KİM "LÂİLÂHE İLLALLAH" DERSE..

#1 von Z.H. ( Gast ) , 21.05.2013 11:12

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

KİM "LÂİLÂHE İLLALLAH" DERSE...
Hz. Fahr-i Cihan, Nebiyy-i Muhterem, Efendimiz aleyhıssalâtü vesse- lâm,
bir çok sahih rivayetlerde "Lâ ilâhe illallah" diyen bir kimseyi cennetle
mujdelemiştir. Bunlardan bir tanesi imam Müslim'in Ebû Hureyra (r)'tan
rivayet ettiği aşağıdaki hadis-i şeriftir:
Ebû Hureyra (r) diyor ki: " Biz, Allah Rasûlü, aleyhi afdalüssalâtü
vetteslîm, ile birlikte oturuyorduk. Yanımızda Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de
(rhma) vardı. Rasûlullah (sav.) aramızdan kalktı (gitti). Geriye dönmesi
bayağı gecikti. Biz başına bir iş gelmesinden endişelendik ve hemen korkup
ayağa kalktık. İlk ayağa kalkan ben idim. Rasulullah (sav.)'i aramaya
başladım. Tâ ki ensardan bir sahabeye ait duvarın yanına gelince
Rasulullah'ı farkettim.. (Böylece Ebû Hureyra (r), bu uzun hadis-i şerifte)
Rasulullah'ın (sav.) şöyle dediğini nakletti:
"Git, bu duvarın arkasında gördüğün ve yakinen inanarak "Lâ ilâhe illallah"
diyen herkesi cennetle müjdele!l .."
Ancak, ya bilgi eksikliğinden, ya anlayış (fıkh)'ının kıtlığından, ya
cehâletinden ya da art niyetinden dolayı islâmî nassları tahrip edip
çarptıran bazı kimseler bu ve buna benzer diğer rivayetlere dayanarak
Allah'a inanan yahudi ve hırıstiyanların da cennete gireceğine hükmet-
mişlerdir. Eğer "yahudi"lerden kasıtları Hz. Mûsâ aleyhisselam'ın orijinal
şeriatine inanıp tasdik eden ve gücü nisbetinde uygulamaya çalışan, ancak
Hz. İsa aleyhisselam'ın nübüvvetine ulaşamadan ölen ( veya ulaşşa da İsa
aleyhisselam'ın mesajları kendisine ulaşamayan) kimseler ise;
"hırıstiyanlar" ibaresinden de kasıtları aynı şekilde Hz. Muhammed
aleyhissalatü vesselam'ın nübüvvetinden önce Hz. İsa aleyhisselam'ın
orijinal mesajlarına inanan kimseler ise; o zaman söyleyecek hiç bir
sözümüz yoktur. Zaten on dört asır boyunca da hiç bir islam âliminin
söyleyecek sözü olmamıştır. Ancak, "yahudi ve hırıstiyanlar" dan kasıtları,
âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (asv.)'ın nübüvvetinden
sonra kendilerini yahudi (jews) ve hırıstıyan (chırıstıan) olarak
isimlendiren ve Hz. Muhammed (asv.)'a inanmayan kimseleri kastediyorlar
iseler, bunlar ne büyük bir gaflet, cehâlet ve hıyânet'in içinde
olduklarını bilmem farkedebiliyorlar mı?!...
Gaflet: Çünkü, böyle bir şeyi on dört asır boyunca bu ümmetin içinden
söyleyebilecek değil bir âlim, aydın, yazar, değil bir imanlı, ihlaslı
mümin, sıradan bir müslüman bile olmamıştır. Oryantalist, münâfık ve
dönmelerden başka....
Cehâlet: Çünkü, İslâmî nass'lardan böyle bir hüküm çıkarmak ancak cehaletin
eseridir.
Hıyânet: Çünkü böyle bir hüküm; insanlık tarihi boyunca bütün
peygamberlerin orijinal mesajlarının hakikatini bize öğreten, insanlığı
karanlıklardan, zulüm ve cehâletten ilâhî nûra ve adâlete çıkaran,
uygulayan insanları ölüm öncesi ve ölüm ötesi hayatta mutluluk, huzur ve
saadete ulaştıran, Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselam'ın getirdiği akide,
şeriat ve vahy'i bozup protestanlaştırmaya götüren bir hükümdür. Nitekim
böyle bir hükmün tesiriyle "Madem ki hırıstıyanlar da cennete girecek, o
halde ben de hırıstıyan olayım. Hırıstıyan olmam da hiç bir sakınca yok.
Hz. Muhammed'in şeriatine de gerek kalmadı" diyerek hırıstıyanlaşan
insanları duyuyoruz. Yerin ve göklerin yaratıcısı Yüce Allah'ın, bütün
dünya insanlığının kurtuluşu için gönderdiği son peygamber Muhammed
aleyhissalatü vesselam'ın şeriatini ve dinini (vahy'i) bozup tahrif
etmenin, son kurtuluş ipini de yahudileştirip hırıstiyanlaştırmanın,
böylece kitlelerin hem dünyada hem de ahirette felakete sürüklemenin ne
büyük bir ihanet olduğunu kalemler yazmaktan âciz kalır!...
Öte yandan böyle bir hüküm hem akl'a hem de nakkl'e aykırıdır:
Akl'a aykırıdır. Çünkü, "Lâ ilâhe illallah" diyerek tek bir yaratıcının
olduğunu, O Yaratıcının kemal sıfatlara sahip olup noksan sıfatlardan
münezzeh olduğunu kabul eden bir kimse, kendisini yaşatan, öldüren, ona
rızık veren, kainatı yöneten, idare eden mutlak güç ve otorite sahibi O
Yüce Yaratıcıya kayıtsız şartsız itaat etmeli, O'nun emir ve yasaklarına
uymalıdır. O'nun emir ve yasaklarından sadece bire tanesini bile kabul
etmeyip reddetmesi O Yüce Yaratıcıyı kabul emeyip reddetmek demektir. Durum
böyleyken Hz. Muhammed aleyhissalâtü vesselâm'ın nübüvvetini, ona indirilen
vahyi (Kuranı ve şeriati) kabul etmeyip reddeden bir kimse Allah'ın kaç
emrini, kaç yasağını, kaç haberini reddetmiştir acaba? Saymaya kalksanız
bitirebilirmisiniz? Elçiyi reddetmenin elçiyi göndereni reddetmek olduğunu
anlamayan bir akıl var mıdır? Reddettikleri emir ve hükümler kadar Allah'a
şirk koşup Allah'tan başka ilah tanıdıklarını söylemeye gerek var mı?
Muhammed aleyhisselam'ı kabul etmeden Lâ ilahe illallah" demenin mümkün
olmadığını, deseler bile kuru bir laftan ve yalandan öteye gitmeyeceğini
bilmeyen var mı? "La ilahe illallah" sözü, "Muhammedün Rasulullah" demeyi
vâcip kılar. "Muhammedün Rasulullah" ta "La ilahe illallah"ı tanımlar.
Nakl'e aykırıdır: Çünkü, gerek kur'an-ı kerîm'de gerekse sahih rivayetlerde
Hz. Muhammed (sav.)'in peygamberliğini kısmen veya tamamen kabul etmeyen
yahudi ve hırıstiyanların kâfir olup cehenneme gideceğine dair haberler
gayet açık ve çoktur. Bunlardan birkaç tanesi şöyledir:
1-Hiç şüphesiz ki, Ehl-i Kitap'tan (yahudi ve hırıstıyanlardan) ve
müşriklerden (inkar eden) kâfirler (Allah'ın gönderdiği vahyin her hangi
bir tanesini kabul etmeyenler) işte onlar cehennem ateşinin içinde ebedi
kalacaklardır. Onlar mahlukatın en şerlileridir.
2-Muhakkak ki, "Allah Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler andolsun ki kafir
olmuştur.
3-"Meryem oğlu Mesih (İsa) Allah'ın kendisidir" diyenler, andolsun ki
kafirdirler. Halbuki (bizzat) Mesih şöyle demişti: "Ey İsrail oğulları!
Benim de Rabbım sizin de Rabbınız olan Allah'a kulluk edin. Zira kim
Allah'a eş koşarsa hiç şüphesiz ki Allah ona cenneti haram kılar. Onun
varacağı yer ateştir. Zalimlerin hiç bir yardımcıları da yoktur.
4-"Allah üçün (üç ilahın) üçüncüsüdür" diyenler, andolsunki, kafir
olmuştur. Halbuki tek bir ilahtan başka hiç bir ilah yoktur. Eğer bu sözden
vazgeçmezlerseler o kafirlere pek acıklı bir azap dokunacaktır.
5-Ebu Hureyra (r), Hz. Fahr-i Cihan'ın (asv.) şöyle dediğini rivayet
etmiştir: "Muhammed'in canını (kudret) elinde tutan (Allah)a yemin ederim
ki, bu yahudi ve hırıstiyanlardan her hangi bir kimse beni duyup ta sonra
benimle birlikte gönderilen(her şey)e iman etmeden ölürse, kesinlikle
cehennem ashabından olur" (Müslim, İman 116). Rasulullah'ın sözüne yemin
ederek başlaması, söyleyeceği sözlerin son derece önemli olduğuna işaret
eder. Ayrıca bu hadis-i şerifimiz konuyu hiç bir tevil ve yoruma gerek
kalmadan gayet açık ve net bir şekilde ifade eden kesin bir delildir. Ancak
kalbinde maraz bulunan art niyetli kimseler gökten bir kitap inse dahi,
veyahut peygamber dirilip hakikati söylese bile onlar yine de kendi
bildiklerini okuyup "Bu apaçık bir sihirdir" derler.
6-Muhtelif rivayetlerdeki "Kim Lâ ilâhe illallah derse cennete girer"
ibaresini "Muhammedün Rasulullah" demeye gerek yoktur. Dolayısıyla, kim "Lâ
ilahe illallah" derse, ister yahudi olsun ister hırıstiyan, cennete girer"
şeklinde anlayanlar, şer'i ilimlerdeki cehaletlerinin derinliğini
ıspatlayan kimselerdir. Zira, gerek sahabeler, gerek tabiûn nesli, gerek
halef ve selef uleması, gerekse ondört asır boyunca gelen ehli sünnet
velcemaat alimleri bu rivayetlerdeki "Lâ ilahe illallah" sözünün
"Muhammed'ün Rasulullah" kısmını da içine aldığını, şehadetin birinci
kısmının ikinci ve diğer kısımlarını da içine alan özet bir sembol
olduğunu, bu nedenle Rasulullah (sav.)'in bu rivayetlerde özet (ihtisar)
olarak konuştuğunu, diğer bazı rivayetlerde ise ihtisarı tafsil ederek
şehadetin ikinci kısmını (hatta diğer kısımlarını da zikrettiğini
delilleriyle ıspatlamışlardır. İşte bunlardan bir kaç tanesi:
7-İmam Buhari, Abdullah bin Abbas'ın tercümanı ve yetiştirdiği güzide
talebelerden Ebu Cemre Nasr bin İmran'ın şöyle dediğini rivayet eder: İbn-i
Abbas (rhuma) ile birlikte oturuyordum. Beni kendi oturduğu halının üzerine
oturttu ve "Yanımda kal da senin için malımdan bir pay ayırayım" dedi.
Böylece yanında iki ay kaldım. Daha sonra İbn-i Abbas (rhuma) şöyle dedi:
"Abdul-Kays heyeti, Hz. Peygamber'in (sav.) yanına geldiğinde Allah Rasulü
(sav.) onlara:
8-Bu kavim kimdir? (veya bu heyet kimdir?) diye sordu. Onlar
9-Rabia, dediler. Rasulullah (sav.):
10-Kavme Merhaba (Hoş geldiniz). (Sizin için) ne bir zillet, ne de bir
pişmanlık (vardır), dedi. Onlar:
11-Ya Rasûlellah! Biz sana ancak haram aylarda gelebiliyoruz. Bizimle sizin
aranızda bu kafir Mudar kabilesi var. O nedenle bize kesin (net ) bir iş
emret, ki onu geride bıraktıklarımıza haber verelim ve onu yaptığımızda
cennete girelim", dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sav.) onlara dört şeyi
emretti, dört şeyi de yasakladı. Onlara "Sadece (tek) Allah'a iman etmeyi"
emretti. Arkasından "Sadece (tek) Allah'a iman etmenin ne demek olduğunu
biliyormusunuz?" diye sordu. Onlar:
12-Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dediler. Rasulullah (sav.) şu cevabı
verdi:
13-"Sadece Allah'a iman etmek" Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in
Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmek, namazı ikame etmek, zekatı vermek,
ramazan orucunu tutmak ve ganimetlerden beşte birini (Allah yoluna)
vermektir, dedi. (Buhari, İman 40. Hadis no: 53)
Görüldüğü gibi Rasulullah (sav.) sadece Allah'a iman etmenin ne demek
olduğunu açıklamış tek Allah'a iman etmenin Allah'tan başka ilah olmadığına
ve Hz. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet emekle birlikte namaz
kılmak, zekat vermek ve oruç tutmayı da içine aldığını bildirmiştir. Bu
nedenledir ki Hz. Ebu Bekir (r), zekat vermeyenlerle savaşmıştır. Bu kadar
açık delillere rağmen başka delillere gerek yok ama biz yine de Beşerin
Efendinsinin sözeleriyle gönüllerimizi ferahlatmaya devam edelim:
14-Şeksiz (şüphesiz) bir şekilde Allah'tan başka ilah olmadığına benim de
Allah'ın Rasülü olduğuma şehadet ederek Allah'a kavuşup ta cennetten mahrum
olan hiç bir kul yoktur. (Müslim, İman 45)
15-Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi
olduğuna kalbinin derinliklerinden şehadet eden hiç bir kul yoktur ki Allah
ona cehennem ateşini haram etmiş olmasın (Buhari, İlim 49. Muslim, İman 53)

Görüldüğü gibi nasslar çok açıktır. "La ilahe illah" ile "Muhammed'ün
Rasulullah" yan yana zikredilmiştir. Ancak Hz. Peygamber'in (Sav.)
sözlerini, sahabelerin görüşlerini, tâbiûn, etbâuttâbiûn alimlerini , dört
mezhep imamının, on dört asır boyunca ilmi ile amel eden, ihlasıyla ümmetin
takdirini kazanmış salih alimlerin yolunu bırakıp ta "Bizim heva ve
hevesimize tabi olun" diyen fasıklara "Sizin dininiz size, bizim dinimiz
bize" deriz. Biz Muhammed aleyhissselam'ın yoluna tabiyiz. Sahabelerin
hepsini derinden severiz. Tâbiûn ve etbâuttâbiûn âlimlerine hürmet ederiz.
Daha sonraki dönemlerde gelen dinde derin anlayış sahibi, sözleriyle
fiilleri çelişmeyen, ihlaslı alimlerin, hele Rasulullah'ın sünnetini
dünyanın dört bir tarafında yaşatmak için ömürlerini çürüten hadis
râvilerinin ayaklarının hem altını hem üstünü öperiz.
Rasulullah'ın bi'setinden sonra dünyaya gelip te Rasulullah'ın dâveti
kendisine ulaştığı halde Hz. Muhammed aleyhisselam'ı kabul etmeyip ona tabi
olmayan yahudi ve hırıstıiyanların cennete gireceiğine dair bir kuran ayeti
getirin!?.. Bir tane hadis getirin!?.. Bir sahabe sözü getirin!?.. Tabiun
ve etbauttabıun alimlerinden bir tane delil getirin!?..
Eğer Hz. Muhammed'in bi'setinden sonraki yahudi ve hırıstiyanlar da cennete
gerecek olsaydı Hz. Muhammed'in nübüvvetine ne gerek vardı? Söylediğniz
sözün Hz.Muhammed (asv)'ın getirdiği dini toptan inkara götüren ağır bir
söz olduğunun farkındamısınız?
Amacımız insanları cehenneme doldurmak değildir. Zaten öyle bir yetki ve
salahiyetimiz de yoktur. Bilakis, hiç bir insanın oraya girmemesi için
uğraşıyoruz. Ancak cennetin de sahibi cehennemin de sahibi Yüce Yaratıcı
dünya ve ahiret saadetini Hz. Muahmmed( as)'ın yoluna tabi olmaya
bağlamıştır. Zira onun yolu, Allah'ın yoludur. Onun yolu, İsa'nın yoludur.
Onun yolu Musa'nın yoludur. Onun yolu Hz. İbrahimin yoludur. Onun yolu
bütün peygamberlerin yoludur.Ona tabi olan biz müslümanlar Allah'a ve
Allah'ın gönderdiği bütün peygamberlere iman ederiz.
Öte yandan Hz. Muhammed (asv.)'ın getirdiği ölçüleri inceleyin, onun
insanlığı bataklıklardan çıkarıp yüce değerlere götüren hayat tarzını
inceleyin... Yerin ve göklerin Yaratıcısının "Hiç şüphesiz ki sen muazzam
bir ahlak üzerinesin" diyerek övdüğü o peygamberin siretini inceleyin...
İnceleyin de, böyle bir insana "Anamız babamız sana feda olsun Ya
Rasulellah!" diyerek itaat etmekten başka hiç bir yolun olmadığını
görün!...
Melbourne'da bir kiliseye davet edilmiştim. Bir Müslüman bir de hırıstıyan
konuşmacı vardı. Hırıstiyan profösör konuşmasına "Bismillahirrahmanirrahim"
diyerek başladı. Müteaddid defalar "La ilahe illallah" dedi. Sorular
kısmında gencin bir tanesinin "Siz hem "La ilahe illallah" diyorsunuz, hem
de Hz. İsa'yı, Hz. Meryem'i ilah olarak görüyorsunuz. Üç tane ilahtan
bahsediyorsunuz. Bu bir çelişki değil midir" sorusuna hırıstiyan profösör
şu cevabı verdi: "Bu bir sırdır. Geleneklerimizde böyle yazıyor. Böyle
inanmaktan başka bir şey diyemem!?". "Yahudi ve Hırıstiyanlar da cennete
girecek" diyerek böyle profösörlerin sayısını arttırmaya mı çalışıyorsunuz?
Tevhidin duru ve temiz mesajını şirk ve küfürle bulandırmaya mı
çalışıyorsunuz? Tevrat ve incili tahrif ettikleri gibi Kuran'ı da tahrif
etmelerini mi istiyorsunuz?
İnsanlık ailesinde kardeşlerimiz olan yahudi ve hırıstiyanlara tavsiyemiz;
kalbinizin derinliklerinden fışkıran bir sesle, o kalbi çalıştıran
Yaratıcının emrine uyarak "Lâ ilahe İllallah Muahmmed'ün Rasulullah" deyin.
Böylece dünyada da kurtulun ahirette de....

Z.H.

   

Hadislerle Sifa Dualari/Kütübü sitte den..
EBCED 3

Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz