b]Elif Lam Mîm ile ilgili Kıraat Vecihleri [/b]

#1 von Kurban , 24.11.2013 13:05

"Bu sûre Medenî bir sûredir. Ayet sayısı ıkiyüz olup, Enfâl sûresinden sonra nazil olmuştur."

Elif, Lâm, Mim. Allah o Allah'dır ki O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. Hay ve Kayyûmdur"

(Âli İmrân, 1-2).

ifâdesinin tefsiri, Bakara sûresinde geçti. Bununla ilgili bazı mesele­ler vardır: [1]

Elif lim Mîm ile ilgili Kıraat Vecihleri

Âsimin râvisi Ebû Bekr, buradaki mîm harfini sükûn ile, lafzının hemzesini de fetha ile okumuştur.
Diğer kıraat imamları ise, mim'i fetha ile okuyarak, lafzına vasletmişlerdir.
Âsim, şu iki sebepten dolayı o şekilde okumuştur:

a) Vakfa niyet edip, sonra da yeni başlamış olduğu için, hemzeyi açıkça gösterip okumak.

b) Vasi elifini kat' ederek okuyanların lehçesine göre olması, yani vasi elifini vasletmeyenlere göre okunmuş olmasıdır.
ile "lafza-i celâl" arasını fasledip hemzeyi izhar ederek okuyanlar ise, ululamak ve tazim etmek için böyle okumuşlardır.

Mîm harfini mansub okumanın iki türlü izahı vardır:

1- Birincisi Ferrâ'nın görüşüdür ki bunu Basralılardan pek çok kimse de tercih etmiştir. Bu görüşe göre harf isimlerinin sonu sükûndur. Sen; ty j tiyt (bir, iki, üç) dediğin gibi, "elif, lâm, mim" dersin. Bu takdire göre,

lafzı ile yeni başlanıyor olması gerekir. Biz "Allah" lafzı ile başladığımızda, hemzesini harekeli olarak okuruz. Fakat bu imamlar, hafiflik ve kolaylık olsun diye hemzeyi düşürmüşler ve hemzenin harekesini, ^ 'in mîm'i ile başla­masından dolayı, hemze varmış gibi olsun diye mîm'e vermişlerdir.

Buna göre şayet, "Eğer maksad bu iki kelimeyi birbirinden ayırmak ise, hemzeyi düşürmek imkânsız olur. Eğer maksad, bu iki kelimeyi birbirine vasletmek ise, harekeli olarak hemzenin kalması imkânsız oiur. Hemzenin durması imkânsız olunca, harekesi de, harekesinin mîm'e verilmesi de imkânsız olur?" denirse, biz deriz ki: Bunun yazıda düşmesi, fakat mânâca kalması ve mânâca bulunduğuna delâlet etmesi için harekesinin bırakılmış olması niçin caiz olmasın? Ferra'nın görüşünün izahı budur.

2- İkincisi Sîbeveyh'in görüşüdür. Buna göre, mîm'in harekelenmesinin sebebi, iki sakin harfin yan yana gelmiş olmasıdır. Âlimlerden çoğu bu görüşü kabul etmemişlerdir. Burada bir incelik vardır, fakat bunu özetlemek bile uzun sürer.

Ben diyorum ki: Bu hususta iki bahis vardır:

a) Harekenin kendisinin sebebi.

b) O harekenin fetha oluşu meselesi.

Birinci bahis, şu mukaddimelere dayanır:

Birinci mukaddime: İki sakin harf yan yana geldiğinde, onlardan birincisi med ve lîn harflerinden olursa, ona hareke vermek gerekmez. Çünkü bu iki sakin ve^benzeri harfleri telaffuz etmek kolaydır. Mesela, senin, ^jt\ '-İ* demen gibi... Fakat böyle olmazsa, birinci harfi harekelemek gerekir. Çünkü bu gibi iki sakini telaffuz etmek kolay olmaz. Zira telaffuz ancak hareke ile olur.

İkinci mukaddime: Sibeveyh'e göre, harf-i tarif sadece sakin olan lâm

harfidir. Sakin harf ile bir kelimeye başlamak mümkün olmaz. Bundan dolayı Araplar, harf-i tarif olan sakin lamın basma bir hemze getirip, lâm'ı telaffuz edebilmek için o hemzeye hareke vermişlerdir. Buna göre, harf-i tarif lâm'ından önce Araplar, harekeli başka bir harf bulurlarsa, o zaman sakin lâm'ı onunla okuma imkânı bulmuş olurlar. Eğer lâm'dan önce, sakin bir harf bulurlarsa, o sakini harekeleyerek, lâm'ı böylece okuyabilirler. Bu takdire göre hemze-i vasl'a ihtiyaçları kalmaz. Çünkü hemze-i vasl'a, lâm'ı okumak için ihtiyaç duyulur. Kendisi ile fâm harfinin telaffuzu mümkün olan harekeli bir harf bulunduğu zaman, hemze hem şeklen, hem manaca; hem hakîkaten, hem de hükmen hazfedilir.

Durum böyle olunca, varlığına hükmen delâlet etsin diye hemzenin harekesinin mim'e verildiği söylenemez. Çünkü buna, varlığına bir hükmün ve bir eserin taalluk ettiği yerlerde başvurulur. Fakat biz, durumun böyle olmadığını açıkladık. Böylece o hemzenin zâtı ve eseri ile tamamen düştüğünü anlamış oluruz. Binâenaleyh Ferrâ'rnn görüşü bâtıl olmuş olur.

Üçüncü mukaddime: Harf isimlerinin sonları sakindir ve bu hususta ittifak vardır.

Bu mukaddimeleri iyice anladığın zaman, biz deriz ki: Bizim ^«Jl sözü-müzdeki "mîm" sakindir. *İJl deyişimizdeki lam-ı tarif de sakindir. Böylece iki sakin bir araya gelmiş oldu. Binâenaleyh mîmi harekelemek ve hemzenin de hem şeklen hem de hükmen düşmesi gerekirdi. Sibeveyh in görüşü bu izaha göre sahih, Ferra'nın görüşü ise bâtıldır.

İkinci bahis: Birisi şöyle diyebilir: "Sakin harf, harekelendiği zaman kesre ile harekelenir. O halde burada niçin fetha ile harekelenmiştir?"

Zeccâc buna şöyle cevap verir: "Burada kesre uygun düşmemektedir. Çünkü (jı deki ^ kelimesinin, son mîm'inden önce yâ harfi bulunmaktadır. Eğer bu son mîm kesre ile harekelense, yâ harfi ile birlikte kesre de bulunmuş olur ki bu dile ağır gelir. Binâenaleyh kesre bırakılmış, fetha tercih edilmiştir."

Ebu Ali el-Fârisî, Zeccâc'ın bu görüşünü tenkid ederek şöyle der: "Bu, bizim J?r (Evet) dememiz ile bozulur. Çünkü bu sözümüzde râ harfi, kendisinden önce sakin yâ bulunduğu halde kesrelidir."

Bence bu tenkid zayıftır. Zira kesre, biraz ağırca bir harekedir, yâ harfi de onun kızkardeşidir. Bunlar bir araya geldiklerinde kesrenin ağırlığı artar. Sonra bundan, "Allah" lafzındaki son derece hafif olan elifi telaffuz etmeye geçilir. Böylece de dil, harekelerin en ağırından en hafifine geçmiş olur ki, bir anda iki zıddan birinden diğerine geçmek, lisana zor gelir. Fakat mîm harfini fetha ile harekelediğimizde, lisân mîm'in fethasından, "Allah" lafzının hemzesine geçmiş olur ki bu kolaydır. İşte Sibeveyh'in görüşünün açıklaması bundan ibarettir. Allah en iyi bilendir. [2]
Fahrettin Razi tefsiri

 
Kurban
Beiträge: 1.016
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 05.01.2014 | Top

   

Ali imran Sûrenin Nüzul Sebebi
Hiristiyan İmanı Üzerine Ve İnsanların Bilgileri Ve Meleklerin Bilgileri

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz