KABİR AZABI ÇEKMEYECEK 8 KİŞİ
Kabir azabının sebepleri nelerdir? Kabir azabı çekmeyecek olanlar
kimlerdir?
Her günahın, her haramın Kabir azabına neden olacağını düşünerek terk
etmek; her iyiliğin, her ibadetin de kabir nimetine vesile olacağını hesab
ederek yerine getirmek gerekir. Bazı rivayetlerde kabir azabına neden
olacağı ya da kabir nimetine vesile olacağı açıklanan ameller vardır. Ancak
bunlar birer örnektir. İslamın bütün yasaklarının azaba, emirlerinin de
nimete neden olacağını söyleyebiliriz.
Azap, Allah'ı tanımayan veya emirlerine karşı gelenlere dünyada ve ahirette
verilen ilahi cezadır. Azap “terk etmek, vazgeçmek, vazgeçirmek” gibi
manalara gelen “azb” kökünden isim olup “işkence, eziyet ve elem” anlamında
kullanılır.
Kur'an'da türevleriyle birlikte 490 yerde geçen azap, genellikle ilahi
emirlere karşı gelenlere verilen cezanın adı olarak kullanılır. Kur'an'da
azap manasında geçen başka kelimeler de vardır. Bunlardan en çok
tekrarlananlar “ nar, cehennem, ricz, be's ve ikab”dır.
İlgili ayetlerin incelenmesinden anlaşıldığına göre ilahi azap dünyada,
kabir hayatında ve ahirette olmak üzere üç safhada gerçekleşmektedir. Kabir
azabına sebep olan amelleri hadisi şeriflerden öğrenmekteyiz. Bunları şu
şekilde sıralayabiliriz:
1- Kabir azabı nemime ve bevlden sakınmama sebebiyle olmaktadır.
Buhari ve Müslim, Abdullah b. Abbas (r. a)'ın şöyle söylediğini rivayet
etmişlerdir: Rasulullah (a. s) iki kabrin yanından geçti ve şöyle buyurdu:
“Bu kabirlerde yatanlar azap görmektedirler. Ama büyük bir şeyden dolayı
azap görmüyorlar”. Rasulullah (as) daha sonra sözüne şöyle devam etti:“Evet
bunlardan birisi, insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden
(idrarını üzerine sıçratmaktan) sakınmazdı.”
2-Ölen kişinin ardından ağıt yakılması halinde ölü kabirde bu ağıt
sebebiyle azap görmektedir.
Ömer İbni Hattab (r. a) Rasulullah (a. s)'ın şöyle dediğini rivayet
etmiştir: “Ölü kabirde ağıt sebebiyle azap görür. ”Bu konudaki hadisler
çoktur. Bu hadislerde ölünün üzerine yakılan ağıt sebebiyle azap göreceğine
delalet vardır. Ancak bu durumda şu problem ortaya çıkmaktadır:
Kişi başkasının yaptığı bir şeyle niye azap görür? Bu soruya verilen
cevaplar farklı farklı olup Hz. Âişe bunu kabul etmemiş ve “kimse kimsenin
günahını çekmez”ayetiyle delil getirerek başkasının ağıt yakması sebebiyle
ölünün kabirde azap çekmeyeceğini söylemiştir.
Ebu Hureyre de bu konuda Hz. Âişe ile aynı görüştedir. Bazı alimler de bu
hadisi te'vil etmişler ve “bu durum ağıt yakılmasını vasiyet etmiş ise
öyledir. Vasiyet etmemişse azap görmez” demişlerdir.
3- Kabir azabı ganimet mallarından gizlemek sebebiyledir.
Ömer İbni Hattab (r. a) şöyle dedi: “Hayber gazvesi günü idi. Nebi (s. a.
v. )'in ashabından bir grup geldi ve “falanca şehittir. Falanca şehittir”
dediler. Sonra bir adamın yanından geçtiler: “falanca kimse de şehittir”
dediler. Nebi (s. a. v. ): “Hayır, ben onu ganimetten çaldığı bir hırka
–veya aba- içinde cehennemde gördüm” buyurdu.
Görüldüğü üzere kişi şehit olsa bile cehenneme gidebilmektedir. Bunun
sebebi de her ne kadar şehitlik, kişinin birçok günahına kefaret olsa da
ammenin malına hıyaneti ve kul haklarını ortadan kaldırmaz. Bu sebeple,
Peygamber Efendimiz şehit olduğu haber verilen bir kişinin ganimetten
çaldığı bir hırkadan dolayı cehennemde olduğunu bildirmiş, amme malına
ihanetin ve kul hakkının affedilmeyeceğini ümmete öğretmiştir.
4-Kabir azabı borç sebebiyledir. Kişi ödemediği borçları ödeninceye kadar
azap görür. Bu konuda Ebû Hüreyre'den Rasulullah (s. a. v)'in şöyle
buyurduğu rivayet edilmiştir: “Müminin borcu ödeninceye kadar ruhu borcuna
takılıdır."
Ölen kimsenin dünya ile alakası kesilir. Ancak bu hadisi şerif, bu ilginin
bir konuda devam ettiğini bildirmektedir: Borç. Borçlu olarak ölen mü'minin
ruhu kavuşacağı ikram ve iyiliklere borcu ödeninceye kadar ulaşamaz. Bir
başka anlayışa göre, borçlu ölmüş mü'min hakkında, ilk iş olarak borcunun
ödenip ödenmediğine bakılır. Her iki yoruma göre de borçlu ölen mü'min için
borcu, bir çeşit ayak bağıdır, onu yerinden kıpırdatmaz. Borç Beyhaki'nin
belirttiğine göre kabir azabına sebep olan şeylerden birisidir.
5-Allah Teala'ya isyan olan her davranış da kabirde azaba sebeptir. Çünkü
kabirdeki azabın kafir ve münafıklarla, Allah'a asi olan mü'min kullara
olacağı belirtilmektedir.
6-Hadesten temizlenmeyi terk etmenin de kabirde azaba sebep olacağı
söylenmiştir.
7-Yardım etme gücü ve imkanı varken mazluma yardım etmeyi terk etmek de
kabir azabına sebep olan ameller arasında zikredilmiştir.
8-Allah'ın zikrinden yüz çevirmek de kabir azabına sebep olan
davranışlardandır. Cenab-ı Hak K. Kerim'de: “Benim kitabımdan yüz çeviren
bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak
haşrederiz” buyurarak Allah'ın zikrinden yüz çevirmenin kabir azabına sebep
olacağını belirtmiştir. Ayette geçen dar geçimi Peygamberimiz bizzat
kendisi kabir azabı olarak açıklamıştır.
Kabirde azaba sebep olan amellerin yanında bir takım ameller de vardır ki
onlar da kişiyi kabirdeki azaptan muhafaza ederler.
Bu amelleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
1-Allah'a itaat edip onun emirlerine karşı gelmekten sakınmanın kabir
azabından koruyacağı söylenmiştir. Nitekim Cenab-ı Hak: “Kim inkar ederse
inkarı kendi aleyhine olur. Yararlı iş işleyen kimseler kendileri için
rahat bir yer hazırlamış olurlar. Çünkü Allah inanıp yararlı iş işleyenlere
lütfundan karşılık verecektir. Doğrusu o inkarcıları sevmez” buyurmaktadır.
Mücahid ayette geçen, “kendileri için rahat bir yerin” kabir olduğunu haber
vermektedir.
2-Allah yolunda sınırda nöbet tutmak kabir azabından kişiyi koruyacağı
umulan ameller arasındadır. Selman (r. a) Rasulullah (s. a. v. )'i şöyle
buyururken işittim demiştir: “Bir gün ve bir gece hudut nöbeti tutmak,
gündüzü oruçlu gecesi ibadetli geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Şayet
kişi bu nöbet esnasında vazife başında iken ölürse, yapmakta olduğu işin
ecri ve sevabı kıyamete kadar devam eder, şehit olarak rızkı da devam eder
ve kabirdeki sorgu meleklerinden güven içinde olur”
Bir kimse askerlik görevi yaparken vazife başında ölürse, o şehit olarak
Rabbine kavuşur. Şehidin amel defteri kapanmaz ve dünyada işlediği güzel ve
hayırlı işlerin sevabı da kıyamete kadar devam eder. Şehit kabirde
meleklerin sorgulamalarından ve kabir azabından muaf tutulur. Sağlıklı bir
imana ve cihad ruhuna sahip olmak bunun yegane şartıdır.
3-Allah yolunda şehit olmak da kabir azabından koruyan ameller-dendir.
Cenab-ı Mevla “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyiniz. Bilakis
onlar diridirler. Lakin siz anlamazsınız” buyurmaktadır. Bir başka ayet bu
konuda biraz daha bilgi vermektedir : “Allah yolunda öldürülenleri sakın
ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Allah'ın lütuf ve kereminden
kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında bol bol
nimetler içindedirler. ” Görüldüğü üzere şehitler bizim fark etmediğimiz
bir hayatı yaşamakta ve Allah'ın nimetleriyle nimetlenmektedirler.
4-Mülk Suresini okumak da kişiyi kabir azabından koruyan amel-lerdendir.
Ebû Hüreyre (r. a)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s. a. v. ) şöyle
buyurdu: “Kur'an'da otuz ayetten ibaret bir sure bir adama şefaat etti.
Neticede o kişi bağışlandı. O sure Mülk'tür. ”
Mülk suresi Kur'an'ın 67. suresi olup 30 ayetten ibarettir. Bu sure Mülk
suresi diye anılır ve Kur'an'daki adı böyledir. Ancak ona Mania, Münciye,
Vakiye gibi isimler de verilmiştir. Bu surenin bir adama şefaat etmesi ve
bu vesileyle onun mağfirete nail olup bağışlanması, onu sürekli okuması ve
kadrini kıymetini bilmesi sebebiyledir.
Bu şekilde davrananları Cenab-ı Hak kabir azabından koruyacak veya kıyamet
gününde kendilerini bağışlayıp affedecektir. Hatta sureye “Mania” ve
“Münciye” adlarının verilmesinin sebebi, onun mana ve mahiyetini kavrayarak
ve inanarak okuyanın kabir azabı görmesine engel olacağı ve kurtuluşuna da
vesile teşkil edeceği içindir.
5-İshal hastalığından ölenin de kabir azabından korunacağı söylen-miştir.
Nesai, Abdullah b. Dinar (r. a)'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir;
“Ben, Süleyman b Surad ve Halid b. Arfata birlikte oturuyorduk. Bu sırada
bir adamın ishalden öldüğünü söylediler. Baktım, benimle beraber olan (adı
geçen) iki kişi öldüğü bildirilen adamın cenazesinde bulunmayı arzu
ediyorlar.
Bunlardan birisi diğerine: Rasulullah (a. s): “Kim ishalden ölürse,
kabrinde azap görmez” diye buyurmadı mı? diye sordu. Öteki de: “Evet öyle
buyurdu” diye cevap verdi.
Ebu Hüreyre (r. a)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s. a. v. ) ;
“Siz kimleri şehit sayıyorsunuz? diye sordu. Sahabiler “Ya Rasulallah! Kim
Allah yolunda öldürülürse o şehittir” dediler.
Peygamber Efendimiz: “Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır” buyurdu.
Ashab: “O halde kimler şehittir Ya Rasulallah?” dediler. Rasulü Ekrem:
“Allah yolunda öldürülen şehittir. Bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir.
İshalden ölen şehittir. Boğularak ölen şehittir” buyurdu. Biz bunlara
bilindiği üzere Hükmî Şehit diyoruz.
6-Cuma gecesi ölmenin kabir fitnesinden korunmaya sebep olacağı
umulmaktadır.
7-Hadesten temizlenmek kabir azabından korur.
8-Emri bil Ma'ruf Nehyi ani'l-Münker yapmak da kabir azabından koruyan
amellerdendir. Çünkü bunda insanlar için dinleri hususunda çok büyük
faydalar vardır.
Hadisi şeriflerde kabirlerde olacak azap şekilleri hakkında da bilgiler
verilmiştir.
Kabirdeki azap gayba ait bilgilerden olduğu için akılla bilinemez ancak
Allah ve Rasulü'nün bildirmesiyle bilinebilir.
Orada karşılaşılan azap dünya şartlarında düşündüğümüz azabın tamamen
dışındadır. Bizler varlığını kabul ederiz fakat nasıl olacağını bilemeyiz.
Hz. Peygamberin haber verdiğiyle yetiniriz.
Zafer Hoca
--
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |