muderrisim@muderrisim.com
Size gönderilen e-posta:
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ÇOCUKLARIN ANNE BABA ÜZERİNDEKİ HAKLARI
Anne-babanın çocukları üzerinde hakkı olduğu gibi çocukların da anne ve
babaları üzerinde birtakım hakları vardır. Genellikle anne-babanın
çocukları üzerindeki hakları üzerinde durulup çocukların anne ve babaları
üzerindeki hakları göz ardı edilir. İşte biz bu yazımızda çocukların anne
ve babaları üzerindeki haklarını inceleyeceğiz.
Hiçbir varlığın bu dünyada ebedi var olma imkânı olmadığı gibi insan denen
varlığın da bu dünyada ebedi olarak yaşaması söz konusu değildir. Ancak
insanın fıtratında ebedi olarak yaşama isteği ve arzusu vardır. İşte bu
duygu ve istek, bu dünyada insanın kendi neslinden gelen çocukları
sayesinde gerçekleştirilmektedir. İnsan bu dünyaya doğumla gelmekte,
çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık evrelerinden sonra eceli
geldiğinde bu dünyadan göçüp gitmektedir. Ancak geride bıraktığı çocukları
ve torunları vasıtasıyla bu dünyada neslini devam ettirebilmektedir. Adeta
insanın sonsuzluk duygusu bu şekilde gerçekleşmiş olmaktadır. O halde
geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza ve gençlerimize önem vermeliyiz.
Onlara karşı olan görev ve sorumluluklarımızı azami ölçüde yerine getirmeye
çalışmalıyız.
Anne babalar çocuklarına, Allah ın verdiği bir emanet nazarıyla
bakmalıdırlar. Ailevî sorumlulukları yerine getirmek anne-babanın kıyamet
günü Allah huzurunda sorguya çekileceği bir emanettir. Nitekim Yüce Allah:
Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar
olan cehennem ateşinden koruyunuz. (Tahrim, 66/6) buyurmaktadır.
İslam âlimleri, ayet-i kerimenin emrettiği ateşten koruma işinin eğitimle
olacağını belirtmektedirler. Yani aile fertlerine İslamî terbiye verildiği
takdirde, onların hem dünyada hem de ahirette mutluluğa ulaşmaları
sağlanmış olur. Böylece onlar, cehennem azabından korunurlar.
Kur an da aile reisine terettüp eden uhrevî sorumluluk çeşitli ayetlerde
veciz bir şekilde ifade edilmektedir. Nitekim bir ayette İslamî terbiyeyi
ailesine vermeyip de onların cehennem ateşine düşmelerine sebep olan
kişinin kıyamet gününde en bedbaht kişi olacağı şöyle belirtilmektedir: De
ki: Asıl ziyan edenler, asıl hüsrana uğrayanlar, hem kendilerini hem de
ailelerini kıyamet günü hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun ki apaçık
hüsran işte budur. Onların hem üstlerinde hem altlarında ateşten kat kat
örtüler vardır. İşte Allah böyle bir azabın varlığını bildirerek, kullarını
bunlardan sakındırıyor. Ey kullarım! Bana karşı gelmenizden ötürü azabıma
uğramaktan sakının. (Zümer, 39/15-16)
Rasulullah (sav) bu hususta şöyle buyurmuştur: Hepiniz bir sürünün çobanı
gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emriniz
altındakileri cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı
öğretmelisiniz. Öğretmezseniz mesul olacaksınız. (Buhârî, Vesâyâ, 9;
Müslim, İmâre, 20)
Bu ayet ve hadisten anlaşıldığı gibi çocuklar anne-babaya Allah ın verdiği
bir emanettir. Bu emanet de anne-babalara büyük bir sorumluluk
getirmektedir. Zira anne babalar kıyamet gününde bu emanetlere karşı nasıl
davrandıkları hususunda Allah ın huzurunda hesaba çekileceklerdir.
İslama göre çocukların anne ve babaları üzerinde bir takım hakları vardır.
Bu haklardan bazılarını burada açıklamaya çalışacağız.
1.Evlilik öncesi haklar: İslama göre çocukların anne ve babaları üzerindeki
hakkı anne ve baba evlenmeden önce başlamaktadır. Yani kişi evleneceği ve
neslini devam ettireceği eşini seçerken dikkatli davranması ve eşini
itinayla seçmesi gerekir. Çünkü soyu ondan devam edecektir. Bu dünyada en
değerli varlığı olan çocukları ondan dünyaya gelecek ve aynı zamanda da
çocukların yetişmesinde büyük rolü olacaktır.
Nitekim büyük İslam âlimlerinden olan Ebu Esved ed-Düelî, çocuklarına şöyle
deyip övü*nürmüş: küçüklüğünüzde, büyüklüğünüzde ve doğumunuz*dan önce size
iyilik ettim. Doğumlarından önce kendilerine nasıl iyilik ettiğini soran
çocuklarına: Size, sövülmeyecek bir anne seçtim. dermiş.(1)
Anne çocuğuna hamile olduğu süre içerisinde, yediğine içtiğine ve bütün
davranışlarına dikkat etmek zorundadır. Çünkü hamilelik döneminde
yaptıkları karnındaki çocuğuna mutlaka etki etmekte ve çocuğun ona göre
şekillenmesini sağlamaktadır. O halde insan neslini devam ettireceği eşini
itinayla seçtikten sonra çocuğun anne karnındaki yetişme sürecinde de azami
dikkati göstermesi gerekir.
2.Güzel bir isim koymak: Çocuk doğumla dünyaya geldikten sonra çocuğun
anne-baba üzerindeki hakları devam etmektedir. Çocuk dünyaya geldikten
sonra anne ve babanın çocuklarına karşı yapmaları gereken ilk vazifeleri;
yavrularına uygun ve güzel bir isim koymalarıdır. Zira isim kişi için çok
önemlidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s): Çocuğun babası üzerindeki
haklarından biri de ona güzel bir isim koyması ve terbiyesini güzel
yapmasıdır. (2), Siz kıyamet günü kendi isimleriniz ve babalarınızın
isimleriyle çağrılacaksınız öyle ise çocuklarınıza güzel isimler koyunuz.
(3) buyurmaktadır.
İsim deyip geçmemek gerekir. Çünkü isim olarak seçilen kelime; adı olduğu
şahsa, psikolojik, sosyolojik ve daha pek çok yönlerden etki etmektedir. Bu
tesir altına alış hem müspet manada hem de menfi manada olabilmektedir.
Ayrıca ismin şahsiyetle bütünleşmesinin, uyumluluğunun o kişinin
çevresindeki insanlara da tesiri vardır. İsmin telkin gücünü artırdığı da
bir gerçektir.
Çocuğa konulacak isim, çocuğun içinde yetişeceği toplumda ve kültür
çevresinde alay konusu yapılmayacak ve onu küçük düşürmeyecek isimlerden
olmalıdır.
Allah Resulü (s.a.s) de çocuklara güzel isim konmasını tavsiye etmiştir.
Çocukluğunda kendilerine güzel isim verilmemiş olan pek çok sahabenin
ismini değiştirmiştir. Mesela huzuruna gelen bir sahabeye ismini sormuş,
Zahim dediğinde bu ismi beğenmemiş, ona Beşir ismini vermiştir. Böylece
sıkıntı manasına gelen bir ismi neşeli, müjdeci manasına gelen bir isimle
değiştirmiştir.
Bir başka sahabenin ismi de el-Âsî idi. isyan eden anlamına gelen bu ismi
peygamberimiz itaat eden anlamına gelen Mûtî ismiyle değiştirmiştir.(4)
Hz. Ali, çocuğuna isim verilmesi ile ilgili olarak şöyle anlatmaktadır: İlk
oğlum doğduğunda ona savaş anlamında Harb ismini vermiştim. Allah Resulü
geldi. Oğlumu bana gösterin ona hangi ismi verdiniz? dedi. Harb ismini
verdik dedik. Hayır, onun ismi Hasan dır, dedi. (5)
3.İyi bir eğitim ve terbiye vermek:Çocukların anne-baba üzerindeki diğer
bir hakkı da onların güzel bir eğitim almalarını sağlamaktır. Zira
çocukları eğitmek ve geleceğe hazırlamak anne babanın görevlerindendir.
Anne babalar, çocuklarını sadece yedirmek, içirmek, giydirmekle görevli
değildir. Aynı zamanda onların iyi bir eğitim görmesini sağlamakla da
sorumludurlar.
Ailenin çocukların eğitiminde büyük bir yeri ve önemi vardır. Zira aile,
çocukların ilk eğitim yeridir. Eğitim ailede başlamaktadır.
Çocukların eğitimi konusunda ilk etapta baba sorumludur. Babanın bu
konudaki sorumluluğu Allah a karşıdır. Bu sorumluluğunu yerine getirmeyen
aile reislerinin kıyamet gününde en bedbaht ve hüsrana uğrayan babalar
olacağı Kur an da ifade edilmektedir.
Kişi ailesinden sorumludur. Zira Kıyamet günü çocukları ya şefaatçi, ya da
şikâyetçi olacaklardır. Baba çocuklarına İslamî terbiye verdiği takdirde
onların sevaplarına aynen iştirak edecek, böylece şefaatlerine mazhar
olacak, vermediği takdirde de Bizim eğitimimizi niçin ihmal ettin, niye
cehennem ateşine girmemize sebep oldun? diye şikâyetlerine sebep olacaktır.
Nitekim bir ayet-i kerimede; Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir
imtihandır. (Teğabün, 64/15) buyrulmaktadır.
Ayette bahsedilen imtihan babaların çocuklarının sadece maddî ihtiyaçlarını
karşılamakla kalmıyor ayrıca onların eğitimini de güzel bir şekilde
yaptırmakla da sorumludurlar.
O halde İslama göre babalık sorumluluk demektir. Baba aile fertlerinin
dünyevî ve uhrevî sorumluluğu sırtında olan kimsedir. Çocuğun güzel terbiye
edilmesi, çocuğun hayata mükemmel bir şekilde hazırlanmasıyla, bütün
mükellefiyetlerini ifa edebilecek şekilde yetiştirilmesiyle yerine
getirilmiş olur. Sadece din terbiyesi veya sadece meslek eğitimi vermek
güzel terbiye değildir. Eksik terbiyedir.
Bir Babanın Sorumlulukları:
İslama göre bir babanın çocuğuna öğretmekle yükümlü olduğu temel bilgileri
maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1.İtikad ve ibadetle ilgili temel bilgiler.
2.Ahlak ile ilgili temel bilgiler.
3.Diğer insanlarla ilişkilerinde (adab-ı muaşerette) dikkat edeceği
hususlarla ilgili bilgiler.
4.Meslek eğitimi.
Çocuğa aile içi eğitim verirken anne baba başta olmak üzere büyükler,
çocuklara güzel örnek olmalıdırlar. Aile içerisinde anne babasından ve
büyüklerinden daima güzel örnekler gören çocuk mutlaka onlardan olumlu
yönde etkilenecektir. Anne-baba, çocukları önünde birbirine güzel hitap
etmeli, doğru konuşmalı, yalandan sakınmalı, verdikleri sözlerde
durmalıdırlar. Aynı zamanda ibadetlerini de düzgün bir şekilde sürekli
yapmalıdırlar. Anne-babalarından bütün bu olumlu davranışları gören
çocuklar, olumlu yönde etkileneceklerdir. Demek ki bizler, gençlere düzgün
ve ideal yaşayışımızla örnek olmalıyız. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki hal
dili, söz dilinden daima daha etkilidir. Sigara içen bir anne-babanın,
çocuğuna sigara içme demesi ne derece etkili olur? Elbette ki etkili
olamaz. O halde söz ve davranışlarımız birbirine uymalıdır. Davranışları
sözlerine uymayan bir anne babanın çocuklarına verdiği eğitimde başarılı
olması mümkün değildir.
Aile, kanatları altında çocuğun inanç esaslarını; İslamın prensiplerini,
değerlerini ve öğretilerini öğrendiği ilkokuldur.
Bizler sadece çocuklarımızın bir meslek edinip ilerideki hayatlarında rahat
etmelerini sağlayacak eğitim ve öğretimi almalarını değil, aynı zamanda
onların inançlı ve dindar olarak yetişmesi için doğru ve yeterli bir dini
eğitim almasını da sağlamak zorundayız.
4.Çocuklara güzel davranmak:Aile içinde anne-babaların çocuk-lara güzel
davranmaları çocukların anne babaları üzerindeki haklarındandır. Çocukları
terbiye etmek için dövmek doğru değildir. Ancak yanlış bir iş yapınca,
cezalanabileceği hissini vermek lâzımdır. Aile içinde anne-baba çocuklarını
eğitirken onlara daima anlayış, sevgi, şefkat ve merhametle
yaklaşıl-malıdır. Çocuk, kötü bir davranışı ilk defa yapınca, onun kötü
olduğu güzelce izah edilmelidir. Çocuk, ısrarla tekrar aynı hatayı yapmaya
devam ederse uygun bir şekilde cezalandırma yoluna gidilebilir. Ancak asla
zorlama ve baskıya müracaat edilme-melidir. Her hatayı büyütmek, hemen
müdahale etmek, ağır şekilde cezalandırmak, başkalarının yanında yapılan
hatayı teşhir etmek uygun değildir.
Hakikatler çocukların seviyelerine inilerek, onların anlayabi-lecekleri bir
üslupla anlatılmalıdır. Gençlerin seviyesine inmek, onların
anlayabilecekleri bir dille anlatmak eğitimin başarılı olmasında önemli bir
etkendir. Çünkü dinî hakikatler genellikle soyuttur. Anlaşılması, idrak
edilmesi kolay değildir. Bu nedenle, Kur an, Hz. Peygamber ve İslam
büyüklerinin metoduna uyarak, meseleleri temsil ve örneklerle onların
akıllarına yaklaştır-malıyız. Günlük hayattan, yaşayıp gördüklerinden
temsiller getirmeliyiz. Temsil ve örnek, soyut gerçeği hem kavratır, hem de
zihinde kalıcı hale getirir.
5.Çocuklar arasında eşit ve adil davranmak:Anne-babalar çocuklarına karşı
eşit ve adil davranmalıdırlar. Anne babalar, aile içerisinde bütün
çocuklarına, kız erkek, büyük küçük farkı gözetmeksizin eşit davranmalıdır.
Bu eşitlik, çocuklar için alınıp satılan maddî şeylerden tutun da bir
öpücüğe varıncaya kadar her türlü ilgi ve ikramda da gözetilmesi gerekir.
Maalesef günümüzde bazı anne babalar, çocuklarına karşı gerek sevgi ve
ilgide gerekse onlara aldıkları maddî şeylerde eşit davranamamaktadırlar.
Özellikle erkek çocukların daha fazla sevilmesi ve kız çocuklarının hor
görülmesi ülkemizde yaygın bir yanlış davranıştır. Bu yanlış davranışın
sonucu olarak da çocuklar birbirine karşı haset ve kin beslemekte ve
böylece aralarındaki sevgi ve saygı ortadan kalkmaktadır. Hâlbuki İslam
dini çocuklar arasında adaletli ve eşit davranmayı emretmektedir.
Numan b.Beşir den rivayet edildiğine göre o şöyle anlatmaktadır: Babam bana
malından bir şeyler hibe etmişti. Annem Amra Bintu Ravaha: Bu hibeye
Resulullah (s.a.s) i şahit kılmazsan kabul etmiyoruz dedi. Bunun üzerine
bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam beni de alarak Resulullah
(s.a.s) e gittik. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (s.a.s), babama: Başka
çocukların da var mı? diye sordu. Evet cevabı üzerine Aynı şekilde bütün
çocuklarına hibede bulundun mu? dedi. Babam hayır deyince, Hz. Peygamber
(s.a.s): Allah tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun dedi. Babam
oradan ayrıldı ve hibeden vazgeçti.(6)
Bu hadisten de açıkça anlaşıldığı üzere çocuklar arasında eşit ve adil
davranmak çocukların ebeveyni üzerindeki haklarındandır. Bazı İslam
âlimleri, çocuklar arasında eşit davranmak sadece maddi konularda değil,
öpücüğe varıncaya kadar her şeyde şarttır demişlerdir. Nitekim Hz. Enes
(r.a) dan rivayet edildiğine göre; Bir adam Hz. Peygamber (s.a.s) in
yanında otururken oğlunun biri gelir. Adam çocuğunu öper ve dizinin üstüne
oturtur. Az sonra kızı gelir. Adamcağız onu öpmeksizin önüne oturtur. Bunun
üzerine Resulullah (s.a.s): Böyle yaparak aralarında eşit davranıyor musun?
diyerek onu kınar.(7)
Yine başka bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s): Allah öpücüğe varıncaya kadar
her hususta çocuklar arasında adaletli davranmanızı sever. (8)buyurmuştur.
Maalesef günümüzde anne babalar çocukları arasında eşit davranmamakta
böylece birçok haksızlığa sebep olmaktadırlar. Böylece gerek anne-baba ve
evlatlar, gerekse kardeşler arasında dargınlıkların, kırgınlıkların, haset
ve düşmanlıkların çıkmasına sebep olmaktadırlar.
Anne-babaların bu hususlarda azami dikkati göstermeleri ve çocukları
arasında eşit ve adil davranmaları gerekir. Zira şunu asla unutmamalıyız
ki, bizler bu dünyada yaptıklarımızdan dolayı bir gün Allah ın huzurunda
hesap vereceğiz.
6.Evlilik çağına geldiğinde evlendirmek:Çocuğun babası üzerin-deki
haklarından biri de buluğ çağına erişince çocuğunu vakit geçirmeden
evlendirmesidir. Zira gerek Kur an gerekse Hz. Peygamber (s.a.s), gençlerin
ve yetimlerin buluğ çağına erince evlendirilmelerini emretmektedir.
Evlenme ve evlendirme işi, çocuğa verilecek ailevî terbiyenin en önemli bir
meselesi, bir parçasıdır. Çünkü İslamın aile kurmada güttüğü gayeler, iyi
bir evlilikle gerçekleşebilir. Bu sebeple Kur an evlenme meselesine
teferruatıyla yer vermiş, namus ve iffet sahibi fuhuş ve gizli dosttan uzak
kızların hoşa gidenlerinden, ailelerin izniyle ve mehirleri verilerek aleni
bir şekilde meşru bir nikâhla evlendirilmesi emredilmektedir. (Nisa, 4/25)
Keza kızlar, mümin ve dindar bir erkekle, erkekler de mümine ve dindar
kızlarla evlendirilmeli, müşrik ve dinsiz gençlerden kaçınılmalıdır.
(Bakara, 2/221) Hz. Peygamber ise evlenecek eşin dindar olmasına dikkat
edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.[9]
Esasen ebeveynin çocuğuna vereceği ideal manadaki temel eğitimi ve
vazifesi, buluğa eren gencin vakit kaybetmeden bir iş sahibi kılınarak
evlendirilip müstakil bir yuvaya kavuşturulmasıyla
noktalanmaktadır.(10)Evlenen genç, artık müstakil, mükellef bir fert ve bir
aile reisi olmuştur. Artık o, ailesinin ve cemiyetinin sırtında bir yük
olmaktan çıkmış, sorumluluk sahibi bir fert haline gelmiştir.
Sonuç
Anne ve babaların çocuklarına karşı birtakım görev ve sorumlulukları
vardır. Bu görevlerini yapıp yapmadıkları husu-sunda Allah ın huzurunda
hesaba çekileceklerdir. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza karşı
görevlerimizi yapmada azami gayret göstermeliyiz.
Çocuklarımıza karşı görevlerimiz daha onlar dünyaya gelmeden başlamakta,
çocuk ana rahmine düştüğünde devam etmekte ve onlar dünyaya geldiklerinde
ise sorumluluklarımız daha da artarak devam etmektedir.
Çocuğu dünyaya gelen bir anne baba önce ona güzel bir isim koymalıdır.
Çocuğunun en güzel bir şekilde terbiyesi ve eğitimiyle ilgilenmeli, bu
terbiye ve eğitim süresinde de onlara şefkat ve merhametle muamele etmeli,
çocukları arasında eşit ve adil davranmalıdır.
Ergenlik çağına gelen çocuğunu da evlendirmek suretiyle ailesine ve topluma
faydalı bir birey haline gelmesini sağlamalıdır.
------------------------------------------------------------------
1-Ahmed el-Gandur, el-Ahvâlu'ş-Şahsiyye fi't-Teşrî'i'l-İslâmiyye, Kuveyt,
1972, s.27; Ateş, Süleyman, Evlenme ve Boşanma., s.5.
2- Canan, İbrahim, Hadis Ansiklopedisi, VII, 363.
3- Ebu Davud, Edeb, 61.
4- el-Edebü l-Müfred, II, 181.
5- el-Edebü l-Müfred, II, 180.
6- Müslim, Hibat, 13.
7- Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, Tuğra Neş., İst., trs, s.175.
8- Feyzu l-Kadir, II, 297.
9- Buhârî, Nikah, 15.
10- Canan, İslamda aile terbiyesi , Din Öğretimi Dergisi, s.63.
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |