Bu konuda Ayet ve Hadisi Şeriflere bakalım:
"Risalet ve nübüvvet bitti. Benden sonra ne
bir nebî gelecektir, ne de rasul...
Lâkin 'mübeşşirat' vardır. Sahabe 'Mübeşşirat nedir
Ya Resulallah?' diye sorar.
Hz. Peygamber '
Müslüman kişinin gördüğü rüya.' der. O,
nübüvvetin cüzlerinden bir cüzdür." (Tirmizi, Rüya, 2)
Rasulullah'a vahyin sadık rüyalar şeklinde başlaması,
üstteki hadisi anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Hz. Aişe'nin haber verdiği gibi, vahyin başlangıcında
Resulullahın gördüğü rüyalar, sabahın aydınlığı gibi
açık ve nettir. (Buhari, Bed'ü'l vahy, 3).
Kur'an-ı Kerîm'de, özellikle Yusuf suresinde rüyadan
çokça bahsedilir. Bu surede bahsedilen ilk rüya
Hz. Yusuf'un çocukluğunda gördüğü bir rüyadır.
Hz. Yusuf, bu rüyasında onbir yıldızı, güneş ve ayı
kendisine secde ederlerken görür. Rüyayı babasına
anlatır. Bunun üzerine babası der ki:
"Rabbin seni böylece seçkin kılacak. Sana
‘ehadisin tevilini’ öğretecek ve bundan
önce ataların İbrahim ve İshak üzerine
nimetini tamamladığı gibi, senin ve
Yakup oğullarının üzerine de nimetini tamamlayacaktır. Muhakkak ki Rabbin
Alim'dir, Hakim'dir." (Yusuf, 12/6).
Hz. Yusuf'a öğretilen "ehadisin te'vîli", bir yönüyle "
rüya tabiri" şeklinde…
"Ey babacığım. İşte bu, daha önce gördüğüm
rüyanın te'vîli. Rabbim onu gerçek kıldı."
(Yusuf, 12/100)
Kur'an'da Hz. Peygamber (asm)'in birkaç rüyasına da
yer verilmiştir. Bunlardan birisi, Hz. Peygamber (asm)
'in Bedir savaşı öncesi gördüğü rüyadır. Resullullah
rüyasında, müşriklerin az olduğunu görmüş ve bunu
ashabına müjdelemişti. Ayet, bunu şöyle hikâye eder:
"O zaman Allah sana rüyanda düşmanlarınızı
az göstermişti. Eğer çok gösterseydi korkar ve
cihada çıkıp çıkmama hususunda ihtilafa
düşerdiniz. Fakat Allah, sizi korkudan ve
ihtilaftan kurtarıp selâmete erdirdi. Şüphesiz
O, gönüllerde olanı bilendir." (Enfal, 8/ 43).
“And olsun ki Allah, Resulünün rüyasını
doğru kıldı. Allah'ın dilemesiyle siz emniyet
içinde, başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış
olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a girecek
siniz." (Fetih, 48/27).
- Rüyalar bir çeşit ilham sayılır. Rahman ve
Rahim olan Allah, vahiy ve ilham ile kullarına hitap
edip onları onurlandırdığı ve mesajlarını ilettiği gibi,
rüya ile de kullarına olan yakınlığını, onlarla ilgili
rahmet ve inayetini, onların kimsesiz olmadıklarını,
Rableri tarafından her zaman gözetilmekte olduğunu
göstermesi rahmet ve inayetinin bir gereğidir.
- Rüyalar, insanlara manevî alemlere pencereler
açan birer realitedir. Sürekli maddî hayatla meşgul
olmaktan yorulan insanlar, rüya ile manevî alemlere
seyahat etmekle istirahat etmiş olur.
- Hadis-i şerifte -mealen-:
“Salih rüya, vahyin kırk altı parçasından
bir parçadır.” (Buharî, Tabir, 5)
denilmek suretiyle, rüyanın Allah ile kulları arasında
işleyen bir manevî telefon hattı mahiyetinde olduğunu
gösterilmektedir.
- Alem-i Misal’de seyahat etmekle meşhur olmuş
Muhyiddin ibn Arabî, alem-i misale çıkmanın ilk
basamağı rüyalardan geçer, demektedir. Demek ki,
doğru rüyalar görecek kadar hayatını istikametle
geçirenler, rüya yoluyla misal aleminden haber
alabilirler. Nitekim buna Peygamber Efendimiz
(asm) şöyle işaret buyurmuştur:
“Rüyası en doğru olarak çıkanlarınız, en
doğru sözlü olanınızdır.” (Müslim, Rüya, 6)
- Bir hadiste Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:
“Nübüvetten yalnız müjdeciler kalmıştır.”
Oradakiler
“Ya Resulellah! Müjdeciler nelerdir?” diye sorduk
larında
“Salih rüyalardır.” buyurdu. (Buhari, Tabir,
5; Muvatta, Rüya 3)
Bu hadis-i şerifler de gösteriyor ki, Allah ile kulları
arasında iletişimi gerçekleştiren vahiy yolu kapandıkt
an sonra, vahyin kırk altı parçasından bir parçası olan
rüyalarla bu iletişim hattı devam edecektir.
- Rüyanın en güzel yönlerinden biri de -geçici de olsa
- ayrılıkları kaldırıp buluşmaları gerçekleştiren bir
misyonunun olmasıdır. Yakın akrabasını, yakın
dostlarını berzah alemine gönderenler, rüyada onlar
la görüşmekle bir mutluluk elde ederler.
Anlatılan bu hususlar, rüyanın hikmeti konusunda
yalnız bir ufuk açmak için birer misaldir…
Rüyanın dinimizde bir bağlayıcılığı var mıdır?
Hz. İbrahim'in oğlunu kesmesine dair bir rüya
görmesi ve bu rüyanın gereğini yerine getirmeye çalış
ması, Kur'an gibi Kitab-ı mukaddeste de yer almakta
dır. Demek bu konuda semavi dinlerin vahiy metinleri
ittifak halindedir.
“İbrâhim dedi ki: 'Ben, Rabbimin gitmemi
emrettiği yere doğru gidiyorum,
O elbet bana yol gösterecektir. Ya Rabbî,
salih evlatlar lütfet bana!' Biz de ona aklı başında bir oğul müjdeledik."
"Çocuk büyüyüp yanında koşacak çağa erişince
bir gün ona: 'Evladım, dedi, ben rüyamda
seni kurban etmeye giriştiğimi görüyoru
m, nasıl yaparız bu işi, sen ne dersin bu
işe!' Oğlu: 'Babacığım! Hiç düşünüp çeki
nme, sana Allah tarafından ne emredili
yorsa onu yap. Allah’ın izniyle benim de
sabırlı, dayanıklı biri olduğumu göreceksin!' dedi.” (Saffat, 37/99-102)
"İkisi de bu şekilde teslim olduklarında, onu
tuttu şakağı üzerinde yatırdı. Biz ona şöyle
seslendik: 'Ey İbrahim! Gerçekten rüyayı doğr
uladın.
İşte biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.
Şüphesiz bu apaçık ve kesin, çetin bir imtihan
dı.' Ona büyük bir kurbanlık fidye verdik."
(Saffat, 37/103-107)
Netice şudur ki;Her türlü rüyaların tabir ve tevilin de ehil ve erbabı bulunmalı ve onlara sorulmalı...
İndi müteala lara göre ondan bir hüküm çıkarmak onunla amel etmek doğru olmaz.
Başkalarını buna teşmil edecek hükümler ve anlamlar atfetmek tamamen yanlış olur.
Zira bazen bu çıkarımlar nefsani ve isabetsiz kararlar olabilir.
Bu ise ümmetin dinine zarar verir.
Salih insan butür yola sapmaz.