[b]HÜNKARIM, KONSTANTİNİYYE’NİN FETHİ ŞU BİZİM KÖSEYLE, SİZİN BEŞİKTE UYUYAN Mehmed( MUHAMMED’E) NASİP OLACAKTIR[/b]
Feth-i Mübin’in manevi fatihi ve fetih esnasından bir not.
Fatih’in babası olan II.Murat Han’ın da gönlünde Konstantiniyye’nin fethi yatmaktadır.
Bu ideali uğruna zaman zaman teşebbüslerde de bulunmuştur.
Zamanın büyük velilerinden olan Hacı Bektaşi Veli’nin sarayda bulunduğu bir gün, Hacı Bayram’i Veli’ye şu suali sormuştur:
-Ne dersiniz, Konstantiniyye’ nin fethi bize müyesser olur mu?
Yoksa bu çalışmalarımız boşa mı gider. Hacı Bayramı Veli:
-Hünkarım, Konstantiniyye’ nin fethi şu bizim köseyle, sizin, beşikte uyuyan Mahdum Muhammed’e nasip olacaktır… Hacı Bayram’ın bu cevabı Akşemseddin’i uyandırmıştır. Bu cevap Akşemseddin’in aklından hiç çıkmaz.
Fatih tahta çıktığı andan itibaren Feth-i Mübin-i düşünür. Bunun için, zahir-i ve batın-i ilimlerle meşgul olan bütün alimleri sarayında toplantıya çağırır. Feth-i Mübin-i bu ulema ile istişare eder. Genel kanaat Feth-i Mübin’in Hz.Mehdi (Aleyhisselam)’ a nasip olacağıdır, bu yüzden Konstantiniyye’nin Feth-i ile ilgili boşuna çalışmalar yapılmamalıdır. Bu meclisde bulunan Akşemseddin’in, yıllar önce Üstad’ının sözleri kulaklarını çınlatır. Der ki:
-Cenab-ı Peygamber’in iltifat-ı seniyyesi size vaki olmuştur. Bundan en küçük bir şüpheniz olmasın, der.
Akşemseddin Fatih’e, Feth-i Mübin-i için devamlı telkinlerde bulunmaktadır. Fatih de hocasının bu telkinlerine son derece değer verir ve ne pahasına olursa olsun Konstantiniyye feth edilecektir.
Konstantiniyye’nin muhasarası başlar, muhasara uzayınca orduda çatlak sesler çıkmaya başlar. İslam ordusu bütün uğraşlarına rağmen başarı elde edemez, bu sırada Avrupa’dan Bizans’ın yardımına gelen savaş gemileri, bir talihsizlik sonucu Haliç’den içeri girince, ordudaki sıkıntı had safhaya ulaşır. “Bir Şeyh’in sözü ve telkini neticesinde orduyu burada helak edeceğiz” diye sözler duyulmaya başlanır.
Fatih bir kumadanını Akşemseddin’e gönderir.
-Feth-i Mübin ne zaman gerçekleşecek.
Bütün bu ısrarlardan son derece daralan Akşemseddin, başını secdeye koyup derin tazarru ve niyaza başlar, secde yerini ıslatacak kadar gözyaşı döker. Feryadı figanı arşa yükseldiği sırada, kendisine kesin işaret vaki olur. Başını secdeden kaldırarak Feth-i Mübin’in yakın olduğunu bildirir.
Feth-i Mübin gecesi, Fatih hocasını çadırında ziyarete gider, kapıdaki nöbetçi Fatih’e; Akşemseddin’in kesin talimatı olduğunu, Sultan dahi gelse içeri girmesin dediğini söyler. Fatih buna rağmen çadıra iyice yaklaşır ve hocasının başını secdeye koyduğunu ve feryadını işitir.
-Ya Rab!… Bir bölük mücahidi yerindirme, küffarı sevindirme, İslam ordusunu mansur ve muzaffer eyle…
Artık Fethin çok yakın olduğunu Fatih’de hissetmiştir ve gecenin sabahında yapılan taarruzdan sonuç alınır ve Bizans Feth edilir.
Fethi Mübin yazılır da Ulubatlı Hasan dan basedilmez mi?
Surlara tırmanır, kıyamete kadar inmemek üzere bayrağı surlara diker. Ardından da şehadet şerbetini içer. Fatih Ulubatlı için der ki; “Ulubatlı Hasan’ım ne kadar şanslısın. Eğer Sultan olmasaydım, Ulubatlı Hasan olmak isterdim!