Tefsir-ut Tesnim ve mevlidi nebi

#1 von Kurban , 11.12.2018 07:50

33.Meclis
Arabi Peygamber olan Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin Mevlidi hakkındadır.

Süreyi Berae aynı zamanda diğer bir ismi Tevbe suresidirki, bu surenin son ayetlerinde buyuruluyor:"Allah'ın adıyla sizin aranızdan bir peygamber geldi izzetli ve şerefli bir peygamber" .Ali İmran suresinde geçen ayeti kerimede de Cenabı Hak söyle buyurur mealen "kendi İçlerinden bir peygamber göndermekle Cenabı Hak müminlere ihsanda bulundu.O peygamber ki Allah'ın ayetlerini onlara okur onları ahlaki olarak temize çıkarır ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Bundan önce açık dalâlette olsalarda Allah onlara bir peygamber göndermek suretiyle ihsan'da bulundu .O peygamber onlara Allah'ın ayetlerini okuyor onların ahlaki seviyesi yükseliyor onlara kitap ve hikmeti öğretiyor.
Bu dersi yapmamızdan maksat saadetli Peygamberimizin saadetli velayetine açıklamaktır
o gün ayetlere sığmayan adetler ters olan(harik-ül adet) birçok olayların meydana geldiğini beyan etmektir. Tabii ki öncelikle şu okuduğum iki ayetin açıklamakta bir beis yoktur .Bunu öne almakta gerekir .Mufessirler bu ayetin tefsirinde derler ki ;içinizden bir peygamber geldi.Buradaki Resul'ün deki muhatab ya da "caêkum"deki muhatap hitabın "linnas" insanları muhatap alıyor tenvini littazim ,Resulüm deki tenvin ise tazim içindir. Yani büyük bir peygamber size geldi demek olur,o zaman manası şudur ki; ey insanlar size aranızdan büyük bir peygamber gönderdik .Yani sana büyük bir peygamber ama sizden birisi olan bir peygamber geldi oluyor.

Buraya kadar mevlidi Nebi ile ilgili olan bölümü açıklamış oluyoruz Beraa ve Bakara suresinin ayetlerini açıkladık tefsirinde ise mufessirler şöyle söylüyor buradaki hitap insanlaradır. Resulüm deki tenvin ise tazim içindir .bu durumda manası Allah'a yemin olsun ki büyük bir peygamber size geldi Ey insanlar Allah'a yemin olsun ki şanı pek yüce bir peygamber sizin aranızdan sizin gibi birisi ,bir melek değil sizden birisi başka bir topluluktan da değil .Bunu kendisinden uzak kalmayasınız kaçınmayasınız ona tabii olasınız diye açıklıyoruz. Onların herhangi bir şekilde bizden olmayan melek ve yahut buna benzer birilerine nasıl itaat ederiz iman ederiz demesinler diye gönderdik. Yine bu ayet şu manada tefsir mahiyetinde tehir edilir. Onlara de ki ben sizin benzeriniz bir beşerim ancak bir farkla, bana Allah'tan vahiy gelir. Bundan başka farkım yok .Ayeti kerimesini buraya bu tefsire delil olarak getirmiştir.

Şimdi Tefsir Dersinde Ayetleri Öncelikle ele alırken çıkan dipnotlara da bakacağız;

Aayetin tefsirinde bir dipnot olursa, beraber bakacağız .Ayeti kerime devam ediyor evet size Şan'ı pek yüce bir peygamber geldi dediğimizde özellikle o Arap kavmine ,çünkü ilk hitap yakınlarından akraba olanlarından aynı kavimden aynı dili konuşanlar dan hitap olunur. Bütün peygamberlerde de önce kendi etrafı çevresini uyarması istenilir. Beşer'in beşeriyetine uygun olan da budur. Yani sizin dilinizi konuşan sizin aranızdan sizin kabilenizden şanı yüce bir peygamber hem de Arap toplumundan bir peygamber ve o yakınlık tefsir edilmiştir .çünkü böyle bir tefsir böyle bir yakınlık onların külfetine de daha yakındır daha uygundur.
Kkimse kalkıp da ya işte bizden değil diye dışlamasıda kalmamış olur. Aynı zamanda Arap kelamı ile konuşuyor ve anlatıyor böylece birbirlerini kolay anlayabiliyorlar. Çünkü gerçek manada irşat dili anlamak ya da anladığın dili konuşmakla olur Şöyle bir hikaye var Birisi Acem birisi Türk birisi rum birisi arap olan dört kisilik bir hikaye.Bu hikaye dili anlamak anladığın dili konuşmakla ve irşadın konuşulan dil ile olması gerektiği ile ilgilidir.
Bu 4 kişi yolda giderken para buluyorlar.
Bu paranın kullanımı ve nerede harcanması ile ilgili bu 4 kişi konuşuyorlar aralarında. Ama hiçbiri bir diğerinin ne dediğini anlamıyor.
Hepsi aynı şeyi tartışıyor Ama hiçbiri bir diğerine anlamıyor .Biri diğerine soruyor ;Sen ne diyorsun diye ama hiçbiri birbirini anlamıyor Arap aceme, Türk araba, Rum Türk'e ama hiç birbirlerini anlamıyor.
Bu örnekteki gibi irşadin tamamlanması için anlaşılan dilde vahyin gelmesi gerekiyor. .
Türkler bize anladığımız dilde gelse, rumlar da bize anladığımız dilde gelse dese böyle bir durum söz konusu olamaz ama inen ayetleri anlayan birinin tercüme etmesi doğrudur. Bu hikaye kendi kavminin dilini anlayan bir Peygamberin önemini böylece ortaya koymuş oldu.tabii .Araplar için bir ihsandır bu hem bir peygamber kendi toplumlarından geliyor kendi dillerini konuşuyor.Bu Arap toplumuna özel ilahi bir insandır .Onların bu manada kendilerine böyle büyük bir nimetin geldiğine inanmaları için bu ayeti bu manada yorumlamış olalım.
Bu tefsir Tefsirut Tesnimde geçer.Tefsirut Tesnim Güzel kokusu olan manevi kokuları olan bir tefsirdir. Devam edersek yani efendimize yardım etmek konusunda tergip söz konusudur.Böyle bir yardım O sizden sizin toplumunuzdan sizin gibi olan bir peygambere yardım etmeniz isteniyor onun hizmetinde bulunmanız isteniyor .Bu aynı zamanda sizin için bir izzettir, şerefti. Bu hususta uyanık olun bu süreyi Tövbe yani Berae son ayetleridir.
" enfusiküm" Kuran'da okunuşu böyledir ama bazı alimler bunu vücuh alimleri kıraatı farklı okuyan alimler bunu"min enfesekum" şeklinde okumuşlardır o zaman manası sizin en şereflilerinizin en şereflisi ,en yücesi olanı sizin içinizden size gönderilen Abdullahoğlu Muhammed'dir. Bunu böyle tefsir etmişlerdir, nesep konusunda da en şerefli en soylu olan peygamber hem Kureyşli hem de Haşim soyundan gelen bir peygamberdir. Onun için bu güzel huyları ve ahlakı bulunduran bir peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem dir .Adnan'a kadar onun soyu konusunda ittifak vardır.
Hakeza Muhammed Rasulullah, İbni Abdullah ,İbni Abdulmuttalip, İbni Haşim, İbni Abdimenaf ,İbni Kusay, bin Kilap, Ibni Murre, İbni Kaab,bin Levam,bin Galip,bin fehir,bin Malik,bin Nadir,bin Kinane,bin Halime,bin Mudrike,bin Ilyas,bin Mudar,bin Neşat,bin Mead,bin Adnan şeklinde sıralanan bul sülaleyi nereye dayandığını nereden nasıl sayıldığını bütün Siyer kitaplarında Efendimizin hayatını anlatıldığı kitaplar da görüyoruz.
Şimdi biz diğer sayfaya geçmeden dipnota geçeceğiz Yukarıdaki anlatım 1 sayfa 1 tercüme dir. Bu 1 sayfa içindeki dipnotları da okuyalım .
Rava Taberani: Enes Radıyallahu anhu : Enes Radıyallahu anhu dan şöyle rivayet ediyor.Efendimiz Cebrail bana geldi ve dedi ki yeryüzünde kim sana bir salavat getirirse gökyüzündekilerde Ona on salavat getirir. Bazı insanlar bunun Allah'ın emri olmadığını düşünüyorlar ,ya da bunun Peygamberimizin bir isteği olduğunu düşünüyorlar.Biz bunu bir ahlaki düşüklük olarak değerlendiriyoruz Oysa ki ayeti kelimede Allah ve göktekiler peygamberine Salatü Selam ederler sizde Peygamberinize Salat ü Selam ediniz yardımcı olunuz dua ediniz. Göktekiler ona Salat ü Selam ile yardımcı oluyorlar Bu ayeti kerimeyi unutup yanlış değerlendiren insanlar gerçekten bunun Allah'ın emri olduğunu unutuyorlar bizim için Allah'ın emri hem peygambere yardımcı olmak hem dua etmek hem sünnetini yaşamak onun yolunda bulunmak hem de bunu tebliğ ederek insanları irşad etmektir.

Çoğu İnsanlar bir noktayı kendilerine göre değerlendirip diğer kısımları ihmal ediyor.Bunu da tefsir ilmine ehil olmadıkları için yapıyorlar ,ya da kasıtlı olarak yapıyorlar.
Bilesin ki Allah'ın gökyüzünde o kadar çok melekleri vardır ki onların sayısını bizler bilemeyiz ,ama o kadar çok ki bunu şöyle düşün; Allah'ın bize vermiş olduğu nimetler arasında en kıymetlisi bize peygamber göndermesidir. Ona Salat ü Selam getirmemiz gerekmektedir. Öyleyse nerede olursan ol abdestli abdestsiz otururken kalkarken yatarken ayaktayken her nerede ne şekilde nasıl olursan ol ona Salat ü Selam getir. Efendimize Salat ü Selam getirmek ona olan sevgimizi çoğaltacaktır.onun manevi varlığından istifade etmiş olacağız ve ona yardımcı olmuş olacağız .Aslında onun buna ihtiyacı yok .Bizde dolayısıyla yine kendimize yardım etmiş oluruz .Bu Salat ü Selamlardan örnekler hangi salat selamı getirelim derseniz bir örnek verebiliriz" Allahümme salli ala Seyyidine Muhammed'in sadıgı lil halgi nuruhu velrahmetillil alemiine mevluduhu vel zuhuruhu ala alihi ve sahbihi ve ehli beytihi ve sellim." Bu bir örnektir manası Allah'ım efendimiz sallallahu aleyhi ve Sellem'e Salatü selam olsun ki o halka onun Hidayet nuru geçerlidir ve o alemlere doğuşuyla zuhuru ile rahmettir onun Aline ve ehl-i beytine sahabesine arkadaşlarına ve onun soyundan gelenlere Salat selam olsun.
Bilesin ki yine bu ümmetin Peygamberi tazim etmesi hürmet etmesi vazifeleri arasındadır. Zira onun nuru her şeyden önce idi ,Ve ona Salat ü Selam olsun ki Adem Aleyhisselam dahi yaratılmadan onun nuru yaratılmış olan bir peygamberdir. Allah onu Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i yarattı baş kısmında bir bereket ihsan etti. yeryüzündeki bütün bereket onun başının yaratılmasından sonra oldu.
Bu bir dipnottur.
Bu ksım Tefsirin kendisinde yer almaz ama konu ile ilgili yardımcı bilgiler olarak değerlendirmek gerekir.
Resulullah'ın gözlerinde bizzat haya vardı ve yeryüzündeki bütün haya Onun gözleri yaratıldığında yeryüzüne dağıtıldı. Yani haya gözle ilgilidir gözün harama bakarsa Haya olmaz haya kalmaz. haksızlık yaparak zulüm yapan insanın gözlerinde haya kalmaz. Resulullah'ın lisanı hep zikir yapardı onun lisanı yaratıldığında da yeryüzünde Allah'ın zikir ehli için zikir ehline ait bütün zikirler Resulullah'ın lisanı ile ilgili yaratıldı. Kulaklarından da bir ibret yarattı ve yeryüzündeki bütün ibretli insanlar ibretle bakanlar ibretle duyanlar onun mübarek şerefi iledir. Dudaklarından da tesbih yarattı ve yeryüzündeki bütün tesbih edenler Allah'ın tesbihine borçludur. Mübarek yüzünden de memnuniyet Rıza'yı yarattı ve yeryüzündeki Bütün güzellerede de bu memnuniyet ve Rıza'yı verdi .ve mübarek döşünden de iman ve ihsan vardı ondan da yeryüzündeki imanlı ihlaslı insanları yarattı kalbinde de rahmet vardır yeryüzündeki merhametli insanlarda efendimizin kalbine bağlıdir. Merhameti yaşayan insanlardır gönlünde de Şevkat olan bir peygamber ve yeryüzündeki bütün şefkatli insanlar anneler merhametli babalar ise şefkatlidir.işte bu bütün insanlar o şefkati ve merhameti efendimizin manevi varlığından alırlar. El ve avuçlarından ise zenginlik yaratildi.Elin avucun açık olması zenginlik ifadesidir ve böyle kişilerde bu cömertliklerini Efendimizden alırlar .Onun saçından da Cennet meyveleri yaratıldı parmakları ve el uçları cennetin mallarından bunca güzellikler ile Allah onun tecmis ve tekmil ettikten sonra bu ümmete peygamber olarak gönderdi ki işte buraya kadar olanları bu ayeti kerime ile anlayabiliyoruz. En güzel varlık olarak onu içinizden seçti ve size Aziz bir peygamber gönderdi. O zaman manası şöyle olur ;Ben size böyle Aziz bir peygamber gönderiyorum işte size olan hediyemin kadrini bilin, ona Salat ü Selam getirmekle de taziminizi yapınız ve ona uyunuz, hem çok büyük bir rahmettir, hem de büyük bir nimettir aleyhisselatu vesselam.İşte bu sebepten bütün müminlere kendisine gelen bir peygamber büyük bir müjdedir büyük bir nimettir diye âyet-i kerîmede buyrulur.
Resulullaha İmanın ve İhlas'ın mahiyeti ile ilgili şöyle söylenir; Mümine yakışan şu ihlaslı peygambere iman etmektir. Allah onun kadrini Zaten yüce ve zikrinide zaten büyük etmiştir. Mükevvematın en yükseğine onun ismi yazılmıştır ki bu manada cennetin giriş kısmında kapısında da Efendimizin ismi yazılmıştır. Allah dostları şunu nakleder. Derler ki Hindistan'a gittim orada şehre girdiğimde bir ağaç gördüm cevize benziyordu. Hint diliyle O ağacın yapraklarında la ilahe illallah muhammedurrasulullah yazılıydı. Tabii bu manada yeryüzündeki her şeyin üzerinde "la İlahe İllallah Muhammedun Resulullah" yazılıdır. Geçenlerde bir hayvanın üzerinde de buna benzer bir yazı yazılıydı bana gösterdiler. Onlar Hintliler bu yazıyı görünce o hayvanı Kudüsileştirdiler. Onunla dua etmeye başladılar. hayvanın bereketine diye istediler.Yağmur istediklerinde bu hayvanı vesile kıldılar. Demek ki Hindistan'da da ineğin kutsal kılınmasının bazı hayvanların mukaddes yapmalarında ki sebebini de anlamış oluyoruz. Orada buna benzer bir olayın cereyan ettiğini söylüyor bu tefsirde ilginç bir yorum .
Ebu Yakup dan rivayet edildiğine göre bir gün balık avlarken bir balığın üzerinde sağ kulağında la ilahe illallah sol kulağında da muhammedurrasulullah yazılıydı .bu sebepten ben onu tekrar çok hürmet ederek suya bıraktım. Çünkü kulaklarındaki yazı hürmete değerdi. Ebu Yakup sahabe dönemi tefsir alimiydi. Taberani gibi tefsir ve tarih sahibiydi .dipnotta böyle güzel bilgiler var bizde aktaralım istedik burada Farsça bazı şiir beyitlerde var Farsça bilmediğim için onları atlıyorum devamla şöyle yazıyor şu hikayenin fazileti konusunda yani Tövbe suresindeki ayet ile ilgili bana Ebubekir Şibli geldi Allah onun sırrını takdis etsin mescidde iken oradakilere konuştu birileri Şibliye çok hürmet edince dedi ki en hürmete layık insan Resulullaha tanzim eden hurmet eden kimsedir dedi .Çünkü rüyamda efendimizi gördüm ya Ebubekir orada bana Rüyamda dedi ki senin yanına birisi gelecek Ey Ebubekir Şibli Sen yarın cennetlik birini göreceksin o yanına gelince ona hürmet et ikramda bulun bu konuşma olduktan 2 gün sonra ben rüyamda efendimizi gördüm Ey Ebubekir Sen ona ikram ettin Ben de sana ikram edeceğim. ya resulallah dedim senden bu iltifatı Şibli nasıl kazandı dedim. Her namazın ardından o benim için 5 defa Salavat getirir Her zaman okur ihmal etmez sonra da Tevbe suresindeki tefsirini yaptığımız ayeti okur. Bizler de salavatları unutmayalım Sevgili kardeşlerim .30 seneden beri ben önce ayeti okurum sonra salavatı şerife okurum. şimdi dipnotu bitirdik artık metinden devam edelim efendimizin soyunu sayıp Adnan'a bağlamıştık .burada bir Farsça beyit var Orada da efendimizin soyu sayılıyor Orasını da atlıyoruz hadiste şöyle geçer Ben sizin içininizdenim ve sizin içinizden soy sop nesep bakımından en üstününuzum. Hz Adem'den bu yana kadar soyumda nikahsız bir soy geçmedi yani soyumda da temizlik var demiştir. Efendimiz bunu irşatta güven gerekli olduğu için söylemiştir .Çünkü irşatta
güvene ihtiyaç vardır durup dururken irşad vazifesi yapmayıp böyle bir şey söylersen kötü bir anlam ahlaki bir düşüklük ve nesebi ile övünmek gibi bir mana anlaşılır. Ama söz konusu vahiy ve Allah adına konuşmak ise orada elbette soysop güzelliği ahlak güzelliği nesep güzelliği aranır. Bunun için de böyle ihtiyaçtan ötürü Efendimiz Bu sözü söylemiştir. Yani onun esas cevherinde soysop ana maddesinde bir asalet aranır. Çünkü nikahsız meydana gelen birinde bu soysop bu yüce değerler bulunmaz. onlar hep küçük ve suizan ile dopdolu şüpheci varlıklar halindedirler Onun için çok değerli bir altın madde içerisinde sıvı bir maddeyi içeceği sununca verince insanı mutlu eder güzel bir serviste hata aranmaz. Öyleyse Allah'ın son Peygamberi vahiy gelen bir peygamber Elbette altın değerinde bir soy soptan gelmesi gerekir.
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem varlık adına toplumun bütün varlıklarının varlık sebebi olan bir peygamberdir. Dolayısıyla bunun elbette ana unsurlarının da çok özel olması gerekiyor .Çünkü kendisi de bütün varlıkların da en üstünü ve faziletlisidir burada yine bazı şairlerin sözleri var biz bunları yine daha sonraya bırakacağız. onun temiz ruhu da bütün mukaddes ruhların en üstünü en değerlisidir. kabilelerin en üstünü en değerlisi de onun kabilesi Haşimi ve kureyşi kabilesidir.sözü de konuşma kabiliyeti de ve insanlığı da en güzelidir kendisine gelen kitapta kitapların en hayırlısıdır onun doğumu ve doğuşu ve doğduğu zaman zamanların en hayırlısıdır .Onun için Efendimiz bulunduğu dönemde bile Yahudi ve Hristiyanlar sen varken biz hüküm verecek değiliz diye aralarında problem olduğunda böyle bir peygamber varken biz başkasına danışmayiz diye gelenler olmuştur. Bunlar müslüman değilken de efendimizin hakemliğine müracaat eden Hristiyan ve Yahudi kimselerdi. Onun zamanı en hayırlı zaman Saadet zamandır.Onun ravzası en temiz yerlerdendir O bir Hidayet hazinesidir. rahmeti amimedir
Tüm insanlar için ilahi bir rahmettir Onun yolu tüm insanlara ilahi bir rahmettir ümmetine şiddetli bir düşkünlüğü vardır. canınızın aşağı düşmesi ve sözünüzün değersiz olması yahut ümmetinin günah işlemesi onu ziyadesiyle çok üzer o ümmetinin üzerine titreyen bir peygamberdir Allah'ın emrine isyan etmeniz ve Allah'ın cezasını kazanmanız Onun hiç istemediği şeydir. Onun tek geliş sebebi ümmetini Hidayet eriştirip Allah'ın rızasını kazandırmaktır. Ümmeti Allah'a götürmek ve kötü işlerden ümmetini uzaklaştırmaktır. İşte bu manada ümmetine çok düşkündür yani peygamberde bir babanın evladına olan düşkünlüğüne benzeyen bir düşkünlük ve merhamet var .öyle düşkün ki ümmetinin günah işlemesine razı olmaz hiçbir anne ve babada evladının kötü bir iş yapmasına razı olmaz .Ama bunun çok daha ötesinde bir ümmetine sevgisi Merhameti ve şefkati söz konusudur .ümmetinin üzerine çok düşen düşkün olan bir peygamberdir.nerede olursa olsun sizin yiyip içmenizmi yoksa zengin olmanız mı ister?
Hayı, bu konuda değil Sizin iman sahibi olmanızda, dünya ve ahirette size Hayır işlerin yapılmasında ya da yapmanız konusunda kısaca iman etmeniz konusunda size çok düşkündür.Çünkü o sizin içinizden kendi aşiret ve toplumunuzdan gelen sizin iyilik ve kötülüğünüzü çok iyi bilen bir peygamberdir.Bu yüzden size çok düşkün bir peygamberdir. işte böyle bir peygamber böyle bir sıfat da bu güzellikte size gönderilmiş bir peygamber gelmesi Allah'ın size gönderdiği nimetlerin en büyüğüdür yine onun size Allah'ın hidayeti ve imanı rasulullah'ın bazı şeyleri Size yasaklaması bazı şeylerden sizi alıkoyması kötülükten sizi kaçındirmasi işte bu sebeptendir. Efendimizin amcası yahut diğer kimseler hakkında Keşke bunlar hidayete erseler diye istemiştir. Senin hidayeti istemenle olmaz Sen dilediğini insanlardan sevdiğini hidayete erdiremezsin hidayeti verecek olan Allah'tır. Ayrıca o insanın kendisinin de hidayeti istemesi lazımdır.
İslam'a onun girmesini ilahi takdirini ancak Allah yapar.Her ne kadar sen bu konuda en büyük vuslatını gücünü kuvvetini harcasanda bu hususta çalışsan da olmaz. Ancak Allah dilediğini hidayete erdirir .Oysaki Allah hidayete erenleri de en iyi bilendir.hidayete istidadı olanları en iyi bilendir. Bu ayeti kerimeyi sure-i Şura 52. ayeti kerimesi ile tefsir etmek lazım.Çünkü orada kitap ve Hikmet Nur sana geldikten sonra istediğini hidayete erdirirsin diye Demek ki vahiysiz Allah'ın nuru gelmeden Sen peygamber olmadan bunları yapamazdın manasınadır.Hidayet geldikten sonra sen de istediğini hidayete erdirsin. Ama bunun da Allah'ın takdirine münasip olduğu yerlerde yaparsın. Peygamberimizin akrabalarının hidayete ermesi konusunda onların işlediği bir günah var ki bu yüzden Allah onlara hidayeti nasip etmiyor.
Hz İbrahim de böyle babası hakkında teklifte bulunmuştu ve Allah tarafından kendisi uyarılmıştı sureyi Şura ayet 52 ile bu ayeti beraber tefsir ettiğimizde istisnai durumlar ve bereketi ile hidayete sebep olmamızda evliyanın yahut Veli'nin de şunu şu şeyi peygamberden daha fazla İyi yaptı gibi düşünmemek lazım. Zaten ayeti kerimede bunlar mevcuttur .Yani bir insanın kaderde ne olduğu ile ilgili Allah beyan etti ise onunla fazla uğraşmayız .artık belli bir noktadan sonra bu artık iman etmeyecek deriz ve bırakırız ama bizim vazifemiz iman edecekmiş gibi gayret göstermektir. Kızdığımızdan veya farklı bir sebeplerden dolayı eğer ki birilerinin hidayet etmemesini istersek Allah korusun günaha girmiş oluruz. O adam zaten şudur budur bahaneyle. Hayır düşmanın da olsa onun hidayete edebileceğini onun içinde diğer insanlara gösterdiğin gayret gibi Onunda hidayeti için gayret gösterip anlatıp onun hidayetini istemek gerekir....
Selam ve dua ile aziz Sevgili kardeşlerim

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 20.12.2018 | Top

   

Mantıkuttayr feriduttiin Attar/Boş
Tefsir-ut Tesnim ve mevlidi nebi

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz