[b]BİR TEK SEN KALDIN BENİ DİNLEYEN…[/b]

#1 von Kurban , 07.10.2012 13:29

BİR TEK SEN KALDIN BENİ DİNLEYEN…
Gece… Yıldızların eteğine tutunuyorum, uykuya dalmış yeryüzü. Karanlıklar içinde yaşadığımız kentler. Kimse görmüyor sırılsıklam yaş gözlerim, ağlarım şehrin haline. “Ne oluyor?” diye sorar annem, İmam Hüseyin’e ağlar gibi ağlarım insanlarımızın haline baktıkça… Ve göğe baktıkça büyük şirket binalarında asılı kalır gözüm ve o binalarda hayatları yok olan insanlar, hayatları çok çabuk biten kadınlar gelir aklıma, aklım kirlenir. Kalbime yeni bıçaklar saplanır, unuttuğumuz tarih intikamını alır sanki bizden, tarih gönlümde bir sevda, akan son kanım gibi bakarım kirlettiğimiz toprağa. Umurunda değil kimsenin her akşam ve her sabah, daha bir kötü ölüyor kadınlar şimdi şehirlerde ya da daha bir zalimce öldürüyorlar. Anlamayan varsın anlamasın sözümü. Şimdi su sesine hasret ölüyor kadınlar.

Ben yazıyorum böyle deli divane. Çöl olmuş şehirlerin yüreği darmadağın insanlık. İnsanlığın nabzı atmıyor, İnsanların nabzı atmıyor, yaşamayı seçemiyor çocuklar ve seyrettikleri filmin kahramanı hep erken ölüyor, hayatları çalınıyor kadınların bu kentlerde. Hayır, ben kimsenin tarafında değilim, ben insanlığın ve insan olmanın tarafıyım, şimdi bazılarının sayesinde insanlık öldü, yok oldu yaşadığımız kentlerde. Ve daha çok rakı kokuyor sokaklar ve daha çok kaybediyor iyiler. Ve ben iyileri anarak yürüyorum bu kirli caddelerde ama onlar çoktan yüreklerini de alıp gitmişler bu kentlerden. Onun için kalbim bir güvercin kalbi gibi titriyor bu kocaman evlerin gölgesinde. Kuşları bile, bir bir öldü şehirlerimizin. “Bir şehirde güvercinler yoksa martılar yoksa kuşlar yoksa o şehirde yaşanmaz derdi dedem”. Kuşlarını öldüren bir kirli sistem şimdi şehirler. Tamamlanmamış bir cümle gibi en iyi hayat ve herkes biraz daha eksilerek yaşıyorlar şehirlerde.

Yazıp söylediklerimi anlamadığını söylüyor ağır bir siyasetçi. Ve ben her seferinde ayrı bir suç taşıyorum avuçlarımda, insanlardan bana miras kalan. Ne rezil bir sistem bu ey ahali? Ve neden ucuz ekmek kuyruğunda hep kadınlar sıra bekliyor bana kim söyleyecek? Ve kim söyleyecek her Cuma vaaz veren hocanın bundan neden bahsetmekten çekinip korktuğunu?

MAĞRUR KRALLAR GİBİ YAŞIYOR ŞİMDİ BAZILARI.

Yoksulluk her gün daha bir soğukkanlı geliyor fakirlerin evine ve her zamankinden daha kalabalık evde çocuklar. Ve kimse onlar için yeni şarkılar bestelemiyor, eskimiş Cem Karaca şarkısı dinliyor pamuk toplayan kızlar. Kaybettikleri akıllarına düşünce daha bir yüksek söylüyorlar içlerinde büyüyen isyan küfürlerini ve duymuyorlar yeni saraylar inşa etme peşinde koşan zenginler, para sahipleri.

“Buralardan git istersen” diyor bir kız yavuklusuna, ansızın yağan bir yağmur oluyor gözleri. Çaresizliğini avuçlarına saklamak istiyor delikanlı, şehrin bütün duvarları yıkılıyor üstüne, umursamıyor şehir halkı. Zira her gün biri, bir başkasına “buralardan git” istersen diyor, başının belaya girmesini istemiyor yine sevdiğinin. Her akşam onun eve gelirken eli boş kıyamet yaşayan gözlerini seyretmekten utanıyor kim bilir.

“Sen beni anlamazsan anlama” ey parmakları para sayarken yorulan adam! Sen anlamamakta ne çok dirensen de beni anlıyor evine ekmek götüremeyenler, beni anlıyor yüreklerinde hasret yalnızlığı çoğalan katçı kızlar, beni anlıyor kendileri yemeyip torunlarına taze ekmek alma derdinde olan anneanneler, babaanneler.

Dışarıda deli bir yağmur. Gösterişsiz hayat öyküleri okuyarak kendini teselli ediyor kendi öyküsü yazılman kızlar. Daha fazla konuşmak yoruyor anneleri ve beklediği hiç bir haber gelmiyor iş arayan gencin. Üst üste yığılmış kitaplar gibi şimdi hayat şehirlerde, içinde ne yazdığı belli değil yarınların.

Bu kapitalizm ne kötü ve ne alçak bir sistem. Önce ruhlarını kuşatıyor insanların, sonra evlerini, daha sonra ekmeklerini. İnsanlık ve merhamet kokularını alıp gidiyor ve güneşsiz kalıyor yeryüzü sanki. Ve bütün hesapları insanlığı, insanları yok etmek, insanların kutsallarını darmadağın etmek ve yok etmek bütün sevgilileri, bütün sevdaları, çocuklar daha çok annesiz büyüsün bütün gayeleri ve kızlar daha çok köle olarak alınıp satılsın hesapları.

Evet, çok kızgınım ve çok küfür yüklü yüreğim. Sürgün yemiş atlar gibi yalnız dolaşıyorum sokaklarını şehirlerin. Haberiniz var mı beyler? Yoksulluğun gözüne bakılmıyor ve biz şimdi gözüne bakamıyoruz bayat ekmek kuyruğunda bekleyen yaşlı kadınların.

Onun için bir tek sen kaldın, beni anlayıp dinleyen yağmur gözlü adam. Ve bir tek sen hikmetini anlıyorsun kavgalarımın. Sevdası olmayanın kavgası olmaz boş ver aldırma. Derdi olmayanın da imanı olmaz, kulak verme siyasetçilerin başı sonu olmayan sözlerine. “Yeryüzü size mescit kılındı” der Mevla… Bu mescidi harabeye çevirenler ile işimiz olmaz bizim. Olsa olsa kavgamız olur. İşte meydan yeri, sözü olan beri gelsin.

----HER ÇİÇEK İÇİNDE BİR DAMLA YAĞMUR SAKLAR, ALDIRMA SEN ZALİMLERE---
Mehmet Kaya

 
Kurban
Beiträge: 1.052
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010


   

Kurban Üzerine Dini Sorular
CUMA NAMAZI ,CUMANIN FAZİLETİ VE TERK EDİLMESİ DURUMU.

Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz