Hz Peygamberin torunu Hasan, bazılarına göre 50,baılarına göre 100 den fazla evliliği olduğu söyleniyor, bu doğrumu değil mi bilemedim muammadayım, bir peygamber torunu İslama yakışmayan bir şeyi yapmış olabilir mi?
Cevap:Sevgi de aşırılık vardır.Sevgisiz de olmuyor,hayırlısı,orta yol..çok ilginç de mi?.Hiç bir kimse Hz Muaviye nin ve Yezidin isimlerini çocuklarına koymuyor,dünyayı ahirete tercih ettiklerinde onları savunmaktan da geri durmuyorlar!
Bu konu da şii kaynakalrda şöyle geçiyor:
1- İmam Mücteba (a.s) Hicrî ikinci veya üçüncü yılda Ramazan ayının ortasında dünyaya gelmiş ve Hicri 28 Sefer 49. Yılda dünyadan göçmüştür. Kendisinin ömrü 46 veya 47 yıldan fazla olmamıştır. Eğer Hz. Hasan’ın (a.s) ilk evliliği 20 yaşında gerçekleşmişse, babasının şahadetine yani Hicrî 40. Yıla kadar, 17 veya 18 yıllık bir süre zarfında bunca evlilik ve boşanmanın gerçekleşmiş olması lazımdır. İmam Hasan (a.s) babasının hâkimiyeti dönemindeki beş yılda Nehrevan, Cemel ve Sıffin savaşlarının tümüne katılmıştır. Kendisi yirmi defa yaya olarak Medine’den Hac’a gitmiş ve Hac yapmıştır. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, bu kadar evlilik için yeterli vakit ayırmış olması nasıl mümkündür? Bundan dolayı böyle hadislerin kabul edilmesi akıl dışı bir husustur.
2- Hadis kitaplarında yer alan hadislerin çoğu İmam Sadık’tan (a.s) nakledilmiştir. Yani bu konu İmam Mücteba’dan (a.s) bir asır sonra gündeme gelmiştir; çünkü İmam Sadık (a.s) Hicri 147. Yılda vefat etmiş ve İmam Mücteba’nın (a.s) şahadeti ise Hicri 47. Yılda gerçekleşmiştir. Eğer gerçekten bu rivayetler İmam Sadık’tan (a.s) ise, İmam bunları bir asır sonra söylemekten ne hedef gütmüştür? Kendisi, İmam Hasan’ın (a.s) ailevî buhranını beyan ve ifşa etme gayesi mi gütmüştür? Bu sözün tam o sırada imamların (a.s) iflah olmaz düşmanı Mansur Devaniki tarafından dile getirilmesi düşündürücüdür. Mesudî, Mansur’un Horasanlıların topluluğundaki konuşmasını şöyle nakletmektedir: “Allah’a yemin olsun ki Ebu Talip oğullarını hilafet ile baş başa bıraktık ve hiçbir şekilde onlara itirazda bulunmadık. Böylece Ali b. Ebu Talip hilafeti ele aldı. Yönetimde başarılı olamayınca hakemliğe teslim oldu. Halk ihtilaf etti ve görüşleri farklılaştı. Neticede bir grup kendisine hücum etti ve onu öldürdü. Ondan sonra Hasan b. Ali ayağa kalktı. O, kendisine bir takım mallar sunulduğunda alacak bir kimse değildi. Muaviye hileyle onu kendisine veliaht yaptı ve sonra da azletti. O, kadınlara yöneldi. Evlenmediği ve boşanmadığı bir gün yoktu. Neticede yatakta dünyadan göçtü.”[9]
3- Eğer böyle bir şey gerçekleşmiş olsaydı, kendisinin elbise rengi ve kalitesi gibi en küçük hususlarına itiraz eden yeminli düşmanları ve bahane peşinde koşanlar, onun hayatı zamanında bu meseleyi kendisi aleyhine kullanır ve Hz. Hasan (a.s) ile yaptıkları tartışmalarda ve ona yönelttikleri eleştirilerde bu noktayı –doğru olması durumunda büyük bir zaaf noktası sayılırdı- vurgularlardı. Lakin o dönemden böyle bir husus aktarılmamıştır.
4- Tarih kitaplarında İmam Hasan’ın (a.s) eşleri, çocukları ve damatlarının sayısına dair aktarılanlar, bu rakamlar ile uyuşmamaktadır. Çocuklarının sayısı hakkında en fazla 22 ve en az 12 rakamını vermişlerdir. Kendisinin eşi sıfatıyla sadece 13 isim zikredilmiştir. Bunlardan üçü dışında diğerlerinin yaşam öyküsü hakkında elde bir bilgi mevcut değildir. Aynı şekilde tarih kitaplarında o büyük şahsiyetin sadece üç damadından söz edilmiştir.[10]
5- Boşanmanın çirkin bir şey olduğuna delalet eden birçok rivayet vardır. Bu rivayetler Şia ve Ehli Sünnet’in hadis kitaplarında mükerrer bir şekilde nakledilmiştir. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Allah nezdinde en nefret edilen helal boşanmadır.[11] İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
Evlenin ama boşanmayın; zira boşanmak Allah’ın arşını titretir.[12] Aynı şekilde İmam Sadık (a.s) babasından şöyle aktarmaktadır: Allah, çok boşanan ve cinsel zevk değişiklikleri ardında koşan kimseyi düşman sayar.[13] Böyleyken masum bir imamın mükerrer bir şekilde böyle bir fiili işlediğini, bu fiilin bir açıklaması olmadığını ve bu yüzden de babasının onu engelleme girişiminde bulunduğunu söylemek mümkün müdür?
6- İmam Mücteba (a.s) kendi zamanın en abit ve zahit insanıydı.[14] Sürekli şöyle yakınırdı: “O’nun evine doğru yaya olarak gitmediğim müddetçe Rabbim ile mülakat etmekten hayâ ederim.”[15] O, yirmi defa Medine’den Hac’a gidip Hac yapmıştır. Böyle amelleri işlemesi nasıl mümkün olabilir?
7- “Çok boşayan” sıfatı, cahiliye döneminde de kötüydü. Hatice (a.s) amcaoğlu Varaka’yla kendisini isteyenler hakkında konuştuğunda ve hangisine olumlu cevap vermesi ile ilgili olarak kendisine danıştığında, Varaka şöyle cevap verir: Şibe çok kötümserdir, Ukbe yaşlıdır, Ebu Cehil, kibirli ve cimri bir erkektir ve Silet çok boşayan bir erkektir. Bunu üzerine Hz. Hatice (a.s) şöyle der: Allah’ın laneti bunların üzerine olsun. Ama bir başka erkeğin de beni istediğini biliyor musun? Bu, cahiliye döneminde kınanan ve yerilen bir haslet olmasına ve o dönemdeki halkın bu haslete sahip (çok boşanan) kimseye kız vermeye yanaşmamasına rağmen, Hz. Ali (a.s) kendi zahit ve takvalı evladını nasıl böyle niteleyebilir?! Allah’ın menfur gördüğü böyle beğenilmeyen bir haslete masum bir imam nasıl bulaşabilir? Burası düşündürücüdür. Bunlar, bu nakillerin yalan ve asılsız olduğunu kanıtlayan delillerin bir kısmıdır. Bundan dolayı değerli İslam Peygamberinin (s.a.a) dilinden aktarılan birçok rivayette övülen ve methedilen bir şahıs hakkında[16] bu pespaye anlamları ve yanlış nakilleri kabul etmek mümkün değildir. Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara müracaat ediniz:
Sünnilere göre:
7. Hz. Hasan (ra) çok boşayan biridir ve böyle olduğundan kendisine “mıtlak / çok boşayan” unvanı verilmiştir. Onun “Mücteba, Takiy, Zekiy, Sıbt” gibi unvanları da vardır. Kendisinin “doksan yüz kadar” kadınla evlendiği şayiası, rivayeti ve abartısı dillerde dolaşır. Hatta bunlar bazı kitaplara bile girmiştir.(8) Şii müellif İbn-i Şehrub’a göre, ayrıca onun 250- 300 cariyesi olmuştur.(9) Bize göre bunlar, sadece gerçeksiz şayia, söylenti ve rivayetlerdir; halk muhayyilesinin ve Hz. Hasan (ra)'ı bir lider ve peygamber torunu olarak gözünde büyütenlerin ürettiği gerçek dışı yakıştırmalar, mübalağa ve abartmalardır. Hatta destanımsı öğelerdir.
7. Hz. Hasan (ra) çok boşayan biridir ve böyle olduğundan kendisine “mıtlak / çok boşayan” unvanı verilmiştir. Onun “Mücteba, Takiy, Zekiy, Sıbt” gibi unvanları da vardır. Kendisinin “doksan yüz kadar” kadınla evlendiği şayiası, rivayeti ve abartısı dillerde dolaşır. Hatta bunlar bazı kitaplara bile girmiştir.(8) Şii müellif İbn-i Şehrub’a göre, ayrıca onun 250- 300 cariyesi olmuştur.(9) Bize göre bunlar, sadece gerçeksiz şayia, söylenti ve rivayetlerdir; halk muhayyilesinin ve Hz. Hasan (ra)'ı bir lider ve peygamber torunu olarak gözünde büyütenlerin ürettiği gerçek dışı yakıştırmalar, mübalağa ve abartmalardır. Hatta destanımsı öğelerdir.
Benzer durumlar diğer imamlar ve büyükler için de zaman zaman söz konusu olan şeylerdir. Mesela Kırgız destanlarında Hz. Ali (ra), Kırgız destan kahramanları gibi altmış batman (Beldelere göre iki- sekiz okka arasında değişebilen bir tahıl ölçüsü) zırh taşır, bir oturuşta beş koyun yer, taslarla kımız içer ve Kırgızlar gibi boz kısraklar kurban eden bir batır/ bahadır ve alperendir. Türkistan’ı o fethetmiştir. Türklerden kız almıştır.Oysa bu söylenenlerin hiçbiri tarihi gerçeklerle bağdaşmaz, Hz. Ali (ra)’yi sevenlerin kendilerince onu büyük göstermek için sebep, Hz. Hasan (ra)’ın titizliği ve mükemmeliyetçiliği olabilir. Hz. Ali (ra) halkı “onaylamadığı boşama zaafına” karşı uyarmaktadır.
SONUÇ: Kanaatimizce Hz. Hasan (ra), ondan fazla kadınla evlilik yapmış ve boşadığı kadınlar da olmuştur. Boşamalarında ne gibi sebeplerin rol oynadığını bilmemekteyiz. Onun boşamaları, Hz. Ali (ra)’nin yaklaşımı ve sözleri dikkate alınırsa, pek tasvip edilmemekte ve hoş görülmemektedir. Şu kadar var ki bu durum “büyük bir hata, haram ve günah olarak” da görülmemelidir. Bu hal belki de onun “kişisel bir zaafı”dır. O boşama eyleminde helal dairesinden çıkmış değildir. Helal dairesinde kalmakla birlikte, evla olmayanı veya mekruhu işlemiş olabilir. Şunu da hatırlatalım ki, sahabeler de insandırlar; mekruhları, hoşa gitmeyen şeyleri ve hatta büyük günahları da işleyebilirler. Onlar kusursuz ve günahsız insanlar değillerdir.
O günün şartları içinde, Hz. Hasan (ra)’ın ondan çok kadınla evlenmesi ve boşamalar da bulunması; çok önemsenecek ve abartılacak bir husus değildi. Mesela, babası Hz. Ali (ra) de, dokuz kadınla evlenmişti. Bu hanımlarından on dört erkek, on sekiz kız çocuğu olmuştu.(14) Ama o evliliklerinden dolayı çağının insanlarınca ayıplanmamıştı. İlk halife Hz. Ebu Bekir (ra)’in dört hanımından altı çocuğu olmuştu. Hz. Ömer (ra) sekiz kadınla evlenmiş ve hanımlarından üçünü boşamıştı.(16) Diğer sahabe hayatları araştırılsa, bu konuda başka örnekler de bulunabilir.
Görüldüğü gibi sünniler çok evlendiği ve boşadığı rivayetleri kabül etmiş görünmektedir.
Einfach ein eigenes Xobor Forum erstellen |