İlahiyat öğrencisi arkadaşlara faydalı olması için hazırladığım bu sayfada yüksek lisans hazırlık çalışmalarım sırasında yapmış olduğum hadis ıstılahları ile ilgili özet çalışmasını bulacaksınız. Çalışmada özetlenen ıstılahlar konu ile ilgili ıstılahların hepsi olmayıp en çok kullanılanlardır.
Özet, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan'ın "Hadis Usûlü" ve Prof. Dr. Yaşar Kandemir'in tercümesini yaptığı Prof. Dr. Subhi es-Salih`in "Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları" kitabından yapılmıştır.
Bu sayfanın İslâmî İlimlerle uğraşan arkadaşlara faydalı olmasını diliyor, bu vesile ile tarihte benzeri görülmemiş titizlik ve samimiyetle bir tenkid sistemi kurarak Peygamber Efendimizin hadislerinin doğru şekliyle bizlere ulaşmasına gayret eden bütün muhaddislerimizi rahmetle anıyorum.
(İsmail Lütfi Çakan, "Hadis Usûlü", İFAV, İstanbul 1993, sayfa 105-150 Arası Özet)
Hadis Türleri ve Taksimatı İle İlgili Istılahlar
I- KABUL VEYA RED AÇISINDAN:
A- MAKBUL HADİS: Kendisiyle amel edilmesini gerektiren hadislerdir. ("Ma`mulun bih", "me`huzun bih" de denir.)
B- MERDUD HADİS: Râvîsinin doğruluğu kabul edilmeyen ve kendisiyle amel etmek gerekmeyen hadistir.Hükmüyle amel edilip edilmemesi konusunda karar verilemeyen ("tevakkuf edilen") hadisler de merdud gibidirler.
II- RÂVÎ SAYISI (VEYA DERECE-İ ŞUYU`) AÇISINDAN:
II-A- MÜTEVATİR HADİS: (1) Yalan üzerinde birleşmeleri âdeten mümkün olmayan râvîler topluluğunun ("cemm-i ğafir"), her nesilde, kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettiği, (2) işitme veya görmeye ("mahsûsat") dayanan hadistir. Kesin bilgi ifade eder, amel vaciptir, reddi küfrü gerektirir, tetkik ve tenkid dışıdır.
II-A-1- Lafzen Mütevatir: Bütün rivayetlerinde lafızları aynı olan hadistir ki "yok denecek kadar" azdır. "Men kezebe aleyye..." misalidir. Kayıt konmadan "mütevatir hadis" denince "lafzen mütevatir" anlaşılır.
II-A-2- Ma`nen Mütevatir: Aralarında ortak bir nokta bulunan değişik lafızlı hükümlerin, tevatür şartlarını taşıyan râvîlerce rivayet edilmesiyle ortaya çıkan "ortak manaya" denir. Mesela, 100 kadar değişik lafızlı hadisten çıkan bir mütevatir mana Resûlullah Aleyhissalatü ves`selâm`ın "ellerini kaldırarak dua ettiğidir."
II-B- ÂHAD HADİS: Mütevatir hadis şartlarını taşımayan hadistir. (Mütevatir derecesine ulaşamamış hadistir.) (Kelime anlamı öyle olsa da, sadece bir kişinin rivayet ettiği hadis DEMEK DEĞİLDİR.) Hadislerin hemen hepsi bu anlamda âhaddır.
II-C- MEŞHÛR HADİS:1- Başlangıçta âhad iken Tabiin ve Etbaut-tabiîn devrinde tevatür derecesine ulaşan hadistir.2- Tevatür şartlarını taşımayan topluluğun naklettiği ve her nesilde râvîsi "ikiden aşağı olmayan" hadistir. (İbni Hacer "ikiden fazla olan" demiştir.)
II-C-1- Sened tetkiki sonuçlarına göre meşhur: - Sahih Meşhur, - Hasen Meşhur, - Zayıf Meşhur.
II-C-2- Şöhret buldukları yere göre meşhur: - Hadisçiler nezdinde; - Hadisçiler, Ulema ve Halk nezdinde; - Fakîhler nezdinde; - Usûlcüler nezdinde; - Halk nezdinde meşhur.
III- SENEDİN MÜNTEHASI (HADİSİN SÖYLEYENİ) AÇISINDAN:
III-A- KUDSî HADİS: Ayet olmamak kaydıyla, Resûlullah`ın: "Allah Teâla şöyle buyurmuştur:" diyerek, Allah`a nisbet ve izafe ettiği hadistir. "İlâhî" ve "Rabbânî" hadis de denir. Konuları genelde Allah`ın sıfatlarıdır.
III-B- MERFU` HADİS: Söz, fiil, takrîr; fıtrî veya ahlâkî vasıf olarak -muttasıl veya munkatı` olsun- açıkça (sarâhaten) veya dolaylı bir şekilde (hükmen) Resûlullah`a izafe edilen hadistir. İttifakla huccet sayılmıştır, bağlayıcıdır.
III-B-1- Sarâhaten Merfû`: İçinde açıkça Resûlullah`a ait bir söz, fiil, takrir veya vasıftan söz edilen hadistir.
- Kavlî hadis rivayet lafızları: "Resulullah şöyle buyurdu", "şunları haber verdi", "şöyle buyururken işittim", "şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir";
- Fiilî hadis rivayet lafızları: "şöyle yaptığını gördüm", "şöyle yapardı";
- Takrîrî hadis rivayet lafızları: "huzurunda şöyle yaptım, yaptı, yapıldı".
III-B-2- Hükmen Merfû`: Herhangi bir "sahabi"nin, geçmiş peygamberler veya gelecekte cereyan edecek olaylar ya da işlenmesi halinde işleyene sevap veya günah kazandıracak konular gibi şahsî görüş ve kanaata dayanması mümkün olmayan ("mahalli ictihad ve re`y olmayan") konulara ait verdiği haberlerdir. İsrailiyyattan nakil yapmayan bir sahabi olması önem arzeder.
- Kavlîye misal: İbni Mesud`un sihirbaz, arrâf, kâhin ve onlara gidenleri tekfir etmesi,
- Fiilîye misal: Hz. Ali`nin Kusuf Namazında ikiden fazla rükû yapması,
- Takrîrîye misal: "Resulullah zamanında şöyle yapardık, söylerdik", "şu sünnettendir" lafızları.
III-B-EKLER- Ayrıca "tabiundan bir râvî" senedi sahabiye ulaştırıp şu ifadeleri kullanırsa da merfû` hadis olur: -"yerfa`uh, veyerfa`ul`hadîs: hadisi ref ederek rivayet etti"; "yenmîhi: isnad ederek"; "yebluğu bihi: sözü Resulullah`a ulaştırarak"; "yervîhi: Resulullah`dan rivayet ederek"; "rivâyeten, ravâhu".
- Mürsel Merfû`: Sonraki nesilden bir râvî sözü "tabii"ye ulaştırıp üstteki ifadeleri kullanırsa.
- Muallak Merfû`: Bütün sened hazfedilerek Resulullah'a izafet edilen hadis.
III-C- MEVKÛF HADİS: Sahabilerin söz fiil ve takrirlerine dair -muttasıl veya munkatı`- haberlerdir. Sened sahabide kalıp Resulullah'a ulaşmaz. Sadece "sarahaten" mevkûf olur, hükmen olmaz. Misaller: "Hz. Ali şöyle dedi", "İbni Abbas şöyle yaptı", "İbni Ömer`den mevkûf olarak rivayet olundu ki", "hadis İbni Abbas`a varınca mevkûftur". (Dikkat: Vakkafahû tabiri geçen her hadis mevkûf olmayabilir.) Hanefilerden Râzî, Serahsî ve müteahhirûn ile birer görüşlerinde İmam Malik ve Ahmed Bin Hanbel mevkûf hadisi hüccet sayarlar. Bazı Hanefiler ve İmam Şafii huccet saymaz.
III-D- MAKTU` HADİS: Herhangi bir tabiiye izafe olunan söz, fiil ve takrirlerdir. Etbâu`t Tabiîn de tabiî gibi kabul edilir. (İlk devirlerde bunun için Munkatı` terimi de kullanılmış.) Huccet değildir.
IV- SIHHAT VEYA HÜKÜM AÇISINDAN:
IV-A- SAHİH HADİS: "Adalet ve zabt sahibi ravilerin", "muttasıl senedle rivayet ettikleri", "şâzz" ve "muallel" olmayan hadistir. Hüccettir ve onunla amel vaciptir. "Bu hadis sahihtir" demek, onun sıhhat şartlarını taşıdığı ve o hadisin sahih olabileceği konusunda oldukça kuvvetli bir zanna sahip olunduğunu gösterir. Yalnız "mütevatir hadiste" olduğu gibi kesinkes bir kanaatten söz edilemez. Bu yüzden çoğunluk, itikadî konuların ancak Kur`ân ve mütevatir hadis ile sabit olacağını kabul eder. Sahih hadisin dereceleri şunlardır:
-Buhari ve Müslim'in kitaplarına aldıkları hadisler. (Formülü: B+,M+),
-Buhari'nin yalnız başına rivayet ettiği hadisler. (B+),
-Müslim'in yalnız başına rivayet ettiği hadisler. (M+),
-Kitaplarına almamış da olsalar Buhari ve Müslim'in şartlarına uygun olan hadisler.(B/,M/),
-Yalnızca Buhari'nin şartlarına uygun olan hadisler.(B/),
-Yalnızca Müslim'in şartlarına uygun olan hadisler.(M/),
-Buhari ve Müslim dışındaki hadis mütahassılarının sahih dedikleri hadisler.(Diğerleri/).
IV-A-1- Sahih Li Zâtihî: Mutlak olarak sahih hadis denince bu anlaşılır.
IV-A-2- Sahih Li Ğayrihî: Sıhhat şartlarını en üst seviyede taşımamasına rağmen, kendisini sahih derecesine çıkaracak bir başka rivayet ("âdıd") bulunan hadistir. "Sahil lâ li zâtihî" de denir.
IV-B- HASEN HADİS: Zabtı biraz gevşek olan ravilerin muttasıl senedle rivayet ettikleri şâzz ve muallel olmayan hadistir. Sahihten farkı, râvîsinin zabtının mükemmel olmayışıdır. İttifakla ihticac ve amel bakımından makbuldür.
IV-B-1- Hasen Li Zâtihî: Mutlak olarak hasen hadis denince bu anlaşılır. Lafzı benzer bir başka hadis ("mütabi`") ile takviye olunursa, Sahih Li Ğayrihi derecesine yükselir.
IV-B-2- Hasen Li Ğayrihî: Yalancılıkla itham edilmemiş ve çok hata yapacak kadar dalgın olmayan "ve fakat ehliyeti açıkça anlaşılamayan ("mestûr") bir râvîsi bulunan hadis" lafız veya mana yönünden başka rivayetlerle desteklenirse bu adı alır. Kısaca: "Âdıd ile hasen mertebesine çıkan hadistir." Zayıf hadise çok yakındır, zayıftan farkı onu destekleyen bir veya birkaç rivayetin olmasıdır. Çoğunlukla başka hadisleri desteklemek ("i`tibar") için kullanılır.
IV-B-EK- Hasen-Sahih: 1- Birkaç senedi olan ve Sahihlik derecesine ulaşan hadis. 2- Bir tarikten Hasen bir tarikten Sahih hadis.
Hasen-Garîb: Gariblik hem sened hem de metinde olur da bir tek senedle rivayet edilmiş olursa ve manasını takviye eden başka deliller bulununca onu "hasen li zatihi" kabul ettiğini göstermek için Tirmîzi bu adı verir.
IV-C- ZAYIF HADİS: Sahih ve Hasen hadis şartlarını taşımayan hadistir. Sahih ve Hasen hadis şartlarından herhangi biri eksik olursa hadis zayıf demektir. Birden fazla şart noksan olursa zayıflık daha şiddetli olur. Böylece zayıf hadisin dereceleri de farklılık arzeder. Bu yüzden çeşitleri hakkında 49`dan 510`a kadar değişen rakamlar verilmiştir.
Tirmizî`ye gelinceye kadar hadisler "sahih" ve "sakîm (zayıf)" diye ikiye ayrılırdı. Zayıf hadisler de "metrûk" ve "ğayr-i metrûk" olarak ikiye ayrılıyordu. Tirmizî`den sonra sahih ile zayıf arasına bir de "hasen" çeşidi girdi. Böylece "Ğayri metrûk zayıf" hadisler "hasen" terimiyle zayıflar arasından ayrılmış oldu. O halde Tirmizî`den önce yaşamış bir muhaddisin dilindeki "zayıf hadis" teriminin "hasen hadisleri" de içine aldığı dikkatten uzak tutulmamalıdır.
Zayıf hadisle amel konusunda üç ayrı görüş vardır. -Asla amel olunmaz, - Mutlak olarak amel olunur, -Amellerin faziletleri konusunda özel şartlarına bağlı olarak amel olunur. Zayıf hadisi belli kısımlara ayırıp, belli şartlarla amel etmek görüşü orta ve doğru bir yoldur.
Hadiste zayıflık genelde iki sebepten kaynaklanır:
IV-C-1- Seneddeki İnkita Sebebiyle Zayıf Hadis ve Çeşitleri: Senedden en azından bir ravinin düşmesi demektir. Böyle bir inkita` varsa, seneddeki bütün raviler sika olsalar bile, sırf bu inkıta` metnin reddini gerektirir.
IV-C-1-a- MÜRSEL HADİS: Tabiî`nin sahabiyi atlayarak Resulullah'a izafe ettiği hadistir. Muhaddis, fakîh ve usulcülerin çoğuna göre delil olmaz, ihticac yapılmaz, zayıftır. Ebu Hânife ve İmam Malik sikanın mürselini sahih ve hüccet sayar. Bir de sahabenin bir başka sahabiden duyduğu hadisi Resulullah`dan rivayet etmesi vardır ki buna "sahabi mürseli" denir. "Sahabi mürseli sahihtir" hükmünde ittifak vardır. Senedde atlanan kişi her zaman kolayca anlaşılmayabilir. İşin ehli olanların farkedebileceği bu tür irsâle, "irsâl-i hafî", böylesi hadise de "mürselü-l-hafiy" denir.
IV-C-1-b- MUNKATI` HADİS: 1- Senedi muttasıl olmayan hadistir. 2- Senedin herhangi bir yerinden bir râvînin veya "farklı yerlerinden" "peşpeşe olmamak şartıyla" birden fazla râvînin düştüğü hadistir. 3- Müteahhirun, "etbâ`ut tâbiîn"in "tabiî"yi atlayarak sahabiden naklettiği hadise munkatı` demiştir. 4- Senedinde müphem bir kişinin zikredildiği hadise de munkatı` diyenler olmuştur. Munkatı`, mürsel`den daha zayıftır.
IV-C-1-c- MU`DAL HADİS: Senedin herhangi bir yerinden "peşpeşe" "iki veya daha çok" râvînin düştüğü hadistir. Merfu hadisi, sahabi ve Resulullah`ı zikretmeyerek tabiîn`den birinin sözüymüş gibi nakletmek de hadisi mu`dal kılar. Mu`dal, munkatı` dan daha zayıftır.
IV-C-1-d- MUALLAK HADİS: Senedin baş tarafından bir veya birkaç râvî ya da müntehasına kadar senedin bütünüyle hazfolunduğu hadistir. Ta`lik aslında bir rivayet kusurudur. Sahihayn`daki 1300 küsür ta`likin Buhari`ye göre sahih oldukları kabul edilmektedir.
IV-C-1-e- MÜDELLES HADİS: Tedlis, senede dahil bir râvînin ismini atlayarak, orada öyle biri yokmuş izlenimini verecek şekilde senedi söylemek demektir. (Lugatte malın ayıbını müşteriden gizlemek demektir.) Tedlis yapan râvîye "müdellis", senedden düşürülen râvîye "müdellesün anh", tedlis ile rivayet edilen hadise de "müdelles hadis" denir. Tedlis üç çeşittir:
1- İsnad Tedlisi: Râvînin görüşmediği veya görüştüğü halde hadis almadığı çağdaşı bir kişiden işitmiş gibi "kâle fülân" veya "an fülân" diyerek hadisi rivayet etmesidir. (Râvînin görüşmediği çağdaşından yaptığı rivayete "mürsel-i hafî" de denir.)
2- Şuyûh Tedlisi: Râvînin hocasını bilinmeyen bir isim, sıfat veya künye ile zikretmesidir.
3- Tesviye Tedlisi: Sika râvîler arasındaki zayıf bir râvîyi atlayarak, hep sikadan gelmiş intibaını verecek şekilde hadisin rivayet edilmesidir.
IV-C-2- Râvîdeki Cerhi Gerektiren Hallere Göre Zayıf Hadis ve Çeşitleri: "Metain-i `Aşere" denilen râvîleri tenkid noktalarından birinin veya birkaçının râvîsinde bulunması sebebiyle zayıf kabul edilen hadisler bu türe girer ki on çeşittir:
IV-C-2-a- MEVZU` HADİS: Resûlullah`ın adına yalan uydurmak (kizb) ile cerhedilmiş râvînin rivayetine denir. Buna "hadis diye uydurulmuş söz" demek daha doğru olur.
IV-C-2-b- METRÛK HADİS: Yalancılıkla itham edilmiş ("ittihamur`ravî bilkizb", "töhmet-i kizb") bir râvînin rivayetinde yalnız kaldığı ("teferrüd ettiği") hadistir ki "matrûh hadis" de denilir. Şöyle de tarif edilmiştir: Hiçbir sikanın rivayetine muhalif olmaksızın kizb, kesret-i galat, fısk ve gaflet gibi cerh noktalarından biri ile itham edilen râvînin "yalnız başına rivayet ettiği" hadistir.
IV-C-2-c- MÜNKER HADİS: Çeşitli tanımları vardır: 1- Zayıf bir râvînin sika bir râvîye muhalif olarak rivayet ettiği hadistir. 2- Sika olsun olmasın râvîsi tek kalan hadistir. 3- Sikanın hadisin tamamında teferrüdü. 4- Sikanın hadisin bir kısmında teferrüdü. 5- Bir hadisin senedinde iki zayıf râvînin bulunması ve başka senedinin de bulunmaması. 6- Senedinde tanınmayan (lâ yu`raf) bir râvînin bulunduğu hadis. 7- Kesretü`l ğalat, fartu`l ğafle ve fısk gibi tan noktalarıyla tenkid edilmiş râvîlerin rivayetlerine de münker denilir.
IV-C-2-d- MU`ALLEL HADİS: Görünürde sahih olmakla beraber, bu sıhhati yok edebilecek gizli bir illet taşıyan hadisdir ki "ma`lûl" de denir. Hadisin illetini bulan muhaddise mu`allil denir. "Mürsel veya munkatı` hadisi mevsûl olarak", "bir hadisi başka bir hadisin içine katarak", "mevsûl olanı mürsel olarak", "merfû`u mevkûf olarak", "sika yerine zayıf râvî zikrederek" rivayet gibi cerhe sebep olan hatalara "vehim" denilmektedir. Bu tür hatalarla rivayet edilmiş olan hadise de muallel denir.
IV-C-2-e- MÜDREC HADİS: Hadisten olmayan bir sözün, hadise bitişik olarak zikredilmesine "idrac", bu durumdaki hadise de müdrec denir. Bu, Resulullah`ın sözüne herhangi bir râvînin sözünün karışması demektir. Şu durum da bir çeşit idrac sayılmıştır: Muhalefetü`s-Sikât, yani zayıfın sikaya, sikanın da daha sika olana muhalif rivayette bulunması. Müdrec vaki olduğu yere göre iki kısma ayrılır:
1- Müdrecü`l İsnad: Sika ravilere muhalefetin senedin akışını bozmak suretiyle gerçekleşmiş olması. Dört şekilde olur.
2- Hadise ait olmayan bir sözün hadisin metnine katılmış olmasıdır. Metnin baş, orta veya sonunda olabilir.
IV-C-2-f- MAKLÛB HADİS: Senedindeki bazı râvî isimleri ya da metnindeki bazı kelimeler takdîm veya te`hire uğramış hadistir. Hadisdeki takdim veya te`hîr hükmü de etkileyecek derecede ise maklûb`un bu türüne "ma`kus" denmiştir. Bir râvînin rivayeti olarak meşhur olmuş bir hadisi, hem ğarib hem de merğûb göstermek için o râvî yerine aynı tabakadan bir başka râvî ikame ederek yapılan rivayete de "mesruk" denir. İki metnin senedlerini değiştirme şeklindeki kalb`e "kalb-i mürekkeb" denmiştir. Sikat`ın zikretmediği bir râvînin sened arasında yanlışlıkla zikredilmesine "mezîd fî muttasılı`l-esânîd" denir.
IV-C-2-g- MUZTARİB HADİS: Birden çok rivayeti bulunduğu halde rivayetlerinin birini diğerine tercih edecek sebep bulunmayan hadislerdir. Kısaca: "İki muhtelif surette rivayet edilen hadis" diye de tarif edilir. Iztırab daha çok isnadda, bazen de metinde olur. İsnadda olan, senedlerin mütehalif olmasından; metindeki ise yine o metin hakkıdaki rivayetlerin mütehalif olmasından ve bunların cem` ve te`lifinin mümkün olmamasından doğar. Tercih sebebi bulunursa ıztırab kalmaz. Tercih edilene "mahfuz" ve "ma`ruf" mercûh`a da "şâz" ve "münker" denir.
IV-C-2-h- ŞÂZ HADİS: İnfirâd ve muhalefetü`s-sikât noktalarından tanımları yapılmıştır: 1- Sika bir râvînin mütabiî olmaksızın tek başına (münferiden) rivayet ettiği hadistir. 2- Sika bir râvînin diğer sika râvîlere muhalif olarak rivayet ettiği hadistir. 3- Sika bir râvînin daha sika ravilere muhalif olarak rivayet ettiği hadistir. Daha sika olan râvînin rivayetine "mahfuz" denir. Demek ki bu tarifte şâz ile mahfuz birbirinin zıddıdır. 4- Sika bir ravinin diğer sika ravilere -sened veya metinde ziyade veya noksanlıkta bulunmak suretiyle- muhalif olarak rivayet ettiği hadistir. Bu tarifte şâz, münker hadisin bir türü ile birleşmektedir. Buradan hareketle şâz hadise münker ve merdûd da denilmiştir. Şu nokta unutulmamalıdır: Hadisin şâz kabul edilmesi için infirad ve muhalefetin ikisinin birden bulunması gerekir.
IV-C-2-ı- MUSAHHAF HADİS: Kelimesi nokta değişikliğine uğramış hadistir. Bu duruma da tashîf denir. (Sitten kelimesi yerine şey`en denmesi gibi.)
IV-C-2-i- MUHARREF HADİS: Kelimesi hareke değişikliğine uğramış hadistir. Bu duruma da tahrîf denir. (Remâ ebî yerine Remâ Übey denmesi gibi.) (Beşîr kelimesinin Büseyr diye rivayet edilmesi hem tashîf hem tahrîftir.)
V- TEÂRUZ AÇISINDAN:
V-A- MUHKEM HADİS: Muârazadan sâlim olan makbul hadistir. Hükmüyle amel gerekir.
V-B- MUHTELİF HADİS: Makbul bir hadisin muâraza ettiği makbul hadistir.
EK:
BAZI ISTILAHLAR:
- "Ceyyid", "Kavî": Sahih ile denk.
- "Sâlih": Sahih ve Hasen için ortak.
- "Mücevved" ve "Sabit": Sahih ve Hasen`e şümûllü.
- "Müşbih": Hasen veya Hasen`e yakın.
- "Müstahsen": Sahih olmaya da Hasen olmaya da ihtimalli.
Subhi es-Salih, "Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları" (trc: Prof. Dr. Yaşar Kandemir), İFAV, İstanbul 1996, sayfa 117-218 arasındaki bölümde açıklanan ve yukarıda bulunmayan ıstılahların özeti.
Birinci Fasıl
HADİSİN KISIMLARI
İkinci Fasıl
SAHİH HADİS (Yukarıda açıklandı.)
MÜTEVATİR HADİS (Yukarıda açıklandı.)
Üçüncü Fasıl
HASEN HADİS (Yukarıda açıklandı.)
Dördüncü Fasıl
ZAYIF HADİS
Zayıf Hadisin Nevileri
1. Mürsel Hadis (Yukarıda açıklandı)
2. Munkatı` Hadis (Yukarıda açıklandı)
3. Mu`dal Hadis (Yukarıda açıklandı)
4. Müdelles Hadis (Yukarıda açıklandı)
5. Mu`allel Hadis (Yukarıda açıklandı)
6. Muztarib Hadis (Yukarıda açıklandı)
7. Maklûb Hadis (Yukarıda açıklandı)
8. Şâz Hadis (Yukarıda açıklandı)
9. Münker Hadis (Yukarıda açıklandı)
10. Metrûk Hadis (Yukarıda açıklandı)
Beşinci Fasıl
SAHİH-HASEN-ZAYIF HADİSLER ARASINDA MÜŞTEREK ISTILAHLAR
A. 1- Merfû`, 2- Müsned, 3- Muttasıl veya Mevsûl Hadisler
1-Merfu` Hadis: (Yukarıda açıklandı.)
2-Müsned Hadis: İlk raviden sonuncu raviye kadar, senedi "muttasıl olarak" Resûlullah`a ref` edilen hadistir. Merfû`un isnadında inkita` olabileceğini gördük; çünkü onda sadece metnin durumuna bakılır. Müsned ise "ittisâl" ve "ref`" şartlarına sahiptir. Bu yüzden her "merfû`" "müsned" değildir. Müsnedde isnada ve metne dikkat edilir. Senedinde sonuna kadar ittisal bulunduğundan, her "müsned" "muttasıl"; metni Resulullah'a ulaştığı için yine her "müsned" "merfû`"dur.
3-Muttasıl veya Mevsûl Hadis: İster Resûlullah`a ref` edilmiş olsun, ister sahabi veya daha berideki bir şahısta kalsın, senedinde kesiklik olmayan hadistir. Hatîbu`l Bağdâdî muttasıl ile müsned arasında çok-az kullanılma dışında bir fark görmez.
*** Bu üç ıstılah hakkında kısaca şunları söyleyebiliriz: "Merfû`" bazen "muttasıl" olduğu gibi olmayabilir de; "muttasıl" da bazen "merfû`" olur bazen olmaz. "Müsned" ise bu ikisinden daha genel bir tabir olup aynı zamanda "muttasıl" ve "merfû`"dur. Bütün bu ıstılahlar ravilerinin durumuna göre sahih, hasen veya zayıf olmaya müsaittir.
B.4- Mu`an`an, 5- Mü`enen, 6- Mu`allak Hadisler
4-Mu`an`an Hadis: Tahdîs ve semâ` sözleri açıkca belirtilmeden senedinde "fülanün `an fülânin" denen hadistir. Genel görüşe göre şu üç şart bulunursa "mu`an`an" isnad "muttasıl" gibi kabul edilir: Râvînin adaleti, rivayet ettiği kişiyle görüştüğünün sübûtu ve "tedlîs"ten uzak olması. "Mu`an`an" sahîhaynde bolca mevcuttur. Hatta Müslim görüşme şartını koşmamıştır, bu görüşüne tenkidler olmuştur. Bazı münekkidler "mu`an`an"ı "mürsel" kabul ederek icthihada elverişli görmemişlerdir. İhticac edilir diyenler de olmuştur, Nevevî "mu`an`an"ı "mürsel" kabul etmenin Selefin içtihadına aykırı olduğunu söylemiştir.
5-Mü`enen Hadis: Senedinde "haddesenâ fülânün ENNE fülânen" ibâresi kullanılan hadistir. İmam Mâlik "mü`enen" ile "mu`an`an" arasında fark görmez. Berdîcî, "mü`enen" de semâ vuku bulduğu bir başka hadisle ortaya çıkıncaya kadar onu "munkatı`" kabul eder.
6-Mu`allak Hadis: (Yukarıda açıklandı.)
*** Bu üç çeşit hadiste mühim olan nokta şudur: Bunları sırf zayıf olarak kabul etmek doğru olmamakla beraber, râvîlerinin haline bakarak sahih, hasen ve zayıf sıfatlarından biri verilebilir.
C. 7-Ferd, 8- Garîb Hadisler
7-Ferd Hadis: Tarîkleri çok olsa bile tek râvînin infirad ettiği hadistir. Bunun "şâz" ile karıştırılması doğru değildir. Çünkü "şaz"da teferrüd ve muhalefet şartlarının bulunması gerekir. "Ferd" denince akla gelen mutlak ferddir. Ferd hadisteki teferrüd senedin aslında yani sahabinin bulunduğu yerde vuku bulur. "Hadis muhtelif tariklerle rivayet edilse bile, yine o sahabiye irca edilmiş olur."
8-Garîb Hadis: Senedin herhangi bir yerinde, bir şahsın rivayetinde teferrüd ettiği hadistir. Gârib hadisde teferrüd senedin başında değil devamında olur ve sadece bulunduğu yer ile kayıtlı olur. Mesela bir hadisi sahabiden birkaç kişi rivayet eder de, sonra o hadisi bu râvîlerden sadece biri rivayet eder. Garîb hadisin üç şekli vardır: a- Bir şahsın bir şahıstan teferrüdü, b- Bir şehir halkının bir şahıstan teferrüdü, c- Bir şahsın diğer bir şehir halkından rivayetiyle meydana gelen teferrüd.
D. 9-`Azîz, 10- Meşhûr, 11- Müstefîz Hadisler
9-`Azîz Hadis: Bir hocadan iki veya üç kişinin müştereken rivayet ettikleri "garîb" hadistir.
10- Meşhûr Hadis: (Yukarıda açılandı.)
11- Müstefîz Hadis: Bir hocadan rivayet eden bu topluluğun sayısı, senedin başında da sonunda da aynı olan hadistir.
*** Bu üç tür teferrüdden birer kademe daha yükselseler bile, yine de "garîb" hadisin isimleri ve lakabları olmaktan başka birşey değildirler.
E. 12- `Âlî, 13- Nâzil İsnadlı Hadisler
12-`Âlî İsnadlı Hadis: Mutlak ve nisbî olarak iki türlüdür. Mutlak `âlî isnad, senedinde birçok râvînin yer aldığı başka bir senede nazaran, adetlerinin azlığı sebebiyle râvîleri Resûlullah`a yaklaşan isnaddır. Nisbî `âlî isnad senedindeki râvîler, sağlam bir şekilde A`meş, İbnu Cureyc, Mâlik, Şu`be v.b. hadis imamlarından birine veya Kütüb-i Sitte, Muvatta gibi meşhur ve mu`temet kitapların müelliflerinden birine yakın olan isnaddır. Nisbî denişin sebebi ondaki ulüvvun hakiki değil izafi oluşudur.
13-`Nâzil İsnadlı Hadis: `Âlî isnadın karşılığıdır. Kısımları `âlî isnadın kısımlarına bakarak anlaşılır.
F. 14- Mütâbi`, 15- Şâhid Hadisler
14-Mütâbi` Hadis: Râvîsine, hadisi tahric edilmeye elverişli olan başka bir râvînin muvafakat ettiği ve bu ikinci râvînin o hadisi şeyhinden veya daha üstteki birinden yaklaşık sözlerle rivayet ettiği hadistir. Aynı râvî için gelen mütabaat "tam mütâbi`" ; râvînin şeyhinden daha yukarıda olan mutabaat ise "kâsır mütâbi`" adını alır.
15-Şâhid Hadis: Hadisin râvîsine, bir başka râvînin aynı hadisi diğer bir sahabiden lafzen ve manen benzeyen -veya sadece mana itibariyle benzeyen- bir metinle rivayet ederek muvafakat ettiği hadistir. Hadis metninin lafzen azizleştiren "lafzî şâhid"; mana olarak azizleştiren "mânevî şâhid"dir.
*** Hadis ıstılahı kitaplarında bu iki ıstılahla birlikte bir de "i`tibâr" geçer. İ`tibar, mütabî` ve şâhid`i tanımaya bir vesiledir. Rivayet edilen hadisi başka bir râvînin rivayet edip etmediğini araştırmak demektir.
G. 16-Müdrec Hadis: (Yukarıda açıklandı.)
H. 17-Müselsel Hadis: Müsned ve muttasıl olup, içinde tedlîs bulunmayan ve rivayet şekli bakımından Resûlullah`a varıncaya kadar her râvînin bir önceki râvîden birbirinin aynı söz ve hareketleri içeren bir senedle naklettiği hadistir.
I. 18-Musahhaf (ve Muharref) Hadisler: (Yukarıda açıklandı.)