Dogru Sohbet Üsülleri Nelerdir?
1.Üslubun encanalici kismi,Muhataba güzel bir yol ile ifad-ei meram da bulunmaktir.Bu nun icin,Hangi metodlari kullanmak gerek,a.Dikkat cekmek icin dikkati ceken konulari yumusak bir üslubla islemek,muhataba anlatmak.b.Ihtiyac duyulan kadari ve ihtiyac duyuldugu zaman da,kisa ve öz olsarak anlatmak,yahut gerektiginde biraz detaya girmek.c.Muhatabi rencide den üslub ve tartisma seklinden kacinilmali,zira orada alisveris ve kazan adina bir seyler elde etmek saglanmaz.d.Vakur ve bilincli eda ile inandirici olunmali.Ihtimal söz konusu olan ve farkli söylemlerin oldugu yerde tek dogru bu seklinde konu islenmemeli.Zira bu tür konusmalar tartisma ortami ve subjektif,yanli bilgiler yüklenmesine sebeb olacaktir.
- Konuşmanın ilgi aşaması
İlgi aşaması konuşmanın en önemli ve yapısal bir evresini (hatta zaman sürecini) oluşturur. Dinleyicilerde ilgi uyandırmayan bir konuşma etki ve etkilendirme aşamalarına ulaşamaz.Konuşmacı konuşmasını sanki sağırlara veya maddi eşyalara yapmış sayılır. C- Konuşmanın etki aşaması
Etki Aşaması
Konuşmanın amacının dinleyenler tarafından algılanması, anlaşılması, düşünülmesi aşamasına konuşmanın “Etki Aşaması” denilir. Her konuşmanın bir veya birden fazla amacı vardır. Amaçsız konuşma, ses çıkarmaktan öteye gidemez. Konuşmacının amacını açıklaması gerekmez.Özellikle konuşmasının (Hitap-Giriş-Konular) bölümlerinde amaçtan söz edilmez. Gerektiği zaman (sonuç) bölümünde amaca değinilir.Amaç, konuşmalarda açıklanan konularda belirtilen görüşlerin dinleyenlerce kabul edilmesinin sağlanması veya kabul ettirilmesi veya kabul görmesi olabilir. Bir görüşün veya uygulamanın reddi ve bu reddin dinleyicilerce onaylanması olabilir.
Amaç, konuşmacının arzu ettiği bir ortamın hazırlanması, bir tutumun, davranışın gösterilmesi veya bir eyleme kalkışılması, gerçekleştirilmesi olabilir. Amaç, bazan bütün bu sayılanların aksinin yapılması da olabilir. Etki aşamasında, dinleyenlerin duyguları, inançları, kültür çevreleri, algılama, anlama, düşünme yetenekleri öremlidir ve konuşmacı bu hususları dikkate almak zorundadır. Etki doğuracak konuşmanın üç şartı vardır. Bunlar:
1- Konuşmacının konulara hakimiyeti ve çok açık, doğru, tam olarak dinleyenlere sunumu.
2- Konuşma “Temaları”nın dinleyicileri uyarıcı, aydınlatıcı, yönlendirici şekilde seçimi.
3- Dinleyenlerin çok iyi tanınması ve değerlendirilmesi. (Özellikle inançları, bağlılıkları, kültür ve eğitim düzeyleri, beklentileri bakımından.)
Etki aşamasının (1) nci şartı, ilgi aşamasında konuşmacı için aranan özelliklerdir.
İlgi aşamasında hedef dinleyenlerdir.Bu aşamanın başarılı ve olumlu şekilde geçilmesi konuşmacının kişiliğine, bilgisine, dili kullanmasına, ciddiyeti kadar içtenliğine, seçtiği konunun dinleyicilerin düşüncelerine, beklentilerine, ümitlerine uygun olmasına ve ortama bağlıdır. 1- İlgi aşamasında konuşmacının dikkat etmesi gereken tutum ve davranışlar:
1. Konuşmacının özel ikili konuşmalar dışında her konuşmayı aşağıdaki sıralamaya uygun şekilde en basit bir plan içinde hazırlaması gerekir.
- Dinleyicilere hitap- Giriş- Konu veya konuları açıklama- Amaç (dinleyicileri yönlendirecek şekilde)
- Sonuç
b- Konuşmacı, tekrardan, (yani, anladınmı, şey-şeyler-hatırlatırım ki gibi sözlerden kaçınmalıdır.
c- Konuşmacı, konuşma konusuna hakim olduğunu bilgisi, sözlerine katacağı anı, espri, alıntılarla dinleyicilerine kabul ettirmelidir.
ç- Her konuşma kelimelerden oluşur. Ancak kelimelerin anlamlarını çok doğru şekilde karşısındakine iletmelidir. Bir yoruma, yanlış anlamaya neden olmayacak şekilde kelimeleri seçmelidir.
d- Konuşma yazılı bir metne bağlanabilir. Kısa notlara (esas konu ve amaçla ilgili veya anılar, alıntılarla ilgili olabilir.) dayanabilir. Konuşma hiçbir metne, nota gerek duymadan yapılabilir. (İrtical’en) Bu yöntemler konuşmacının yeteneğine bağlıdır. Ancak, bilimsel konuşmalar dışında yazılı bir metnin okunması dinleyicilerin ilgisini azaltabilir. En doğru, güvenilir, geçerli yol- konuşma planının yapılıp, yanımızda olması ve önemli notların veya değişikliklerin yazılı şekilde elimizde bulunmasıdır.
e- Konuşmacı içten (samimi) olmalıdır. İçtenliği ciddiyetini; ciddiyeti içtenliğini örtmemeli; hafifliğe ve şatafata, bilgiçliğe kalkışmamalı, konu dışına çıkmamalıdır.
f- Konuşmacı bulunduğu ortamın ve dinleyicilerin durum ve konumlarının gerektirdiği şekilde giyinmelidir. Gösterişten kaçınmalıdır. Çevre şartlarına uymalıdır.
g- Konuşmacı gereksiz hamaset’ten, büyük sözlerden, konu ile ilgisi olmayan görüş ve düşüncelerden kesinlikle kaçınmalıdır.
ğ- Konuşmacı, “heyecanlı-coşkulu” olmalı ancak bu tutum ve davranışını abartmamalı, dinleyicilerine de coşku aşılamalıdır.
2- İlgi aşamasında konuşma ortamının hazırlanması:
a- Konuşmacı ile dinleyicilerin, konuşma konusu ile dinleyenlerin ilgisini hazırlayan en önemli etkenlerden biri ortamın (konuşma ortamı salon, meydan, oda, kahve gibi) hazırlanmasıdır.
b- Önemli simgeler (bayrak, sancak, flama, afiş gibi) ortamın hazırlanmasında başvurulacak araçlardır.
c- “Ses” – “Marşlar” – “Şarkılar” – topluluğun ilgisini çeken ses sanatkarları, müzik toplulukları, gösteriler de ortamın hazırlanmasında başvurulabilecek önemli araçlardan sayılır.
d- Konuşmacının konuşmasını net, doğru, tam yansıtacak ses düzeni, gerektiğinde fotoğraf, film gibi konuşmacının kullanacağı teknik imkanlar ortamın hazırlanmasında çok önemlidir.
Sonuç olarak, önceden hazırlanmış, doru bir plana bağlanmış, bilgiyle donatılmış, ciddiyet ve coşku ile sunulmuş bir konuşmanın dinleyicilerin ilgisini çekme şansı her zaman yüksektir. Özellikle dinleyenlerin beklentilerine, düşüncelerine değer veren ve dikkate alan bir konuşma kesinlikle ilgi yaratır ve bu ilgi diğer aşamalara da kolayca geçmeyi sağlar. Temalar
1- Bir konuşma ve yazımda tema, konuşmanın ve yazının amacı ile ilgilidir. Konuşmalarda konuların açıklanması bölümünde yer alabileceği gibi özellikle sonuç bölümünde açıklanması esas kabul edilmelidir. (Örnek; “Bizim mücadelemiz yoksullukladır” – “Yoksulluğu ortadan kaldıracağız”)
2- “Tema” ve “Temalar” konuşmanın temel unsuru, temel noktası da olabilir. Bu takdirde konular bu tema etrafında işlenir, sık sık da tekrarlanır.
3- “Temalar” amacı belirleyen bir kelime, çok kısa bir cümle veya cümleler olabilir. (Vatan – Vatan Tehlikededir – Vatan bütün zenginliğine rağmen yoksuldur, yıkıktır…- Vatanın sahibi nerede – Toprak emekle,bilgi ile, dil ve inançla vatan olur…)
4- Özellikle siyasi konuşmalarda, ülke ve millet sorunlarının çözümü ile ilgili olarak yapılan hitaplarda, bildirilerde, büyük kitlelere karşı yapılan konuşmalarda “Temalar” önemli bir yer tutar.
Temaların Özellikleri
Temaların Özellikleri şunlardır.a- Kısa ve özlü olmalıb- Doğru ve gerçekçi olmalı
c- Kabul edilebilir olmalıd- Dinleyicilerce kabul edilebilir olmalıe- Bir yoruma, açıklamaya neden olmamalı
D- Konuşmanın Etkinlik Aşaması
Etkinlik aşaması dinleyicilerin tutum ve davranışlarının konuşmanın amacı veya amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi ve gerektiğinde açıklanan amaçlara uygun eyleme kalkışmaları anlamındadır.
Etkinlik aşaması (Dinleyicileri esas alan ve dinleyenleri yönlendiren bir aşama) dört özellik taşır:
1- Dinleyenler konuşmacının açıkladığı tez ve görüşü kabul eder
2- Dinleyenlerin tutum ve davranışları konuşma amacı doğrultusunda değişir. İstenilen doğrultuya yönelir.
3- Dinleyenler konuşma “Temalarını” özümser ve kendi görüşleri gibi açıklar.
4- Dinleyenler gerektiğinde (Gereği konuşmacı belirler) eyleme geçer.
1- Sûresinin indirildiğini haber verdi. Ahmed, Buhâri, Tirmizî, Nesai, İbnü Mâce ve İbnü Merdûye de Ömer b. Hattâb (r.a.)'da şöyle rivayet etmişlerdir: Demiştir ki; Resulullah (s.a.v.) ile seferde idik, ona bir şeyden üç kere sual ettim, cevab vermedi ben de devemi sürdüm, sonra topluluğun önüne geçtim ve hakkımda Kur'an indirilmesinden korkmuştum, çok durmamıştım bir bağıran işittim, bana bağırıyordu korktu, zannediyordum ki hakkımda bir şey indirildi, vardım Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Bu gece üzerime bir sûre indirildi, bana dünya ve onun içindekilerden daha sevgili: "Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar." (Fetih, 48/1-2). Yine Ahmed, Ebû Dâvud ve başkalarının Müc'mi b. Câriyete'l-Ensârî'den rivayet ettikleri bir sahih hadiste Peygamber (s.a.v.)'in Hudeybiye'den hareketinden sonra indirilmesini ve bunun "Küraülğamim" yanında olduğunu Peygamber (s.a.v.)'in onu bineği üzerinde insanlara okuduğunu ifade eder. İbnü Sa'd'ın ondan rivâyetinde de bunun Decnân'da olduğuna delâlet vardır. Ve bu Bikai'den rivayet olunmuştur. Dacnan, Kamus'ta bildirildiği üzere Mekke yakınında bir dağdır. Bunlar gösteriyor ki indirilmesi Mekke ile Medine arasında olmuştur. Böyle olanlara da Medenî denildiği bilinmektedir. Zirâ Medenî hicretten sonra indirilendir ki gerek Medine'de olsun gerek Mekke'de, gerek seferde; Mekkî de hicretten önce indirilendir. İki sûre arasındaki ilgi de baştan sona apaçıktır: Biri önce sunulan, diğeri sonra gelendir. Zira yardım ve zafer mânâsına fetih, gönlü iyileştirme ile savaşa gereken hazırlıktır. Orada tevbe ve istiğfar ile emredilmiş, burada mağfiretin olacağı haber verilmiş, ona değiştirme ihtarıyla son verilmiş, buna zaferler müjdesiyle başlanılmıştır.
İbnü Sâ'd'ın rivâyet ettiği Mücmi' b. Câriye hadisinde geçmiştir ki, Cebrail Aleyhisselâm, bu sûre ile indiği zaman, "Tebrik ederiz seni ey Allah'ın Resulü!" demiş; Cibril tebrik edince müslümanlar da tebrik etmişlerdir. Bu sûrede İslâm'ın bütün dinlere galip geleceği de vaad edilmiştir.
Meâl-i Şerifi
Âyetleri : Yirmi dokuzdur.Kelimeleri : Beşyüz altmıştır.Harfleri : İkibin dörtyüz otuzdur.Fâsılası : Hep ( ) harfidir.
29- Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükûa varırken secde ederken görürsün. Allah'tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu, onların Tevrat'taki vasıflarıdır. İncil'deki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kâfirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir.
Burada anlatilan Kafirlere karsi askerin moral ve motivesi acisindan „kafirlere karsi cetin ve esiddA tabiri vardir.Sulh aninda diplomasi dili bir dil kullanilir,bizzat rasülüllahin bu dili iyi kullananlari bu vazifeye getirdigi bir cok olaylarda bilinmektedir.
Kuran da „eger sen galiz-ul kalb olsaydin etrafindakiler seni terkederlerdi“ayeti de engüzel ve sabirli bir teblig metodunu bize tavsie ediyor.
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |