Helal Şekil de Kadına Yaklaşım Zamanı ve Şekli..

#1 von Kurban , 09.11.2013 13:17

Helal Şekil de Kadına Yaklaşım Zamanı ve Şekli.. Fahrettin Razi Tefsiri

Müfessirler, ayetteki, kavlinin tefsiri hu- susunda ihtilâf etmişlerdir:

1) Meşhur olan görüş, bizim zikrettiğimiz şu görüş­tür: Kocanın hanımının fercine önden veya arkadan yaklaşması caizdir.

2) Bunun manası, "Helâl olan vakitlerden dilediğiniz vakitte..." demektir. Bu da, "Kadın yabanct, nikâhı düşmeyen veya oruçlu veyahut da haytzlı ol­madığı zaman.." demektir.

3) Kocanın hanımı ile, tercinden olmak şartıyla, hanımı ister ayakta, ister çömelmiş, ister yan yatmış olsun, cima etmesi caizdir.

4) İbn Abbas bunun manasının "Koca dilerse "azil" yapar, isterse yapmaz" şeklinde olduğunu söylemiştir.Bu görüş Sa'id b.Müseyyeb den nak­ledilmiştir,

5) Bunun manası, "Gece ya da gündüz ne zaman isterseniz..." demektir.

Eğer, "Bu görüşlerden hangisi tercihe şayandır?" denilir ise, deriz ki: Mü-fessirlerin ifâdesinden anlaşıldığına göre, bu ayetin nüzul sebebi şudur: Ya­hudiler, bir kimse hanımının fercine arkadan cima edince çocuğun şaşı doğacağını söylüyorlardı. Allah Teâlâ da onların bu sözünü yalanlamak için bu ayeti indirmiştir. Öyle ise evlâ olan, ayeti bu manaya hamletmektir. Bunun vakitlerle ilgili olduğunu söyleyen görüşlere gelince, ayet-i kerimede vakitler söz konusu değildir. Çünkü, kelimesi bazan ne zaman" manasına, bazan ise, nasıl manasındadır.

Azil yapıp yapmama meselesi ise, lâfzının manası ile ilgili değildir. Çünkü cima hali, azledip azletmeme ile değişmez. Binaenaleyh ayeti, yukarı­da zikretiğimiz ilk görüşe hamletmek uygun düşer.

Cenâb-ı Hakk'ın, buyruğunun manası şudur: "Cenneti ve Allah'ın ikramını elde edeceğiniz şeyleri yapınız." Bu ifâdenin bir benzeri de, bir insanın başka birisine, Kendin için önceden bir amel-i salih yap" demesidir. Bu, "Azıklanı­nız. Biliniz ki azıkların en hayırlısı takvadır" (Bakara, 197) ayeti gibidir. "Takdim" lâfzının bir benzeri de, Allah Teâlâ'nın, cehennemliklerden bir gruptan naklet­tiği şu ayettir: "Onlar şöyle derler: "Hayır, siz rahat görmeyin. Bunu bize siz takdim ettiniz, o ne kötü bir karar kılıştır " (Sad, 60).

Buna göre eğer, "Bu ayetin, öncesiyle irtibatı nasıldır?" denirse, biz de­riz ki: İbn Abbas (r.a)'dan nakledildiğine göre, o şöyle demiştir: "Bunun ma­nası, cima ederken besmele çekmektir." Bu son derece uzak bir ihtimaldir. Bence burada, "Kadınlarınız sizin tarlanızdır" ayeti, cima etmenin mubah oluşunun sebebine dikkat çekme gibidir. Sanki şöyle denilmektedir: "O kadınlar, sizin tarlanız olduktan için, yani onlardan çocuk­larınız doğduğu için, Allah onlarla cima etmenizin meşru olduğunu bildirmiş, daha sonra da, "Tarlanıza dilediğiniz gibi geliniz" buyurmuştur. Yani, "On­larla cinsi münasebette bulunmanın size mubah olmasının sebebi, ekin (ço­cuk) elde etmek olduğu için, tarlanıza geliniz, ekin ekilecek yerin dışına geçmeyiniz." Buna göre ayetteki, "tarlanıza geliniz" emri, sa­dece ferçten cima yapmaya izin verildiğine, bunun dışındaki yerlere müsaa­de edilmediğine bir delil olmuş olur. Ayet o iki yerden biri hakkında müsâade­nin olduğuna, diğeri hakkında ise müsâade olmadığına deli! ihtiva edince, Allah Teâlâ, Kendiniz için takdime yapın" yani, "Şehvetinizi ye­rine getirme hevesinde olmayın, bir taat sunma hevesinde olunuz" buyurmuş­tur. Sonra Allah Teâlâ, bu hususu, "Allah'dan ittika ediniz" em­riyle, üçüncü olarak da, "ve mutlaka O'na kavuşacağı­nızı bilin" buyruğu ile te'kid etmiştir. Peşpeşe getirilen bu üç tehdidin zikre­dilmesi, kendisinden önce leziz ve arzu duyulan bir şey yasaklandığında uy­gun düşer. Binaenaleyh hem ayetin makabli hem de mâba'di (evveli ve sonrası), bu işin haramlığına delâlet eder. Böylece, bu ayetin tefsiri hususun­daki en doğru görüşün, müçtehidlerin çoğunluğunun benimsediği görüş ol­duğu ortaya çıkar.

Allah Teâlâ'nın, "Allah'tan korkun ve mutlaka O'na kavuşacağınızı bilin" emrine gelince, bil ki "takva" hakkında daha evvel açıklamalarda bulunmuştuk. Allah'a kavuşmanın izahı ise, (Bakara, 46) ayetinin tefsirinde geçmişti. Bil ki Al­lah Teâlâ, bu ayette şu üç şeyi zikretmiştir:

a) O, "Kendiniz için takdime yapın" buyurmuştur ki bundan muradı taat olan işlerdir.

b) "Allah'tan korkun" buyurmuştur ki, bundan muradı, ya­sak oian şeyleri bırakmadır.

c) "Mutlaka O'na kavaşacağınızı bilin" buyurmuştur ki bunda da şuna işaret vardır: "Ben, sizi öldükten sonra dirilme, mahşerde bulunma ve hesap vermeniz için, taatteri yapıp, haramları bırakma hususun­daki meşakkatlere katlanmakla mükellef tuttum. Eğer hesap günü olmasay­dı, taatleri yaparken ve yasakları bırakırken sıkıntılara göğüs germek manasız olurdu. Bu ne güzel bir tertiptir.

Allah Teâlâ daha sonra da, "İman edenleri müjdele" bu­yurmuştur ki bundan maksadı da Kur'an'da nazar-ı dikkate altnan tertibi gözetmektir. Bu tertip de, Allah'ın Kur'an'da her tehdidin yanısıra bir va'ad ve müj­deyi zikretmesidir. Buna göre bu ifâdenin mânâsı, "Özellikle mü'minleri mükâfaat ve ikramınla müjdele" demektir. Sanki malum oldukları için, âyette "ikram" ve "sevab" (mükâfaat) lâfızlarına yer verilmemiştir. Bu tıpkı, "Mü'minlere, Allah'dan kendile­rine cidden büyük birfazl'û kerem olduğunu müjdele" (Ahzâb,47)âyeti gibidir. [197]

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010


   

Salat-ı Vusta Hangi Namazdır?
İkİ Mesele/Kadınların Tarla Olması ve Onlara Yaklaşım Şekli

Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz