“Behimetu’l-En’am” Taberinin İzahı

#1 von Fahrettin Razi den nakil ( Gast ) , 12.04.2014 07:09

“Behimetu’l-En’am” Taberinin İzahı"


Alimler şöyle demişlerdir: "Aklı olmayan her canlı, "behîme"dir. Bu, Arapların, birisine bir şey güç geldiğinde söyledikleri ve "yolu kapalı" manasında söyledikleri ,sözlerinden alınmıştır. Daha sonra bu isim, karada ve denizde yaşayan her dört ayaklı hayvan hakkında kullanılmıştır. Âyette geçen "en'âm", deve, sığır ve davar demektir. Nitekim Cenâb-ı Hak, "En 'âm 'ı da (Allah sizin için) yaratmıştır. Bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice faydalar vardır... Atları katırları ve merkebleri de (sizin için) yarattı" (Naw, 5-8) buyurmuş ve böylece "en'âm" ile "at, katır ve eşeğin" farklı olduğunu belirtmiştir. Yine Cenâb-ı Allah, "Ellerimizin yaptıklarından, kendileri için onca enamı yarattığımızı, bu sayede onlara mâlik olmuş bulunduklarını görmüyorlar mı? Biz onları, kendilerine itaatkâr kıldık. İşte binecekleri bunlardan ve yiyecekleri bunlardandır" (Yasin,71-721 ve "En'âm'dan, yük taşıyacak, (tüyünden) döşek yapılacak olanları yaratan da O'dur. Allah'ın size rızık yaptığı şeylerden yiyiniz... (Allah) sekiz çift (yarattı): Koyundan bir çift, keçiden bir çift, deveden bir çift, sığırdan bir çift" (Enam, 142-144) buyurmuştur.

Vahidî (r.h); "En'âm" sözüne, tırnaklı hayvanlar girmez. Çünkü bu kelime, "yumuşak basma" manasına gelen, tabirinden alınmıştır" demiştir.

Bunu iyice kavradığında biz deriz ki: hakkında, şu sorular sorulmuştur:

1) "Behîme", bir cins; "en'âm" ise "tür"dür. Buna göre, bu tabir tıpkı "Hayvanü'l-insan" (insan olan canlı) denilmesi gibidir ki, bu sonra getirilmesi gerekenin, önce getirilmesi demektir?

2) Eğer Allah Teâlâ. "Sizin için en'âm helal kılındı" demiş olsaydı, bu da aynı manayı ifade ederdi. Bunun delili ise, Cenâb-ı Hakk'ın, bir başka âyetteki föy "Karşınızda okunan (hayvanlar) müstesna, en'âm size helal kılındı"
3) Allah Teâlâ, "behîme" lafzını müfred, "en'âm" lafzını ise cemî olarak getirmiştir. Öyle ise bunun faydası nedir?

Birinci soruya, şu iki şekilde cevap veririz:

1) Bu ifadede, gerek "behîme", gerek "en'âm" kelimeleri ile aynı şey murad edilmiştir. Binâenaleyh behîme"nin, "en'âm"a izafesi, beyân içindir. Bu tür izafet (den, dan) manasındadır. Meselâ (gümüş'den olan yüzük, gümüş yüzük) gibi. Binâenaleyh âyetteki bu izafet, "En'âm'dan olan behîme* demektir. Veyahut da bu izafet, te'kid içindir. Tıpkı bizim O şeyin kendisi, bizzat aynısı" dememiz gibi...

2) "Behîme" ile birşey, "en'âm" ile de başka birşey murad edilmiştir. Bu takdirde şu iki izah yapılabilir:

a) "Behîmetü'l-en'âm" tabirinden maksad, ceylan, vahşi sığır ve benzeri hayvanlardır. Sanki Araplar, geviş getirme ve köpek dişleri olmama bakımından, "en'âm'a benzeyen behâim cinsi hayvanları kastetmişlerdir. Böylece "behîme" kelimesi, aradaki bu benzerlikten ötürü, "en'ân"a muzaf kılınmıştır.

b) Buradaki "behîme"den maksad, "en'âm"ın karnındaki yavrularıdır. Nitekim rivayet olunduğuna göre, İbn Abbas (r.a), bir sığır kesilip, karnından bir cenin çıkınca, onun kuyruğundan tutarak, "Bu, en'âm'ın behîmesidir" demiştir. İbn Ömer (r.a)'in de, "Bu, en'âm'ın ceninleridir. En'âm'ın kesilmesi bunun da kesilmesi yerine geçer" dediği rivayet edilmiştir. Bil ki bu izah, İmam Şafiî (r.h)'nin, "Cenin, annesinin kesilmesi ile kesilmiş sayılır" şeklindeki görüşünün doğruluğuna delâlet eder. [8]


Alimler şöyle demişlerdir: "Aklı olmayan her canlı, "behîme"dir. Bu, Arapların, birisine bir şey güç geldiğinde söyledikleri ve "yolu kapalı" manasında söyledikleri ,sözlerinden alınmıştır. Daha sonra bu isim, karada ve denizde yaşayan her dört ayaklı hayvan hakkında kullanılmıştır. Âyette geçen "en'âm", deve, sığır ve davar demektir. Nitekim Cenâb-ı Hak, "En 'âm 'ı da (Allah sizin için) yaratmıştır. Bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice faydalar vardır... Atları katırları ve merkebleri de (sizin için) yarattı" (Naw, 5-8) buyurmuş ve böylece "en'âm" ile "at, katır ve eşeğin" farklı olduğunu belirtmiştir. Yine Cenâb-ı Allah, "Ellerimizin yaptıklarından, kendileri için onca enamı yarattığımızı, bu sayede onlara mâlik olmuş bulunduklarını görmüyorlar mı? Biz onları, kendilerine itaatkâr kıldık. İşte binecekleri bunlardan ve yiyecekleri bunlardandır" (Yasin,71-721 ve "En'âm'dan, yük taşıyacak, (tüyünden) döşek yapılacak olanları yaratan da O'dur. Allah'ın size rızık yaptığı şeylerden yiyiniz... (Allah) sekiz çift (yarattı): Koyundan bir çift, keçiden bir çift, deveden bir çift, sığırdan bir çift" (Enam, 142-144) buyurmuştur.

Vahidî (r.h); "En'âm" sözüne, tırnaklı hayvanlar girmez. Çünkü bu kelime, "yumuşak basma" manasına gelen, tabirinden alınmıştır" demiştir.

Bunu iyice kavradığında biz deriz ki: hakkında, şu sorular sorulmuştur:

1) "Behîme", bir cins; "en'âm" ise "tür"dür. Buna göre, bu tabir tıpkı "Hayvanü'l-insan" (insan olan canlı) denilmesi gibidir ki, bu sonra getirilmesi gerekenin, önce getirilmesi demektir?

2) Eğer Allah Teâlâ. "Sizin için en'âm helal kılındı" demiş olsaydı, bu da aynı manayı ifade ederdi. Bunun delili ise, Cenâb-ı Hakk'ın, bir başka âyetteki föy "Karşınızda okunan (hayvanlar) müstesna, en'âm size helal kılındı"
3) Allah Teâlâ, "behîme" lafzını müfred, "en'âm" lafzını ise cemî olarak getirmiştir. Öyle ise bunun faydası nedir?

Birinci soruya, şu iki şekilde cevap veririz:

1) Bu ifadede, gerek "behîme", gerek "en'âm" kelimeleri ile aynı şey murad edilmiştir. Binâenaleyh behîme"nin, "en'âm"a izafesi, beyân içindir. Bu tür izafet (den, dan) manasındadır. Meselâ (gümüş'den olan yüzük, gümüş yüzük) gibi. Binâenaleyh âyetteki bu izafet, "En'âm'dan olan behîme* demektir. Veyahut da bu izafet, te'kid içindir. Tıpkı bizim O şeyin kendisi, bizzat aynısı" dememiz gibi...

2) "Behîme" ile birşey, "en'âm" ile de başka birşey murad edilmiştir. Bu takdirde şu iki izah yapılabilir:

a) "Behîmetü'l-en'âm" tabirinden maksad, ceylan, vahşi sığır ve benzeri hayvanlardır. Sanki Araplar, geviş getirme ve köpek dişleri olmama bakımından, "en'âm'a benzeyen behâim cinsi hayvanları kastetmişlerdir. Böylece "behîme" kelimesi, aradaki bu benzerlikten ötürü, "en'ân"a muzaf kılınmıştır.

b) Buradaki "behîme"den maksad, "en'âm"ın karnındaki yavrularıdır. Nitekim rivayet olunduğuna göre, İbn Abbas (r.a), bir sığır kesilip, karnından bir cenin çıkınca, onun kuyruğundan tutarak, "Bu, en'âm'ın behîmesidir" demiştir. İbn Ömer (r.a)'in de, "Bu, en'âm'ın ceninleridir. En'âm'ın kesilmesi bunun da kesilmesi yerine geçer" dediği rivayet edilmiştir. Bil ki bu izah, İmam Şafiî (r.h)'nin, "Cenin, annesinin kesilmesi ile kesilmiş sayılır" şeklindeki görüşünün doğruluğuna delâlet eder. [8]

Fahrettin Razi den nakil
zuletzt bearbeitet 06.09.2019 13:17 | Top

   

Ehli Kitable Evlenme/Ehli Kitabla müşrük farkı nedir?
Islami Emirlerde Hüsün Ve Gubuh Nedir?

Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz