Soru 1:MusaYucel: Kuran-ı Kerim'de Reenkarnasyonun olduğu iddia ediliyor. Bu konuda nasıl cevap vermeliyiz? Kuran ayetleriyle açıklar mısınız?
"Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti." (Fâtır, 37)
"Onların arkalarında ise, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır" ifâdesi de, onların diriltilecekleri güne kadar berzah âleminde bekleyeceklerini, yani dünya hayatıyla âhiret hayatı arasında bir hayatta olacaklarını, dünyaya dönemeyeceklerini belirtmektedir. "Nasıl ki ana rahminden çıkan bir çocuk, yeniden tekrar oraya dönemiyorsa, bu dünya hayatından çıkarak, kabir hayatına giden bir rûh da, oradan çıkıp geriye tekrar dönemeyecektir" .
"Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti." (Fâtır, 37)
Tefsirlerde ve küntum emvâten (halbuki siz ölü varlıklar halinde idiniz) ifâdesine, hepsi de insanın bu dünya hayâtına gelmeden önceki tavırlarından olan, çeşitli manalar verilmiştir (32). Buna göre bu âyetteki emvât tabirine, hiç bir şey değildiniz , Adem ve zürriyyetinden misâk alındıktan sonraki ölü halinizdeydiniz, toprak idiniz , babalarınızın sulbunde nutfe halinde idiniz (35), ana rahmine nutfe olarak intikâl anında ölü varlıklar idiniz (36), zikredilmeyen kendisinden bahsedilmeyen varlıklar idiniz gibi manâlar verilmiştir ki, bu manâlar insanın dünyaya gelmeden önceki hallerine delâlet ediyor. Dolayısıyla âyette, bu devrelerden biri veya bir kaçının kastolunması mümkündür. Emvâten "ölüler, ölü varlıklar"'ın çoğul olarak gelmesi de, buna işâret sayılabilir. Nitekim bazı müfessirler bu devrelerden bir kaçını birden zikrederek âyete manâ vermişlerdir (. Razî, ulemânın bu ifâdenin beyanı hakkında "toprak ve nutfe idiniz" şeklinde ittifak ettiklerini söylemiştir.
İbn Aşûr bu ifâdeyi şöyle izah ediyor: ""Sizler ölü varlıklar iken sizi diriltti" âyeti delâlet ediyor ki, bu icâd bedî (eşsiz) bir şekildedir. Zira insan mevt yani kendinde hayat olmayan bir çok şeylerden meydana gelmiştir. Çünkü insanın zerreleri havada, toprakta dağınık halde bulunan unsûrlardan alınarak gıdalarda bir araya toplanmıştır ki, bu da ikinci bir ölü varlıktır. Sonra o gıdalardan kan ve başka bileşikler hulâsa edilmiştir ki, bunlar da ölüdür. Sonra bunlardan kadın ve erkeğin nutfeleri hulâsa edilmiştir. Sonra bunlar imtizâc ederek alaka sonra mudğa olmuştur. Bütün bu tavırlar insanın var oluşundan öncedir ve birer ölü varlıklardır. Daha sonra rûh nefhedilerek doğum vaktine ve ölünceye kadar hayat sahibi olmuştur. Kâfirlere düşen, bu durumu Allah'ın uluhiyyette tek olduğuna delîl olmakta yeterli görmeleriydi" .
MusaYucel:Soru 2
Â'raf Suresi'nde geçen "Â`raf ehli" kimlerdir?
"Cennet ile cehennemin arasında bir sur vardır. Orada bulunan A`raf ehli kimseler, cennet ve cehennem ehlinin hepsini yüzlerinden tanır. Onlar cennet ehline, ‘Size selam olsun.` diye seslenirler. Kendileri cennete girmemiş, fakat girme iştiyakı içindedirler."
"Gözleri cehennem ehline çevrildiğinde ise, ‘Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma.' derler."1. A`raf Suresi, 47-49
"Â`raf ehli, yüzlerinden tanıdıkları cehennemliklere seslenirler ve derler ki: ‘Ne dünyadaki taraftarlarınızın çokluğu, ne servetiniz ne de büyüklük taslamanız size bir fayda vermedi.` Allah onları rahmetine eriştirmez diye yemin ederek küçümsediğiniz kimseler, şu cennet ehli olan zayıf ve fakir mü`minler miydi? Siz de ey mü`minler; girin cennete. Size ne bir korku vardır, ne de mahzun olursunuz
“Cenab-ı Hak kullarını ayırıp bitirdikten sonra en son kalan kullarına da, ‘Sevaplarınız sizi cehennemden kurtardı, fakat cenneti hak edemediniz. Sizi ben rahmetimle cehennemden azad ediyorum. İstediğiniz cennete giriniz.` buyuracak
İbni Abbas ise, “Sırat Köprüsü üzerinde bulunan şerefelerdir.” demektedir.
Hasan-ı Basri Hazretleri ise şöyle demektedir:
“Bu kimseler, Allah`ın, cennet ve cehennem ehlini birbirinden ayırmak için tayin ettiği insanlardır. Vallahi, bilmem, ama bunlardan bazıları şimdi beraberimizdedir.
"Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti." (Fâtır, 37)
"Onların arkalarında ise, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah vardır" ifâdesi de, onların diriltilecekleri güne kadar berzah âleminde bekleyeceklerini, yani dünya hayatıyla âhiret hayatı arasında bir hayatta olacaklarını, dünyaya dönemeyeceklerini belirtmektedir. "Nasıl ki ana rahminden çıkan bir çocuk, yeniden tekrar oraya dönemiyorsa, bu dünya hayatından çıkarak, kabir hayatına giden bir rûh da, oradan çıkıp geriye tekrar dönemeyecektir" .
"Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti." (Fâtır, 37)
Tefsirlerde ve küntum emvâten (halbuki siz ölü varlıklar halinde idiniz) ifâdesine, hepsi de insanın bu dünya hayâtına gelmeden önceki tavırlarından olan, çeşitli manalar verilmiştir (32). Buna göre bu âyetteki emvât tabirine, hiç bir şey değildiniz , Adem ve zürriyyetinden misâk alındıktan sonraki ölü halinizdeydiniz, toprak idiniz , babalarınızın sulbunde nutfe halinde idiniz (35), ana rahmine nutfe olarak intikâl anında ölü varlıklar idiniz (36), zikredilmeyen kendisinden bahsedilmeyen varlıklar idiniz gibi manâlar verilmiştir ki, bu manâlar insanın dünyaya gelmeden önceki hallerine delâlet ediyor. Dolayısıyla âyette, bu devrelerden biri veya bir kaçının kastolunması mümkündür. Emvâten "ölüler, ölü varlıklar"'ın çoğul olarak gelmesi de, buna işâret sayılabilir. Nitekim bazı müfessirler bu devrelerden bir kaçını birden zikrederek âyete manâ vermişlerdir (. Razî, ulemânın bu ifâdenin beyanı hakkında "toprak ve nutfe idiniz" şeklinde ittifak ettiklerini (39) söylemiştir.
İbn Aşûr bu ifâdeyi şöyle izah ediyor: ""Sizler ölü varlıklar iken sizi diriltti" âyeti delâlet ediyor ki, bu icâd bedî (eşsiz) bir şekildedir. Zira insan mevt yani kendinde hayat olmayan bir çok şeylerden meydana gelmiştir. Çünkü insanın zerreleri havada, toprakta dağınık halde bulunan unsûrlardan alınarak gıdalarda bir araya toplanmıştır ki, bu da ikinci bir ölü varlıktır. Sonra o gıdalardan kan ve başka bileşikler hulâsa edilmiştir ki, bunlar da ölüdür. Sonra bunlardan kadın ve erkeğin nutfeleri hulâsa edilmiştir. Sonra bunlar imtizâc ederek alaka sonra mudğa olmuştur. Bütün bu tavırlar insanın var oluşundan öncedir ve birer ölü varlıklardır. Daha sonra rûh nefhedilerek doğum vaktine ve ölünceye kadar hayat sahibi olmuştur. Kâfirlere düşen, bu durumu Allah'ın uluhiyyette tek olduğuna delîl olmakta yeterli görmeleriydi" .
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |