Zuhruf Süresi Meal Ve Tefsiri

#1 von Kurban , 19.08.2022 04:44

Zuhruf Süresi Meal Ve Tefsiri
Zuhruf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 89 âyettir. İsmini 35. âyette geçen ve altın, mücevher mânasına gelen اَلزُّخْرُفُ (zuhruf) kelimesinden alır. Resmî tertibe göre 43, nüzûl sırasına göre 63. sûredir.
Nuzül
Sûre Mekke’de, geliş sırası bakımından Şûrâ’dan sonra, Duhân’dan önce vahyedilmiştir. 45. âyetin Hz. Peygamber’in mi‘racında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da nâzil olduğuna dair bir rivayet varsa da bu, sûrenin Mekkî niteliğini değiştirmez; çünkü tefsirciler hicretten önce nâzil olan bütün sûrelere Mekkî demektedirler.
Konusu
Asıl konu Kur’an-ı Kerîm’in mûcize olma niteliğinden yola çıkarak Hz. Peygamber’in gerçek peygamber, tebliğ ettiği dinin de hak din olduğunu kanıtlamaktır. Bu ana konu çerçevesinde münasebet düştükçe şirkin çelişkilerle dolu bir inanç biçimi olduğuna, daha önce gelip geçmiş milletlerin hak din karşısındaki tavırlarına göre aldıkları sonuca, dünya ve âhiret nimetlerinin mukayesesine, ebedî olanın geçici olana tercih edilmesi gereği gösterilmiştir.
Fazileti
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: “Zuhruf suresini okuyan kişiye (kıyamet gününde Allah’u Teala): ‘Ey ayetlerimize iman eden ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de, Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz‘ şeklinde hitap edilen (cennetlikler) zümresine nail olur.”(Ebu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri (İrşadü Aklis-Selim), 8/58)
İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim, Zuhruf suresini okumayı devam ettirirse, Yüce Allah’ın huzuruna çıkana ve Zuhruf suresi gelip o şahsı Allah’ın emriyle Cennete sokana dek, Allah Teâlâ onu kabirde haşerelerden ve kabir azabından âmânda kılar. [ İbn Babıveyh, Muhammed bin Ali, Sevabu’l-Amal ve İkabu’l-Amal, h.ş 1382, c 1, s 221.]
Peygamber Efendimizden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim, Zuhruf suresini okursa, kıyamet gününde o şahıslara şu şekilde hitap edilecektir: Ey benim kullarım! Bugün size ne bir korku ve nede bir üzüntü vardır; sorgusuz sualsiz Cennete giriverin. [Behrani, Haşim bin Süleyman, el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, h.ş 1389, c 4, s 843.]
* Şeytanın vesvesesinden korunmak için okunusa Allahın izniyle korunur.
* Geçimsiz karı kocanın aralarının düzelmesi çinn, zuhruf suresinin 9-14, ayetleri yazılıp evin dört bir köşesine konulmalıdır.
* Ulaşım aracına binen bir kişi, Zuhruf suresinin 13-14 ayetleri okuyup da o araçtan inmeden ölürse, şehit olarak ölmüş olur.
* İşleri ters gidip geçim sıkıntısı çekmekte olan bir kişi herhangi bir ayın Salı, Çarşamba ve Perşembe günlerinde oruç tutar, Cuma akşamını da tövbe ve istiğfar ve salavat ile meşgul olup hacet namazını kılar da Zuhruf suresinin 69-73. ayetlerini 90 defa okursa, kısmeti açılır, rızkı bollaşır.
* Temre olan bölgenin etrafı çizilip Zuhruf suresinin 79. ayeti 7 kere okunursa, bi-iznillah şifa bulur.
* Hamim ile başlayan sureler malumunuz kuranda 7 tanedir işte bu surede bunlardan biridir her hangi bir isteği haceti olan şahıslar bu hamimle başlayan sureleri okurken hamim ifadelerini 7 tekrar ederek dileklerini hacetlerini isteyip okurlarsa mücerreptir.
* İlminin aklının artmasını isteyen özellikle kurani ilimlerde artış isteyenler Zuhruf 1,3,10 ayetler rahman 1,2 ve ala suresi 6 ayetleriyle meşgul olurlarsa maksad hasıl olur biiznillah.
* Kuraklıkta yağmur yağması için bu sureyi 11 kez okuyup yağmur duası yapsa yağmur yağar biiznillah.
* Bu surenin 82, 84 ve 85 ayetleri büyük bir tesbihdir bunu vird edinenlerin hayrı ve bereketi artar günlük 100 defa 313 salavatı şerife ile buna devam edenlerin maddi ve manevi sıkıntıları kaybolur rızaellillah 2 rekat namaz kılıp akabinde bu ayetleri verilen adette okuyup haktan hacetini dilese maksadı hasıl olur mücerreptir biiznillah.
* Bu surenin 85 nci ayetini mülk suresinin ilk ayeti olan tebarekellezi biyedihil mülk vehuve ala külli şey’in gadir ayetiyle beraber devamlı okuyan kendine vird edinene Hak teala izzet şeref ve varlıklar arasında saygı görmeyi ihsan eder.
* Bu surenin tamamı veya 33-35 ayetleri dünyalık ev ihtiyaçlarında isteklerinde okunursa faydalıdır. Ama bu sure içeriği itibari ile dünya nimetlerinin geçiciliğini asıl hayatın ahiret olduğunu vurgular bunu da göz önünde bulundurup öyle okuyun eğer yaparsanız şahsen biz böyle bir şey için bu ayetleri kullanmayız. Yazma sebebimiz ayette ki hikmettir özelliğidir.
* Şura, Kaf, Kalem ve Zuhruf suresi her türlü kem gözlerden hasetçilerin hasetinden nazardan koruyucu özelliğe sahiptir. Fitne fesat haset gibi durumlarda bu sureleri okuyup hakka tevessül edene rabbimiz yardım eder inşaallahu teala düşmanlarının ve hasetçilerinin tuzağını bozar.Allahu alem bissavab.
* Muhterem kardeşlerim Zuhruf suresini okumaya devam eden kimsenin kalbine şeytan vesvesesi giremez. Zuhruf suresi Kuranı kerimin 490. sayfasındadır.89 ayettir.
Bismillahirrahmanirrahim”;Rahman Ve Rahim Olan Allahın Adıyla..
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
حٰمٓۜ ﴿١﴾
1.Ha mim
وَالْكِتَابِ الْمُب۪ينِۙ ﴿٢﴾
2: Gerçekleri açıklayan bu apaçık kitaba yemin olsun!

اِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْءٰنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَۚ ﴿٣﴾
3: Şüphesiz biz onu, düşünüp anlayabilesiniz ve gerekli dersleri alabilesiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik.

وَاِنَّهُ ف۪ٓي اُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَك۪يمٌۜ ﴿٤﴾
4: Doğrusu o, katımızdaki Ana Kitap’ta bulunan çok yüce, her türlü şüphe ve değişiklikten uzak, hüküm ve hikmetlerle dolu bir kitaptır.
Tefsir
Kur’ân-ı Kerîm “mübîn”dir; Allah’ın emir ve yasaklarını açıklamaktadır. Muhtevası açık ve anlaşılır bir kitaptır. İfadeleri fasîh ve belîğdir. O, hak ile bâtılın, doğru ile eğrinin arasını net çizgilerle ayırmaktadır. Arapça bir Kur’an olarak indirilmesinin hikmeti, ilk hitap ettiği kişilere âyetlerini düşünüp anlama ve ondan gereken dersleri çıkarabilme imkânı sağlamasıdır. Arapça bilmeyenler ise ya Arapça öğrenerek veya Kur’ân-ı Kerîm’in kendi dillerine yapılan tercüme ve tefsirlerinden faydalanarak Kur’an’ın mânalarını öğreneceklerdir. Kur’ân-ı Kerîm’in içinde kayıtlı bulunduğu bildirilen اُمّ الْكِتَابِ (Ümmü’l-kitâb), Levh-i Mahfûz’dur. Bunun bir diğer ismi de كِتَابٌ مَكْنُونٌ (Kitâbun Meknûn)dür. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:
“Şüphesiz o, çok değerli, pek şerefli bir Kur’an’dır. Onun aslı çok iyi korunmuş bir kitaptadır.” (Vâkıa 56/77-78)
“Doğrusu bu pek şerefli bir Kur’an’dır. Onun aslı Levh-i Mahfûz’da her türlü müdahaleden koruma altındadır.” (Burûc 85/21-22)
Kur’an عَلِيٌّ (aliyy)dir; çok şereflidir, kendisine ulaşılıp değiştirilemeyecek kadar yücedir. حَك۪يمٌ (hakîm)dir; nazmı, üslubu, verdiği bilgiler çok sağlamdır. Baştan sona ilâhî hüküm ve hikmetlerle doludur.
اَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا اَنْ كُنْتُمْ قَوْمًا مُسْرِف۪ينَ ﴿٥﴾
5: Siz aşırı giden, Allah’ın verdiği kabiliyet ve imkânları boşa harcayan bir gürûh olup çıktınız diye, şimdi sizi bu şerefli, öğüt ve talimat dolu Kur’an’la uyarmaktan vazgeçip, başıboş kendi hâlinize mi bırakalım? Bu mümkün değil!
Tefsir
Cenâb-ı Hak, kullarına karşı öylesine bir şefkat ve merhamet sahibi ki, indirdiği âyetleri yalanlayan, peygamberine karşı gelen, hatta onu öldürmeye kalkışacak kadar aşırı giden azgınlara bile merhametini devam ettiriyor ve onların kurtulmalarını istiyor. Âdeta onlara: “Sizi bu halde bırakmak, benim rahmet ve keremimle bağdaşmaz. Ne kadar serkeşlik etseniz de, aşırı gitseniz de ben sizi boğulmaya, helak olmaya terk etmem. O halde benim bu merhamet ve keremime karşı nankörlüğün, yüz çevirmenin ve bâtıla sarılmanın sonuçlarını hiç düşünmez misiniz?” buyuruyor ve onları önceki toplumların hallerinden ders almaya çalışıyor:
وَكَمْ اَرْسَلْنَا مِنْ نَبِيٍّ فِي الْاَوَّل۪ينَ ﴿٦﴾
6: Daha önce gelip geçen toplumlara da nice peygamberler gönderdik.

وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ نَبِيٍّ اِلَّا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ ﴿٧﴾
7: Fakat onlara ne zaman bir peygamber geldiyse, mutlaka onunla alay ettiler.

فَاَهْلَكْنَٓا اَشَدَّ مِنْهُمْ بَطْشًا وَمَضٰى مَثَلُ الْاَوَّل۪ينَ ﴿٨﴾
8: Bu yüzden biz, seninle alay eden bugünkü inkârcılardan daha kuvvetli ve daha zorba olanları helâk ettik. Nitekim helâk edilen bu önceki toplumların ibret dolu sahneleri, daha önce inen sûrelerde anlatılmıştı.
Tefsir
Burada bir taraftan münkirler uyanışa davet edilirken bir taraftan da müşriklerin son derece şiddetli muhalefeti, alay ve işkenceleri ile karşılaşan Resûl-i Ekrem (s.a.s.), önceki peygamberlerin halleri hatırlatılarak teselli edilir. “Bunlardan daha güçlü, kuvvetli, zorbalıkta daha ileri gitmiş olanları helak eden Allah, bunları da istediği her an helak edebilir. Sen, bu gibi şeylere aldırmadan tebliğine devam et!” mesajı verilir.
Aslında, peygamberlerin davetine karşı çıkan bu inkârcılar, Allah hakkında tamamen bilgisiz değildirler. Ancak bu bilgilerinin, onları Allah’a gerektiği şekilde kulluğa götürecek bir seviyeye ulaşması gerekmektedirÖmer Çelik
وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَز۪يزُ الْعَل۪يمُۙ ﴿٩﴾
9: Onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye soracak olsan, hiç şüphesiz: “Onları kudreti dâimâ üstün gelen, her şeyi hakkiyle bilen Allah yarattı” derler.

اَلَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الْاَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ ف۪يهَا سُبُلًا لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَۚ ﴿١٠﴾
10: O Allah ki, yeryüzünü sizin için bir beşik kıldı; gideceğiniz yere şaşmadan varasınız diye orada sizin için yollar, geçitler ve türlü türlü ulaşım imkânları var etti.

وَالَّذ۪ي نَزَّلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً بِقَدَرٍۚ فَاَنْشَرْنَا بِه۪ بَلْدَةً مَيْتًاۚ كَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ ﴿١١﴾
11: Gökten suyu belli bir ölçüye göre indiren de O’dur. Biz onunla ölü bir beldeye yeniden hayat veririz. İşte siz de, bitkilerin her bahar yeniden dirilmesi gibi diriltilip kabirlerden çıkarılacaksınız.
Tefsir
Göklerin ve yerin yaratıcısı Allah olduğuna göre, bir beşiğin bebek için döşenip hazırlanması gibi yeryüzünü içinde yaşamamıza elverişli hâle getiren, istediğimiz yere kolaylıkla varmamızı sağlayan yollar yaratan, gökten belli bir ölçü dâhilinde su indirip ölü toprağı dirilterek yiyip içeceğimiz nice ürünler bitirenin de Allah olduğunu bilecek ve yalnızca O’na kulluk yapacağız. Bunları yaratmaya kudreti yeten Allah’ın bizi öldükten sonra diriltmeye de kadir olduğuna inanacak; esas hayatın âhiret hayatı olduğunu hiç aklımızdan çıkarmaksızın, o Yüceler Yücesi’nin rahmetini umup azabından korkarak ihlâsla kulluğa devam edeceğiz.
Rabbimizin bize olan büyük lutuflarından biri de, gemileri ve bir kısım hayvanları binek olarak emrimize vermiş olmasıdırÖmer Çelik
وَالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْاَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَۙ ﴿١٢﴾
12: Bütün varlık türlerini çift çift yaratan, sizin için gemilerden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler var eden de O’dur.

لِتَسْتَوُ۫ا عَلٰى ظُهُورِه۪ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ اِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِن۪ينَۙ ﴿١٣﴾
13: Bu sayede onların sırtlarına kurulursunuz. Onlara binip üzerlerine yerleştiğinizde Rabbinizin nimetini hatırlayıp şöyle dersiniz: “Bunu bizim hizmetimize veren Allah her türlü kusur ve noksanlıktan uzaktır. Yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi.”

وَاِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ ﴿١٤﴾
14: “Şüphesiz biz, bu nimetlerden sorulmak üzere Rabbimize döneceğiz!”
Tefsir
Gerek gemiler gerek hayvanlar gerekse diğer nakil vasıtaları bizim hayatımızı oldukça kolaylaştırmaktadır. Bunlara binerek uzak mesafelere yorulmadan gidebilmekte, ağır yüklerimizi bunlar sayesinde kolayca taşıyabilmekteyiz. Âyet-i kerimede şöyle buyrulur.
“Hem bin bir güçlük çekmeden ve yarı canınız çıkmadan varamayacağınız uzak yerlere yükünüzü o hayvanlar taşır. Gerçekten Rabbiniz, pek şefkatli ve çok merhametlidir.” (Nahl 16/7)
Bu nimetlere karşı Rabbimiz bizden sadece şükür istemektedir. Üstelik şükrümüzü de nasıl ifâ edeceğimizi bizlere öğretmektedir. O da şudur:
İster gemi olsun, ister binek hayvanları olsun, üzerlerine bindiğimiz zaman şöyle diyerek Rabbimizi tesbih edecek ve O’nu her türlü noksan sıfatlardan, ortağı olmaktan v herhangi bir şeye ihtiyacı bulunmaktan pak ve uzak tutacağız:

سُبْحَانَ الَّذ۪ي سَخَّرَ لَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِن۪ينَ وَاِنَّٓا اِلٰى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ

“Bunu bizim hizmetimize veren Allah her türlü kusur ve noksanlıktan uzaktır. Yoksa bizim buna gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz, bu nimetlerden sorulmak üzere Rabbimize döneceğiz!” (Zuhruf 43/13-14)
Nitekim Resûlullah (s.a.s.) yolculuğa çıkarken hayvanı üzerine binip iyice yerleşince üç defa tekbir getirir, bu âyetleri okur, sonra da şöyle dua ederdi:

اَللّٰهُمَّ اِنَّا نَسْأَلُكَ ف۪ي سَفَرِنَا هٰذَا الْبِرَّ وَ التَّقْوٰي وَ مِنَ الْعَمَلِ مَا تَرْضٰي. اَللّٰهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْنَا سَفَرَنَا هٰذَا وَ اطْوِ عَنَّا بُعْدَهُ. اَللّٰهُمَّ اَنْتَ الصَّاحِبُ ف۪ي السَّفَرِ وَ الْخَل۪يفَةُ ف۪ي الأهْلِ. اَللّٰهُمَّ اِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ وُعَثَاءِ السَّفَرِ وَ كَاٰبَةِ الْمَنْظَرِ وَ سُوءِ الْمُنْقَلَبِ ف۪ي الْمَالِ وَ الأهْلِ.

“Allahım! Biz, bu yolculuğumuzda senden iyilik ve takvâ, bir de hoşnut olacağın amellere muvaffak kılmanı dileriz. Allahım! Bu yolculuğumuzu kolay kıl ve uzağı yakın et! Ey Allahım! Seferde yardımcım, geride kalan çoluk çocuğumun koruyucusu sensin. Allahım! Yolculuğun zorluklarından, üzücü şeylerle karşılaşmaktan ve dönüşte malımızda, çoluk çocuğumuzda kötü haller görmekten sana sığınırım.”
Efendimiz yolculuktan döndüğünde de aynı sözleri söyler ve şu cümleleri ilâve ederdi:
“Biz yolculuktan dönen, tevbe eden, kulluk yapan ve Rabbimize hamd eden kişileriz.” (Müslim, Hac 425; Ebû Dâvûd, Cihad 72)

 
Kurban
Beiträge: 1.014
Punkte: 651
Registriert am: 19.08.2010

zuletzt bearbeitet 20.08.2022 | Top

   

Zuhruf Süresi Meal Ve Tefsiri 1
Duhan Süresi Meal Ve Tefsiri 2

  • Ähnliche Themen
    Antworten
    Zugriffe
    Letzter Beitrag
Anfragen und Anregungen bitte direkt an tiav@hotmail.de adressieren. Vielen Dank!
Xobor Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen
Datenschutz