Necm Süresi Meal Ve Tefsiri 33-62

#1 von Kurban , 09.06.2022 07:00

Necm Süresi Meal Ve Tefsiri 33-62

اَفَرَاَيْتَ الَّذٖي تَوَلّٰىۙ ﴿٣٣﴾
﴾33﴿ Gördün mü o yüz çevireni;

وَاَعْطٰى قَلٖيلاً وَاَكْدٰى ﴿٣٤﴾
﴾34﴿ Azıcık verip sonra keseni!
Tefsir
Tefsirlerde bu âyetlerin bazı müşriklerin dönek ve tutarsız tutumlarını gösteren olaylarla ilgili olduğuna dair rivayetlere yer verilmekle beraber bunların sağlam haberler olmadığı anlaşılmaktadır; ayrıca olayların kurgusunda Kur’an’ın ilkelerine göre izahı kolay olmayan unsurlar bulunmaktadır. 34. âyetteki “kesen” diye tercüme edilen ekdâ kelimesi “sertleşme, katılaşma” mânasında aşırı cimriliği belirten kinâyeli bir anlatım olup bununla –bazan merhamete gelse de– dünya ve mal tutkusundan kurtulamayan, katı ve dayatmacı bir tavırla hasisliğini sürdürenler eleştirilmektedir (rivayetler için bk. Taberî, XXVII, 70-71; rivayetler ve eleştirileri için bk. Ateş, IX, 129-131).
Mücahid ve İbn Zeyid e göre Bu ayeti kerime el Velid ibnu l Müğire hakkın da nazil olmuştur.Müşrikler Hz.Peyğambere ataların dinini neden terkettin,ve onların cehenem de olduğunu söyledin demeleri üzerine Eğer allahın azabından korktuğundan dolayı ddiysen,,o azabı senin yerine ben çekeyim demesi üzerine Bu ayet inmiştir.Vahidi age.d.283,Taberi age.XXVII,42

اَعِنْدَهُ عِلْمُ الْغَيْبِ فَهُوَ يَرٰى ﴿٣٥﴾
﴾35﴿ Gaybın bilgisine sahip de onunla mı görüyor?

اَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فٖي صُحُفِ مُوسٰىۙ ﴿٣٦﴾
36.Yoksa Mûsâ’nın sahifelerinde bulunan şu hususlardan haberi yok mu?

وَاِبْرٰهٖيمَ الَّذٖي وَفّٰىۙ ﴿٣٧﴾
﴾36-37﴿ Yoksa Mûsâ’nın ve ahde vefa örneği İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu hususlardan haberi yok mu?

اَلَّا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۙ ﴿٣٨﴾
﴾38﴿ Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.

وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَا سَعٰىۙ ﴿٣٩﴾
﴾39﴿ İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.

وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرٰىࣕ ﴿٤٠﴾
﴾40﴿ Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.
Tefsir
Önceki âyetlerde eleştirilen tavır vesilesiyle, o sırada muhatap­ların hakkında en fazla bilgiye sahip oldukları peygamberlerden Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ’ya indirilen vahiylerin özüne değinilmektedir. Bu âyetlerin ilk kısmında (38-42. âyetlerde) hatırlatılan ilkeler ve bilgiler –konuya ilişkin başka naslar da dikkate alınarak– şöyle açıklanabilir:
a) Sorumluluk: Kur’an’da değişik vesilelerle belirtildiği üzere, suçların ve cezaların şahsîliği esastır; –istese de– kimse başkasının günahını yüklenemez. b) Kesp: Herkes bütün sırlarını ve inceliklerini bilemeyeceğimiz bir sınav düzeni içinde iradî seçimler yapmak durumundadır. c) Hesap verme: Dünya hayatında iradî seçimle yaptığı her iş mahşer günü insanın önüne konacak, iyilik ve kötülükleri görülecek, bu konuda tamamen âdil bir yargılama yapılacaktır. d) Karşılık verme: Sözü edilen yargılamanın sonunda herkese yaptıklarının karşılığı tastamam verilecektir. e) Nihaî takdir: Yapılanların karşılığı verilirken kimsenin en küçük bir haksızlığa uğratılmayacağı kesin olmakla beraber, ilâhî lutuf ve bağışlama hususu Allah’ın mutlak iradesine bağlıdır; bu konuda mümine düşen, ümitvar olmak, ama buna güvenerek gevşeklik göstermemektir.
39-40. âyetler dürüstlükle çalışıp çabalamanın, alın teriyle kazanmanın Allah nezdindeki değerine de işaret etmektedir.

ثُمَّ يُجْزٰيهُ الْجَزَٓاءَ الْاَوْفٰىۙ ﴿٤١﴾
﴾41﴿ Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir.

وَاَنَّ اِلٰى رَبِّكَ الْمُنْتَهٰىۙ ﴿٤٢﴾
﴾42﴿ En sonunda yalnız rabbine varılacaktır.

وَاَنَّهُ هُوَ اَضْحَكَ وَاَبْكٰىۙ ﴿٤٣﴾
﴾43﴿ Güldüren de O’dur, ağlatan da.
Ahmed ibn Muhammed ibn İbrahim el Vaiz kanalıyla Hz Aişe den rivayettde Allahın rasülü gülmekte olan bir topluluğa uğradı.Şayet benim bildiklerimi bilmiş olsaydınız,çok ağlar az gülerdiniz.buyurmuştu.Bunun üzerine Cibril a.s bu ayeti kerimeyi getirmiştir."Güldüren de ağlatan da o dur..buyurmuştur.Vahidi.age s.284

وَاَنَّهُ هُوَ اَمَاتَ وَاَحْيَاۙ ﴿٤٤﴾
﴾44﴿ Öldüren de O’dur, yaşatan da.

وَاَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ ﴿٤٥﴾
45.Erkeğiyle dişisiyle iki cinsi yaratan da O’dur.

مِنْ نُطْفَةٍ اِذَا تُمْنٰىࣕ ﴿٤٦﴾
﴾45-46﴿ Rahime atıldığı zaman nutfeden (embriyo) erkeğiyle dişisiyle iki cinsi yaratan da O’dur.

وَاَنَّ عَلَيْهِ النَّشْاَةَ الْاُخْرٰىۙ ﴿٤٧﴾
﴾47﴿ Öteki yaratma da (öldükten sonra diriltme) O’na aittir.

وَاَنَّهُ هُوَ اَغْنٰى وَاَقْنٰىۙ ﴿٤٨﴾
﴾48﴿ Çok veren de O’dur, az veren de.

وَاَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرٰىۙ ﴿٤٩﴾
﴾49﴿ Şi‘râ yıldızının rabbi de O’dur.

وَاَنَّـهُٓ اَهْلَكَ عَاداًۨ الْاُو۫لٰىۙ ﴿٥٠﴾
﴾50﴿ Eski Âd kavmini helâk eden de O’dur.

وَثَمُودَا۬ فَمَٓا اَبْقٰىۙ ﴿٥١﴾
﴾51﴿ Semûd’u da öyle. Hem de geriye bir şey bırakmadan!

وَقَوْمَ نُوحٍ مِنْ قَبْلُؕ اِنَّهُمْ كَانُوا هُمْ اَظْلَمَ وَاَطْغٰىؕ ﴿٥٢﴾
﴾52﴿ Bunlardan da önce Nûh kavmini. Çünkü onlar çok zalim ve çok azgın idiler.

وَالْمُؤْتَفِكَةَ اَهْوٰىۙ ﴿٥٣﴾
﴾53﴿ Altı üstüne getirilmiş şehirleri de O helâk etti.

فَغَشّٰيهَا مَا غَشّٰىۚ ﴿٥٤﴾
﴾54﴿ Onları üzerilerine yağan felâketlere gömdü!
Tefsir
43-49. âyetlerde insanın hayat-ölüm çizgisi içinde cereyan eden her oluşun ve evrende olup biten her şeyin Allah Teâlâ’nın irade ve kudretine bağlı bulunduğunu gösteren örnekler verilmekte; 50-54. âyetlerde de inkârcılıkları sebebiyle helâk edilen bazı eski toplumların başına gelenler hatırlatılmaktadır. 47. âyette geçen ve “öteki yaratma” diye tercüme edilen “en-neş’etü’l-uhrâ” tamlaması genellikle “öldükten sonra diriltme” mânasıyla açıklanmıştır. Râzî, önceki âyetlerde insanın yaratılışından söz edilmesini ve başka bazı delilleri dikkate alarak bu tamlamayla, cenine ruhun üflenmesine işaret edilmiş olabileceği kanaatine ulaştığını belirtir (XXIX, 21). 48. âyet “Zengin eden de O’dur, yoksul kılan da” şeklinde de anlaşılmıştır (Şevkânî, V, 135).
49. âyette geçen Şi‘râ, bazı Arap kabilelerinin şans kaynağı saydıkları, bahtlarını kendisine bağladıkları ve bu sebeple taptıkları en parlak yıl­dız olarak anlaşılmıştır. Batı dillerinde yazılan meâl ve tefsirlerde, Şi‘râ karşılığında genellikle “Sirius” kelimesinin kullanılması da bu anlamdan hareketle yapılmış bir çeviridir (meselâ bk. Arthur J. Arberry, The Koran, s. 552; Hamidullah, Le Saint Coran, s. 528). Sirius, dilimizde Akyıldız veya Şuarayıyemânî olarak bilinen ve Büyükköpek takım yıldızı içinde yer alan en parlak yıldızın adıdır. Öyle anlaşılıyor ki, âyette Allah’ın Şi‘râ’nın da rabbi olduğu belirtilerek, bir tür şirk olan ve yukarıda değinilen telakkilerin temelden yıkılması hedeflenmektedir.
53. âyette geçen “altı üstüne getirilmiş şehirler” genellikle, Lût kavmi ve oturdukları yerler şeklinde açıklanmıştır; fakat benzer felâketlere uğratılarak ilâhî cezaya çarptırılmış bütün toplumların kastedilmiş olması da muhtemeldir (Râzî, XXIX, 24).

فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكَ تَتَمَارٰى ﴿٥٥﴾
55.﴾55﴿ Artık rabbinin hangi nimetlerinden şüphe duyabilirsin?

هٰذَا نَذٖيرٌ مِنَ النُّذُرِ الْاُو۫لٰى ﴿٥٦﴾
﴾56﴿ Bu (Kur’an) da önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
Tefsir
56. âyeti “Bu, önceki uyarılar gibi bir uyarıdır” şeklinde de çevirmek mümkündür. Burada Hz. Muhammed’in, Kur’an-ı Kerîm’in, önceki toplumlar hakkında verilen haberlerin veya müteakip âyette yer alan kıyamet uyarısının kastedildiği yönünde yorumlar yapılmıştır.

اَزِفَتِ الْاٰزِفَةُۚ ﴿٥٧﴾
﴾57﴿ Artık yaklaştı o yaklaşmakta olan.

لَيْسَ لَهَا مِنْ دُونِ اللّٰهِ كَاشِفَةٌ ﴿٥٨﴾
﴾58﴿ Onu Allah’tan başka ortaya çıkaracak yoktur.
Tefsir
57. âyette kıyametin her an biraz daha yaklaştığı uyarısı yapıldıktan sonra 58. âyette onu Allah’tan başka açığa çıkaracak veya onun zamanını ve nasıl olacağını bilecek yahut onu engelleyebilecek kimse bulunmadığı bildirilmektedir (Şevkânî, V, 136; Elmalılı, VII, 4615). Âlimlerin çoğunluğuna göre son âyette secde etmek gerekir.
اَفَمِنْ هٰذَا الْحَدٖيثِ تَعْجَبُونَۙ ﴿٥٩﴾
﴾59﴿ Yoksa bu haberi tuhaf mı buluyorsunuz?

وَتَضْحَكُونَ وَلَا تَبْكُونَۙ ﴿٦٠﴾
﴾60﴿ Ağlayacağınıza gülüyorsunuz!

وَاَنْتُمْ سَامِدُونَ ﴿٦١﴾
﴾61﴿ Ve gaflet içinde oyalanıp duruyorsunuz.
Tefsir
İbni Ebi Hatim in İbni Abbas dan rivayetine göre bir gün Mekke müşrikleri Hz.Peyğamber s.a namaz kılarken yanından kibirlenerek geçmişler de .bunun üzerine nazil olmuştur.Suyuti ,Lübabu n Nukul 11,144

فَاسْجُدُوا لِلّٰهِ وَاعْبُدُوا ﴿٦٢﴾
﴾62﴿ Haydi artık Allah için secdeye kapanıp kulluk ediniz.
Tefsir
Bunca nimet, hatırlatma ve uyarıya rağmen Allah’ın birliğini ve âhiret hayatının varlığını tartışma konusu yapma küstahlığını gösteren, Kur’an’ın verdiği bilgi ve çağrılar karşısında akıl ve iz‘anı harekete geçirmek yerine gaflet içinde oyalanmaktan haz alanlar eleştirilmektedir. Buna rağmen 62. âyette kısa ve etkileyici bir ifadeyle herkes Allah’a kulluk etmeye ve O’na olan saygısını belli etmeye çağırılmakta, böylece sûre asıl mesajın tekrar edilmesiyle bitirilmektedir.
Nasr ıbn Ali kanalıyla,Abdullah ibn Mesud rivayetinde içinde secde ayeti olan sürelerden ilki Necim süresidir.Rasülülah ve beraberindekiler secd ettiler sadece biri yerden toprak aldı ona sece etti.O kişi ise Umeyye ıbn Halefr idi.Buhari,Tefsir ul kuran 53,Necm 4

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 14.01.2024 | Top

   

Tur Süresi Meal Ve Tefsiri 1-20
Necm Süresi Meal Ve Tefsiri 19-32

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz