ESRARI HURUF (Harflerin Esrarı...)
Kur'ân-ı Azimüşşânın birçok süre ve âyetlerinde müşahede olunan harf ve işaretler, meselâ; "ELİF, LAM, MİM, TA-HA, YA-SIN..." gibi rumuzâiın hepsi birer sırr-ı İlâhi olup hakikati ifâde buyurmaktadır.
Bunlardan ancak belli mertebelerde ehlullaha hitap eden aşikârdır. Zâten ALLAH Kelâmının tercüme edilmesinde ki zorluklar de bu sırda mündemiçtir...
Buler , devrinin "İnsan-ı Kâmiline" ile yazılmış şifreler hakkındaki kanaatimize işaret etti. mahiyetindedir. Anahtarını bilmeyen için şifre çözülmedi, bu esâra vakıf bulunmayanların da onu anlamaları mümkün değildir.
Nitekim:
«Elkehf Verrakıym fi Şerhi Bismillâhirrahmanirrâhiym» de «Nokta»'dan Başlangıçta Abdülkerim Ciyli Hz.'nin yaptığı da budur.
Yunus Emre'nin: «Zahir ile ey fakih Kur'ân'ı arzularsın»
mısrâının anlamı da budur. Esasen Âlemlere rahmet Cenâb-ı Peygamber (sav) bir hadis-i şerifinde bu gizliliklere temas buyurarak şöyle demişlerdir:
— «Cenâb-ı Hakk Azze ve Celle Hz. Kitâb-ı Mübininde tek bir süre, âyet ve hatâ harf irat buyurmamıştır ki onda zahiri mânanın yanında bir de batını mânası olmamış bulunsun.»
Esrâr-ı hurüfu en derin mânası ile dile getiren Şeyh-i Ekber Muhyiddin ibn'ül Arabi Hz. bakın ne diyor:
— «Bizde tekvin yâni âlemlerin yaratılması basinin bir tarz-ı tevili vardır ki bâzı âyet-i kerimenin, «Ol» fermanı ile derhal vukua geldiğini haber verdiği gibi tüm yaratılmışlar ke-limât-ı İlâhiyyeden ibarettir. Binâenaleyh ekvanda ne var ise onun hakikat-ı asliyesi İlm-i İlâhide birer harf mesabesindedir. Sonra nefes-i Rahmâni imtidadı ile bu harfler vücüt ve şuhüt kisvesine girmiş ve birbirleriyle birleşip şu ekvân ve eflâki husule getirmişlerdir.»
Cenab-ı Hakk (c.c.) Kur'an-ı Kerim'de buyurmuştur ki:
Nİ . A ,.0 vi >»... N |.» ei İs ki şile 16 Mİ ös..o3ö
* İSİ gili â$
«Liyubeyyine olehümüllezi yahtelifüne fihi veliyağ'le-mellezine keferü ennehüm kânü kâzibine.» (Nahl süresi, âyet; 39)