EVİN REİSİ KİM?
Din hayattır. Din Allah'a gönüllü köleliktir. Aşk gibi, mantığın bazı
şeylere anlam veremese de gönlün seve seve itaat etmesidir. İslam'ın kelime
anlamı "teslim olmak" demektir. Müslüman olmayı kabul ederek Allah'a teslim
olmayı kabul ettik.
Oysa bizim toplumumuzda din deyince maalesef çoğu zaman sadece namaz,
abdest, oruç, tesettür gibi dinin ibadetle ilgili bölümleri akla geliyor.
Dinin muamele ile ilgili bölümleri ise sanki bizim keyfi seçimimize
bırakılmış gibi bir algı var çoğumuzda.
İbadetlere mecbursun; fakat muameleleri canın isterse yap, onlardan mesul
değilsin, demiş sanki Yaradan.
İbadetleri yapınca kendimizi pek bir dindar zannediyoruz, kimseleri
beğenmiyoruz; hayatımızı dine göre yaşamaya gelince çuvallıyoruz.
Mesela, aile konusunda dinimizin bize çizdiği bir çerçeve var. Fakat biz
yaşantımızla ne kadar o çerçevenin içindeyiz? Erkek, ailenin reisi olarak
Allah (c.c)' ın kendine verdiği yükümlülüğü yerine getiriyor mu? Kadın,
evin hanımı olarak Allah (c.c)'ın kendine verdiği sorumlulukları yerine
getiriyor mu?
Eğer kadın ve erkek, dinin aile ile ilgili hükümlerine dikkat ediyor olsak,
dindar ailelerde evlilik problemlerinin çok az olması lazım. Fakat maalesef
dindar ailelerde de çok fazla problem var. Çünkü bir ayağımızla İslam'ın
çizdiği çerçevenin içinde bir ayağımızla da dışında duruyorsak bir o yana
bir bu yana dönüp dururuz.
Dindar ailelerin çoğunda en temel problem erkeklerin evde reis olmama sı,
Allah'ın verdiği görevi yerine getirmemesi ya da getirememesi. Kimi
reisliği hanıma devretmiş, yan gelip yatıyor (fakat huzursuz) kimi de
gücünü kötüye kullanıyor ailesine zulmediyor. Kimi de nasıl reislik
yapacağını bilmiyor, bocalayıp duruyor. Oysa aileden erkek sorumlu. Erkeğin
bu görevi acilen üstlenmesi ve idarecilik konusunda çaba göstermesi ve
kendini geliştirmesi gerekli.
Kadınlar ise pek çoğu Allah (c.c)'ın onlardan istediği kocalarına karşı
saygılı ve itaatkâr olma halleri içinde değiller. Kadın hakları yaygaraları
sebebi ile Müslüman hanımlar İslam'ın kadına verdiği haklardan razı
değiller. Batı toplumlarındaki kadınların içine düştüğü erkekleşme
hallerini Müslüman hanımlar da kuşanıverdiler.
Çoğu kadın evde otorite olmak istiyor. Kocaya saygı ve itaat bir eziklikmiş
gibi algılanıyor, hanımlar tarafından. Kadınlar güç ve otoriteyi sevdiler.
Oysa otorite kadın için tadı güzel, zehirli bir meyve gibidir. Yavaş yavaş
öldürür; kadına Allah'ın bahşettiği özel ve güzel pek çok kadın olma
halini.
Müslüman ailelerin geldiği duruma bakarak acilen kadın ve erkek olarak
yaratılışımıza uygun rollere bürünmemiz gerekiyor. Ah, içimizde sıkıntı
duymadan dinimizin emirlerine teslim olabilsek, imanın tadını ne güzel
duyarız.
Erkeklerin de kadınların da yaratıcısı, sahibi, maliki olan Allah, Kur’an-ı
Kerîminde şöyle buyuruyor:“Erkekler kadınlar üzerine hâkimdir (idareci
dir). Çünkü Allah teâlâ onların bazısını bazısı üzerine tafdil buyurmuştur
(üstün yaratmıştır). Ve (erkekler) mallarından infak etmektedirler (kadın
lara harcamaktadırlar). Saliha kadınlar itaatlidirler. Allah u teâlâ’nın
hıfzı sayesinde gaybı (kocalarının gıyabında, ırz ve mallarını) muhafaza
ederler.” (Nisa: 34 )
Bu âyet-i kerime hakkında Elmalılı Hamdi Yazır’ın yaptığı özlü bir tefsir
şöyledir: “Erkekler kadınlar üzerine hâkimdir. Aile içerisinde hâkimiyet,
yâni aile fertlerini koruyup gözetme vazifesi, erkeğe verilmiştir. Âyetten,
erkeğin bu vazifeyi yapmak üzere kadından daha üstün kılındığı anlaşılmakla
beraber, açıkça ‘Erkekleri kadınlardan üstün kılmıştır.’ yerine ‘Bazısını
bazısından üstün kılmıştır.’ buyurulmasının da, daha başka mânâları vardır.
Şöyle ki, bu tarz ifadeden anlaşıldığına göre, gerek kadının gerek erkeğin
birbirinden üstün tarafları vardır. Aile çatısı altında, her iki tarafın
üstün meziyetleri birleştirilir ve ailenin ihtiyaçları yanında, saadeti de
temin edilmiş olur.”
Hepimiz Allah'ın bizden razı olmasını bekliyoruz fakat biz Allah'tan razı
mıyız, Allah'ın gönderdiği dinden razı mıyız? Önce kendimize bu soruyu bir
soralım.