RABITA NEDIR?

#1 von Munevversema ( Gast ) , 22.08.2011 03:15

RABITA NEDİR VE İSLAM DİNİNDE YERİ VARMI DIR?

Râbıta; Bağlantı, bağlantı vâsıtası, bağlılık, tutarlılık, tertip, düzen, bağ, münâsebet, ilgi; müridin, şeyhini düşünerek, kalbinden dünya ile ilgili şeyleri çıkarması, şeyhi vâsıtasıyla Hz. Peygamber (s.a.s)'e ve Allah'a kalbini bağlaması anlamında bir tasavvufî terimdir. "Râbıta" Arapça bir kelime olup, "r-b-t" kökünden türemiş bir isimdir. Çoğulu "revâtib"dir.

Kur'an'da "râbıta" kelimesi geçmemekle beraber, kökü olan "r.b.t" mâzî fiili iki yerde, muzârîsi olan "yerbitü" bir yerde, emri çoğul olarak "râbitû" şeklinde bir yerde ve aynı kökten gelen "ribât" ismi de bir yerde geçmektedir (18/Kehf, 14; 28/Kasas, 10; 8/Enfâl, 11, 60; 3/Âl-i İmran, 200).

Bütün bu âyetlerde geçen bu kelimeler, birbirlerine yakın mânâlar ifâde etmektedirler. Hemen hemen hepsinde "bağ, bağlantı, bağlılık" mânâları için kullanılmışlardır: “(Ashâb-ı Kehf'in) kalplerini (sabır ve metânetle) bağla(yıp kuvvetlendir)miştik" (18/Kehf, 14); "Mûsâ'nın annesinin gönlü bomboş sabahladı. Eğer biz (va'dimize) inananlardan olması için onun kalbini iyice pekiştirmemiş (sabır ve sükûnete bağlamamış -rabetnâ-) olsaydık, neredeyse işi açığa vuracaktı" (28/Kasas, 10); "O zaman sizi, Allah'tan bir güven almak üzere hafif bir uyku bürüyordu; üzerinize sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (içinize attığı kötü düşünceleri) sizden gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak (li-yerbita) ve ayaklarınızı pekiştirmek için üzerinize gökten bir su indiriyordu. " (8/Enfâl, 11)

Bu âyetlerde geçen "r.b.t" kelimesi, insanı sabır, sükûnet ve metânette sâbit kılmak, ona bu duyguyu vererek itmînâna kavuşturmak demektir (ez-Zemahşerî, el-Keşşâf, Kâhire 1977, IV, 216; el-Beydâvî, el-Envâr, Mısır 1955, II, 3).

Bazen de, "ribât" kelimesi, bağlanıp beslenen atlar (savaş araçları) mânâsını ifâde etmektedir: "Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihat için bağlanıp beslenen atlar (savaş araçları -ribâtu’l-hayl-) hazırlayın. Bununla Allahın düşmanını, sizin düşmanlarınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız, tam olarak size ödenir ve hiç haksızlığa uğratılmazsınız." (8/Enfâl, 60)

"Râbitû" şeklindeki emrin bulunduğu âyetin meâli de şöyledir: "Ey iman edenler, sabredin; direnip (düşman karşısında) sebât gösterin; üstün gelin; cihat için hazır ve râbıtalı olun." (3/Âl-i İmran, 200). Bu âyette söz konusu olan "râbıta''nın ne demek olduğu hususunda âlimlerin farklı yorumları vardır. Âlimlerin bu husustaki değişik tariflerini şöyle sıralamamız mümkündür:

1- Atlarla saf bağlayıp tam bir irtibat halinde düşmana karşı durmak.

2- Düşman hudutlarındaki karakolları beklemek.

3- Allah düşmanlarının saldırısını önlemek için nöbet beklemek.

4- Bir namazdan sonra diğer namazı beklemek (et-Taberî, Camiul-Beyân an Te'vili Âyi’l-Kur'an, Mısır 1954, IV, 221 v.d.; el-Kurtubî, el-Camiu li Ahkâmi’l-Kur'an, Mısır 1967, IV, 323 vd.; er-Razî, et-Tefsiru’l-Kebir, IX, 156).

Bazıları da bu âyette kastedilen râbıtanın tasavvufî mânâda olduğunu söylemişlerdir (Muhammed Vehbi, Hulâsetul-Beyân fi Tefsiril-Kur'an, Şehzadebaşı 1341-1343, III, 289). Mutasavvıflar râbıta'yı, müridin şeyhini düşünerek kalbinden dünya ile ilgili şeyleri çıkarması, şeyhi vâsıtası ile Hz. Peygamber (s.a.s)'e ve Allah'a kalbini bağlaması şeklinde anlamışlardır. Hemen hemen bütün tarikatlarda râbıta vardır. Bilhassa Nakşîbendiyyenin ıstılahlarındandır. Tarikat ehli, râbıtayı âyet ve hadise dayandırmaktadır. Onlara göre, "Sâdıklarla birlikte olun" (9/Tevbe, 119) gibi âyetler ve "Kişi sevdiğiyle beraberdir" (Buhârî, Edeb 96; Müslim, Birr 165; Tirmizî, Zühd 50) gibi hadisler, râbıtanın câiz olduğunu göstermektedir (Süleyman Uludaş, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Marifet Y. İstanbul 1991, Râbıta maddesi).

Tasavvufta, kişi doğrudan doğruya Allah'ı düşünür, bir nevi Allah ile mânevî bir bağ kurar ve hep O'nunla beraber olduğunu tasavvur eder. Bu şekilde mânevî bir bağ kuramazsa, bağlı bulunduğu mürşidini düşünür. Onun bağlı bulunduğu şeyhlerin silsilesi ile Hz. Muhammed (s.a.s)'e ulaşır. O'nun vâsıtası ile de Allah'a ulaşır ve O'nunla mânevî bağ kurar. Tasavvuftaki râbıta, bu şekilde dolaylı yoldan Allah'a gitmek ve aracılar vâsıtasıyla O'nunla mânevî bağ kurmaktır. Doğrudan Allah ile mânevî irtibat kuramayanlara bu şekildeki râbıta tavsiye edilmiştir. Aksi hallerde buna lüzum görülmemiştir (M. Halid, Râbıta Hakkında Risâle, İstanbul 1924, s. 238; Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1990, s. 447).

Peygamberimiz (s.a.s)'in de, râbıta ve ribat hakkında söylemiş olduğu hayli hadis vardır. O'nun bu hadislerinden bazıları şöyledir:

"Bir gün Allah yolunda ribatta bulunmak, dünya ve dünyada bulanan her şeyden daha hayırlıdır" (Buhârî, Cihad 73; Müslim, İmâre 163; Nesâî, Cihâd 39; İbn Mâce, Cihâd 7)

“Allah'ın, onunla hataları affedip bağışlayacağı, dereceleri yükselteceği bir şeyi size söyleyeyim mi? Abdest üstüne abdest almak, camide cemaatle namaz kılmaya devam etmek ve her namazdan sonra diğer namazı beklemek. İşte ribat budur! İşte ribat budur! İşte ribat budur!" (Müslim, Tahâret 41; Tirmizî, Tahâret 39; Nesâî, Tahâret 106; Muvattâ, Sefer 55)

"Kim bir günlük (yirmi dört saatlık) ribatta bulunursa, bir aylık oruç ve ibâdetten daha fazla sevap kazanmış olur." (Nesâî, Cihad 39; Tirmizî, Fezâilu’l-Cihâd 35; İbn Mâce, Cihâd 7)

Bütün bu âyet ve hadislerden anlaşıldığı gibi, râbıta, çeşitli mânâlar için kullanılmıştır. Ancak daha çok bir cihad terimidir. Âyet ve hadislerin çoğunda râbıta, Allah ve Peygamberin düşmanlarına karşı silâhlanma, cihad için hazırlıklı olma, müslümanlarla kâfirlerin arasındaki hudut karakollarında nöbet bekleme ve bu duygulara sıkı sıkıya bağlı olma demektir. Buna göre âyet ve hadislerde kasdedilen anlamlardan mutasavvıfların uygulamasını destekleyecek en ufak bir işaret yoktur. Âyet ve hadislerde dile getirilen cihad ruhunu meskenete çevirmekten başka bir şey yapmayan mutasavvıflar Kur'an ve hadislerdeki bu ribat kelimesini çok yanlış bir alana çekmişlerdir. Hiçbir sahâbî Rasûlullah'ı aracı kılarak râbıta yapmadığı gibi, tâbiînden hiçbir kimse de sahâbe'yi aracı kılarak râbıta yapmamıştır. Râbıtanın bu şekildeki uygulaması tarikatların Hicrî yedinci yüzyıldan sonraki dönemlerde uydurdukları bir bid'attir. (4)

Soru:

--Rabıta yapılırken mürid şeyhi ne olarak görmelidir? Rabıtaya şirk diyenlere verilecek aklî ve naklî deliller nelerdir?

--Rabıta ile ilgili Necib Fâzıl merhumun güzel bir kitabı vardır. Hâlid-i Bağdâdî Efendimiz\'in Rabıta Risâlesi\'nden faydalanarak, kendisi de birtakım görgülerini katarak yazmış. Onu okumanızı tavsiye ederim.

Allah-u Teâlâ Hazretleri,

(Ve kûnû maas sâdıkîn) \"Sadık kullarımla beraber olun!\" buyuruyor. Yâni \"Onlar gibi olun, onların yanında olun, onların cephesinde olun, onların gittiği yolda, onların safında bulunun!\" mânâsına geliyor. Onun mânevî tatbikatı, mânevî bakımdan beraber olmak, böyle rabıta ile sağlanıyor.

İnsanın hocasıyla beraber olması, vaazını dinlemesi, nasihatını dinlemesi, dinini ondan öğrenmesi lâzım!.. Bu her zaman mümkün olmuyor. Hem insanlar muhtelif yerlerde oturuyorlar, uzak diyarlara gitmiş oluyorlar. Hem de, günün bir kısmının istirahatle geçmesi gerekiyor. Günün her saatinde insanın hizmette olması da kolay olmuyor. O bakımdan rabıta yapılıyor.

Rabıta yapıldığı zaman, mürid şeyhinin huzurunda olmuş oluyor. Onu denetleyici olarak da düşünebilir. Sevdiği bir kimse olarak, hocası olarak onu karşısında hayal edecek, zikri beraber yaptığını düşünecek.

Rabıtanın şirk olmasının hiç bir aslı, esası, dayanağı yoktur. Çünkü, insanın gözünü kapatması serbesttir. Gözünü kapattığı zaman sevdiği bir insanı düşünmesi serbesttir. Bunun şirkle hiç bir ilgisi yoktur. Onlar herhalde tasavvufu bilmiyorlar veya rabıtayı bilmiyorlar, böyle bir görüşe saplanıyorlar. Ya da İbn-i Teymiye\'nin filân kitaplarını iyi okumuyorlar.

Ben şöyle onların kitaplarını ve o kitaplardan alınan özetleri okuyunca, baktım o da bizim gibi düşünüyor. Tasavvufa saygılı, bu gibi pek çok konuda oldukça güzel ifadeleri var... Demek ki yarım bilgili olan insanlar, meseleyi anlamadıkları için yalan yanlış konuşuyorlar.

Şirk Allah\'a ortak koşmak demektir. Allah\'a ortak koşmakla ilgili herhangi bir şey burda olmadığı için, öyle bir husus yoktur. İnsanın sevdiği bir kimse ile beraber olmak istemesi, beraberliğini düşünmesi şirk değildir.

Birçok mânevî faydaları var... Feyz almak bakımından, insanın yetişmesi bakımından fevkalâde önemli...

Râmûzül Ehâdis\'te bir hadis-i şerif var; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: ÇBir geniş arazide, çölde giderken hayvanınız ürktü, kaçtı. Yardım edecek bir kimse de yok... Çölde uçsuz bucaksız dağların, kum tepelerinin arasında kayboldu. Bulmanız mümkün değil... Kaldınız çaresiz... Sular orda, yiyecek orda... Kumların üstünde bata çıka sizin yürümeniz mümkün değil... Yandınız, mahvoldunuz. Böyle bir durumla karşılaştınız. Ne yapacaksınız?..

--Deyiniz ki: \"(Yâ ricâlallah!) Ey Allah\'ın erleri, Allah\'ın ricâli!.. (eğîsûnî) Bana yardım edin! (eînûnî) Bana yardımcı olun, benim imdadıma yetişin!\" diye böyle söyleyin! Çünkü, Allah\'ın sizin görmediğiniz maddî mânevî erleri olur, evliyâullahı olur; onlar imdada yetişirler.\" diye Peygamber Efendimiz tavsiye ediyor.

Onun için, Peygamber Efendimiz böyle deyin dediğine göre, Allah\'ın evliyâsına da böyle selâhiyet verildiğine göre; hani ondan yardım istese bile, yine bir mahzuru yoktur. Çünkü, mahzuru olsaydı, Peygamber Efendimiz tavsiye etmezdi. Onun için bu şirk lafı bir taassubdan kaynaklanıyor.

Bir takım insanlar tasavvufa düşman olmuşlar. Bu tasavvuf düşmanlığını İngilizler körüklemiş. Meselâ geçtiğimiz asırda, İngilizler Osmanlı\'yla çeşitli cephelerde harb ederken, iki büyük tehlike tesbit etmişler:

1. Hac
2. Tasavvuf, tarikatlar

Neden?.. Hacca gittiği zaman müslümanlar, dünyanın dörtbir yerinden gelip bir yerde toplanıyorlar. \"İngilizler falanca yerde şöyle yaptı, böyle yaptı... Ona karşı şöyle tedbir alalım, böyle tedbir alalım!..\" diyorlar. Ondan dolayı İngilizlerin başarısı veya gayrimüslimlerin, İslâm\'a suikast için çalışanların oyunları bozulmuş oluyor. Onun için hacca düşmanlar...

O zamandan başlamışlar, hac mevsimi geldiğinde haccı engellemeye... İşte, \"Salgın hastalık var!\" filân diye yalan dolan haberler yaymağa... Bu, yakın zamanlara kadar devam etti. Sonra birden salgın hastalıklar filân hepsi kalktı. Yalanmış demek ki...

Yâni, hac mevsiminde ilkönce \"Bir salgın hastalık var!\" diyorlardı. \"Gidersen, ölürsün!\" diyorlardı. Hastaneye havale ediyorlardı, seyahat hürriyetini tahdit ediyorlardı. Doktorların keyfine kalıyordu. Rapor vermeyince, adam burda kahrından ölüyordu. Saçma sapan şeyler... Şimdi bak hiç bir şey olmuyor elhamdü lillâh... Yalanları ortaya çıktı.

Bir de bu tarikatlardan, tasavvuftan has müslüman yetiştiği için çok korkmuşlar. Meselâ deniliyor ki, \"Hâlâ Orta Asya\'da, Türkistan\'da, Rus diyarlarında bozulmadan duran insanlar, bu tarikat sayesinde, tasavvuf sayesinde korunabilmişler, Rus baskılarının karşısında durabilmişler.\" diyorlar.

Ayrıca bir de hilâfet meselesinden çok korkuyorlardı. müslümanların halifesi olursa, ödleri patlıyor. Neden?.. O zaman, \"Azerbaycan\'da Ruslar saldırmış, ona karşı tedbir alın!.. Bulgaristan\'da Bulgarlar şöyle yapmış, ona karşı tedbir alın!..\" dediği zaman, tüm Ümmet-i Muhammed ayağa kalkacağından, böyle bir merkeze bağlılığı istememişler. Halbuki onu kurmak, her müslümanın boynuna vacib!.. Çok önemli bir şey... Çünkü dağınık olduğun zaman, düşman tek tek yakalayıp mahvediyor. Kuzucukları birer birer kurtlar parçalıyor.

O bakımdan böyle şeyler olduğundan, bir tasavvuf düşmanlığı almış gitmiş. Suud\'da korkunç bir tasavvuf düşmanlığı var... İran\'da kendine göre bir acaib tasavvuf düşmanlığı var... Radikal müslüman dediğimiz, yeni müslüman kardeşlerde bir tasavvuf düşmanlığı var...

Kur\'an-ı Kerim\'de zikir emri var... Seksen doksan yerde Allah-u Teâlâ Hazretleri zikri emrediyor. Nefsi terbiye etmek, tezkiye etmek vazifesi Kur\'an-ı Kerim\'de var:

(Kad eflaha men zekkâhâ. Ve kad hâbe men dessâhâ.) \"Nefsini terbiye eden kimse kurtulmuş, onu fenâlıklara gömen kimse de ziyana uğramıştır.\" Ahlâkı güzelleştirme emri Kur\'an-ı Kerim\'de var... Nefsin oyunlarına karşı tedbir almak, şeytanla mücadele etmek meselesi var... Tasavvufun tüm konuları Kur\'an-ı Kerim\'in emirlerinden çıkmış, hepsi Kur\'an-ı Kerim\'de var... Sen bunları nasıl inkâr edersin, zikri nasıl inkâr edersin?.. İslâm\'ı bilip tasavvufu inkâr etmek mümkün değil... Ama cahiller tutturmuşlar, öyle gidiyorlar.

Biz de bunların yanlışlığını belirtmek için mecmualarımızda en alim kimselerle röportajlar yaptırıp yayınlıyoruz. Büyük mezheb imamları tasavvuf hakkında ne demişler, onların sözlerin yazıyoruz. İmam-ı Azam böyle buyurmuş, İmam Şafiî böyle buyurmuş, İmam Mâlik böyle buyurmuş, Ahmed ibn-i Hanbel böyle buyurmuş... Şu zâtı medhetmiş, bu şeyhe bağlanmış filân diye onları yazıyoruz ki, millet bu oyunun tesiri altında kalmasın diye...

Soru:

--\"Rabıta şirktir, İslâm\'da delili yoktur.\" diyorlar; ne dersiniz?

--Hayır! Allah\'tan başka bir tanrı düşünmek şirktir. Rabıta ise, hayalinde şeyhini tahayyül etmektir. Bu şirk değildir.

Hayal kurmak yasak değildir. İnsan sevdiği için annesini babasını düşünebilir gözünü kapattığı zaman... Memleketini düşünebilir. Yaz mevsimini, tatili vs. yi düşünebilir... Gözünü kapatır, Kâbe-i Müşerrefe\'yi, Medine-i Münevvere\'yi düşünebilir. Bunun gibi hocasını düşünebilir.

Hocasını hayalinde karşısında düşünür, bu gayet normaldir. Şirk, Allah\'ın birliğini kabul etmemek demek; bununla bir ilgisi yok...

Rabıtayı bilmiyorlar, uzaktan uzağa tenkid ediyorlar. Ne olduğundan haberleri olmadığı şeyleri tenkid ediyorlar.

-soru
-Resimle rabıta olur mu?

--Olmaz, uygun değil!.. Pis suyla abdest alınır mı?.. Resimin ancak bir takım meşrû sebeplerle müsaadesi var... Sen onu meşrû sebepler için kullanabilirsin. Pasaport çıkacak, tapuda lâzım, bilmem nerde lâzım; orda kullanabilirsin. Onun dışında öyle resimle rabıta yapmak bid\'attir, uygun değildir. Tarikatta bid\'attır, böyle şey olmaz!.. O hocasına, usûlüne uygun olarak rabıta edecek, resimle yapmayacak!..

--Şeyhin müridini yetiştirmesi ne gibi yollarla olur?

--Şeyhin müridi yetiştirmesi sohbet yoluyla olur, nasihat yoluyla olur, çeşitli vazifeler vermesi yoluyla olur... Halvete sokmasıyla olur... \"Şu şu kitapları oku! Şu şu işleri yap!\" demesiyle olur. O kişinin mizacına göre, tabiatına göre, durumuna göre, ona söyleyeceği şey değişebilir.

Hani bir kere anlatmıştım ya: Zengin ama cimri bir kimse, bir hocaefendiye \'Zikri cehrî mi, hafî mi yapayım?\" diye sorunca; \"Sen zikri böyle yapacaksın!\" demiş. Yâni eliyle para verme işareti yapıyor, \"Para vermen lâzım!\" demek istiyor. Çünkü, hakîkaten cimrilikten kurtulmadan, onun dervişliği tam olmaz.

O bakımdan, cimrilik hastalığı varsa, onu giderecek bir şey verir. Tenbellik hastalığı varsa, çalışkanlığa yöneltecek bir tavsiyesi olur. Haline göre bir nasihati ve işareti olur. Onun için, kişinin şahsına göre değişir. Ama genel terbiye tarzı zikirdir, halvettir, ibadetlerdir, tâatlerdir. Turuk-u nefsâniyye ve turûk-u ruhâniyyede çeşitli şekillerde bu yetiştirmeler olur.

Yazan: isimsiz | Konu: Rabita | Tarih: 2009-09-26 11:05:41
Allah askina arkadaslar, Kuran ve Sünnete bas vurun bu ömür bize birdaha verilmeyecek Allahin hic kimseye ihtiyaci yok kulunun ona yaklasmasi icin,
bakin sahabeler korkarlardi Münafik olmaktan ama bugün kendilerine kamil lakabini takanlar var ben diyorumki kimseye inanmayin gidin Allah ve Resülüne danisin eyer busekilde Rabita varsa Tarikattlarin yaptigi gibi bizede haber verin bizde yapalim. Bende Tarikat a gittim ama onlarin bana anlattiklarini Kuran ve Sünnete bulamadim aslinda ahlak yönünden iyi insanlar ama malesef bizi insanlarin kelimeleri deyil Allah ve Resülü yönetmeli size birdaha söylüyorum Ihtilaf oldugu zaman Allah bizi Allah ve Resülüne cagiriyor Allah ve Resülünün verdigi hükümlere boyun eyelim. eselamü al, vr,vb


1--Hz Allah (C.C) şeriatini aracılarla bildirmiştir... Cebrail AS -KURANI KERİM VE PEYGAMBERLER GİBİ... YANİ ALLAH İLE RASÜLÜ ARASINDA MELEK, İNSANLAR İLE ALLAH ARASINDA PEYGAMBERLER VE KURAN VARDIR VE BİZ MÜ'MİNLER MELEKLERİ KURANI PEYGAMBERİ VE DE MÜRŞİDİ KAMİLLERİ YALNIZCA HZ ALLAHA ULAŞTIRAN REHBERLER OLARAK GÖRÜRÜZ . BU ŞİRK DEĞİLDİR..ASLA DEĞİLDİR... HAŞA HZ ALLAH İNSANLARA KURAN YA DA RASULLERİVE CEBRAİLİ GÖNDERİNCE KENDİSİNE EŞ YA DA ORTAKLAR MI GÖNDERDİ? ANLAYAMIYORSANIZ SUSUN. RABITAYI İNKAR KURANI RASULULLAHI VE VAHİY MELEKLERİNİ İNKAR ETMEKTİR... PEYGAMBERİMİZİN HAKİKİ VARİSLERİ, ONUN SÜNNETİNE SARILMIŞ MÜRŞİDİ KAMİLLER VE VELİLER VE ALLAH DOSTLARI SADECE VE SADECE HZ ALLAHIN NURUNU RASULULLAHIN MANEVİ KALPLERİNDEN İNSANLARIN KALPLERİNE NAKŞEDERLER

GERÇEK BUDUR


Yazan: zulkarneyn | Konu: uçan insanlara cevap | Tarih: 2009-07-11 14:42:58
rabıta yapıp yorulacağınıza yanı başınızda kuran ve sünnete baş vurunsana kendinizide yormanıza başınızı ağrıtmanıza ve bir de o zevatları yerinde rahatsız etmenize ne gerek var bırakın bu insanların yakasını kuran sorduğunuz her şeye cevap veriyor Allah cc şah damarımızdan bize daha yakın ulaşmaya gerek yokki yakın olana ulaşmak ne kadar doğru.resulü ise sünneti yaşıyor oda yanı başımızda daha neyin peşindesiniz akıllı olun ltf uçmayın. birde kadınların rabıta yapmasını hiç anlamış değilim erkeklerinkini hoş karşıladığım çıkmasın burdan sen kadınsın bir erkeği düşünüyorsun ya aklına şeytan başka bir şey sokarsa ne olacak bir kadının bir erkeği hayal etmesi doğrumu ayıp bir şey uçmayın ltf


Yazan: isimsiz | Konu: uçan insanlara cevap | Tarih: 2009-07-11 14:41:52
rabıta yapıp yorulacağınıza yanı başınızda kuran ve sünnete baş vurunsana kendinizide yormanıza başınızı ağrıtmanıza ve bir de o zevatları yerinde rahatsız etmenize ne gerek var bırakın bu insanların yakasını kuran sorduğunuz her şeye cevap veriyor Allah cc şah damarımızdan bize daha yakın ulaşmaya gerek yokki yakın olana ulaşmak ne kadar doğru.resulü ise sünneti yaşıyor oda yanı başımızda daha neyin peşindesiniz akıllı olun ltf uçmayın. birde kadınların rabıta yapmasını hiç anlamış değilim erkeklerinkini hoş karşıladığım çıkmasın burdan sen kadınsın bir erkeği düşünüyorsun ya aklına şeytan başka bir şey sokarsa ne olacak bir kadının bir erkeği hayal etmesi doğrumu ayıp bir şey uçmayın ltf


Yazan: zulkarneyn | Konu: uçan insanlara cevap | Tarih: 2009-07-11 14:41:21
rabıta yapıp yorulacağınıza yanı başınızda kuran ve sünnete baş vurunsana kendinizide yormanıza başınızı ağrıtmanıza ve bir de o zevatları yerinde rahatsız etmenize ne gerek var bırakın bu insanların yakasını kuran sorduğunuz her şeye cevap veriyor Allah cc şah damarımızdan bize daha yakın ulaşmaya gerek yokki yakın olana ulaşmak ne kadar doğru.resulü ise sünneti yaşıyor oda yanı başımızda daha neyin peşindesiniz akıllı olun ltf uçmayın. birde kadınların rabıta yapmasını hiç anlamış değilim erkeklerinkini hoş karşıladığım çıkmasın burdan sen kadınsın bir erkeği düşünüyorsun ya aklına şeytan başka bir şey sokarsa ne olacak bir kadının bir erkeği hayal etmesi doğrumu ayıp bir şey uçmayın ltf

Yazan: zülkarneyn | Konu: rabıta | Tarih: 2009-07-11 14:29:34
selamun aleykum RABITA NEDİR? DİNDEKİ YERİ NEDİR? konusunu gzl bir şekilde anlatan kardeşime şükranda bulunmayı bir borç bilerek tşk sunuyorum.Bir insan düşünün bunun hastalığıda düşünmek yani hayaletmek sizin dediğiniz gibi rabıta etmek.adam hasta ne hastalığı var bu adamın bir bakalım ahlaksızlık hayasızlık edepsizlik dünyaya meyilli zinaya mankenlere şarkıcılara makama vs çoğaltırsak çok var herneyse ama bu adam şifayı düşünmekte ve kendisine cevap veremeyecek doktorlarda arıyor bu doktorların adıda şeyh evliya bunlardan sürekli yardım istiyor ne olursunuz bu hastalıklarıma şifa verin bana bunları unutturun beni arındırın temizleyin hı şunuda söyleyim bu adamlar namaz kılar nafile kılar zikir yapar yani islamın bazı vecibelerinide yerine getirir bunlarıda unutmayalım ama ne hikmetse bu insanlar hala hasta hala rabıta yani düşünerek tedavi olmaya çalışıyorlar.yani bu yaptıkları ibadetlerde bunlara şifa olmuyor illa o doktorlara gidecekler doktorlar diyecekki ya sen çok hastasın seni heyet silsilesine sokacağız bakalım onlar ne cevap verecek sen hala düşünüyorsun düşünürkende arındığını şifa bulduğunu sanıyorsun ve yoruluyorsun sen şimdi ne yorulacağımda dersin bu oturarak yaptığım en hastalıklı ve en kolay cihadım da dersin sanki böyle bir emir varda dinde, neyse heyetten yani şeyhler ve evliyalar konseyinden geçerse nala sonrası ise(şunuda hatırlatmakta fayda var bu konseyin kimi ölmüş kimi adıyamanda kimi başka semtte dağılmışlar her yerde varlar el alan heyetten geçen bir konsey üyesi olmuş)konumuza geri dönersek o gzl peygamberimize ulaşacakmış ve sonrası Allah. vatandaş sen bu hastalıkla ancak başka yerlere ulaşırsın Allah insanın şah damarından daha yakındır ulaşmana gerek yok. tedavi olmak istiyorsan kurana,sünnete baş vur kuran okuyanlar için anlayanlar ve yaşayanlar için bir şifadır. bu iki ayrılmaza kurana sünnete sım sıkı sarılırsan kurtuluşa erersin.kulluğu sana eder yardımı ancak senden dileriz kimsenin kimseye faydası olamayacağı günün dehşetinden sana sığınırız kuranı unutup arkalarına atanlardan etme bizi rabbim kuran muttakiler için yok göstericidir bizide muttakilerden et rabbim senden gayrisine yöneltme bizi sen mevlamız yardımcımızsın kim allahın dinine yardım ettiyse rabbim onlardan razı ol,kimde bu dine bidatları hurefeleri masalları menkibeleri izimlerin düşüncelerini tahrif olmuş dinlerin uydurulmuş beşeri ne varsa sokmuşsa sende onları cehennemde cezasını ver yarabbi sen bu dini tamamladın ve bize bu islamı seçtin şükürler olsun yarabbi huzuruna islamdan gayrısıyla çıkartma başkasını zaten kabulde etmeyeceksin sen ne yüce ve aziz sin seni bütün noksan ve eksik sıfatlardan tenzih ederim amin


Yazan: Mustafa | Konu: Doğru yol | Tarih: 2009-05-21 11:30:28
S.a.yorumları görüşleri okuyorum.Öğrenmeye anlamaya çalışıyorum.
Doğru yol bir mi diye sorsam.Evet Bir çıkıyor.O zaman bu söylenilenler ne diye soruyorum.Bir otoyol düşünelim.Çok şeritli doğru yol.Bırakın kimileri doğru yolu arasın.Kimileri Kendi şeritinde yürüsün.Kimileri şerit değiştirsin.Şeritlerdeki hız birbirine uymuyor diye kimse kimseyi yoldan çıkarmasın.Bu yol hepimize yeter.Öğrenmeye devam.Her yeni öğrendiğimiz veya bildiğimiz diğerini veya diğerlerini yoldanmı çıkarır.Herkes bildiği ile amel etsin.Allah Teala hepinizi Ümmeti sevmeyi nasip etsin.Selam ve Dua ile.


Yazan: isimsiz | Konu: selamın aleyküm | Tarih: 2009-05-21 10:40:35
allah rızası için nefsinize göre hareket edipte fetva vermeyin ehli bidat olmayın. Kul ahirette neden ben allahı dünyadayken her saniye zikiretmedim diye pişmanlık duyacak.Şimdiki insanlar kalbinden allah ve allah dostlarının sevgisini çıkardığı için akıllarında hep din düşmanları var.Biz bir sünneti yerine getirmessek allah bize bir seytan gönderir ve şeytanı yenmekte hiç kolay değildir.o yüzden allaha giden en güzel yol allah dostlarına bağlanmaktır bir hadisi şerifte kişi sevdikleriyle birliktedir deniyor.Biz eğer mankenleri düşünürsek yada din düşmanlarımızın şarkılarını dinleyerek onlara hayranlık beslersek onlar gibi olmaya çalışırsak keşke birgün onunla konuşma fırsatımım olsa dersek ahirette onunla birlikte(cehennemde)oluruz. eğer allah dostunu sevip düşünürsek onunla ahirette onunla birlikte oluruz. inşallah geç olmadan herkes hak yolun tarikat olduğunu islam devletinin şeriatla yönetiliceğini rabıtayı inkar edilmiceğ-ini öğrenir ve selamın aleyküm


Yazan: ZAFER | Konu: aklı selim düşünmek | Tarih: 2009-05-20 22:06:03
hepimiz birşeyleri seviyoruz bu dünyada sevdiğimizi düşünmek onu her daim yanımızda hissetmek onu örnek almak onun gibi yaşamaya çalışmak sevdiğimizin izinden gitmek ve bedel ödemek gayet makul ve masumca ama bir de gereğinden fazla sevmeye hatasız gömeye aşırı derecede yüceltmeye izinden gitmeyip de kendine rüşvetler vermeye varınca tabiki işin rengi değişiyor ve bundan çok çarpıcı sonuçlar çıkıyor.Son olarak şunu çok önemsiyor ve yorumuma ilave etmek istiyorum `HUMAYI ÖLDÜRDÜLER YERİNE KOYDULAR HUM U BUNU GÖRENLER DEDİLERKİ EYVAH HUMA DEDİKLERİ BUMU``...SELAM VE DUA İLE.


Yazan: isimsiz | Konu: Rabıta Şirkmi ? Yoksa Yanlış mı Anlaşıldı ? | Tarih: 2009-02-24 13:49:28
Rabıta Kelimesinin Türkçe karşılıkları ile ilgili Anlatımlar ile Rabıta nın doğruluğu iddia etmekten çok Bakış Açılarında ki yanlışlara değineceğim Mevla nın izni ile.

Rabıta Kısaca bağlılık, tutarlılık, tertip, düzen, bağ, münâsebet, ilgi, Düşünmek gibi anlamlar ihtiva eden bir kelimedir..


Kısaca konuya girmem gerekir ise; Varsayalım ben Allah ın Dostu olarak düşündüğüm bir kimseyi devamlı düşünüyorum. Bu arada Allah dostu olduğunu anlamamda Ortalama 4000 Sünnetten tek bir sünneti bile ihmal etmediğini görüp Şahid olduğum bir Zatı düşünüyorum varsayalım.

Ve Diyelimki Borçlandım. Şöyle düşünüyorum "Mevla nın Yeryüzündeki halifesi mevlanın Zatına Giden yolda kalbimin genişlemesi için, bakış açımın Güzelleşmesi için, Mevladan gelen gerşeyi Rıza makamında Hoş karşılayabilmenin hakikatini yaşamam için Borçlandırdı. Bu Bir imtihan ve Mevlanın yardımı Ve Efendimin Duası ile bu İmtihandan Cüzi irademi Emredilen Ölçüde kullanarak Kazanmalı ve Kaybımı Kazanca dönüştürmeliyim." şeklinde düşünüyorum varsayalım..

Varsayalım Bir adam ile kavga ettim. ve Haklılyım. "Efendimin Himmeti ve Duası ile mevlaya sığınıyorum. haklı olduğumu ıspat etmemde bir işe yaramadı. buda İnşallah manevi bir kazanç olur Mevla ya Ulaşmamda" dedim ve Adam ile bir kırgınlık yaşamadım. daha doğrusu adamı muhatabım yapmadım..

İşten atıldım.. Yapacak bir şey yok varsayalım yada yapılacak şeyleri yapıyorum. patron yine muhatabım değil Hemen yine "Efendim. Ben Mevlayı Tanımıyorum. Ne kadar sevdiğimi iddia etsemde bu bir taklitten ibaret. Senin Sevgin Hürmetine Mevlaya Sığınıyorum. mevlam Daha hayırlı kapılar açsın" diyorum.

Nasılki namaza Dururken kabeyi karşıma alıyorum. halbuki Kabe benim tanrım değil. Aynı şekilde Allah Dostu olan Mürşidimin kalp kabesini Kıblem Tayin edip Onun kalbine Tecelli eden mevlaya yönelip, "Seni Tanıyan Efendimin Hürmetine , Bu nefis Sahibinide Onların hürmetine Onlar gibi yap" Diye Dua ederek Mürşidimin kalbini Düşünüyorum. Ve Kalbime Dolan Feyiz; İbadetim ve İmtihanlar Konusunda İlerlememe ve zamanla İnşallah Onların Hürmetine Onlar Gibi Olarak, Nihayetinde Gerekli Nefis Tezkiyelerini Tamamlayarak, Mevlanın varlığı ile Yokluğumu Yok ederek Efendimin Köprü olarak aradan Çıkması İle Çekilip Mevla nın Varlığında Yok olmak "Ölmeden Önce Ölmek" makamında Olmak istiyorum..

Zira Müminin kalbi Allah ın kabesidir.. "kalp" kelime anlamı ile "Dönmek" demektir. Ne kadar kıblemiz kabe bile olsa Kişi Nihai olarak düşündüğüne Tapar.

İşte Önce Akaid kalbin Dönmesini Tutar. Nihai olarak Dönmemesi mevlanın kalbe Tam Tecelli etmesi ile son bulur.

Bu Bakımdan Dikkat ederseniz Ben patronda olsa işsizllikte olsa imtihanda olsa kazada olsa belada olsa Hep Mevladan Bilip, Mevlanın Dostları Aracılığı ile mevlaya sığındım. Taki onlar gibi kalbimi Mevlanın Evi yapana kadar..

Fakat Rabıtaya bugün şirk diyenler Kızları düşünürler ağlarlar Rabıta olmaz, Borçlarına kafayı takarlar rabıta olmaz. İnsanlara kızarlar Rabıta olmaz... İyide asıl Şirk olan Rabıta Bu değilmi ?

Düşünün Bir köpeğe Sopa ile saldırırsınız. Köpek sopaya saldırır. İşte bu durumdaki insanda böyle değilmidir ? İmtihanı Var eden Mevla ya Yönelmek kişiyi Mevlaya Yönelmiş yapar.

Meditasyon, Yoga gibi medidatif olaylarda durum aynen budur.. Düşünce ve Dikkatinizi yaşadığınız Stresli halden Olumlu hale sürüklemek adına Düşünülmesi telkin edilen güzel şeylerin düşünülmesini sağlamaktır. yani insanın Zihnen Boşalmasını Sağlamaktır. İşte buda Rabıtadır.

Düşünülecek En mükemmel şey Mevla değilmidir ? Mevlayı nasıl düşüneceğiz ? yarattıklarından mı? yarattıklarından düşünebilsek yarattığı İmtihanlardan düşünürdük. ve Zevk alırdık. Demekki Sadece Allah ın yeryüzündeki Halifesi Olan birini düşünmek ile Mevla düşünülmüş olur.. Çünkü Bir Müminin Kalbi Allah ın evidir. Kıblemiz Kabeden Üstün olan Bir Müminin Kalbidir.

nasılki Maddi Kıble kabedir.. Manevi Kıble de Bir Müminin kalbidir.. İşte Yukarıda baksettiğim Mümin Zatın kalbini Düşünerek kalbimin Kıblesini mevla Yapıyorum. Hem Namaz halinde hemde Yaşantı halinde İbadet halinde olmuş oluyorum..

Bir zamanlar sevdiğim bir kız vardı. Hastaneye kaldırıldığında hastanenin Önünde penceresini Ağlayarak seyrederdim. kendisini Görme ihtimalim olmadığı için. İşte Rabıta Böyledir..

ve Herbirimiz in Yaşantısı Rabıtalar ile dolu değilmi ? Eşimizi kaybederiz. Görme ihtimalimiz yoktur Geride kalan elbiselerine sarılırz onu düşünürüz. Başkası size diyebilirmi ? "Eşim diye elbiselere sarılıyorsun. sen elbiselerini eşin olarak düşündün" ne kadar komik değilmi ?

Munevversema
zuletzt bearbeitet 07.09.2012 20:29 | Top

RE: RABITA NEDIR?

#2 von mukadder nur ( Gast ) , 22.08.2011 04:15

Rabıta irtibat kurmaktır
Sual: Rabıta ne demektir, rabıta yapmak gerekir mi?
CEVAP
Rabıta; irtibat kurmak, Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek, onların yolunda olmak, onların bildirdiği gibi yaşamak, her adımında, acaba bu yaptığımdan razı olurlar mı diye düşünmek demektir

Bütün dünyaya saçtıkları nurları alıp, olgunlaşmaya başlar. Ham bir karpuz, güneşin ışıkları karşısında zamanla olgunlaştığı, tatlılaştığı gibi, o da, yetişerek kâmil bir insan olur. Nefsi de gafletten kurtulup, namazın tadını duymaya, ibadetlerden zevk almaya başlar.
Günahlardan, haram olan şeylerden, kötü huylardan nefret duyar. İyi huylar onun âdeti olur. Herkese iyilik eder, insanlara faydalı olur. Ebedi saadete kavuşur ve başkalarının da kavuşmasına sebep olur.
Rabıtanın bir de ıstılah manası vardır. Yukarıda bildirilenler yapılınca bu rabıtayı yapmak gerekmez. Yapana da bir şey denmez.

İrtibat halinde olmak için
Sual: Allahü teâlânın sevgili kullarıyla devamlı irtibat halinde olmak ve onlardan gelen feyzlere kavuşmak için hangi duaları okumalıdır?
CEVAP
Kitap okumak sohbetin yarısıdır. Her gün, birkaç sayfa da olsa, kitaplarından okumalı. Ayrıca her gün, bir Fatiha ile istiğfar duasını okuyup, sevabını Peygamber efendimizin, Enbiyanın, Evliyanın, Silsile-i aliyyenin mübarek ruhlarına hediye ederek, nurlu kalblerine sığınmalı ve onlardan yardım istemeli iltica etmeli. Bu ikisi alışkanlık haline getirilmeye çalışılırsa, onlardan gelen feyzlere kavuşulur.

Evliyayı zikretmek
Sual: Evliyanın ismini söylemekle rahmet geldiği doğru mudur?
CEVAP
Elbette doğrudur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ buyurdu ki: Ben anılınca, evliya hatırlanır, evliya hatırlanınca ben anılırım.) [Ebu Nuaym]

(Salihler zikredilince [anılınca], rahmet iner.) [İ.Ahmed, İ.Gazali, İ.Cevzi, İ. Süyuti]

(Peygamberi zikretmek ibadettir. Salihleri [evliyayı] zikretmek [anmak] günahlara kefarettir. Ölümü zikretmek [hatırlamak] sadakadır. Kabri zikretmek, Cennete yaklaştırır.) [Deylemi]

(Ali’yi zikretmek ibadettir.) [Deylemi]
Bu hadis-i şeriflerdeki zikretmek, onların yüksek mertebelerini, hallerini, güzel huylarını hatırlamak, söylemek demektir. Bunları sevmek, Allah sevgisindendir. Bunları işitenler, bunlar gibi olmaya çalışırlar
Siz "hay" iseniz bizde hay'ız..Biz hû isek sizde hû'sunuz...Hay'dan gelen Hû'ya gider..


mukadder nur

mukadder nur

   

KIRMIZI LALE
Rabita nasil Yapilir?

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz