Fatiha Süresin deki Şeri Hükümler

1.Hüküm Besmele kuran dan bir ayet mi dir?

Nemil 30 da"O gerçek Süleymandır ve O ,hakikaten Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.."buyurulur.
Burada geçen Besmele ittifakla kuran ın ayetlerinden dir.
Besmele Fatihadan mı yoksa her sürenin başından bir ayet mi olduğu konusun da ihtilaf etmişlerdir.

1.İmamı Azam Ebu Hanifeye göre:Kuranı kerimden başlı başına bir ayet dir..
Hanefilere göre Neml süresinin dışında Kuranı kerim den tam bir ayet olduğuna ve süreleri birbirinden ayırtetmek için
nazil olduğuna hükmetmişler.Ebu Davud El Camiu lil ahkamil Kuraniye de Ashabı kiram dan ayrıca İbni Abas dan da
"Biz Besmele nazil olana kadar sürelerin başlangıcını ve sonunu bilmiyorduk."naklediyor.
Bu ihtilafdan doayı kıraat alimlerinde Kufe alimleri Fatiha dan bir ayet sayarken,Basra kıraat alimleri Fatihadan bir ayet saymamışlardır.
Başka bir rivayet de:Rasülüllah a.s "Kuran da 30 ayetli bir süre vardır ki, okuyucu affedilinceye kadar şefaat eder.
Bu süre Mülk süresi dir."Bu rivayet Besmelenin mülk süresinden bir ayet olmadığını gösterir.
Alimlere göre ittifak ile Besmele dışın da Mülk süresi
30 ayetdir. Yine bütün Kıraata alimleri Kevser süresinin 3,İhlas süresinin 4 ayet oldukların da ittifak etmişlerdir.
Öyleyse Besmele bu sürelerden değildir.Eğer sürelerden olsaydı Kevser 4 ve ihlas da 5 ayet olması gerekirdi.Böyle bir rivayet yok..

2.İmamı Malik e göre:Ne başlı başına ve nede Kuranı kerimden bir ayet değildir.
S.Müslimde geçen Hz Ayşenin rivayetidir ki"Rasülüllah (s.a.v)namaz a tekbir ile başlardı.Kıraat da" Elhmdulillahi rabilalemin" ile başlardı"sözleridir.
Buhari ve Müslimde Enes bin Malik rivayetin de"Onlar besmeleyi ne kıratın başın da ve nede sonun da okurlardı..
Meşhur Ebu Hureyre rivayetin de de böyle geçmektedir.Malikilere göre bu son rivayet de geçen "Namazı ikiye ayırdım.cümlesinde geçen
namaz dan maksad Fatiha süresidir.Zira fatihasız namaz kabül olmadığı için fatiha dan namaz diye bahsetmiştir.
Eğer Besmele fatiha dan bir ayet olsaydı bu Ebu Hureyre rivayetin de ki Dolaysıyla Besmele Kurandan bir ayet olduğu tevatüren sabit değildir.Öyleyse Kurandan da değildir.
Yani Ne fatihadan bir ayet ve nede diğer sürelerin başından bir ayet dir.

3.İmamı Şafiye göre:Hem başlı başına bir ayet hemde hem de fatihadan bir ayet dir.
Alimler "O gerçek Süleymandır Ve O,Hakikaten Rahman ve rahim olan Allahın adıyla"Neml 30 da Besmelenin ayetin bir parçası olduğun da ittifak etmişlerdir.
Ebu Hureyre rivayetin de "Siz Elhamdulillahi rabbil alemine" Besmele ile başlayın,Zira fatiha süresi Kuranın ve kitabın anası olup yedi defa tekrarlanan(sebi mesani)dır.
Besmele Fatiha süresinin ayetlerinden biridir.
Başka bir rivayet ise İbni Abbas r.a dan bir rivayet de "Rasülüllah namaza besmele ile başlardı"..duyurulmuştur.
Bir diğer rivayet de Enes bin Malik ra dan Rasülüllah a.s in Fatihayı Besmele ile birlikte okuduğunu aktardı..
Besmelenin Bütün sürelerin başında bir ayet olduğuna Enes r.a dan yapılan rivayet de: Rasülüllahın huzurundayken bize tebessüm etti ve tebessümün sebebi sorulun ca Rasülüllah a.s şu anda bana bir ayet nazil oldu.Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adıyla diyerek kevser süresini sonuna kadar okudu..dedi..
İmamı Şafiye göre ilk nushalar yazıldığında Besmele sürelerin başında yazılıydı,Besmele süreler den bir ayet olmasaydı yazmazlardı..
Öyleyse Besmele sürelerden bir ayet dir diyerek Akli delil getirdi.
4.Hanbelilerde Besmelenin Ayet olup olmadığı konusunda mezhep için de alimler arasın da da ihtilaf vardır.Ama Namaz da besmeleyi okumak sünnet dir.
Kurandaki Besmelenin ayet olup olmadığı konusunda bir ittifak yokdur. Ancak Namaz için de okumak sünnet dir.Bu konuda yeterince delilleri vardır..
Tekrar olmasın diye burada zikir etmiyoruz.

Bir Mesele
Kur’an okunduğu zaman müslümanın onu dinlemesi gerekir. Çünkü “Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.” (A’râf, 7/204) buyrulmaktadır.
Kur’an-ı Kerim okunurken müslümanların konuşmayı bırakıp onu dinlemeleri istenmekle birlikte bunun farz olup olmadığı, farz olması durumunda da bu hükmün mutlak olup olmadığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı âlimlerin görüşüne göre Kur’an okunduğunda onu dinlemek her zaman farzdır. Bazılarına göre yukarıdaki âyet, farziyet değil tavsiye (nedb) anlamı taşımaktadır. Bazı âlimlere göre ise âyet, sadece namazda okunan Kur’an’ı dinlemekle ilgilidir; namaz dışında Kur’an okunurken onu dinlemek ise müstehaptır (Ebussuûd, İrşâd, II, 459).
Hanefî mezhebinde ise namaz dışında Kur’an okunurken onu dinlemenin hükmü hakkında iki görüş vardır. Birine göre bu dinleme farz-ı ayn, diğerine göre ise farz-ı kifâyedir. Farz-ı kifâye olduğunu söyleyenlere göre, Kur’an okunan yerde onu dinleyen birileri varsa diğerlerinden sorumluluk düşer. Ayrıca mezhepteki her iki görüşe göre de, Kur’an okunurken, bir mazeret sebebiyle onu dinleyemeyenler sorumlu olmazlar. Özellikle, çarşı ve işyeri gibi mekânlarda insanlar kendi işleriyle uğraşırken birileri onların yanında Kur’an okuyorsa, dinlemeyenlerin değil, okuyanın günahkâr olacağı ifade edilmiştir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 268).
Buna göre, başkalarının dinlemesine mani olmadan camide sesli olarak Kur’an okunurken bir kenarda namaz kılmakta sakınca yoktur.