İSLAM VE BİZ MÜSLÜMANLAR
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim, hesap gününün sahibi, dünya ve ahiret
saadetimiz için İslam’ı bir nizam olarak gönderen, Allah (c.c)’a hamd,
muallimimiz, liderimiz, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya,
âline ve ashabına salât ve selam ederiz.
Nefis muhasebesi, bugün en fazla ihtiyaç duymamız gereken şey olmalıdır.
Nefis muhasebesi; kişinin durumunu İslam’ın maruf ve münker, helal ve haram
esasları doğrultusunda gözden geçirmesidir.
Allah’ın varlığına birliğine inanıyoruz. Biz Rabbimizi her konuda tevhid
ediyoruz. İlahlığında O’nu tevhid ettiğimiz gibi, İbadet edilecek, emir ve
yasaklarına uyulacak, gösterdiği yola uyulacak, şeriatına bağlanılacak
mabud olmasında da O’nu tevhid ediyoruz. Çünkü O bize kendisini böyle
tanıtıyor: Bakara 255: “Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır.
Diridir, kayyum -varlığı kendinden, kendi kendine yeterli, yarattıklarına
hâkim ve onları koruyup gözeten- dur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de
bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın
O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve
arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun
ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun
kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere,
bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç
gelmez. O, yücedir, büyüktür”
Biz Rabbimizi ne kadar tanıyor ve dikkate alıyoruz? Her Müslüman bu konuda
ciddi manada bir muhasebe yapmak zorunda değil mi? Bizler gerçekten bu
muhasebeyi yapıyor muyuz?
Yaratan Rabbimiz bizi kendisine kul olarak yaratmıştır. Nisa: 1 “Ey
insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve
ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının.
Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık
haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde
gözetleyicidir.” Bütün insanlığa yapılan bu ilahi çağrı bir emirdir.
Rabbimiz başka bir ayette şöyle buyuruyor: Bakara 21: “Ey insanlar! Sizi ve
sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece
korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.”
Bir kimse hem Müslüman hem de İslam karşıtı birisi olabilir mi? Ben şeriata
karşıyım diyebilir mi? Böyle bir şey mümkün mü?
İslam Allah’ın insanlar için beğenip razı olduğu bir hayat nizamı değil mi?
Kur’an biz Müslümanlara bir düzen sunmamış mı? Peygamberimiz ve O’ndan önce
gelen bütün peygamberler İnsanlığa İslam dinini tebliğ etmemişler mi? Ve
yine bu peygamberler yaşadıkları asrın siyasi liderleri olarak batılın
önderlerine karşı mücadele edip cihad etmemişler mi? İbrahim (a.s) Nemrutu,
Musa (a.s) Firavunu Allah’ın yardımıyla iktidarlarından etmedi mi?
GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE
Günümüz Türkiye’sinde ve İslam coğrafyasında uygulanmakta olan idari,
siyasi, iktisadi ve sosyal düzen Peygamberlerin bize miras bıraktığı
İslam’ın temel esaslarına uygun değildir. Bunun neticesi olarak İnandığı
gibi yaşamak isteyen Müslümanlar çeşitli kısıtlama ve dayatmalarla
karşılaşmaktadırlar.
İlahi ahkâmı yürütmenin muhatapları olan Müslümanlar bu durumun
düzeltilmesi için sorumlu oldukları görevleri yapıyorlar mı? Müslüman ların
kahir ekseriyeti maalesef bu şuura sahip değildir. Bunun içindir ki toplum
layık olduğu biçimde idare edilmektedir. Müslümanlar ülkele rinde
Müslüman’ca yaşamak istiyorlarsa, hâkim rejimin İslam’a ve Müslümanlara
karşı yürüttükleri derin muhalefeti kırmak zorundadırlar. Bilmeliyiz ki
ülkemizde birileri tarafından korunan ve yürütülmek istenen düzen İslam’ı
iç tehdit olarak görmeye ve ona ait her değeri ortadan kaldırmak için
elinden geleni yapmaya devam etmektedir. Bu gerçek görülmeden Müslümanlar
kendi varlıklarını koruyacak tedbirleri almada acze düşerler ve
düşmüşlerdir de.
11 yıllık idare ve İmam hatipli başbakan…değişen bir şey yok. Bu süreç
içinde Müslümanların başta kılık kıyafetle ilgili talepleri olmak üzere
çözüme kavuşturulmamıştır. Aksine bu dönemde zina suç olmaktan çıkarılarak
büyük bir ahlaki tahribata neden olunmuştur. Faiz yaygınlaş tırılmış,
neredeyse faizli krediyle ev, araba, almayan öğretmen, memur, vatandaş
bırakılmamıştır. Bütün toplum kesimleri faize bulaştırılarak Allah nezdinde
sakıncalı kullar haline gelmesi sağlanmıştır. Buna direnmesi gereken
MEMURSEN, MÜSİAD gibi ıslah için kurulmuş kimi kuruluşlar bankalarla ucuz
kredi kullandırma anlaşmaları yapmışlar ve üyelerini faiz almaya teşvik
etmişlerdir. Devlet eliyle oynatılan kumar oyunları devletin tatlı gelir
kaynaklarından birisi haline getirilmiştir. Milli Piyango, Spor Toto,
Altılı Ganyan gibi bahis oynatan kuruluşların başında mütedeyyin insanların
olması yapılan işlemin mubah olmasını sağlamıyor. Kimin yönetiminde
oynatılırsa oynatılsın kumar kumardır. İçki tüketimi artmıştır. Milli
Eğitim müfredatlarında yapılan değişiklilerle eğitimin muhtevası İslam’dan
daha da uzaklaştırılmıştır. İnanmayanlar Talim ve Terbiye Kurulu’nun web
sayfasına girsinler, ders programlarını İslam ile incelesinler ve gerçeği
görsünler. Tüketim toplumu haline getirildik. Herkes şehirlere yığılıyor,
köyler boşalıyor. Domuz kasaplık hayvan haline dönüştürülmüştür. Yediğimiz
içtiğimiz gıdalar kirletilmiştir. Tarım Bakanımıza Türk çiftçisinin değil
Fransa’nın ödül vermesi manidar değil midir? Topluma ahiret inancı
unutturul makta, dünya hayatı sevdirilmekte ve büyük bir felakete, helak
olmaya doğru sürüklenmektedir. Bunun vebalinden bu duruma rıza gösteren
hiçbir kimse kurtulamayacaktır. Çünkü yapılan bu işlerin hiçbirisine
Allah’ın rızası yoktur.
SİYASİ MÜCADELE
Müslümanlar toplumun en güçsüz ve savunmasız unsuru haline gelmişlerdir.
Çünkü birlik halinde değillerdir. Cemaatler, tarikatlar, meslek gurupları,
her kesimden topluluklar kendi içlerinde bile birlik halinde değillerdir.
Her gurup kendine çalışmakta diğeri için kılını bile kıpırdatmamaktadır. Bu
hal İslam’ın kabullendiği, emir ve tavsiye ettiği bir hal değildir. Bu
konumlarıyla Müslümanlar Allah’ın şu emrini açık bir şekilde
çiğnemektedirler. Ali İmran 103: “Hep birlikte Allah’ın ipine (İslam’a)
sımsıkı yapışın; parçalanmayın…” Birlik olmak Allah’ın emridir ve tefrika
yapmak ise haramdır.
Müslümanlar, Türkiye’de bütün haklarını ancak verecekleri bir siyası
mücadele neticesinde alabilirler. Bu mücadele bugün veriliyor, ancak bu
mücadeleye Müslüman toplum gereken katkıyı sağlamıyor. Yanlış metod
uygulanmaktadır.Türkiye’nin büyük çoğunluğunu oluşturan Müslümanlar, siyasi
mücadeleyi sadece kendi saadetleri için değil bütün insanlığın saadeti için
yürütmek zorundadırlar.
Müslümanların gâvurluğu yürütmek gibi bir görevleri yoktur, bilakis
gâvurluktan kaçıp İslam’a bağlanmak ve İslami bir düzenin kurulması için
cihad etmek görevleri vardır. Görevlerimizi ve sorumluluklarımızı bilmek ve
kuşanmak zorundayız. Bizler derdi İslam olmayan hiçbir siyasi ve sosyal
toplulukla birlikte olamayız, olmamalıyız. Mücadelede önemli olan, öten
sihirli buzağısının cazibesine kapılıp Samiri’nin arkasından giden
kalabalıklar olmak değil; Musa’nın yolunda sadık Harunlar, bana “Allah
yolunda vereceğim mücadelede kim dost ve yardımcı olacak” diyen İsa
(a.s)’ya “Bizler varız” diyebilen inanmış havariler, Akebe biatleri
esnasında “İsa’nın 12 Havarisi gibi, yürüdüğüm yolda bana yoldaş ve arka
çıkacak, kimselerden olurmusunuz?” diyen Peygamberimize “Canımız malımız
sana ve yoluna feda olsun” diyebilen muhacir ve ensarlar olabilmektir. Bu
dünyadaki yolculuğumuzu Allah, İslam için planlamıştır. Şeytan ve
işbirlikçileri yolumuzu vurmak ve bizi başka mecralara taşımak
istemektedirler. Bizim görevimiz ise kendimizi ve bütün insanlığı bu ifsat
çalışmalarının şerrinden korumak için mücadele etmektir.
Rabbimizin şu mübarek sözüne kulak verenlerden olalım. Ra’d 16: “(Resulüm!)
De ki: ‘Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?’ De ki: ‘Allah’tır.’ De ki:
‘Öyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar ve zarar sağlamaya güç
yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?’” De ki: “Körle gören
bir olur mu hiç? Ya da karanlıklarla aydınlık eşit olur mu?” Yoksa O’nun
yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine
benzer mi göründü? De ki: Allah her şeyi yaratandır. Ve O, birdir, karşı
durulamaz güç sahibidir.” İslamsız saadet olmaz.İslamın tasvip etmediği
hiçbir metod yöntemlerle gayemize ulaşmamız mümkün değildir. Bu hakikatı
iyice bilelim.
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |