Dışarıda açıklanmamak üzere gizlice yapılan nikah akdi caiz değildir. Ancak nikah akdi şahitlerin önünde yapılıp da, sonradan şahitlere bunu gizlemeleri ve dışarıda açıklamamaları tavsiye edilse, bu evlilik gizli yapılmış sayılır mı?
Ebu Hanîfe ve İmam Şafiî'ye göre böyle bir evlilik gizli yapılmış sayılmaz.
Çünkü şahitlere sonradan yapılacak gizli tutma tavsiyeleri nikah akdine zarar vermez.
(es-Serahsî, a.g.e., V, 31; İbn Rüşd, a.g.e., II, 15.)
İmam Malik ise evliliğin topluma ilanını bir şart olarak kabul ettiği için, gizli yapılan veya şahitlerden gizlemeleri istenen bir nikahı geçerli saymaz.
İmam Malik gizli nikahı şöyle tarif eder:
Kocanın şahitlerden nikah akdini, daha önce evli ise önceki karısından veya ev halkı bile olsa diğer insanlardan gizlemelerini istediği nikahtır. Böyle bir evlilikte cinsel birleşme olmuşsa, şahitsiz evlilikle birleşmede olduğu gibi nikah akdi feshedilir ve bu bir bain talak (kesin boşama) sayılır. Eğer eşler cinsel birleşmeyi ikrar eder veya bu durum, zinadaki gibi dört şahitle sabit olursa her iki eşe de değnek (celde) veya recm cezası uygulanır. Ancak def çalmak veya düğün yemeği vermek yahut veli dışında tek şahitle de olsa nikah ilan edilmiş olursa, şüphe bulunduğu için had cezası düşer.
Nitekim Allah'ın Rasülü; "Gücünüzün yettiği kadar, şüphe bulununca had cezalarını düşürünüz" (Tirmizî, Hudüd, 2.) buyurmuştur.
Hanbelîlere göre ise gizli tutma tavsiyesi nikahı geçersiz kılmaz. Evliliği veli, şahitler ve eşler gizlese de bu geçerli olur, fakat böyle bir gizleme mekruhtur.
(Mer'a, b. Yusuf, Gayetü'l-Muntehî, 1. baskı, Dimşak, III, 27.)
Diğer yandan İbn Ebî Leyla, Ebu Sevr ve Ebü Bekr el-Esamm'a göre evlilikte şahit bulundurmak şart değildir.
Bu fakihlerin dayandığı delil; "Kadınlardan hoşunuza gidenleri nikahlayın... " (en-Nisa, 4/3) ve
"İçinizden bekar olanları evlendirin" (en-Nur, 24/32) ayetlerinin genel anlamıdır.
Onlar bu konudaki hadisleri, ayetlerin mutlak anlamını sınırlayacak güçte görmemişlerdir.
Ancak çoğunluk müctehitler bu görüşü reddetmiş ve nikahta şahitten söz eden hadislerin meşhur olduğunu ve ayetlerin mutlak anlamını sınırlayacak güçte bulunduğunu söylemişlerdir. (ez-Zühaylî,a.g.e.,VII,71, 72.)
Evlilik Akdi Sırasında İki Şahidin Bulunması:
Evlilik geleceğe ait hak ve sorumluluklar doğuran bir müessese olduğu ve haramı helalden ayırdığı için, bunun topluma açıklanması, gizli kalmaması ve belirli şahitlerle belgelenmesi gerekli görülmüştür. Bu yüzden veli dışında iki şahit bulunmadıkça nikah akdi sahih olmaz. Delil ayet ve hadislerdir.
Allahü Teala şöyle buyurur: "Erkeklerinizden iki şahit tutun. Eğer iki erkek olmazsa, o durumda razı olacağınız şahitlerden bir erkekle iki kadın yeter." (el-Bakara, 2/282) Ayet, ticaretle ilgili olmakla birlikte evlilik akdini de kapsamına alır. Akitlerde şahit, genellikle anlaşmazlık durumunda tarafların haklarını korumada ispat kolaylığı sağlar. Evlenme akdi de eşlerin lehine ve aleyhine hukukî sonuçlar meydana getiren bir akittir. Mehir, nafaka yükümlülüğü, nesebin sabit olması, sıhrî hısımlığın doğması bunlar arasındadır. Diğer yandan evlilik akdinin topluma ilan edilerek yapılması ve şahitlerin bulunması evlileri zina töhmetinden korur.
1) Evlenme şahidinde aranan nitelikler:
Evlenmede şahidin fonksiyonu, evlenmeye ilişkin icap ve kabulü işitmek ve anlamaktan ibarettir. Bunun için şahitlerin aynı yerde ve birlikte bulunmaları gerekir. Ayrı ayrı yerlerde veya aynı yerde olmakla birlikte, birbiri ardından evlenme iradelerine şahit olan kimselerin şahitlikleri geçerli sayılmaz.
Şahitte aranan nitelikler şunlardır:
a. Şahit akıllı ve ergin olmalıdır.
Akıl hastası veya küçük çocukların şahitliği yeterli değildir.
b. Şahitlerin iki erkek veya bir erkek iki kadın olması gerekir. Tek şahitle nikah geçerli olmaz. Çünkü hadiste "Bir velî ve iki adaletli şahit olmadıkça nikah olmaz" buyurulmuştur. (Ebu Davud, Nikah, 19; bk. el-Bakara, 2/282)
İmam Şafiîye göre bu ayet nikah akdini kapsamaz. Kısasta ve diğer serî cezalarda olduğu gibi, nikahta her iki şahidin erkek olması şarttır. Hanbelî ve Malikîler de aynı görüştedir.
Hanefîlere göre, kadınlar nikahta taraf oldukları gibi, bir erkek için iki kadın olmak üzere şahitlik yapabilirler. Bunların şahitlikleri yalnız had ve kısas davalarında unutma ve gaflet sebebiyle kabul edilmez. Çünkü hadler şüphe ile düşer. (es-Serahsî, a.g.e., V, 32, 33; ez-Zühaylî, a.g.e., VII, 74, 75; Döndüren, Delilleriyle İslam Hukuku, S: 208, 209.)
c. Şahit hür olmalıdır.
Hanbeliler dışındaki çoğunluk, şahitlerin hür olması gerektiğini söyler. Hanbelîlere göre ise, köle diğer haklar konusunda şahitlik yapabildiği gibi nikahta da şahit olabilir. Çünkü bunu yasaklayan bir ayet, hadis veya icma yoktur. (ez-Zühaylî, a.g.e., VII, 75.)
d. Müslüman olmalıdır.
İki tarafın müslüman olduğu bir evlenmede her iki şahidin de müslüman olması gerektiğinde görüş birliği vardır. Çünkü gayri müslimin müslüman üzerinde velayet hakkı yoktur. (en-Nisa', 4/141; el-Kasanî, a.g.e., II, 253.)
Ebu Hanîfe ve Ebu Yusuf'a göre, iki taraf veya yalnız kadın ehl-i kitaptan olursa şahitler de ehl-i kitaptan olabilir.
e. Çoğunluk fakihlere göre, görme yeteneği şart olmayıp, işitme ve anlama yeteneğinin bulunması şarttır. Bu nedenle şahidin nikah akdinde konuşulan sözleri anlaması gerekir. Çünkü şahitliğin amacı budur. Aksi halde şahit, bir söz kesme veya nişan merasimini nikah akdi sanabilir. Bu da toplumda yanlış anlamalara neden olur.
f. Şahitler evlenecek kimselerin usul, fürû veya diğer hısımlarından olabilir. Buna göre, ana, baba, dede ve nine ile, eşlerin oğul veya kızları nikahta -yukarıda belirtilen niteliklere sahip iseler-şahit olabilirler. Çoğunluğa göre bu hısımlardan birisi veli olarak akde katılıyorsa şahit sayılmaz. (el-Kasani, a.g.e., II, 253, 254; el-Fetava'l-Hindiyye, I, 267, 268)
g. Hanefîlere göre, şahitlerin adaletli olması şart değildir. İki fasık şahidin şahitliği de yeterlidir. Çünkü fasık veli olmaya ehildir. İmamiyye Şiası da bu görüştedir. Hatta İmamiyye mezhebine göre, nikahta şahit bulundurma, akdin sıhhat şartı değil, menduptur. Onlar sürekli nikahta şahit bulundurma, ilan ve açığa vurmayı müstehap sayarlar. En sağlam görüşe göre, kadın reşid, ergin olunca iki şahit ve velinin hazır bulunması şart değildir. (el-Muhtasaru'n-Nafi' fî Fıkhı'l-İmamiyye, Mısır, t.y., s. 194)
Hanefîler dışındaki çoğunluğa göre, fasığın şahitliği ile evlilik akdi sahih olmaz. Çünkü, Hz. Peygamber "Bir veli ve iki adaletli şahit bulunmadıkça evlilik olmaz" (Ebu Davud, Nikah, 19.) buyurmuştur.
Ancak İmam Malik'e göre, adaletli şahit bulunmazsa ahlakî durumu bilinmeyen kimse nikahta şahitlik yapabilir. (el-Kasanî, a.g.e., II, 255; el-Cezîrî, a.g.e., IV, 25.)
__________________