Hizmetçilerinin Dini Diye İnanmamaları
Onların şüphelerine gelince, bu onların "kavimleri bize kulluk edip dururken, bizim gibi olan bir beşere iman mı edecek misiz?!" şeklindeki sözlerinin ifade ettiği husustur. Keşşaf Sahibi şöyle der; "Cenâb-ı Hak, "Sizler, o halde onlar gibi olursunuz" (nim. 14O) deyip de (Emsaluhum) demeyip ve "Siz, hayırlı bir ümmetsiniz" (a. Imrân. noj deyip de, demediği gibi, burada da dememiştir. Bütün bunlar, îcaz (kısa anlatım) in, Arablara, "iksâr", (çok söz söylemeden} daha sevimli olmasından kaynaklanmaktadır.
Bu ayetle ileri sürülen şu iki hususa dayanır.
a) Onların, beşer olmaları. Ki bunun cevabı, daha önce geçmiştir.
b) Hz. Musa (a.s) ve Harun (a.s)'un kavminin, Firavun ve kavmini adeta hizmetçileri ve köleleri olması. Ebu Ubeyde, Arabların, hükümdara yaklaşmak için dalkavukluk yapan herkesi, onun kulu kölesi gibi adlandırmaktadır. Şöyle denilmesi de muhtemeldir: O Firavun, ulûhiyyet iddia ediyordu. Böylece de o, insanların kendisini kulları, ve onların ona gösterdikleri itaatin gerçek manada bir tapınma olduğunu iddâ ediyordu.
Daha sonra Cenâb-ı Hak, bu şüphe onların gönüllerinde olabildiğince büyüyünce, onların yalanlamalarını açık bir biçimde ortaya koyduklarını beyan etmiştir ki, bu da ayetteki "işte onları yalanladılar" cümlesinden kastedilen husustur. Bu yalanlama, onların helak olmalarının bir sebebi gibi olduğu gibi cümlesini fâ-ı takibiyye ile buna atfederek şöyle demiştir: "Onlar, Allah'ın haklarında boğulma hükmünü verdiği kimselerdendi. Çünkü boğulma işi, yalanlamanın hemen peşisıra olmamıştır. Onların yalanlamalarının hemen peşinden gelen şey, Allah Teâlâ'nın onların uygun bir vakitte böyle boğulmalarına hükmetmesidir. [