İYİ İNSAN OLMAK
F.W. Foerster’in “İyi İnsan-İyi Vatandaş” isimli kitabından özetlenmiş,
bazı konular ilave edilerek İslami açıdan yorumlanmıştır. İyi bir insan ve
topluma faydalı iyi bir vatandaş olmak için yapılması gerekenler
anlatılmıştır. Okumak uygulamak içindir. İlim öğrenmek de amel etmek
içindir. İlmi artıp ameli artmayanın Allah’tan uzaklığı artar. Bilmemek bir
ayıp, bilip de yapmamak iki ayıp sayılır.
İyi İnsan Nasıl Bir İnsandır?
İyi insan, yalnız kendini düşünerek hareket etmez, kendi menfaatini ön
plana almaz. Aksine; dünyada yalnız olmadığını düşünür. Yardımsever ve
faydalı bir insan olma gayreti içerisindedir. Goethe: “Hareketlerimizin
sonuçlarını temiz ve berrak bir şekilde düşünebilme kudretini Allah’tan
istemeliyiz” der. Fransız devlet adamı Talleynand; “Devlet adamı istikbali
kalbinde yaşamalıdır” demektedir. İnsan, yapacağı işlerde karşılaştığı
engelleri de sevmeli, sevmesini bilmeli, öğrenmelidir. “Başarısızlık bile,
kendimizi tanıtan bir okuldur.” Çünkü engeller ve başarılar bizi realist
olmaya zorlar. Tevazuumuz ve sabrımız artar. İrademiz kuvvetlenir,
düşüncemiz gelişir. Hayatın her şeyinden ders almasını bilmeliyiz.
(Başarı-başarısızlık, sıkıntı ve mahrumiyet, v.s...) Düşünmeli ve
düşünmeliyiz... İyi insan, aklını ve kabiliyetlerini kullanan, zamanını ve
maddi imkanlarını verimli şekilde kullanan ve kendisini değil, çevresini ve
toplumu düşünen, imkanlarını insanların rahatı ve hizmeti için
kullanabilendir.
NEFSİ TERBİYENİN VAZİFE VE İMKÂNLARI
1-AZİM:
Azim, çalışkanlık, gayret anlamına gelir. İnsan iradesini iyi yolda
kullanması ve sebatla yoluna devam etmesi azimli olduğunu gösterir.
Azimli olabilmek için;
a) İş yapma enerjisinin takviyesi, karar verme, bütün güçlüklere rağmen
yapmak.
b) Herhangi bir şeyden feragat etme kuvvetini kendinde bulabilmek gerekir.
2-SABIR TEMRİNİ:
Sabırla yapılan işler küçük olsa bile, kendimizi saymayı ve kendimize
güvenmeyi öğretir. Sonuna kadar sabreden mesut olur.
3-SADAKAT:
Bağlılık demektir. İnsan evine, eşine, işine ve akrabalarına bağlı
olmalıdır. Sadakat ayrıca inancına bağlı olmak ve inancını amele yansıtmak
anlamlarına da gelmektedir.
“İşe karşı sadakatin tadını tadan vazgeçmez.”
4-İHMALCİLİK:
Çalışmaktan yorulan bir genç, bir müddet tatil yapmalıdır. Ama tekrar aynı
düzenli hayata dönmek şartı ile...
Zamanı bölerek çalışmalı.
Zamanın anlamı, insan iradesinin kuvvetli ve devamlı bir şekilde çalıştığı
yerde değerlenir. Vazife ve sorumluluk duygusuyla ayarlanan zaman çok
mühimdir.
İstediğiniz kadar dinlenin ama işinize bütün dikkatinizle sarılınız.
Çalışırken yan çizmemeye ve baştan savma yapmamaya dikkat ediniz.
Çalışmada ilgisizlik tembellikten zararlıdır. İhmalciliği ihmal etmek
lazımdır.
Tembelciliğe tembel olmalıyız.
5-SÖZÜNÜ TUTMAK:
“Sözünü tutmak isteyen insan, işinden, okumasından, konuşmasından ve
dinlenmesinden zamanında ayrılır.” Misafirini de randevusunu geciktirmemek
için nezaketle uğurlar. Küçük işlerinin kurbanı olmaz.
6-UNUTKANLIK:
“Unutkanlık iradenin uyuşukluğunu gösterir.” Unutkanlık istenirse
giderilir. İstemek de birkaç hafta tamamıyla hafıza terbiyesine çalışmak
demektir. Bunun için:
a)Sayısız şeylerle uğraşmamalı.
b)Belli şeyler, işleri ve kararları, bütün enerji ile kafaya çivilemeye
çalışmalı, uyurken bunları tekrarlamalı, uyanınca tekrar etmeli...
c)Vicdan unutmamak için zorlanmalı. Vazifeler verilmeli, okumaya, yazmaya
zorlanmalı
d)Küçük şeyler deyip geçmemeli, küçük şeyler büyük işlerin temelidir.
Bizim her zamanki en büyük mürebbimiz, her gün yaptığımız iradi
hareketlerdir.
7-KARŞI KOYMA TEMRİNİ(Alıştırması):
İçten ve dıştan gelen şeylere karşı koymak. Nefsin arzularına mukavemet
edebilmek. Birçok insanın vazgeçme arzuları vardır ama yapmaları gerekeni
bilmezler.
Nefsin arzularına hâkim olmadan, karşı koymadan başarılı olunmaz.
8-TEMKİNLİ (UYANIK) OLMAK:
İnsanın iki (veya üç) benliği vardır.
Biri; konuşur,
İkincisi; sadece yapar.
Diğeri; onu takip eder. Her şeyi yeniden düzenleyip yapmak ister, ama çok
zaman geç kalır. Acele bir söz veya yersiz bir hareket yapılmıştır.
Burada uyanık olmak, hareket ve sözlerimizi kontrol etmek, yine nefsimize
hâkimiyet ile olmalıdır.
9-SUSMA OKULU:
Nefse hâkim olmak için en iyi vasıta...
Susmak, dış dünyanın tesirinden kurtulmaktır.
Konuşurken, itiraz edip söylenenin aksini iddia etmek yerine, sükûnetle
dinlemek, sonra ona bazı sorular sorarak söze başlamak, söylediklerinin
sebeplerini araştırmak daha iyidir.
Bunun için onu iyi anlamak lazım. Hislerimize kapılmadan sabır ve ilgi ile
dinlemeliyiz. Muhatabımızı anlasak, daha iyi ikna ederiz.
Bir şeyi sonuna kadar dinlemeden hemen itiraz eden insan, hiçbir zaman
kendi dar çevresinden ve kasır görünüşünden kurtulup hakikate vakıf olamaz.
Eğlenceli bir söz söylemek için çoğu kez, başkalarını gücendirir ve
sırlarını ortaya dökeriz.
Geveze bir insanda, ciddi bir sorumluluk duygusu yoktur. Kendi kendisini
kontrol de edemez. İtimada layık olmak için kendini terbiye etmek, susmakla
başlar.
10-YÜKSEK DSİPLİN
Nefse hâkimiyet için sadece kötü duygular değil, yüce duygular da kontrol
edilmelidir. Ölçüsüz merhamet, dizginlenmeyen hayaller, düşüncesiz
vatanseverlik duyguları, başıboş heyecanlar birçok zararlar doğurur.
Pek çok kabiliyetli ve istidatlı kimseler heveslerine ve meyillerine
kendilerini plansız kaptırdıkları için ruhi kuvvetlerini dağıtmış,
parça-lamışlardır.
11-HAREKET ENERJİSİ VE PLALAYICISI:
Bir şeye karar veren bir insan, bütün kuvvetini bir araya toplaması
gerekir. Kuvvetini dağıtan şeye karşı çıkmalıdır.
Enerjik ve kabiliyetli insanlar, hayatta doğru dürüst bir başarı elde
edemezler. Zira her an değişen arzularına ve başkalarının düşüncelerine
karşı koyamazlar.
Huzursuz bir insanın kendini avutmak için yaptığı hareketlerin hepsinde
kendini tanımaktan kaçınma arzusu vardır.
12-İNSANLARI TANIMAK:
“Bir insanı sevmek istiyorsak, önce onu tanımalıyız” “Acı bir söz, çok
zaman sıcak bir sevgi ile söylenir.” “Günahlarımızın arkasında ne kadar çok
faziletler vardır.”
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |