10 ŞEY İNSANA FARZDIR
01- Farzları noksansız yerine getirmek,
02-Haram kılınan şeylerden kaçınmak,
03-Allah için mütevazi olmak,
04-Müslüman kardeşlerine eziyet etmekten sakınmak,
05-İyi ve kötü, her mü’min için hayır istemek,
06-Allahü teâlânın mağfiretini arzulamak,
07-Her işte Allah rızâsını gözetmek,
08-Ölüme her an hazırlanmak,
09-Nefsini terbiyeye çalışmak,
10-Öfkeyi, gurur ve taşkınlığı, zulüm ve haksızlığı terketmek,
----------------------------------
10 ŞEY İNSANI HELAK EDER
01-Öfke ve hiddet,
02-Kin ve nefret,
03-Büyüklenme, kibir,
04-Zulüm ve haksızlık,
05-İnat yollu mücâdele,
06-Cimrilik, bahillik,
07-Başkasına ezâ,
08-Mü’mine saygısızlık ve hakaret,
09-Kötü huy, fenâ ahlâk,
10-İnsâf ölçülerini aşmak.
-----------------------------
10 ŞEY İNSANI AZDIRIR
01-Terbiye azlığı,
02-Cehâlet çokluğu,
03-Halktan nimet beklemek,
04-Şehvet azgınlığı, nefis kudurganlığı,
05-Baş olma sevdâsı,
06-Dünyaya çok meyletmek,
07-Nefsine uymak.
08-Çok yemek,
09-Çok uyumak,
10-Kalabalığa uymak.
TEVHİDİN ZIDDI OLAN MESELELER
Allah subhanehu ve teala kullarından istediği tevhide zıd olan ve sahibini
ebedi hüsrana uğratacak bir takım amel, söz ve inançtan kaynaklanan
meseleleri bizlere haber vermiş, son rasul Muhammed (s.a.v) de insanları bu
durumlara düşmemeleri konusunda uyarmıştır.
Bu meselelerin başlıcaları şunlardır:
ŞİRK:
Şirk: Lugatta: bir şeyi bir başkasına ortak yapmak, birden fazla kişiye
tahsis etmek, ortak kabul etmek ve ortak saymak” manalarına gelir.
Şeri manası ise: Allahu tealaya uluhiyyetinde, rububiyyetinde, isim ve
sıfatlarında denkler kılmaktır. Başka bir ifadeyle yalnızca Allahu tealaya
ait hak, sıfat ve yetkileri Allahu tealadan başkalarına vermek ya da Allahu
teala ile birlikte bir başkalarına vermektir.
İşte bu, Kur’an ve sünnette ibadet olduğu bildirilen amel, söz ve inanç
şeklindeki ibadet hakkının Allahu tealadan başkasına tanınması şekliyle
olabileceği gibi, rububiyetinde O’na denk olunduğu ya da isim ve
sıfatlarında O’na denk olunduğu iddiasıyla da söz konusu olabilir.
Bu zahiren görülen ibadetlerde, kanun koymada, velayette Allahu tealadan
başkalarını ilah tanımakla olabileceği gibi yaratma, rızık verme, hayat ve
yaşam hakkı tanıma hak, sıfat yetkisini kendinde görme veya bir kimseye
verme şeklinde de olabilir. Yine yalnız Allahu tealaya ait isim ve
sıfatları kendinde görme veya başkalarına vermeyle de olabilir.
Şirk ameli, şirk sözü, şirk inancı şayet ölüm kişiye ulaşmadan önce
kendisinden tevbe olunmaz ve ondan temizlenilmezse sahibini ebedi bir azaba
maruz bırakır ve Allahu teala tarafından bağışlanma söz konusu olmaz.
Kişinin Allahu tealaya bir çok konuda ibadet ediyor olması, bir konuda şirk
koşmasıyla bütün ibadetlerini boşa çıkarır ve sahibini ebedi azapta kalacak
duruma getirir.
O halde sahibi için çok tehlikeli olan şirkin iyice bilinmesi ve bundan
acilen kaçınılması ve Allahu tealanın hiç vakit kaybedilmeden gereği
şekliyle tevhid edilmesi gerekir.
Allahu teala şirk hakkında kitabında şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki Allah,
kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Ondan başkasını ise dilediği
kimseler için bağışlar ve mağfiret eder. Her kim Allah’a şirk koşarsa
gerçekten pek bir günah ile iftira etmiş olur.” (Nisa:48)
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah, kendisine şir koşulmasını
asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a şirk koşan
kimse muhakkak ki derin bir sapıklığa sapmıştır.” (Nisa: 116)
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Kim Allah’a şirk koşarsa Allah ona cenneti
haram eder ve onun varacağı yer ateştir. Zalimlerin hiç yardımcıları
yoktur. (Maide: 72)
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek
demişti ki: “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma, çünkü Allah’a ortak koşmak,
elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman: 13)
Allahu teala şöyle buyuruyor:“Andolsun ki, sana da, senden öncekilere de şu
vahyedildi: “Yemin ederim ki, eğer şirk koşarsan bütün çalışmaların boşa
gider ve mutlaka kendine yazık edenlerden olursun.” (Zümer: 65)
Allahu teala şöyle buyuruyor:“Yoksa onların Allah’tan başka bir ilahı mı
var? Allah, onların ortak koştukları şeylerden uzaktır.”(Tur: 43)
Enes b. Malik (r.a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s.a.v) şöyle
buyurmuştur:“Allah (c.c) cehennemde azabı en hafif olana: “Şayet yeryüzünde
ne varsa hepsi senin olsa şu azabdan kurtulmak için feda eder miydin?” diye
soracaktır. O da: ”Evet, feda ederdim ya Rabbi!” diyecek. Bunun üzerine
Allah (c.c): “Fakat Adem’in sulbünde iken senden, daha kolay olan bir şeyi
istemiştim de sen bundan çekinip bana şirk koşmuştun” diyecek.” (Buhari)
KÜFÜR:
Küfür; lügatte; örtmek, gizlemek demektir.
Istılahta ise: Gerek bilerek, gerek cehaletle, gerek inatla, gerekse inkar
edenleri taklitle kişiyi İslam’dan çıkaracak sözü söylemek, ameli işlemek
ve inancı taşımaktır.
Küfür üç kısma ayrılır:
1)Sözlü Küfür: Islamı ve Islamın sembollerini, kutsal görülen şeyleri
küçümsemek, hafife almak, sövmek, şakadan da olsa yalanlamak inkar etmek,
veya dalga geçmek insanı küfüre düşürür.
Örneğin; Şakadan da olsa ‘namaz farz değil’ veya helal olan şeyler hakkında
‘bunlar haramdır’ veya haram olan şeyler hakkında ‘bunlar helaldir’ demek,
Allahu tealanın bir sıfafını inkar etmek, örneğin; ‘Allah bu şeye kadir
değildir’ demek gibi, Allah’ı bir yaratılmışa benzetmek gibi. Kur’an’ı ya
da Kur’an’dan olduğu sabit olan bir ayeti bilerek inkar etmek gibi.
Melekleri, nebi ve rasulleri küçümsemek, onları layık olmadıkları
sıfatlarla vasıflandırmak gibi.
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Onlara niçin alay ettiklerini sorarsan: Biz
sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk” derler. Onlara de ki: “Allah, ayetleri
ve Rasulü ile mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin. Çünkü iman ettikten
sonra küfre girdiniz.” (Tevbe: 65 - 66)
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Allah ve Rasulunü incitenlere, Allah dünyada
da ahrette de lanet eder. Onlara alçaltıcı bir azap hazırlar.” (Ahzab: 57)
2)Ameli Küfür: İslamı ve İslam’ın sembollerini hafife alacak, küçümseyecek,
onlara hakaretten sayılacak amelleri yapmak.
Örneğin; Bilerek Kur’an’a basmak, Kur’an’ı ya da Kur’an’dan olduğu sabit
olan bir ayeti veya hadisi kudsiyi bilerek çöpe atmak, küfre rıza
göstermek, başkasının küfür işlemesinden haz duymak, canlı veya cansız
herhangi bir varlığa ibadet secdesi yapmak, ya da cansız bir varlığa tazim
göstermek gibi.
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini
bozar-lar, dininize dil uzatırlarsa, inkarda önde gidenlerle savaşın. Çünkü
onların yeminleri sayılmaz. Belki vazgeçerler.” (Tevbe: 12)
3)İtikadi Küfür: Bu, İslam’ın inanılması gereken değerlerinden birisini ya
da bir çoğunu kalben inkar etmek, böylece şehadetin manasını bozacak inaç
ortaya koymaktır.
Örneğin; Allahu tealanın varlığını, sıfatlarından bir sıfatı kalben inkar
etmek, rasulü kalben yalanlamak, ayetleri veya herhangi bir ayeti kalben
yalanlamak gibi.
Allahu teala küfür hakkında kitabında şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki inkar
edenler ve kafir oldukları halde de ölenler, yeryüzü dolusu altın fidye
verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. İşte dayanılmaz
azab onlar içindir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Ali İmran: 91)
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Allah size Kitab (Kur’an)da: “Allah’ın
ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman,
başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kafirlerle oturmayın. Aksi halde
siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah,
münafıkların ve kafirlerin hepsini cehen-nemde toplayacaktır.” (Nisa: 140)
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Kim imanı inkar ederse, şüphesiz amelleri
boşa gider. O ahirette de kaybedenlerdendir.”(Maide: 5) Ey Kur’an hamilleri
(sorumluluğunu taşıyanlar)! Kur’an kalbinize ne ekti? [Malik bin Dinar
(r.a)]
NİFAK:
Nifak: Lügatte Nefeke kökünden türemiş bir kelime olup yer altında bulunan
ve bir ucundan girilip diğer ucundan çıkılan işlek yol, tünel manasına
gelir.
Böyle bir tünelin sahibi onun içinde nasıl gizlenirse münafık da İslam’ın
perdesi altında öylece gizlenir.
Istılahta ise; diliyle iman ettiğini söylediği halde kalbiyle inkar eden
kimsedir.
Nifak hadisesi itikadde ve amelde olmak üzere iki çeşit olarak ortaya
çıkar.
1-İtikadi Nifak: O, küfrünü kalbinde gizleyerek imanı dili ve organlarıyla
ortaya koymaktır. Sahibi ise Cehennemin en alt tabakasına gireceklerdendir.
Zira o, Allaha tealanın göndermiş olduğu hakkın tamamını ya da bir kısmını
yalanlamış ve Rasulünün temiz dininin üstün gelmesini çirkin bulmuş, yine o
Raslün ortaya koyduğu hakkın tamamını ya da bir kısmını yalanlamak ve
benzeri küfri amellerde bulunmak suretiyle inkara gitmiş, kafir olmuştur.
Allahu teala şöyle buyuruyor: “Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt
katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın.” (Nisa: 145)
Nifakın bu türü kalple alakalı olduğu için nifak ehli olan kimseleri tesbit
etmek mümkün değildir. Bu sebeple bir kimse hakkında itikadi manada ‘bu
münafıktır’ hükmü verilemez. Çünkü bu şekilde söylemek kalbe göre hüküm
vermektir. Oysa kalplere hüküm vermek sadece Allahu tealaya ait bir
sıfattır. Zira kalp de bilinmesi mümkün olmayan ve sadece Allahu tealanın
bildiği gaybi hakikatlerdendir.
Allahu teala şöyle buyuruyor:
“İnsanlardan öyleleri de vardır ki, inanmadıkları halde, “Allah’a ve ahiret
gününe inandık.” derler. Oysa onlar mü’min değildirler. Allah’ı ve
müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sırf kendilerini aldatırlar da
farkına varmazlar. Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların
hastalığını arttırmıştır. Yalan söylemelerine karşılık onlara elem verici
bir azab vardır.” (Bakara: 810)
b) Ameli Nifak: Kalbi küfürde olmayan, iman etmiş fakat amellerinde kusur
bulunan kimsenin ortaya koyduğu nifak türüdür. Örneğin; konuştuğunda yalan
söylemek sözünde durmamak, emanete ihanet etmek, anlaşmazlık halinde aşırı
gitmek ve anlaşma yaptığında onu bozmak gibi..
Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Şu dört şey kimde bulunursa halis münafık olur. Bunlardan biri kendisinde
bulunan kimse de, onu terk edinceye kadar bir münafıklıktan bir haslet
taşır. Bu vasıflar şunlardır: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği
zaman sözünde durmaz, anlaşma yaptığı zaman vazgeçer, düşmanlık yaptığı
zaman da sınırı aşar ve daha çok kötülükte bulunur.” (Buhari)
İRTİDAT:
İrtidat: Kelime manası: bir şeyden dönmektir
İstilahı manası ise; küfür niyeti, küfür sözü, küfür ameli, küfür inancıyla
İslam’dan dönmek, yüz çevirmektir.
O halde irtidat ya küfür bir inanca sahip olmakla veya küfür bir söz
söylemekle ya da küfür olan bir amel işlemekle söz konusu olur. Bu küfür
inanç, amel ve sözün şaka veya ciddi olması arasında hiçbir fark yoktur.
Bu ise ya inançta, ya amelde, ya sözde kendisini ortaya çıkarır. Ve küfür,
şirk, nifak ihtiva eden her türlü amel, söz, inanç ve niyet kişiyi
İslam’dan çıkarır ve mürted yapar.
İslam dini mürted olan kimseyle ilgili olarak bir hukuk ortaya koymuştur.
Ve bu hukuka göre mürtede muamele yapılır.
Öyle ki tevbe edip İslam’a dönmemesi durumunda:
1)Canı helal olur ve öldürülür.
Allahu teala şöyle buyuruyor:
Rasulullah (s.a.v): “Dinini değiştireni öldürün” buyurdu.(Buhari) Abdullah
(r.a)’den Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Bir müslümanın kanı ancak üç şeyden biri ile helal olur: Evlendikten sonra
zina etmek, Hak karşılığı olmaksızın bir nefsi öldürmek ve Dinini terk edip
cemaatten ayrılmak.”(Buhari)
2) Malına el konur. Alimlerin cumhuruna göre mürted olan kişi harbidir,
öldürülmesi gerekir. Mal ve mülkünde de tasarruf hakkı yoktur. Fakat tekrar
İslam'a dönme ihtimali olduğundan tevbe edinceye kadar mal ve mülküne el
konularak bekletilir. Tevbe ederse mal ve mülkü kendisine iade edilir.Tevbe
etmezse öldürülür ve malı alınır.
3)Nikahı iptal olur. Dört mezhebe göre ister gerdeğe girmeden önce, ister
gerdeğe girdikten sonra eşlerden biri İslam'dan dönerse evlilik akdi
geçersiz olur.
4) İbadetleri boşa gider. “Sizden kim, dininden döner ve kafir olarak
ölürse, işte onların dünya ve ahirette amelleri boşa gitmiştir. İşte
cehennemlikler onlardır, onlar orada ebedi olarak kalacaklardır.”
(Bakara: 217)
5)Öldüğünde yıkanmaz, kefenlenmez, cenaze namazı kılınmaz ve müslü-manların
mezarlığına gömülmez.
Allahu teala şöyle buyuruyor:“Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma,
mezarı başında da durma! Çünkü onlar Allah'ı ve rasulünü inkar ettiler,
fasık olarak öldüler.” (Tevbe: 84)
6) Onun için bağışlanma ve rahmet dilenmez.
Allahu teala şöyle buyuruyor:“Ne nebinin ne de müminlerin cehennemlik
oldukları belli olduktan sonra, yakın akrabaları da olsa, müşrikler için af
dilemeleri asla doğru olmaz” (Tevbe: 113).
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |