REÇETE (MANEVİ TEDAVİ)GENÇLİĞE HİTABE

#1 von Kurban , 17.03.2013 14:33

REÇETE (MANEVİ TEDAVİ)
Stresten, saradan,sizorfil hastalığından ve ruhi bunalımdan kurtulmak,
kalben rahata ve itminana ulaşmak, huzur ve sükün bulmak, üzüntü ve
kederden kurtulmak, ruhsal ve psikolojik evhamlardan kurtulmak için,
aşağıdaki ilkeleri ve vesileleri yerine getirmek -azamı derecede- gerekli
ve önemlidir.
1- Kur'an ve Sünnete göre iman etmek ve salih amel işlemek.
2- Yaratılanların hepsine sözlü ve fiili ihsanda bulunmak,marufun her
çeşidini yapmak.
3- Faideli amellerden bir amel, faideli ilimlerden bir ilimle iştiğal
etmek.
4- Bütün düşünceleri günün ameli üzerine toplamak, geleceğe ait amellere
ihtimam göstermeden alakayı kesmek, geçmişe ait işlere ve olaylara kafayı
takmamak, hüzün ve kederi terk etmek.
5- Allahu Tealayı bol bol zikretmek. Çünkü insan ve insanın kalbi zikirle
itminan bulur ve huzura kavuşuşur. Zira Kur'anda böyle buyuruyor yüce
Mevla'mız.
6- Allahın zahiri ve batını nimetlerini anmak ve gündeme getirmek, ilahi
nimetler sayesinde yaşadığımızı unutmamak.
7- Dünyevi olarak kendin den yukarıda olana değil, kendinden aşağıda olana
bakmak ve hali-ne razı olmak.
8- Hüzün ve kederi meydane getiren nedenleri ortadan kaldırmak için koşmak,
gayret gös-termek,sururu, sevinci ve benzeri şeyleri çağrışım yapanları
aramak. Bu da ancak, reddi-mümkün olmayan ve geçmişte vaki olan ve hoşa
gitmeyen şeyleri unutmakla mümkündür.
9- Belirli ve muayyen, Peygamberimizden ve sahabeden mervi bir takım
duaları okumak.Dua kitaplarında ve özellikle İmam Nevevinin Ezkarunnebi
kitabında bulabilirsiniz.Öeneğin: Bismillahillezi la yedurru measmihi
şey'un fil-ardı vela fissemai ve huvessemiul-alim.
10- Kişinin üzerinde birtakım musibetler meydana geldiği zaman, en kötü
ihtimalleri takdir ederek, beterin beteri var diyerek hafifletilmesi için,
sa’yu gayret göstermek lazımdır. Kişi kendisini bu gibi şeylere karşı
hazırlamalı ve alıştırmalıdır.
11- Kalbi kuvvetli olmalı, hayallere ve evhama karşı tepkisiz olmamalı,
onlardan meydane gelecek tedirginliğe karşı kalbi güçlü olmak.
12- Kalben Allaha itimad etmek, Allaha tevekkül etmek, evham ve kötü
hayellere teslim olmamak.Allaha tam güvenmek ve güvenin kazandıracağı
faziletine tama etmek, ümitvar olmak. Bir ayeti kerimede:Her kim Allahu
Tealaya tevekkül ederse, Allah ona yeter!...(Talak:3)
13- Gerçekten beşerin tabiatı hiçbir zaman, bir takım ayip ve noksanlardan
boş kalmaz.İllaki bir takım ayip ve noksanlıklar insanın başına gelir. Öyle
ise insan, böyle şeylere karşı kendini hazırlamalı ve alıştır-malıdır.
14- Şunu hep hatırlamalı ve unutulmamalıdırki, hayat çok kısadır.Bundan
olayı kişi kendisinden üzüntüyü, kederi ve gamı gidermesi ve atması
gerekir.
15- Kişiye gereken şudur: İstemediği veya korktuğu bir şey isabet ettiği
zaman, dini ve dünyevi kendisi için hasıl olan ve elinde var olan
nimetlerle bir orantı kurmalı, gelen musibetlere nazaran eldeki nimet-lerin
daha çok olduğunu görecek. İşte o zaman sevinmeli ve üzüntü ve kedere
kapılmamalıdır.
16- Daima şunu hatırlamalı: Şüphesiz ki insanların verdiği eziyetler, sana
zarar vermez. Ancak onlara zarar
Verir. Bu gibi şeylerle meşğul olman, sana zararlı olduğu gibi, onlarada
zaralıdır.
17- Ey kişi! Şunu bilki, şüphesiz hayatın- yaşamın senin düşüncelerine
bağlıdır. Eğer düşüncelerin- fikirle- rin din ve dünya konusunda senin
üzerine bir takım faideler temin edip, diğer faidelere sevk ediyorsa, senin
hayatın çok güzel, iyi ve mesut bir hayattır. Eğer böyle değilse, aksi
olurki, oda güzellikten, iylikten ve mutluluktan mahrumiyyettir.
18- Kişi birilerinden karşılık beklememeli, teşekkür beklememelidir...Hatta
bu duygu ve düşünceye kendi-ni alıştırmalı ve herşeyin karşılığını
Allah’tan beklemelidir...
19- Yararlı ve faideli işleri gözünün önüne hedef olarak dik ve tahakkuku
için çalış!...Zararlı işlere iltifat etme! Ve zararlı şeylerle uğraşma!...
20- Şu andaki işlerini bitir, yarına bırakma, kendini geleceğe hazırla!
Planlı, programlı ve disiplinli bir hayat yaşa!

GENÇLİĞE HİTABE
Müslüman Türk Gençliğinin imanına ve ahlakına kastedenlere karşı Üstad
Necip Fazıl'ın İman ve Ahlak Nesline Hitabesini Gündemdeki yerine binaen
yayınlıyoruz. (24 Şubat 2013):
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana
emanettir!” şuurunda bir gençlik… Devlet ve milletinin 7 asırlık hayatında
dört devre… Birincisi iki buçuk asır… Aşk, vecd, fetih ve hakimiyet…
İkincisi üç asır… Kaba softa ve ham yobaz elinde sefalet ve hezimet…
Üçüncüsü bir asır… Allahın, Kur’an’ında “belhümadal – hayvandan aşağı”
dediği cüce taklitçilere ve batı dünyasına esaret… Ya dördüncüsü ?… Son
yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde
plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedi helake mahkumiyet… İşte
tarihinde böyle dört devre bulunduğunu gören… Bunları, yükseltici aşk,
süründürücü satıhçılık, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye
yaftalayan ve şimdi, evet şimdi… Beşinci devrenin kapısı önünde nur
infilakı yeni bir şafak fışkırışını gözleyen bir gençlik… Gökleri
çökertecek ve son moda kurbağa diliyle bütün “dikey”leri “yatay” hale
getirecek bir çığlık kopararak “mukaddes emaneti ne yaptınız?” diye meydan
yerine çıkacağı günü kollayan bir gençlik… Dininin, dilinin beyninin,
ilminin, ırzının,evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik… Halka
değil, Hakka inanan, meclisinin duvarında “Hakimiyet Hakkındır” düsturuna
hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka
kölelikte bilen bir gençlik… Emekçiye “Benim sana acıdığım ve seni
koruduğum kadar sen kendine acıyamaz, kendini koruyamazsın.! Ama sen de,
zulüm gördüğün iddiasıyla, kendi kendine hakkı ezmekte ve en zalim
patronlardan daha zalim istismarcılara yakanı kaptırmakta başı boş
bırakılamazsın!” diyecek… Kapitaliste ise “Allah buyruğunu ve Resul emrini
kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!”
ihtarını edecek…Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına,vecdine,
diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik… Bir buçuk
asırdır türlü buhranlar içinde yanıp kavrulan ve bunca keşfine rağmen
başını yarasalar gibi taştan taşa çalarak kurtuluşunu arayan batı adamının
bulamadığı, Türk’ün de yine bir buçuk asırdır işte bu hasta batı adamında
bulduğunu sandığı şeyi, o mübarek oluş sırrını, her sistem ve mezhebe
ortada ne kadar illet varsa devasının ve ne kadar cennet hayâli varsa
hakikatinin,İslâmda olduğunu gösterecek ve bu tavırla yurduna, İslâm
âlemine ve bütüıı insanlığa model teşkil edecek bir gençlik… “Kim var?”
diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert “ben varım!”
cevabını verici, her ferdi “benim olmadığım yerde kimse yoktur!” fikrini
besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik… Can taşıma liyakatini,
canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o
nispette usule, stratejiye uygun bir gençlik… Büyük bir tasavvuf adamının
benzetişiyle zifiri karanlıkta, ak sütün içindeki ak kılı farkedecek kadar
gözü keskin; ve gerçek kahramanlık mâdeniyle sahtesini ayırdetmekte kuyumcu
ustası bir gençlik… Bugün komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı
ders kitabı, demagog politikacısı,çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı
sokağı, takma diş fabrikası, fuhuş albümü gazetesi,mümin zindanı mâbedi,
temeli yıkık ailesi, hasılı kendisini yetiştirecek bütün cemiyet
müesseselerinden aldağı zehirli tesiri üzerinden atabilecek, kendi öz talim
ve terbiyesine memur vasıtalara kadar nefsini koruyabilecek, destanlık bir
meydan savaşı içinde ve bu savaşı mutlaka kazanmakla vazifeli bir gençlik…
Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün
eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara “siz güneşi
ceplerinizde kaybetmiş marka müslümanlarısınız !Gerçek müslüman olsaydınız
bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!” diyecek ve gerçek müslümanlığın
“nasıl” ını ve “ne idüğü” nü her haliyle gösterecek bir gençlik… Tek
cümleyle, Allahın, kâinatı yüzü suyu ,hürmetine yarattığı Sevgilisinin
fezâyı bütün yıldızlariyle manto gibi saran mukaddes eteğine tutunacak, ve
O’ndan başka hiçbir tutamak,dayanak, sığınak tanımayacak ve O’nun düşman
larını ancak kubur farelerine lâyık bir muameleye tâbi tutacak bir gençlik…
İşte bu gençliği, bu gençliğin ilk filizlerini karşımda
görüyorum.Şekillenmesi,billurlaşması için 30 küsur yıldır, devrimbazlık
kodamanların viski çektiği kamış borularla kalemime ciğerîmden kan çekerek
yırtındığım, paralandığım ve zindanlarda süründüğüm bu gençlik karşısında,
uykusuz, susuz, ekmeksiz, başımı secdeye mıhlayıp bir ömür Allaha hamd etme
makamındayım. Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu
ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva
taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Surda bir
gedik açtık; mukaddes mi mukaddes! Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen
es!.. Allahın selâmı üzerine oIsun…

 
Kurban
Beiträge: 1.013
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 17.03.2013 | Top

   

EBCED HESABI NediR?
Sihirin Dinimiz deki Yeri Nedir?

Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz