HayatıMehmet Kurban CÖNGERLİ (K.S) 1959 yılında Aksaray ilinin Ortaköy ilçesinin Ceceli köyünde dünyaya geldi. İlk eğitimini burada aldıktan sonra Konya ve İstanbul'da on beş sene fıkıh, tefsir, hadis, kelam ilimleri ve Arapça tahsil etti. Yurdun çeşitli yerlerinde 5 yıl kadar din ilimleri eğitimi verdikten sonra yurtdışına giderek burada yine Kur'an ilimleri ve Arapça eğitimi üzerine çalışmalarına devam etti.
1993 yılına kadar Almanya'nın birçok şehrinde din ilimleri eğitimi veren Mehmet Kurban CÖNGERLİ (K.S) aynı yıl kendisine verilen manevi bir vazife ile Kadiri Üveysi yolunu kurarak gönülleri irşad çalışmalarına başlamıştır. Halen Almanya'nın Solingen şehrinde Ribat Mescidi adlı kuruluşta çalışmalarını sürdürmektedir..
*Halife:
Hilafet sırrı, her asırda, değerli bir zata Allah'ın ihsanı olan bir husustur. Bu yoldaki izin ve icazet, Hazret-i Seyyid'ül Enbiya ve sened-i Asfiya ve etkiya (Peygamberlerin efendisi, evliyanın, seçme kulların, müttakilerin dayanağı Hazretleri) tarafından gelir. Allah ona salat ve selam eylesin. Durum esasta böyle olduğundan, bütün Muhammed ümmetinin terbiye edilme hususu kendisine bırakılan Allah'ın bir ihsanı olur. Aynı zamanda bu yolda emir almışlardır. Değerli bir kimseye hilafet sırrı verileceği zaman, Yüce Mukaddes Cenab-ı Hak tarafından Hızır aleyhisselama şöyle bir işaret verilir:
- Falanın oğlu falan kuluma hilafet sırrını ihsan eyledim. Git, müjde ver.
Bu emirle Hızır aleyhisselam Peygamberlerin efendisine gelir, der ki:
- Ya Resulullah, falan oğlu falan, ümmetine hilafet sırrı Allah'ın ihsanı oldu. Bu husustaki emriniz nedir?
Böyle deyince, Allah kendisine salat ve selam eylesin; Fahr-i Alem Resulullah efendimiz, Hızır aleyhisselama yeşil bir hırka verir:
- Şimdi git, bu hırkayı o zata giydir; sonra al buraya getir.
Buyurur. Bunu üzerine, Hızır Aleyhisselam da o hırkayı alır, o zata getirir. Şöyle der:
- Allah, kendisine salat ve selam eylesin; Resulullah size selam eyledi, bu hırkayı da gönderdi. Allah tarafından sana hilafet sırrı verildiğinin müjdesi ile geldim. Buyurun, sizi bekliyor.
O çok değerli zat da, hemen:
- O l u r ...
Der, hiç eğlenmeden Resulullah'ın huzuruna gelir; Allah ona salat ve selam eylesin. Yüce bir divan kurulmuştur. Öyle güzel ki, vasfı kalemle anlatılamaz. Müberra, muazzam bir husus... (Her bakımdan temiz, tüm noksanlıklardan uzak, eksiksiz...) Alemin baş tacı, kainatın efendisi, Ademoğullarının efendisi Resulullah efendimiz; çeşitli mücevherat ile süslü çok değerli, bezeli yapılmış bir yüksek kürsü üzerinde oturmuş. Allah ona salat ve selam eylesin. Onun vasfı dille yapılamaz; kalemle anlatılamaz, yazı ile anlatmaktan yana da çok yüksek... Sağında ve solundaysa... tüm nebiler ve resuller oturmuşlar; Allah onlara salat ve selam eylesin. Dört halife dahi oradalar; keza diğer ashab dahi oradalar. Allah onlardan razı olsun. Bütün pirler, kutuplar, ehlüllah dahi oradalar. Allah sırlarının kutsiyetini artırsın. Bunların her biri, kendi mertebelerine göre; süslenmiş, bezenmiş bir kürsü üzerinde oturmaktalar. Bütün bunları olduğu gibi görür. Bundan sonra, Resulullah efendimiz, o zatı nurlu huzuruna alır. Sonra bizzat karşısına getirtir ve ona teveccüh buyurur. Bu teveccühle; söz, iş, amel çeşidinden ne gibi güzel işleri varsa, tümünü o zata ihsan buyurur. Her ne hali varsa ona giydirir. Bundan sonra o zata; mücevherat ile süslü yeşil renkte değerli bir hırka giydirir. Başına yine mücevherat işlemeli bir taç giydirir. Onun üzerine, yine mücevheratla süslü bir sorguç takar.
Bundan sonra şöyle buyurur:
- Cenab-ı Hak, tarafından sana hilafet sırrını ihsan buyurdu. Benim de halifemsin. Tümden ümmetimin terbiyesi sana bırakıldı, uhdene tevdi edildi.
Bundan sonra ona terbiye aletlerinden bazı şeyler verir; Mesela: Cendere, kamçı, ayaktan bağlamak, boyundan bağlamak için kementler... Bu aletleri şöyle anlatalım ki: Dünya aletleri ile ölçülmesin. O aletlerle terbiye edilmesi gereken kim varsa; kendisi doğuda, terbiye edecek olan dahi batıda bulunsa.. aynı anda o aletler terbiye edilecek kimseye yetişir. Her ne gerekse icra edilir. Sonra, hilafet sırrı verilen değerli zat için o büyük mecliste hazırlanan hilafet sırrı makamı olan irşad postuna oturması emredilir. Bundan sonra; peygamberlerin başkanı, evliyanın baş tacı, varlıkların iftihar ettiği, yaratılmışların en şereflisi Resulullah efendimiz Hazretleri el kaldırıp büyük ve üstün bir dua okur. Allah ona salat ve selam eylesin. Oradakilerin cümlesi:
- Amin!.
Deyip ellerini yüzlerine sürerler. Daha sonra Fatiha okurlar. Bundan sonra, bu değerli zatın devrinde irşad olacak ne kadar kimse varsa, ne kadar ehlüllah gelip geçecekse, ne kadar inabe edecek derviş varsa hemen hepsi de o üstün meclise davet edilir. Resulullah'ın emri ve icazeti ile o değerli zatın saltanat elini öper; kendisi ile biat ederler. Bundan sonra o zata şu emri verir:
- Artık git, ümmetimi dilediğin gibi terbiye ederek Hakka ulaştır.
Bu şekilde izin ve ruhsat verilmiş olur. Ve.. Resulullah'ın verdiği icazetle evine gelip oturur. Kendisine verilen hizmet emrini yürütür. Bu mutlu zat, daima Resulullah'ın huzurunda bulunur. Bunun için, her ne işler ve isterse Resulullah'ın izni ve ruhsatı ile olur. Sonra bu zat kendiliğinden, kendi başına hiç bir iş yapmaz.
Kamil Mürşid:
Kamil mürşid, kısaca şu isimlerle anlatılır: Hakim, hazik, Resul-ü Ekrem'in halifesi, kamil, mükemmil. Açık tabiri ile kamil mürşid, şöyle de anlatılabilir:
- Olgun bir zattır, hemen her işi yerli yerince yapar, işinin ehlidir. Resulullah efendimizin yerine halifedir, kendisi nasıl olgun bir zat ise, kendisine uyanları öyle olgunlaştırma maharetine ve bilgisine sahiptir. İşte, anlatılan manalarda olmak üzere, vaktine göre kamil mürşid on veya on beş kadar bulunur; bazan daha da fazla. Ama, her asırda. Bazan bunların her biri, vaktine göre, büyük bir beldede bulunup irşada memur olurlar. Ancak, bunların tamamı, kimliği kimliğine uygun olarak, Resulullah efendimizin gidişatını baş tacı ederler. Bir adım dahi ayrı gayrıları yoktur. Aynen, Resullullah efendimizin yolunda gider; onun sünneti ile amel ederler. Hemen her zaman, Resulullah efendimizin huzurunda olmak üzere teveccüh halindedirler. Terbiye edecekleri müridi de, izinle ve müridin tecellisine göre terbiye ederler..Not Yukar da Zikri geçen aletler mecazi bir ifade dir.