islahat sözkonusudur. Demek islahat hareketleri Islam ümmetinin fitrî bir ihtiyacidir. Ahirzamanda içtimaî ve ahlakî bozukluklarin artmasi, küfür ve inkarin yayginlasmasi karsisinda insanlarin manevî liderlere muhtaç oldugu sosyal bir realitedir. Nitekim sosyolojik olarak tarihe baktigimizda hep böyle cereyan etmistir.

Sünnî Müslümanlarda Mehdîlik, Siîlerde oldugu gibi, temel bir inanç degildir. Zira imanî meselelerin dereceleri vardir. Bazilari kat'î delil ister, bazilarinda zarini galib kafidir. O halde îmanin temel esaslarindan olmayan ahirzaman hadîsleriyle ilgili teferruat sayilabilecek meseleler için, kat'î delil aranmaz. "Belki yalniz reddetmemek ve teslimiyetle ilismemek" yeterdir. Mehdî meselesi daha çok imamet konusuyla irtibatli olmus, bu bakimdan Ehli Sünnet'te fer'î bir mesele olarak kabul edilmistir. Hadîs kaynaklarimizdan Buharî ve Müslim'de ismen geçmedigi dogrudur. Ancak "Mehdî" rolünü üstlenen "hak üzerine devam eden taife" ve buna benzer tabirlerle mefhum olarak geçtigini söylemek mümkündür. Hz. Isa'nin nüzulüyle ilgili varid olan hadîste geçen "mü'minlerin imami" meselesi ve Ibn Hacer el-Askalanî gibi bir allamenin, hadîsin yorumunda Mehdiye atifta bulunmasi dikkate degerdir.

Mehdîlikle ilgili haberlerin kaynaginda ihtida etmis bazi sahsiyetlerin bulunmasi, hadîsleri temelden reddetmeyi gerektirmez. Bazi zatlarin, bin seneden beri ümmetçe kabul edilmis bir mefhumu, reddetmelerinin ciddî delilleri bizce yoktur. En azindan delilleri, isbat edenlerinkinden daha kuvvetli degildir. Ibn Haldun dahi, Mehdî hadîslerini tenkit etmis, ancak kökten reddetmemistir. Az da olsa bir kisminin sihhatini kabul etmistir. Ayrica her zayif veya mevzu hadîsin "manasi yanlistir", demek degildir. Hadîs oldugu kesin degilse de, manasi dogru olabilir.

Bizce, bazi yazarlarin iddia ettigi gibi, Islam'daki Mehdî fikrini tamamen Hiristiyan kültürüne baglamayi kabul etmek ilmî açidan mümkün degildir.

Yeryüzünün belli bir bölgesinde, belli bir tarihte Mehdî olarak bir sahsi beklemek gibi bir inanci yanlis görüyoruz. Zira her devrede, her dönemde bu manayi tasiyan islahatçilar, faziletli sahsiyetler bulunabilir.

Hadislerde beyan edildigi üzere bir Müslümanin Mehdî'ye inanmasi normaldir. Kötü olan tenbellige düsüp herseyi Mehdî'nin düzeltecegini beklemektir. Gaybî bir insanin gelip bizi kurtarmasini bekleyerek uyusmaktir. Gerçekten Müslüman kendisini tenbellik dösegine atip ümit deryasinda bogulmamalidir. Araplarin bir atasözü vardir; "Gökten altin yagmaz", toplumlarin huzur ve refahi da kendiliginden meydana gelmez. Büyük çabalar gerektirir. Bugün Müslümanlarin bütün kuvvetleriyle, Allah'in koydugu kevnî kanunlara riayet edip, maddî ve manevî olarak ilerlemeye çahsmalari gerekir. Mehdî gelecektir diye vazifeyi birakmak mükellefiyetten kaçmaktir. Mehdîlik fikri gerçekten toplumu tembellige atiyorsa, felakettir. Ama Amerikalilarin, ülkelerini, Hz. Isa'ya yer hazirlamak düsüncesiyle yesillendirmeleri gibi, Müslümanlarin da Mehdî'ye zemin hazirlamak maksadiyla gayrete gelmeleri, netice itibariyle kötü olmasa gerektir.

Kanaatimizce Mehdî bir sahistan ibaret degildir. Faaliyetleri genis bir zaman dilimine dagilmis bir hareket, bir ekol ve bir cemaat olabilir. Zira hadîslerde anlatildigi üzere adaletin tesisini bir sahsin yapmasi mümkün degildir. Bir cemaat, büyük bir heyet, Müslümanlarin büyük bir toplulugu birlikte hareket ederse ancak basarabilir.

Mehdî meselesine inanip baglanmak, bir kisinin kamil Müslüman olmasini,kurtulusa ermesini gerektirmez. Bizce Mehdî'yi kavram olarak düsünmek gerekir. Hayir kavraminin bir sembolü olarak düsünülürse, mü'minler her dönemde hayir ve iyiligin yaninda yer alirlar. Her dönemde de buna ihtiyaç vardir. Zira hayir ve ser kavgasi her zaman olmus, kiyamete kadar da devam edecektir. Dolayisiyla hayir yoluna devam edildigi sürece Mehdî'ye tabi olmaktan elde edilen netice kazanilmis demektir. Bir hayalî Mehdî'yi beklemek yerine, nerede hayir varsa oraya kosmak, orada bulunmak daha isabetlidir. Mehdî inancina da daha uygundur. Bu dünya imtihan yeridir. Insan ne kadar hayra kosarsa, imtihani o kadar basarir. Herseyin açik seçik olmasi imtihan prensibine ters olur. Mehdî olsa bile onun Mehdî olduguna dair gökten bir nida yapilmayacaktir. Bazi seyleri zaman gösterir.

Bazi sahte Mehdîlerin çiktigi ve halki kandirdigi dogrudur. Ancak sahte Mehdîler çikiyor diye, bir fikri kökünden reddetmek dogru degildir. Müseylemetü'l Kezzab gibi sahte peygamberler de çikti; peygamberligi reddetmek gerekmedi. Sahte doktorlarin çikmasi doktorluk mesleginin reddini gerektirmez.

Hülasa Resülullah Efendimiz (sav) ahirzaman hadiselerinin, belki de kiyametten önceki iki yüz senelik dönemin portresini çizmistir. Bu dönemde cereyan edecek bazi hadiselere isaret etmistir. Yalniz isaretle iktifa etmistir. Tasrih etmesi de düsünülemezdi. Sadece isaretle iktifa etmesi de yorumlara açik kapi birakmistir. Bununla herkesi inanmaya mecbur tutmadigini göstermistir. Sayet mecbur tutmak isteseydi, bunlari tasrih ederdi. Bu bakimdan bizce Mehdî'ye inanmayan bir insani tekfir etmek dogru degildir. Ayni sekilde hadîsi seriflerin isiginda, Mehdîye inanan bir Müslümani cahillikle itham etmenin dogru olmadigi kanaatindeyiz...

Dipnotlar

*) Harran Üni. Ilahiyat Fak. Ögretim Üyesi
1) Ibn Haldun, el-Mukaddime, (nsr. Abdulvahit Vafi), H, 821. Kahire, 1981.
2) Goldziher, el-Akidem ve's-Seria, (trc. Muhammed Yusuf Musa v.dig), s. 215, Kahire, 1366/1946.
3) S. Uludag, Islam'da Inanç Konulari ve Itikadi Mezhepler, s. 434, Istanbul, 1992.
4) Buhari, Enbiya, 49.
5) Ebu Davud, Melahim, 1.
6) Müslim, Fiten, 67-9.
7) Ebu Davud, Mehdi, 7, nr.4285-86.
8) el-Rakim, el-Müstedrek, IV, 520.
9) Sa'd Muhammed Hasan, el-Mehdiyyetu fi'I-Islam Münzü Akdemi'l-Usuri Hattal-Yevm, s. 176-7, Kahire, 1953/1373.
1O) Sa'd Muhammed Hasan, el-Mehdiyyetu fi'l-Islam, s.177-9.
11) Ihn Manzur, Lisanu'l-Arab, h-d-y; Mevdudi, Meseleler ve Çözümleri (çev. Yusuf Karaca), 5, 46-7, Istanbul, 1990.
12) Ihn Manzur, a.g.e., h-d-y.
13) Ahmed h. Hanbel, Müsned, 1.84.
14) Abdullah Haccac, Alamatu'l-Kiyametü'l-Kübra, 5. 73, Kahire, 1986.

15) bkz. D.B. Macdonald, ,,Mehdi", IA. VII, 474, Istanbul, 1993; Goldziher'in ,,Mehdi" sözünün zamanimizda ,smühtedi", yada, baska bir dinden Islam'a girmis sahislar hakkinda kullandigini bildirmesi ve buna delil olarak da aslinda Kipti iken, sonradan Islam'i kabul eden ve isimleri Mehdi olan biri 1812-1815, digeri de 1870-1890 senelen arasinda Ezher seyhligi yapmis iki zat göstermesi bir yakistirmadin Zira Misir'da Mehdi ismini tasiyan ve aslinda müslüman olan ve Ezber'in muhtelif bölümlerinde yer alan birçok kiymetli zevat bulunmaktadir. Ezher seyhleri ve isimleri hakkinda bk. el-Faber Tarihuhu ve Tatavvuruh, s. 161-5, Kahire, 1403-1983.
16) es-Sefarini, Levamiu'l-Envar, II, 72, Kahire, 1323; Siddik Hasan Han, el-Izaa, s.147, 1407/1986.
17) Ahmed Emin, Duba'l-IsIam, III, 241

Hmck

   

Mecelle(İslami Sözleşme)21-30
İslami Mecelle(Anayasa Sözleşmesi)11-20

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz