Müminlerin Sohbeti Neden Kalplerinde Derin Etki Uyandırır?
Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda, birkaç kişinin bir araya gelip sohbet ettiği ortamlar kısa bir süre içerisinde hiçbir sonuca varmayacak konuşmaların yapıldığı, ruha sıkıntı veren ortamlara dönüşür. Bu kişilerin konuşmaları, çok süslü ve edebi de olsa karşı tarafın kalbinde hiçbir zaman etki uyandırmaz. Bunun en önemli nedeni, güzel ahlak ve samimiyet eksikliğidir.
Katılan herkesin kalbinde derin etki uyanmasını, sohbetten hoşnut olmasını ve istifade etmesini sağlamak ise ancak İslam ahlakının gereği olan sohbet adabına uygun davranışlarla mümkündür.
"Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir..." (Bakara Suresi, 269)
İnsanları tanımada en önemli rolü oynayan konulardan biri, kişilerin konuşmalarıdır. Hayata bakış açısı, inançlar, fikir ve düşünceler sözlerle ifade edilir. İnsan, kalbinde hissettiklerini, zihninde sakladığı düşüncelerini, isteklerini, ideallerini ya da korkularını, ister istemez konuşmalarına yansıtır. Dolayısıyla bir insanın nasıl bir ruh haline, akla ve vicdana sahip olduğu, sarf ettiği sözlerden büyük ölçüde anlaşılır. Bu nedenle de din ahlakını yaşayan ve Allah'ın büyüklüğünü kavrayan kimselerin, din ahlakından uzak yaşayan bilgisiz insanlara hissettiklerini ve düşündüklerini samimi bir şekilde ifade edebilmeleri, büyük önem taşır. Çünkü iman sahipleri bu vesile ile birçok insanın İslam ahlakına ısınmasına ve kalbinde Allah sevgisinin ve korkusunun artmasına vesile olabilirler. Bu ise, Allah Katında çok hayırlı olduğu umulan bir ameldir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
"Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: "Gerçekten ben Müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet Suresi, 33)
Konuşma Üslubu Nasıl Olmalıdır?
İnsanlar yaratılışları gereği, yumuşak bir tonda, başkalarını rahatsız etmeyen, incitici olmayan, alçak gönüllü bir üslupta yapılan sohbetlerden büyük bir zevk alırlar. İki tarafın fikirleri aynı doğrultuda olmasa dahi, uzlaşmacı ve saygılı bir üslupla yapılan sohbet karşı tarafta daima olumlu bir etki uyandırır, kalbi teskin eder, kalıcı dostluklara zemin oluşturur. Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetlerinde bildirdiği konuşma ve ahlak özellikleri samimi olarak uygulandığında ise, yapılan sohbet kalplerde çok daha güzel ve derin bir etki oluşturur.
Hikmete dayalı bu konuşma şeklini, Yüce Allah Kuran'da "Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez." (Bakara Suresi, 269) ayeti ile haber vermiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şeriflerinde bu konuya şu şekilde değinmiştir:
İbn-u Ömer Radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın zikri dışında kelamı çok yapmayın. Zira, Allah'ın zikri dışında çok kelam, kalbe kasvet (katılık) verir. fiunu bilin ki, insanların Allah'a en uzak olanı kalbi katı olanlardır."(Tirmizi, Zühd 62, (2413). (5891)
Kuran Ahlakına Göre Sohbet Adabında Sakınılması Gerekenler
• Nefsini Ön Plana Çıkartacak Konuşmalardan Kaçınmak
Pek çok sohbet ortamında insanların konuşana kulak vermemeleri, birbirlerinin sözünü dinlememeleri, aynı anda tartışır şekilde konuşmaları alışılmış davranışlardır. Özellikle televizyonlardaki bazı tartışma programlarında bunun örneklerine sıkça rastlanır. Her biri kendi dalında uzmanlaşmış kimseler bile kimi zaman nezaketten ve saygıdan tamamen uzak bir üslup sergileyebilmektedirler. Bu gibi kişiler, birbirlerinin anlattıklarından istifade etmek yerine, kibirli bir üslupla kendi sözlerini dinletip kabul ettirmeye çalışırlar.
Müslümanların ise kendilerini ön plana çıkarmak, öne geçip üste çıkmak, son sözü söylemek gibi nefsani amaçları yoktur. Bu nedenle üslupları itidalli ve sakindir. Kuran ahlakından kaynaklanan nezaket anlayışları gereği önceliği her zaman birbirlerine tanır, birbirlerinin anlattıklarından en iyi şekilde istifade etmeye çalışırlar.
İman edenler için akıl, hikmet ve hayır dolu konuşmalar yapabilmek büyük önem taşır. Bu doğrultuda Allah’ı zikreder, insanlara sözün en güzelini söyler, onlara din ahlakını tebliğ eder, iyiliği emreder kötülükten men ederler.
• Gereksiz Konuşmalardan Kaçınmak
Konuşmacı kimi zaman sırf bir konuda ne kadar derin bilgiye sahip olduğunu ortaya koyabilmek için, dinleyenlerin hiçbir şekilde işine yaramayacak pek çok gereksiz konuşma yapar. Kimi zaman da kısa birkaç cümleyle anlatabileceği bir konuyu, iki-üç saatlik bir konuşmanın içinde boğar. Bu gibi konuşmalar, karşıdaki kişinin kalbinde istenen etkiyi uyandırmadığı gibi aynı zamanda da onu sıkar. Hiç kimse böyle insanları dinlemekten hoşlanmaz.
Lafı uzatarak karşı tarafta rahatsızlık oluşturmamak, bir sohbet sırasında çok dikkat edilmesi gereken hususların başında gelmektedir. Özellikle de tek bir kişinin sözü alıp, hiç durmaksızın konuşması, diğer kişilere söz vermeyerek sohbeti tek kişilik bir konferansa dönüştürmesi, Müslümanların samimi sohbet adaplarına uymayan bir davranıştır.
Oysa iman eden bir insan, bir konuyu olabilecek en açık ve anlaşılır, en özlü, etkileyici ve karşı tarafa fayda sağlayacak bir üslup ile anlatır. Konuşmada daima hikmetin esas olduğunu bilerek hareket eder.
•Bilmişlikten Kaçınmak
Sohbet ederken rahatsızlık verici ortamlar oluşturan davranışlardan biri de, bilmişlik yapmaktır. Bilmişlik yapmak; sürekli kendi doğrularını öne çıkararak, saygısız bir üslupla konuşmak olarak tanımlanabilir. Böyle bir üslupla konuşan insanlar, sandıklarının aksine karşı tarafta son derece itici bir izlenim uyandırırlar.
•Uzun Cümlelerden, Tekrarlardan Kaçınmak
Sohbet ederken çok uzun cümleler kurmak da karşı tarafı rahatsız eden tavırlardan biridir. Adap gereği, konuşma arasında bir boşluk bırakmak, karşı tarafın varsa fikrini almak gerekir. Lafı alan kişinin de aynı şekilde cümleleri tekrarlamaktan kaçınması, uzun konuşmamaya dikkat etmesi önemlidir. Birisinin söylemek istediği bir sözü varken konuyu değiştirip konudan konuya geçmemesi, karşıdaki insanı onun yüzüne bakarak dinlemesi, vakti olmayan, gitmesi gereken birisini dinlemek zorunda bırakmaması yapılan sohbetlerin Allah’ın izniyle kalplerde etki uyandırmasını sağlayan hususlardır.
•Dedikodudan ve Arkadan Konuşmaktan Kaçınmak
Dedikodu, arkadan konuşmak ve kaş göz hareketleriyle alay etmek de Kuran ahlakında yeri olmayan davranışlardır. Tüm bunlar Kuran ahlakından uzak insanlara ait özelliklerdir ve kişilerin konuşmalarını, tavırlarını kalitesizleştiren, basitliğe yönelten tavırlardır. Bu gibi insanlar, çevrelerindeki kişilerde gördükleri kusurları, eksiklikleri onlara uygun bir şekilde iletip bunları düzeltmelerine vesile olmaktansa arkalarından konuşmayı tercih ederler. Oysa Allah Kuran’ın "Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline" (Hümeze Suresi, 1) ayetiyle insanlara bu tarz davranışları yasaklamıştır. Tüm bunlardan sakınıp Kuran ahlakıyla hareket etmek, kişinin üslubuna ve tavırlarına üstün bir kalite kazandıracaktır.
Sohbetin Hikmetli Olması İçin Nasıl Bir Üslup Kullanılmalıdır?
•Samimi Bir Üslupla Konuşmak
Samimi konuşma, kişinin içindeki samimi duygularını konuşmalarına aktarmasıdır. Samimi konuşan bir insanın en önemli özelliklerinden biri, konuşmalarına özel bir şekil vermeye çalışmadan, Allah'a sığınarak, samimi olmaya niyet ederek konuşmasıdır. İnsanlar üzerinde en etkili olan konuşma şekli de, bu konuşma tarzıdır. Çünkü insan fıtrat olarak, samimiyetten etkilenecek şekilde yaratılmıştır.
En önemlisi de samimi konuşma; insanı, inanmadığı, desteklemediği ve hatta karşı çıktığı bir fikrin dahi haklı yönlerini görmeye ve dinlediklerini tarafsız bir biçimde değerlendirmeye yöneltir. Kişiyi samimi düşünmeye ve samimi değerlendirmeye teşvik eder.
•Başkalarına da Konuşma Hakkı Vermek
Konuşan bir kişiyi sözünü kesmeden, nezaketle sonuna kadar dinlemek, söylediklerini anlamaya çalışmak Allah'ın rızasını kazandıracağı umulan güzel tavırlardandır. Bu tavır, konuşmacıya ve söylediklerine duyulan saygının bir göstergesidir.
Bazı insanların zannettiğinin aksine "baskın çıkacak şekilde, sürekli vurgulu bir tonda konuşanlar saygın, karakterli kişilerdir" mantığı da oldukça yanlıştır. Bilakis sesini yükselterek, başkasının sözünü kesen, yanındakilere konuşma hakkı tanımayan kişilerin bu davranışı, cehaletlerinin bir göstergesidir. Bir süre sonra yanındakilere konuşma hakkı vermeyen ve onları susturan bir kişiyle konuşmak, sohbetten çok eziyete dönüşebilir. O anda yanındakilerin susması ise, o kişiyi dinlediklerinin ve önemsediklerinin değil, genellikle artık bu aşamadan sonra ona katlandıklarının bir göstergesidir.
Uzmanlık gerektiren konularda, uzman bir kişinin konuşması tabi ki çok normaldir. Ancak şahsi kanaat ve fikir bildirilen konularda sohbete herkes katılmalı, herkes kendi fikrini belirtmelidir. Bu şekilde herkesin kanaati öğrenilir, kişiliği hakkında fikir edinme imkanı oluşur. "Benden az biliyor, o nedenle konuşmasın" ya da "Sadece bilenler konuşsun" şeklindeki düşünce şekilleri son derece yanlıştır. Belki bir kişi diğerine göre daha az bilgiye sahip olabilir, ama Allah'ın lütfettiği hikmet sayesinde olayların bilinmeyen, daha önce fark edilmemiş yönlerini fark etmiş olabilir. Konuya tüm detayları ile hakim olan kişi ise, belki detaylarda boğulmuş ve o konunun hikmetli yönlerini görememiş olabilir. Bu nedenlerle, sohbete katılan her kişinin kendi fikrini beyan etmesi, ortaya yeni fikirlerin ve farklı bakış açılarının çıkması açısından çok önemlidir.
•İtidalli Bir Ses Tonu Kullanmak
Sohbet esnasında yapılan bir başka önemli hata da, kullanılan ses tonudur. Bazı kişiler kendilerini haklı göstermek, karşı tarafı yıldırmak, ikna etmek veya susturup üste çıkmak için bağırmaya yakın bir ses tonu ile konuşurlar. Oysa Müslümanların ses tonu itidallidir. Allah Kuran'da bu konuyu müminlere, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği bir öğüdü bildirerek hatırlatmıştır:
"Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (Lokman Suresi, 19)
Değerli İslam alimlerimizden Mehmet Zahid Kotku da eserlerinde bu konuya şu şekilde yer vermiştir:
"Kat'iyyen sert konuşma ve çok da konuşma, yüksek sesle hele hiç konuşma, gayet mülayim ve tatlı konuşmaya dikkat et'…" (Zahit Kotku, Tasavvufi Ahlak, cilt 3, s. 66)
•Ölçülü, Nezaketli ve Saygılı Bir Üslup Kullanmak
Müminler güzel ahlaklarının bir gereği olarak konuşmalarında son derece 'ölçülü ve saygılı' bir üslup kullanırlar. Karşılarındaki kişinin yaşı, kültür düzeyi, zeka ya da akıl seviyesi, zengin ya da fakir olması onların bu üslubunu değiştirmez. Rabbimiz'in Kuran'da bildirdiği "…Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır." (Yusuf Suresi, 76) ayeti gereği örnek bir tevazuya sahip oldukları için, karşılarındaki kişilerin düşüncelerine değer verirler.
Müminler Her Söze En Güzel Karşılığı Verirler
Müminler Kuran ahlakını, Allah'ın rızasını kazanabilmek için yaşarlar. Karşılarındaki insanları müstakil birer varlık olarak düşünüp, her birine ayrı bir tavır ile yaklaşacak olurlarsa, Kuran ahlakını gereği gibi yaşayamamış olacaklarını bilirler. Bu nedenle karşılaştıkları her insanın, Allah'ın dünya hayatında kendileri için yarattığı imtihanın bir parçası olduğunun bilincinde ve İslam ahlakını temsil etmenin şuuruyla hareket ederler. Hoşlanmayacakları, huzursuz olacakları bir tavırla karşılaştıklarında ya da karşılarındaki insanlardan adaletsiz, kırıcı, hoşgörüsüz, öfkeli konuşmalar duyduklarında dahi bu ahlaklarından ödün vermezler. Karşılarında her kim olursa olsun herkesin sözüne en saygılı, en güzel şekilde karşılık vermeye çalışırlar. Yaşadıkları her an, gösterdikleri tavırlar ve yaptıkları konuşmalarla tüm insanlara İslam ahlakını tebliğ ettiklerinin bilinciyle hareket eder; onlara karşı en mükemmel üslubu kullanmakla sorumlu olduklarını unutmazlar. Kuran'da bu konuya örnek olarak, müminlerin kendilerine selam veren bir kişiye karşı nasıl bir üslup ile karşılık vermeleri gerektiği şöyle bildirilmektedir:
"Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz, Allah herşeyin hesabını tam olarak yapandır. (Nisa Suresi, 86)
Yüce Rabbimiz'in Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav) aracılığıyla bildirdiği bu konuşma adabı, insanlara hem bu dünyada hem de ahirette sayısız güzellik kazandıracaktır. Bu durum, Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilir:
"...Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler" (İbrahim Suresi, 24-25)
Yüce Allah müminleri, yaşadıkları hak dini ve güzel ahlakı başkalarına da anlatmakla sorumlu kılmıştır. Bu nedenle insanlara Allah'ın varlığını, birliğini ve yüceliğini anlatarak, onları Kuran ahlakına çağırmakla görevli olan müminler için konuşmak hem büyük bir nimet hem de hayatlarının sonuna kadar ecir kazanabilecekleri önemli bir ibadettir.
Din ve Mukaddesatla İlgili Konuşurken…
Sohbet sırasında titizlikle kaçınılması gereken en önemli hatalardan biri de din ve mukaddesat ile ilgili yapılan espriler, alaycı konuşmalardır. Eğer sohbet esnasında bir kişi bu şekilde bir konuşma yapıyorsa, o kişinin sözü hemen kesilmeli, saygıya uygun olmayan bu esprinin yanlışlığı bu kişiye anlatılmalı, söz konusu kişi samimiyetle doğru ahlaka davet edilmelidir. Çünkü Kuran ahlakına uygun olan davranış budur. Böyle bir espri ya da alaylı söz karşısında gülmek, aynı hataya ortak olmak anlamına geleceği için, tüm Müslümanlar böyle bir tavırdan duydukları rahatsızlığı çok açık ve kesin bir dille ifade etmelidirler. Bu çirkin tavır terk edilmediğinde ise bulundukları ortamdan uzaklaşmalıdırlar. Allah Nisa Suresi'nde iman edenlere şu şekilde emretmektedir:
"O, size Kitap'ta: "Allah'ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır. (Nisa Suresi, 140)
Din ve mukaddesat ile ilgili espriler yapmak, yine mukaddesata yönelik fıkraları aktararak münasebetsiz izahlarda bulunmak, cennet ve cehennem ile ilgili fıkralar anlatmak bir çeşit dinsizlik propagandasıdır. Dolayısıyla tüm Müslümanlar böyle bir hataya ortak olmaktan şiddetle sakınmalıdırlar. Allah Kuran ayetlerinde ancak iman etmeyen kişilerin din ve mukaddesat ile alay ettiklerini bildirmektedir:
"Onlara sorarsan, andolsun: "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki: "Allah ile, O'nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?" (Tevbe Suresi, 65)
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |