Rukyenin Hükmü

#1 von MCK/Nakil F.Razi ( Gast ) , 02.05.2014 13:03

Rukyenin Hükmü http://gizliilimler.tr.gg/Ziyaret%E7i-defteri/index-8.htm


Alimler, dua ve Allah'a sığınmak suretiyle, Allah'dan yardım istemek caiz midir, değil midir?" diye ihtilaf ettiler. Bazıları, "Bu caizdir" deyip, şöyle bazı deliller getirdiler:

1) Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s), rahatsızlandı-şikayetlendi. Bunun üzerine Cebrail (a.s) "Allah'ın adı ile seni, sana rahatsızlık veren herşeye karşı okuyup tedavi ediyorum ve Allah sana şifa verir"[7] diyerek onu okumuştur.

2) İbn Abbas (r.a) şöyle demiştir: "Resulüllah (s.a.s), bizlere, bütün acılara ve

ateşli hastalıklara) karşı şu duayı öğretirdi: "Her direten (muztarib) damarın şerrinden ve cehennemin sıcaklığının şerrinden, Kerim Allah'ın adı ile, Yüce Allah'a sığınırım.[8]

3) Hz. Peygamber (s.a.s), henüz eceli gelmemiş bir hastanın yanma girer ve yedi defa, "Arş-ı Aztm'in Rabbi, Allahu Azim'den, sana şifa vermesini istiyorum" derse, o hasta şifa bulur" buyurmuştur.

4) Hz. Ali (r.a) rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s), bir hastanın yanına girdiği zaman, "Ey Arş'm Rabbi, bu derdi gider, ey şifa verici, şifa ver. Senden başka şifa verici yoktur" derdi.

5) İbn Abbas (r.a)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Hz.Peygamber (s.a.s)

"Sizin ikinizi, jeyfandan bela ve uğursuzluktan ve her kem gözden, Allah'ın tâm kelimeleri ile, okuyor, (Allah'ın korumasına havale ediyorum)"[9] diyerek Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'e okurdu ve "Babam İbrahim de, oğlu İsmail veîshak'ı böyle diyerek okurdu" derdi.

6) Osman b. Ebu'l-As es-Sakafî şöyle demiştir: "Neredeyse beni öldürecek bir acım olduğu halde, Hz. Peygamber (s.a.s)'e geldim. Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu:

"Sağ elini, o (ağrının olduğu) yerin özerine koy ve yedi defa, "Bulduğum bu şeyin şerrinden, Allah'ın adı ile, Allah'ın izzetine ve kudretine sığınırım" de[10]

7) Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s), yolculuk yapıp da bir konağa indiği zaman,

"Ey toprak, benim de, senin de Rabbin Allah'dır. Ben, senin, sende olanın, senden çıkanın, üzerinde yürüyenin şerrinden O Allah'a sığınırım. Yine, aslanın, küçük ve büyük yılanın, akrebin ve bu beldenin sakinlerinin, babanın, oğulun, akrebin ve bu beldenin sakinlerinin, babanın, oğulun şerrinden Allah'a sığınırım" derdi.

8) Hz. Aişe (r.a) şöyle demiştir: Hz. Peygamber {s.a.s), vücudunda bir rahatsızlık duyduğu zaman, Ihlas ve Felak-Nas sûrelerini sağ avucuna okur ve o avucuyla, rahatsızlık duyduğu yeri meshederdi.[11]



Rukyenin Caiz olmadığı Görüşü


Bazı kimseler, Cabir (r.a)'den rivayet edilen, "Hz. Peygamber (s.a.s) rukye yapmayı (okuyup-üfleyerek tedaviyi) yasakladı" hadisinden dolayı ve Hz. Peygamber (s.a.s)'in, "Allah'ın bazı kullan var; onlar, (tedavi için) dağlanmazlar, rukye yaptırmazlar ve sadece Rablerine tevekkül ederler"[12]"Dağlama yapan ve rukye yaptıran, Allah'a tevekkül etmiş olmaz"[13] hadislerinden dolayı rukye yapmayı yasak (haram) saymışlardır. Ben buna, "Bu yasaklamanın, ne olduğu (gerçeği) bilinmeyen rukye (tedavi) ile ilgili olması muhtemeldir. Ama güvenilir bir dayanağı olan rukyeye gelince, o nehyedilmemiştir" diyerek cevab veririm.

Ama alimler, bir şey asma konusunda İhtilaf etmişlerdir: Rivayet edildiğine göre.k Hz. Peygamber (s.a.s) "Kim birşey asarsa (bağlarsa), (bağlarsa), işi ona havale edilir"[14] buyurmuştur. İbn Mes'ûd (r.a)'un, ümm-i veledinin pazusuna bağlanmış (asılmış) bir nazarlık gördüğü ve onu, sert bir şekilde koparıp, parçaladığı rivayet edilmiştir.

Kimi alimler, bunu caiz görmüşlerdir. Muhammed Bakır (r.a)'a, çocuğa asılan-takılan muska-nazarlığın hükmü soruldu, o bu hususta ruhsat verdi.

Alimler, nefes, yani üfleme konusunda da ihtilaf ettiler: Hz. Aİşe (r.a)'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber (s.a.s), rahatsızlandığı zaman, Felak-Nâs sûrelerini okuyarak, kendi kendine üflerdi ve eliyle (ağrıyan yerini) meshederdi. O, vefat ettiği o acının rahatsızlığını duyduğu zaman da, daha Önce yaptığı gibi Felak-Nâs sûreleri ile kendisine okuyup üflemeye başlardı." Hz. Peygamber (s.a.s)'den rivayet edildiğine göre, o, yatacağı zaman, Felak-Nâs sûrelerini iki eline okur, sonra onlarla bütün bedenini meshederdi. Bazı alimler, okuyup-üflemeyi hoş görmemişlerdir: İkrlme "Rukye yapan kimsenin üflemesi, meshetmesi (el sürmesi) veya düğüm atması münasip değildir" demiştir. İbrahim (en-Nehâl)'nin, "(Selef), rukyede üflemeyi kerih görürlerdi" dediği rivayet edilmiştir. Birisi demiştir ki: "Acı çekmekte olan Dahhâk'ın yanına girdim ve "Ey ebû Muhammed sana okuyayım mı?" dedim, "Olur, fakat üfleme" dedi. Ben de ona muavvizeteyn'i (Felak ve Nâs'ı) okudum."

Halîmî şöyle demiştir: "İkrlme'den rivayet edilen, "Rukye yapan kimsenin üflememesi, meshetmemesi, muska bağlamaya (düğüm atma)ması gerekir" sözünü söylerken, İkrlme, sanki Allah Teâlâ'nın, düğüme nefes etmeyi (üflemeyi), sığınılması gereken şeylerden saydığı; binâenaleyh bunun yasak olması gerektiği görüşüne sahib olmuştur." Fakat bu görüş zayıftır. Çünkü düğüme üflemek, cana ve bedene zarar veren bir sihir olduğu zaman ancak kötü ve kınanmış bir iş olur. Ama bu nefes (üfleme), canlara ve bedenlere iyilik vermek için, tedavi etmek için olunca, haram olmaması gerekir.[15]

MCK/Nakil F.Razi
zuletzt bearbeitet 04.06.2014 18:21 | Top

   

Muzır Hayvanlar
SİHİR/UĞUR/MUSKA TAKMAK

Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz