Savaş Ayetinin Ayetin Nüzul Sebebi
1) Rebî ve Ibn Zeyd, Bu ayet savaş hakkında nazil olan ayetlerin ilkidir. Bu ayet nazil olunca, Hz. Peygamber (s.a.s) kendisiyle savaşanlarla savaş mış, kendisiyle savaşmayanIarla savaşmamış ve Allah'ın "Müşrikleri öldürün..." (Tevbe,5) âyeti nazil oluncaya kadar, bu durum üzere devam etmiştir.
2) Hz. Peygamber (s.a.s), hacc maksadıyla ashâbıyla beraber yola çıkıp, Hudeybiye'de konaklamıştı. Burası, ağacı ve suyu bol olan bir yer idi. Müşrikler, Kabe'yi ziyaret etmelerine manî olmuşlardı. Böylece Hz. Peygamber, ziyarette bulu nam ayarak bir ay orada bekledi. Daha sonra müşrikler Hz. Pey-gamber'le, bu yıl geri dönüp ertesi yıl dönmek, müşrikler, Hz. Peygamber Kabe'yi tavaf edip, kurbanını da kesip ve istediğini de yapıncaya kadar Mekke'yi üç günlüğüne terketmek üzere anlaşma yaptılar. Allah'ın Resulü de buna razı olup, onlarla bu şekilde bir anlaşma yaptı. Daha sonra, aynı yıl Medine'ye geri döndü ve ertesi yıl hazırlanmaya başladı. Sonra Hz. Peygamber'in ashabı, Kureyş'in sözlerinde durmayacaklarından, onların,ashabı Mescid-i Haramdan menedip, onlarla savaşa tutuşacaklarından; ashabın ise, hem haram ayda, hem de Harem-i Şerifte müşriklerle savaşmayı istemedikleri gibi endişeler izhar ettiler. İşte bunun üzerine Allah'u Teâlâ bu ayetleri indirdi ve ashaba, ihtiyaç hissederlerse nasıl savaşacaklarını beyan ederek, "Allah yolunda clhad ediniz" buyurdu. [40]
Alimler, Allah'ın, "Sizinle savaşanlar" buyruğu İle kimlerin murad edildiği hususunda aşağıdaki görüşlere yer vererek, ihtilâf etmişterdir:
1) Bu, İbn Abbas'ın görüşüdür. Buna göre bundan murad, "Sizinle, ya hacca mâni olmak veyahut da hiç sebep olmaksızın doğrudan doğruya sizinle savaşan kimselerle savaşın" şeklindedir. Bu izah, ayetin sebeb-i nüzüfü hakkında İbn Abbas'tan naklettiğimiz rivayete de uygundur.
2) "Savaşmaya gücü ve ehli olan kimselerle savaşın" demektir.
3) "Barış yapmak isteyenler hariç, savaşmaya kudreti bulunup ehil olan kimselerle savaşın" demektir. Nitekim Hak Teâlâ, "Eğer onlar barışa meylederlerse, sen de sulha yanaş" (Enfal, 61) buyurmuştur. Bil ki, birinci görüş ayetin zahirine daha yakındır. Çünkü Hak Teâlâ'nın, ayetinin zahiri, onların savaşabilecek kimseler olmasını gerektirir. Savaşmadan önce, savaşa hazırlanan ve ona iyice hazır olmaya çalışan kimseler, ancak mecazî bir yolla "savaşan" diye vasıflandırılabılirler.
Fahrettin Razı Tefsirinden..