Saffat Süresi Meal Ve Tefsiri 7

#1 von Kurban , 03.10.2022 05:48

Saffat Süresi Meal Ve Tefsiri 7

وَاِنْ كَانُوا لَيَقُولُونَۙ ﴿١٦٧﴾
﴾167﴿ O putperestler hep şöyle derlerdi:

لَوْ اَنَّ عِنْدَنَا ذِ كْراً مِنَ الْاَوَّلٖينَۙ ﴿١٦٨﴾
﴾168﴿ “Elimizde öncekilerden gelmiş bir kitap bulunsaydı;

لَكُنَّا عِبَادَ اللّٰهِ الْمُخْلَصٖينَ ﴿١٦٩﴾
﴾169﴿ Elbet biz de Allah’ın hâlis kulları olurduk.”
Tefsir
Sebebi Nuzül
Fatır 42.ayetinde iniş sebebi olduğu gibi bu ayet de İbni Ebi Hatimin Ebu Hilal den rivayetiyle tahriicin de Kureyşliler "Allah bizden bir peyğamber göndermiş
olsaydı hiç bir ümmet ona bizden daha itaatkar olmazdı."derlermiş.Bunu hatırlatmak üzere bu ayetler inmiştir.

فَكَفَرُوا بِهٖۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ ﴿١٧٠﴾
﴾170﴿ Ama şimdi bu kitabı (Kur’an) inkâr ediyorlar! Yakında her şeyi öğrenecekler!
Tefsir
“Kitap” diye çevirdiğimiz 168. âyetteki zikirden maksat, Allah tarafından gönderilmiş uyarıcı, aydınlatıcı, yol gösterici metinlerdir. Öyle anlaşılıyor ki meleklerle ilgili telakkilerine yöneltilen eleştirilerde olduğu gibi Kur’an’ın yaptığı açıklamalarla inanç ve anlayışlarının ne kadar sakat olduğunun farkına varan, eleştiriler karşısında haklı ve geçerli cevaplar bulamayan putperestler, kendilerinin Tevrat, İncil gibi eskilere gelmiş olanlara benzer bir kitaba sahip olmamalarını mazeret olarak göstermişlerdir. Ancak bu iddialarıyla iyice çelişkiye düşüyorlardı. Zira kendilerine böyle bir kitabın âyetleri peş peşe geliyor, Hz. Peygamber bu âyetleri her gün onlara duyuruyor, bu âyetlerde “Allah’ın hâlis kulları” olmaları için gerekli bütün bilgiler, uyarılar yer alıyor ama onlar bu âyetleri inkâr ettikleri gibi peygamberi susturmak için mümkün olan her çareye başvuruyor, Kur’an’ın sesini boğmak için türlü tuzaklar kuruyorlardı (bk. Fussılet 41/26).
Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 559-560

وَلَقَدْ سَبَقَتْ كَلِمَتُنَا لِعِبَادِنَا الْمُرْسَلٖينَۚ ﴿١٧١﴾
﴾171﴿ Andolsun ki elçi olarak gönderdiğimiz kullarımıza geçmişte söz vermiştik:

اِنَّهُمْ لَهُمُ الْمَنْصُورُونَࣕ ﴿١٧٢﴾
﴾172﴿ Zafere mutlaka onlar ulaşacaklar.

وَاِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ ﴿١٧٣﴾
﴾173﴿ Galip gelenler kesinlikle bizim ordumuz olacak.
Tefsir
Kur’an, hakkın bâtılı yendiğini, bâtılın yenilgiye mahkûm olduğunu bildirir (İsrâ 17/81). Peygamberler inanç ve yaşayışta hakkın temsilcileri, hak yolunun davetçileridir. Şu halde zafer peygamberlerin ve onların temsil ettiği tevhid inancına, üstün ahlâka dayalı dinin olacak; “Allah’ın ordusu” yani peygamberler ve onların yolunu izleyenler, bâtıl ve dalâletin temsilcileri olan inkârcılara, putperestlere, hak ve adalet yolundan sapmışlara karşı galip geleceklerdir. Hayatın ârızî şartları veya inananların kendi kusurları yüzünden yahut Allah’ın bir imtihanı olarak zaman zaman aksi görülse de Allah’ın vaadi, dolayısıyla genel yasası budur. Allah, geçmişteki peygamberlere bunu müjdelemiştir ve bu müjde her dönem için geçerlidir; çünkü Râzî’nin deyimiyle, “Hayır dâimî, şer ârizîdir ve dâimî olan ârizî olandan daha güçlüdür” (XXVI, 172). Böylece bu âyetlerde Kur’an’ın birçok defa tekrarladığı ifadeyle, “inanıp iyi ve erdemli işler yapanlar”a inanç, güven, kararlılık ve iyimserlik telkin edilmektedir.Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 561

فَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى حٖينٍۙ ﴿١٧٤﴾
﴾174﴿ (Ey resulüm!) Şimdi sen bir süre için o inkârcıları kendi hallerine bırak.

وَاَبْصِرْهُمْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٥﴾
﴾175﴿ Hallerini gör onların; ileride kendileri de görecekler!
Tefsir
Resûlullah’tan, inkârcıların inatçı, kaba davranışlarına, davetini şuursuzca reddetmelerine karşı sabırlı olması, bir süreye kadar onları kendi halleriyle baş başa bırakması istenmektedir. Bu “bir süre” hakkında “onlar ölünceye kadar, Bedir zaferine kadar, kıyamete kadar” gibi farklı açıklamalar yapılmışsa da (Taberî, XXIII, 115; İbn Atıyye, IV, 490) bunu belli bir zaman olarak görmeyip burada putperestlerin sapkınlık ve azgınlığının ilânihaye sürüp gitmeyeceğine, –önceki âyetlerde de belirtildiği üzere– sonlarının yakın olduğuna, günün birinde mutlaka putperestliğin sonunun geleceğine bir ima yapıldığı şeklinde düşünmek daha isabetli olur. “Hallerini gör onların; ileride kendileri de görecekler!” meâlindeki 175. âyet de inkârcılara yönelik olarak ileride başlarına yenilgi, ölüm, esirlik gibi nice hallerin geleceği şeklinde bir uyarı ve tehdit anlamı taşımakta; o zaman müminlerin sevineceğine, münkirlerin üzüleceğine işaret edilmektedir (Râzî, aynı yer; İbn Âşûr, XXIII, 196).Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 561

اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ ﴿١٧٦﴾
﴾176﴿ Azabımızın çabuklaştırılmasını mı istiyorlar?
Tefsir
Sebebi Nuzül
Cubeyirin İbni Abbas dan rivayetinde:"Ey Muhammed bizi kendisiyle korkuttuğun azabı bize göster.Onu bizim başımız getir"dediler.Bunun üzerine bu ayet inmiştir.Bu Haber müslim ve Buharinin tahricine göre sahihdir.

فَاِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ فَسَٓاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرٖينَ ﴿١٧٧﴾
﴾177﴿ İstedikleri başlarına geldiğinde (önceden) uyarılmış olanların sabahı çok kötü olacaktır!

وَتَوَلَّ عَنْهُمْ حَتّٰى حٖينٍۙ ﴿١٧٨﴾
﴾178﴿ Evet, sen bir süre için onları kendi hallerine bırak.

وَاَبْصِرْ فَسَوْفَ يُبْصِرُونَ ﴿١٧٩﴾
﴾179﴿ Ve hallerini gör; ileride kendileri de görecekler!
Tefsir
Başka birçok âyette de belirtildiği üzere Hz. Peygamber, zulümlerini, günah ve isyankârlıklarını devam ettiren putperestleri, ileride bütün bu tutum ve davranışlarının hesabını vereceklerini ve cezasını çekeceklerini bildirip uyardıkça onlar, “Şu dediklerin bir an önce gerçekleşse de görsek!” gibi alay yollu sözler ederlerdi. Burada şimdi cezanın çabuklaştırılmasını isteyenlerin, uyarılara aldırış etmeyenlerin, vakti geldiğinde “sabahlarının çok kötü olacağı” bildirilmektedir. Sabah kelimesine dayanarak, inkârcıların beklenen ceza ile sabah vaktinde karşılaşacakları söylenmişse de bu bağlamda “uykudan uyanma” anlamında bir mecaz olduğu, buna göre âyetin ilgili cümlesinin, “Uyarılmış olanların uyanmaları çok kötü olacaktır!” mânasına geldiği anlaşılmaktadır.
Bir yoruma göre 175. âyet, inkârcıların dünyada uğrayacakları yenilgi ve sıkıntılarla, bir kelime eksiğiyle onun tekrarı olan 179. âyet ise âhirette uğrayacakları azapla ilgilidir (Şevkânî, IV, 476)Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 561-562

سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ ﴿١٨٠﴾
﴾180﴿ Mutlak izzet sahibi olan rabbin, onların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir.

وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلٖينَۚ ﴿١٨١﴾
﴾181﴿ Bütün peygamberlere selâm olsun!

وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ ﴿١٨٢﴾
﴾182﴿ Ve âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun.
Tefsir
Sûrenin bu son âyetlerinde yüce Allah, putperestlerin sûre boyunca üzerinde durulup eleştirilen tanrı telakkilerinden, O’na isnat ettikleri yanlış nitelemelerden zatını tenzih etmekte; bir kısmına yukarıda işaret edilen peygamberlerini selâmla anmaktadır. Bu âyetler, Allah’ı takdis ve tenzih ederek övgüyle anmanın ve peygamberleri yâdetmenin en güzel ifadeleri olduğu için, özellikle Kur’an’dan bir parça okunduktan ve dua edildikten sonra bu üç âyetin okunması müslümanlar arasında gelenek halini almıştır.Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 562

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 03.10.2022 | Top

   

Yasin Süresi Meal Ve Tefsiri 1-12
Saffat Süresi Meal Ve Tefsiri 6

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz