Çipura balığı (Sparus aurata) iki yaşından sonra cinsiyet değiştiriyormuş. Bunun hikmeti ne olabilir? Bu evrimi savunanlara dayanak teşkil etmez mi?
Yazar: Adem Tatlı (Prof.Dr.) 2009-10-26
Canlılar cinsiyet bakımından farklı şekillerde yaratılmışlardır. Bir kısmı erkek, bir kısmı dişi, bir kısmı da hem dişi ve hem de erkek karakterine sahiptir. Bu iki karakterli olanlara hermafrodit denir. Bunların örnekleri hem bitkiler âleminde, hem hayvanlar âleminde ve hem de insanlarda vardır.
Mesela, armut, şeftali kiraz gibi ağaçların çiçeklerinde hem erkek ve hem de dişi organ bir aradadır. Hâlbuki cevizde erkek ve dişi çiçekler ayrıdır. Salkım şeklinde erken ilkbaharda teşekkül eden çiçekler erkek, daha sonra teşekkül eden ve cevizi verecek olan çiçekler ise dişidir. Diğer taraftan söğüt de ise, erkek çiçekler ayrı ağaçta, dişi çiçekler ise ayrı ağaçta bulunur. Bunlar erkek ve dişi ağaçlar olarak ifade edilir.
İnsanlardan da cinsiyet değiştirenlere zaman zaman şahit oluyoruz. Bu tip kimselerde hem erkek ve hem de dişi organ bulunuyor. Ancak, salgılanan hormona göre o şahsın cinsiyeti gelişiyor. Vücutta erkeklik hormonu hâkim ise, o şahısta erkeklik duyguları, dişilik hormonu hâkim ise, kadınlık hisleri öne geçiyor.
Çipura balığında da hem dişi ve hem de erkek organ mevcuttur. Bu hayvanın hayatının ilk devresinde dişilik karakterleri hâkim iken, ileri yaşlarda veya ortamın kimyasal etkileri ile erkeklik hormonu etkisini göstermektedir. Dolayısıyla bu hayvan, hayatının ilk devresinde dişi davranışı, belli yaştan sonra da erkek davranışı sergilemektedir.
Çipura balığında görülen bu çifte cinsiyetin hikmeti soruluyor. Tek cinsiyetli balıkların da olduğu dikkate alındığında, biyolojik olarak böyle cinsiyete sahip oluşun bir takım farklılıkları söylenebilir.
Her bir canlının yaratılışında, şekil ve yapısında, bitkilere, hayvanlara ve insanlara bakan faydaları olduğu gibi, doğrudan yaratıcısına bakan binlerce hikmeti bulunabilmektedir.
Canlılar âleminde böyle çifte cinsiyette yaratılışın da elbette pek çok hikmet ve ibretli tarafları olacaktır. Bunun birkaç özelliğini sayarak hikmetlerini sınırlama yerine, herkesin kendine göre bir takım yaratılış gayelerini ve hikmetlerini görmesi ve kendisine buradan dersler çıkarmasının daha isabetli olduğunu düşünüyoruz.
Böyle bir yaratılışın evrimi savunanlara delil teşkil edeceği gibi bir endişe dile getiriliyor. Evrimciler, bir yaratıcıyı kabul etmeyip her varlığın tesadüfen ve silsile halinde birbirinden meydana geldiğini kabul edip buna göre delil topluyorlar. Allah, her varlığı bir sebebe bağlamış. Elmayı ağaçtan, sütü inekten alıyoruz. Hikmetle ve dikkatle bakan o elmanın ve sütün arkasında Allah’ın kudret elini görür, tesadüf gözlüğüyle bakan da sütü ineğin, elmayı da ağacın yaptığına hükmeder ve her şeyi tesadüfe verir.
Dünya imtihan dünyasıdır. Dolayısıyla her varlık ve yaratılış, bir ve belki birçok soruyu temsil etmektedir. Herkes bu sorulara verdiği cevapla kendi makamını tayin etmektedir.